Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın 9 ayı sonunda Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 18,4 milyar dolar oldu. Ortalama ihracat birim fiyatlarında yüzde 5,5 düzeyinde sağlanan artışın etkilerini değerlendiren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Küresel fiyat artışlarının bu yılki toplam makine ihracatımıza katkısı 1,2 milyar doları bulacak. Fakat sektörümüz fiyat artışlarıyla elde ettiğimiz fazla gelirle sene boyunca pariteden kaynaklanacak kaybının ancak yarısını kapatabilecek. Sterlin ve euronun, dolar karşısında değer kayıplarının makine sektörü için külfetinin 9 ayda 1,5 milyar doları bulduğunu hesaplayabiliyoruz” dedi.

Türkiye'nin makine ihracatı yılın üçüncü çeyreği sonunda, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 artarak 18,4 milyar dolar oldu. 9 aylık süreç sonunda Rusya'ya ihracatın yüzde 37,6 arttığı sektörde, en büyük ihracat pazarları sıralamasında Almanya, ABD ve İtalya ilk üçteki yerini korudu. Eylül ayında 263 milyon dolar olarak gerçekleştirilen Almanya'ya ihracat ilk 9 ay sonunda 2,2 milyar dolara yükseldi. Resesyon beklentilerinin arttığı Avrupa ülkeleri bu dönemde Türkiye'den toplam 10,5 milyar dolar tutarında makine satın aldı.

2022’de dünyadaki toplam mal ihracatının geçen yıla göre miktar bazında yüzde 2, değer bazında yüzde 6 oranında artmasının beklendiğine işaret eden dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:

 “Benzer bir artış bizim ihracat birim fiyatlarımızda da var. Geçen sene 5,8 dolar olarak gerçekleşen KG başına ortalamamız, bu yıl yüzde 5,5 artış ile 6,1 dolar olarak seyrediyor. Bunun anlamı fiyat artışlarının bu yılki toplam makine ihracatımıza katkısının 1,2 milyar doları bulması demek, ki talebin miktar bazında durağanlaştığı bir ortamda fiyatları yükseldiği seviyede koruyabilmek önemli bir başarı ve destekleyici bir unsur. Fakat biz fiyat artışlarıyla elde ettiğimiz fazla gelirle sene boyunca pariteden kaynaklanan kaybımızın ancak yarısını kapatabileceğiz. Toplam ihracat gelirinin yüzde 70’ten fazlası euro cinsinden gerçekleşen bir sektörüz. Sterlin ve euronun, dolar karşısında değer kayıplarının makine sektörü için külfetinin 9 ayda 1,5 milyar doları bulduğunu hesaplayabiliyor, sene sonunda ise 2 milyar doları aşacağını tahmin ediyoruz.”

“Siparişlerdeki yavaşlama hissedilir hale geldi”

Ukrayna-Rusya savaşının başlamasının ardından küresel sanayide ihracat siparişlerinin düşmeye başladığını, dünya ekonomisinde üçüncü çeyrekte yavaşlayan büyümenin yerini son çeyrekte durağanlığa bıraktığını belirten Karavelioğlu şunları söyledi:

“İlk iki çeyrekte yüzde 9,6 ve yüzde 6 büyüyen dünya makine teçhizat yatırımlarındaki büyümenin son çeyrekte yüzde 1’e kadar gerilemesi, 2023’ün ilk çeyreğinde ise tamamen durması bekleniyor. Bunda küresel enflasyon ve maliyet artışı yanında, finansmanın çok pahalı hale gelerek yatırımcıların risk iştahını kaçırmasının önemli etkisi var. Gelecek yıl küresel ihracatın miktar olarak aynı kalacağı, fakat tüm sektörlerdeki ortalama ihracat birim fiyatlarının yüzde 5 kadar gerileyeceği öngörüleri karşısında, sene bitmeden alınacak her yeni iç veya dış sipariş işletmelerin ölçek verimliliği ve rekabetçiliği açısından büyük önem taşıyor.”

 “İç pazarın tahkimatı için bütün yolları denemeliyiz”

 Karavelioğlu, makine teçhizat yatırımlarındaki küresel gerilemenin başta AB olmak üzere büyük makine alıcılarının ithalatlarında düşüşe sebep olacağı öngörülerinin, büyümeye devam edecek ülkeleri çok daha gözde pazarlar haline getirdiğini belirterek şunları ifade etti:

 “Türkiye’nin makine teçhizat yatırımlarındaki sıra dışı performansı bu sene de sürüyor. İlk iki çeyrekte yüzde 13,2 ve yüzde 17,8 olan artış hızı korunamayacak olsa da yılı bu alanda yüzde 12 kadar büyüme ile kapatacağız. Dünya ortalamasını ikiye katlayan cazip bir ülke olarak, tüm rakiplerimizin de odağında olacağız. Son 12 ayda 35,9 milyar dolara ulaşmış ithalatın yıpratıcı baskısına rağmen, ilk iki çeyrekte sağlanan yüzde 12,8 ve yüzde 14 üretim artışının gerisinde makine ihracatında elde edilen başarının da büyük payı vardır.” 

 Küresel ticaretin daraldığı bu gibi dönemlerde iç pazarda zaafa düşmemek için önlemler alınması gerektiğini hatırlatan Karavelioğlu, “Başta devlet destekli Uzak Doğu malları ve kullanılmış makineler olmak üzere her konudaki mevzuat rakip ülkelerde olduğu gibi tahkim edilmelidir. Yatırım Teşvik Mevzuatının bu perspektifte elden geçirilmesini bekliyoruz. Hazır güncellenme dönemine girilmişken, ithalatı desteklenmeyecek makineler listesinin kapsamının genişletilmesini ve ithal ikamesinde ihtiyaç duyduğumuz bütün ürünlerin Uzak Doğu’nun niteliksiz ve dampingli mallarının haksız rekabetinden korunmasını istiyoruz. Özellikle de küresel rekabette ileri gitmiş makine dalları için bu düzenlemenin önceliklendirilmesi gerekir” dedi.

 “Avrupa’nın enerji yatırımları bizim için önemli fırsat”

 Yeşil Mutabakat tedbirlerinin Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri doğrultusunda öne çıkardığı başlığın en başta enerji sektöründeki dönüşüm olduğunun altını çizen Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:  

“Avrupa Birliği enerji sarfiyatından yüzde 10 tasarruf edebilirse gelecek yılı sorunsuz geçireceğini düşünüyor ve depolarındaki gaz miktarının bu kış için hem konutları hem de sanayi işletmelerini idare edecek seviyede olduğu anlaşılıyor. Enerji bedellerinin sübvansiyonu için büyük destekler ilan edilse de fiyat istikrarının sürdürülebilirliği tartışmalı. Bu nedenle yenilenebilir enerji alanındaki arayışları hızlandı. Türkiye'nin makine ihracatındaki payı yüzde 13’ü aşan Almanya küresel rekabet stratejisi içinde, liderlik ettiği alanlar arasına yenilenebilir enerji ihtisasını da ekliyor. Alman sanayiine entegrasyon seviyesi en üst düzeyde olan makine imalat sektörümüz enerji üretim gereçlerinde de güvenilir bir tedarikçi konumunda. Rüzgâr türbinleri, turbo-jetler, elektrik motorları ve jeneratörler gibi güç makinelerinin ihracatında ilk dokuz ayda yakaladığımız yüzde 21,9 ila yüzde 46,5’lik yüksek artışlar, sektörümüzün ileri teknolojili bu alanlarda kat ettiği mesafenin de bir göstergesi. AB’nin Enerji Kullanan Ürünler ve Eko-tasarım Direktiflerine uyum konusunda hızlıyız. Sanayinin her dalındaki dönüşüm, özellikle de enerji üretimine ve sakınımına yapılacak yatırımlar, bizler için önemli fırsatlar yaratacaktır.”