Ekol Lojistik CEO’su Tayfun Öktem, e-ticaret alanında verdikleri hizmetler ve hedeflerini paylaştı. Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların yurtdışına açılmalarını sağlamayı hedeflediklerini belirten Öktem, bunun için 2011 yılında, Romanya ve İtalya’da şirket satın almaları gerçekleştirdikleri söylüyor. Türkiye’de kurulan standartları ve depo yazılım uygulamalarını bu bölgelere de taşıdıklarının aktaran Öktem, “Bu ve yakın ülkeler , e-ticaret ve tekstil firmalarının yoğun talep gördüğü ve ciddi potansiyeli olan bölgelere açılan kapılar. Bir sonraki yakın hedefimiz, Türkiye’deki e-ticaret şirketlerinin yurt dışına açılmasına, ihracat yapmasına ve B2C dağıtım ağını bu ülkelerde de sağlamak ve birlikte büyümemize imkan sağlamak” diyor. Bu alanda kaç müşteriye hizmet sağlıyorsunuz?Tekstil & perakende alanında sektörün iyi bilinen seçkin markalarına entegre lojistik hizmeti sağlıyoruz. Yeni gelişmekte olan e-ticaret alanında ise; şimdiden pazarın önemli oyuncularını hizmet portföyümüze kazandırmış durumdayız. 2012 yılı itibarıyla 12 farklı e-ticaret firmasına hizmet vermeye başladık. Şu anda iş yoğunluğunuzun ne kadarını e-lojistik oluşturuyor? Bu nasıl bir seyir izleyecek?2012 yılında stratejik büyüme alanlarımızdan biri olarak e-ticaret pazarı belirlendi ve bu noktada çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Geçtiğimiz 2011 yılında şirket ciromuzun yüzde 1’ini e-ticaret oluşturdu. 2012’de ise; aramıza yeni kattığımız e-ticaret müşterilerimiz ve hacim artışıyla beraber toplam cironun yüzde 5’lik payına ulaşmayı hedefliyoruz. E-ticaret lojistiğinin riskleri nelerdir? Bunu nasıl yönetiyorsunuz?İşin mutfağında uzman olduğumuz noktalarda asıl amacımız “müşterilerimizin lojistik operasyonlarını nefes alıp vermek kadar kolay ve rahatlıkla“ yapabilmesidir. Lojistik, özellikle büyümeye odaklı şirketler için kritik bir arka bahçedir. Şirketler bu alanı çok iyi bir iş ortağı ile güvene ve işbirliğine dayalı şekilde kurgulayabilirlerse, odaklanacakları tek yer pazarda farklılaşma alanları, satışlar ve müşteri hizmetleri olacaktır. Bu alan çözülemediği zaman ise sürekli frene basan, ileri gidemeyen tedirgin bir sürücünün aldıgı kadar yol alabilirler ki artık özellikle yatırımcıların beklentileri çok yüksek. Kısa zamanda büyük beklentiler varken, rakipler önde gidiyorken “azla yetinmek” şirketi geriye taşır. Bizim yarattığımız en önemli fark, e-ticaret müşterilerimizin kapsamına göre çözümleri de onlara özgü modellerle geliştirip sunmamızdır. Çok büyük bir gruba sunduğumuz öneriler çok “ideal ve kusursuz” olsa da yeni başlayan, emekleme aşamasında bir başka müşterimize uymayabilir, bol gelebilir. Bu süreçte öğrendigimiz bir önemli şey daha: “ideal” denen çözümlerin her yapı ve bünyede “doğru” olmayabileceği ve şirkete özgü elde olanları iyi kullanarak aşamalı bir standart oluşturma gerektiğidir. Bu alanda sistemle ilgili olmazsa olmazlarımız var. Zira her konuda esnek olduğunuzda yönünüzü de şaşırabilirsiniz. Şu ana dek yaptığımız hata kaldırmayan alanları sabit tutup, kalan alanları müşterimize göre esnetmek, birlikte masada aynı ekibin bir parçası gibi şeffafça tartışmak, beğendiğimiz uygulamaları müşterimize adapte etmek için sürekli bir süreç geliştirme çalışması yapmak. Bunu yaparken stratejik müşteri ilişkileri yöneticisi ekip arkadaşlarımız, süreç geliştirme, iş geliştirme mühendislerimiz, beher projeye dedike proje sorumlu arkadaşlarımız ve yazılım ekiplerimizle sürekli ortak çalışma yapmak bizi başarılı kılıyor, projeleri hızlıca gerçekleştirmemizi sağlıyor.Bu takım çalışması sayesinde depo ve sahayı iyileştirmeyi hedeflerken, diger yandan sektörel gerçekleri ve kısıtları dikkate alabiliyor, maliyetleri müşterimiz adına kısmanın yollarını buluyor ve en önemlisi de tüm iyileştirmeleri yüzde 100 insan bağımlı olmaktan çıkartıp, yazılımla ve sistemsel kontrollerle desteklemeye çalışıyoruz. Sektörün genelinde ise bu konuda ciddi gelişmelere ihtiyaç oldugunu söyleyebiliriz. Yeni bir sektör olması ve dinamiklerinin yeni yeni öğrenilmeye başlanması, bu işe yatırım yapmak isteyen lojistik şirketlerinin temkinli hareket etmesine sebep oluyor. Zira şu ana dek “öğrenilen, tecrübe edilen” dinamiklere farklı bir boyut getirdi e-ticaret modeli. Teknolojik altyapısı güçlü, uçtan uca hizmet verebilen, “adet bazlı elleçleme ve takibat” yapabilen, ürüne dokunan ve en önemlisi şablonlardan çıkıp “esnek” olan lojistik şirketleri bu alanda söz sahibi olacaktır. Ekol olarak 22 yıldır adet bazlı elleçleme ve takibat yapiyor olmamız, depo yazılımlarımızı yüzde 100 inhouse olarak geliştiriyor olmamız ve farklı projelerden edindigimiz tecrübe ve yarattığımız sinerji ile bu alanda iddialıyız. Özetle “deneyip-yanılma” süreçlerini yıllar önce geçen bir şirket olarak bu konuda kendimize güveniyoruz ve bu tecrübeyi fark yaratacağımıza inandığımız, vizyon ve dokumuz uyuşabilecek müşterilerimizle daha da ileri boyuta taşıyacağız.Yaptığınız yatırımlar nelerdir? Önümüzdeki dönemde yeni yatırımlar olacak mı?Biz “teknolojiyi çok seven” ve “teknolojiyle farklılaşan” bir şirket olarak bu alana ayrı bir önem veriyoruz. Bunun en önemli göstergesi de; 1 yıl içinde 10 farklı ve önemli e-ticaret sitesiyle el sıkışabilmemizdir. 2012 ve sonrasında e-ticaret alanında, müşterilerimizin rekabet gücünü arttıracak ve iş yapış modellerini iyileştirip & farklılaştıracak şekilde büyüme planlarımızı şekillendiriyoruz. 2012 ve 2013’ün mobil ticaret yılı olması bekleniyor. Bu talep ve hacimlerin daha da artması demek, diğer yanda müşterilerimizin ani büyüme dalgalarını iyi karşılayabilmesi ve rekabetin zorlaşması demektir. Bilhassa yabancı yatırımcılar gözlerini Türkiye’deki sosyal medya, e-ticaret alanındaki yeniliklere ve şirketlere çevirdiler. Türk şirketleri ve yeni fikirlere 2011’de yapılan yatırımlar, şirket birleşmeleri ciddi seviyelerde, daha da artacaktır. Bunun bilincinde olarak, çalışmalarımız altyapı ve yazılım ekiplerimizi güçlendirmek konusunda çok hızlı ilerliyor. E-ticaret için kurduğunuz otomasyon sistemi hakkında bilgi verir misiniz?Biz, bu alanı stratejik müşteri gurubu olarak değerlendiriyouz. Günde kaç sipariş çıkıyor, satış adedi nedir gibi bilgiler iyi dizayn edilmezse; ona uygun bir çözüm sunulmazsa sonucu hüsran olur. Karşınızda internet şirketi işleten bir şirket olsa bile aslında onun hizmet verdiği grup belirsiz talebin olduğu bir grup. Yani talebin nereden geleceğini bilemiyorsunuz. Bu sebeple talep bir anda yükselip bir anda da inebiliyor. Özellikle bayram dönemlerinde, kampanya dönemlerinde talepler görülmemiş biçimde artabiliyor. O yüzden arka planda çalışan yazılımı (depo yönetim sistemi) ve oradaki reel stoku ne kadar başarılı bir şekilde tutarsanız o kadar başarılı olursunuz.İşin en kritik noktasının lojistik olduğunu ve burada da depolama ve talebin yönetilmesin en önemli unsur olarak ortaya çıktığını görüyoruz. İnternet üzerinden satış yapan firmalarla yaptığımız işbirliklerinin başlangıç aşamasında; tasarımı yaparken daha aktifiz. Şirketin beklentilerini ve büyüme öngörüleri ile onları nasıl yönetebileceğimizi biz biliyoruz. Firmalar genelde lojistiği nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar. Bu sebeple de bizim gibi profesyonel lojistikçilere ihtiyaç duyuyorlar. E-ticaret müşterileri, lojistik operasyonlarını çok iyi ve büyük ölçeğe göre kurgularlarsa, arka bahçelerini sağlama alıp asıl işlerine yani “prodüksiyon, reklam, satış kampanyaları, yeni tedarikçi anlaşmaları ve sektörel panel & organizasyonlara” daha kaliteli zaman ve enerji yaratmış olurlar. Lojistiğin önemi, küçük hacimlerde ve her şey yolunda giderken pek anlaşılmaz, çünkü küçük adetlerde her şeyi kontrol altında tutmanız kolaydır. Manuel müdahalelerle günü kurtarmanız mümkündür. Ancak amaç satışları arttırmak ve çeşitlendirmek olduğundan, ilerleyen dönemde hiç karşılaşmadıkları sorunlarla yüzleşirler. Maalesef ancak o zaman “lojistiğin” ne kadar kritik bir alan olduğu anlaşılıyor, ve her şey son hızla bize devredilmek isteniyor. Bu anlamda işimiz hayati, ancak hep söylediğimiz gibi işleri rayına oturttuktan, projeleri emekletip ayağa kaldırdıktan sonra Ekol olarak bizim işimiz “şirketlerin nefes alıp vermesini sağlamak “ olmalıdır, bizim varlığımız çok kritik de olsa geri planda olmalı. Bunun da sırrı “know how” ve “şirket altyapısı olarak dokuların uyuşması” iyi bir entegrasyondan geçiyor.




