Avusturya Türk TIR’larının karayoluyla geçmesine izin vermiyor. Yılda 120 bin geçişin yapıldığı Avusturya Türk nakliyecilerine 15 bin geçiş belgesi veriyor. Geçiş belgesi olmayan nakliyeciler ise Ro-la ile çözüm üretmek zorunda kalıyorlardı. Ancak Macaristan’daki Szeged Ro-la hattı kapanınca, diğer alternatifler olan Maribor ve Fernetti Ro-la hatları da talebi karşılayamayınca adeta taşımalar durdu. UND yaptığı basın toplantısıyla bu durumun Türk nakliyecesine dar boğaz yaratmak olduğunu ve nakliyecilerimizin geçişine izin verilmesi gerektiğini söyledi. Toplantıya UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve AB Uzmanı Can Baydarol katıldı.

Fatih Şener, Türk nakliyecilerinin Avusturya üzerinden yılda 15 milyar dolarlık ihracat taşıması gerçekleştirdiğini belirterek, “Bu durumdan en fazla Türk ihracakçısı etkileniyor” dedi. Şener transit ülkelerin coğrafi sorumluluklarını keyfi kullanamayacağını belirterek, “Ülkemden karayolu ile geçmeyeceksin diyemez, diyecekse aynı hızda, aynı maliyette bir alternatif sunmak zorundadır. Git falanca ülkeden geç demek GATT Dünya ticaret örgütü 5. Maddesi ve Gümrük birliği yükümlülükleri ile bağdaşmaz” diye konuştu.

Amaçlarının ek sefer konulması olmadığını tren zorunlululuğun kaldırılması olduğunun altını çizen Şener, başka ülke taşımacılarının geçişinde herhangi bir sorun olmadığını, uygulamanın sadece Türk ve birkaç küçük ülke nakliyecilerine uygulandığını aktardı. Şener, “AB ye yönelik ticarette İhracatımızın en önemli avantajlarından olan zaman/maliyet unsurunun, 260 km bir yol için tren kuyruklarında 4 gün bekleyerek kaybedilmesi kabul edilemez. Tren kullanma zorunluluğu Ne Türk ihracatçısı ne de taşımacısı tarafından kabul edilebilir olmaktan çıkmıştır. Doksanlı yıllarda berber tren beklediğimiz Slovaklar, Bulgarlar, Romenler, çekler, Polonyalılar AB üyesi olduktan sonra bu kuyruklardan kurtuldu. Bugün için Trene zorunlu binen tek biz kaldık. Kuyruklara bakın araçlar hep Türk plakalı” dedi.

 Avusturya Çin Seddi oluşturdu

Tren dayatmasının sadece en yeni teknoloji ile donanmış Euro 5 araçlarına sahip olan Türk araçlarına yönelik olduğunu anlatan FatihŞener şunları söyledi: “Avusturya bu tutumu ile AB girişinde Türkler için bir ikinci Çin Seddi’ni oluşturmuştur. Bu uygulama ile, Ülkemize boş gelerek AB yükü alan Bulgar, Romen araçları bu gecikme ve ek maliyetlere tabi olmadığı için, haksız rekabet sektörümüze zarar vermektedir.

Halbuki Dünya Ticaret Örgütü ve Gümrük Birliği kuralları ile de teminat altına alındığı üzere ülkeler coğrafi konumlarının avantajını keyfi kullanamaz, haksız rekabete sebep olacak uygulamalar yapamaz. Türk taşımacısına uygulanan bu Ro-La dayatması eş etkili vergi ve bir miktar kısıtlaması olduğu aşikârdır.

Raylar değil, yollar bizimdir

Avusturya’nın hiçbir nedenle ilişkilendirmeden ve yıllardır Türk taşımacısına dayattığı Ro-La’yı artık kullanmak istemiyor ve Avusturya karayollarından başka ülkelere ait 4 milyon taşıma yapılırken, sadece 100 bin Türk plakalı taşımanın durdurulmasını, sadece 300 kilometrelik bir yol için Ticaretin engellenmesini artık kabul etmiyoruz. Ro-La hatları Türk taşımacısı için artık bir zorunluluk değil, alternatif olmalıdır. Avusturya Türk araçlarına bir ayrımcılık uygulamaktadır ve suçtur. Gereksiz bekleme sürücülerimiz için insan hakkı ihlalidir. Raylar değil, yollar bizimdir.”

AB Uzmanı Can Baydarol ise sorunun Gümrük Birliği’nin devreye girmesinden sonra başladığını, konan engelin aslında TIR’lara değil mallara olduğunu söyledi. Baydarol “Aslında Bir AB ülkesi olan Avusturya ile KUKK Toplantıları yapılması bile aslında Gümrük Birliğine aykırıdır. Ben sizinle niye treni, kotayı tartışayım ki. Bu toplantılar da aslında kotayı kabul ettiğimizi ve meşru kıldığını göstermektedir. Gümrük Birliği Anlaşmasına göre, anlaşmaya taraf ülkeler mal dolaşımına ek vergi koyamaz, ek maliyet koyamaz ve miktar kısıtlaması yapamazlar.. Yapılan tren dayatması Gümrük birliği anlaşmasın ve yükümlülüklere açıkça aykırılıktır.  Söz konusu olay sadece Türk nakliyecilerin sorunu değil. Aynı zamanda burada üretim yapan AB menşeli firmaların, ihracatçının, ithalatçının, yabancı yatırımcının da sorunudur. Konuştuğumuz durum Türkiye ekonomisinin etkilenmesidir” diye konuştu.