Ana omurganın ekspres kurye hizmetine dönmesi gerekiyor
Kargoculuğun 20 yılda önemli mesafe kat ettiğini söyleyen Salim Güneş, önümüzde önemli fırsatlar olduğunu ifade ediyor. “İşe ilk başladığımda kargo işi organize ambar işletmeciliği gibi yapılıyordu. Günlük ciromuzu dahi bilmiyorduk. Bugün bunlar aşıldı” diyen Güneş, Türkiye’de kargoculuğun en büyük handikabını şöyle açıklıyor: “Kargoculuk Türkiye’ye özgü bir tanım. Böyle bir tanım dünyada yok. Türkiye’de kargoculuk deyince üç farklı işten bahsediyoruz. Birisi mektup/evrak taşımacılığı (posta), diğeri koli/paket taşımacılığı (ekspres kurye), üçüncüsü ise palete kadar olan parsiyel gönderilerin taşındığı hizmet. Esasen Türkiye’de kargoculuk, ticari firmaların (B2B) birbirine ürün gönderimini karşılamak için yapılan bir operasyon olarak doğuyor ve operasyon altyapısı da buna uygun gelişiyor. Dolayısıyla son yıllarda e-ticaretin hayatımızda yerini alması ve bireylere teslimat işinin artması sonucu mevcut iş modeli şu an bizleri yavaşlatıyor. Dünyada küçük koli/pakete dayalı ekspres kurye hizmeti büyüyor ve mektuba dayalı posta işi giderek küçülüyor. Sektörümüzde de ana omurganın bireylere koli/paket dağıtımı yapılan ekspres kurye hizmetine dönmesi, iş modellerinin buna göre evrilmesi gerekiyor. Yani artık ana işimiz ekspres kurye hizmeti olmalı. Diğer yandan 30 kilogramı aşan gönderilerin de lojistik operasyonların içerisinde yer alması gerekiyor.”

Türkiye için doğru iş modeli
Türkiye’de yakın zamana kadar sektöre yeterli yatırım ve önemin gösterilmediğini dile getiren Güneş, “Global oyuncular kendi standartlarında Türkiye pazarına girse zorlanabiliriz, ancak Türkiye’nin kendi dinamikleri, yerel özellikleri var. Biz pek çok yerde ‘Mahallenin kargocusu’ anlayışı ile hizmet veriyoruz, bu Türkiye için doğru iş modeli. Yerelliğimizi ve güçlü yönlerimizi kaybetmeden sistemlerimizi dünya standartlarına getirmeliyiz” diyor.
Sektörün ağırlıklı olarak mavi yaka personelini içinde barındırdığını kaydeden Güneş, kargoculuğun emek yoğun bir sektör olduğunu ve 7/24 çalışan bir iş yaptıklarını söylüyor. Lojistik firmalarının zaman zaman kargo pazarına yönelik başarısız girişimlerini de değerlendiren Güneş, Türkiye ölçeğinde hacim yakalanmadan bu girişimlerden verimli sonuç alınamayacağını, bunun için de zaman ve uzun soluklu yatırım gerektiğini kaydediyor.

Posta tekeli engel teşkil etmemeli
Posta tekilini de değerlendiren Salim Güneş, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bu konuda hızlı davranması gerektiğini belirterek,  “2013 yılında yürürlüğe giren kanun ile posta hizmetlerinin serbestleştirilmesi ve evrensel posta hizmeti ilkeleri doğrultusunda düzenlemeler yapıldı ve PTT ile posta sektöründe hizmet verecek olan diğer şirketler arasında rekabet ihlallerini önlemeye yönelik tedbirler ile ihlal durumunda uygulanacak yaptırımlar hüküm altına alındı. Ancak ne yazık ki bu düzenlemeler tekeli henüz ortadan kaldıramadı. Teknolojik gelişmelere paralel olarak haberleşmenin de boyut değiştirdiği çağımızda tekel, sektörün gelişmesinin önünde halen bir engel teşkil ediyor. Aslında milli posta işletmemiz de yeni dinamiklerle birlikte koli/paket taşımacılığına kayıyor. Bizim kendi paket, parsel ve e-ticaret tarafına odaklanmamız gerekiyor” şeklinde konuşuyor.

E-ticaret’te herkes kalesini
koruyarak ilerliyor

E-ticaretin herkes için bir fırsat olduğunu belirten Güneş, ancak herkesin kalesini koruyarak ilerlediğini ifade ediyor. “Türkiye’deki yapı ile Avrupa’daki yapı arasındaki fark kıyaslandığında şunu görüyoruz; Avrupa’da müşteriler belirlenen ve ulaşılabilir olan noktalardan gelip kargolarını teslim alabiliyorlar. Bizde ise tamamen adrese teslim odaklı bir sistem var. Dolayısıyla bizim last mile dediğimiz son teslim noktası, maliyetlerimizi önemli ölçüde arttırıyor” diyen Güneş, e-ticaret firmalarının satışlarında kargo taşımacılığını bedava göstererek sektörün gelirlerini minimize ettiğini, işin gelişmesine uygun yatırım yapmayı zorlaştırdığını dile getiriyor. Güneş, kargoculuğun gidişatı ile ilgili şu yorumu yapıyor: “Adrese teslim zorunlu olduğunda bu yapı çok fazla büyümüyor, müşteri memnuniyetini sağlamak zorlaşıyor ve maliyetler her geçen gün artıyor. Dünyada bizim sektörümüz PUDO dediğimiz nihai tüketicinin proaktif olarak kargo kabul ve teslim süreçlerinin içinde yer aldığı bir iş modeline doğru gelişiyor, biz de oraya doğru gitmek zorunda kalacağız. Karşılıklı kazan kazan mantığıyla bu iş modellerini harekete geçirmemiz lazım. Müşteri memnuniyetini kaybetmeden, maliyetleri yükseltmeden operasyonel etkinlik sağlamalıyız.” Güneş, “Avrupa’da e-ticaret alanında dağıtım faaliyeti gösteren Hermes gibi etkili örnekler var. Bu firmanın sadece Almanya’da 15 bin alternatif teslimat noktası var. Sektörümüzde dünyadaki 3 büyük firma da bu iş modellerini hızla geliştiriyor. Tabi bunu e-ticaret alıcısı müşteri tarafında yönlendirebilecek olanlar e-ticaret firmalarıdır. Çünkü bizim satın alma kararı sırasında müşteriyi alternatif teslimat noktalarına yönlendirecek ilk iletişimimiz yok. İlk aşamada belli bir tutardaki alışverişler eve/adrese teslim olur, daha düşük bir tutara kadar satın alımlar şubede veya kargo teslim noktalarına müşterinin gelip ürününü alması şeklinde olabilir” diyor.
E-ticaretin  giderek pazar yeri mantığıyla ilerlediğini ve çok sayıda KOBİ’nin bu platformları kullandığını kaydeden Güneş, “Türkiye’nin her noktasından her noktasına e- ticaret gönderimi yapılmaya başlandı. Bir de giden bu ürünlerin önemli bir kısmının iade süreci var. Maliyet analizlerini doğru şekilde yaparak e-ticaret siteleri ile birlikte bir sistem kurulması gerekiyor; operasyon sürecini yeniden dizayn ederek, yapılacak yatırımlarla elleçleme sayısını azaltarak ve son teslimde müşteriyi kargo teslim süreçlerinde işin içine katarak sürdürülebilir bir karlılık elde edilmeli. Böylece hem büyümelerinde en önemli destekçisi olduğumuz e-ticaret firmalarına, hem de kargo gönderici ve alıcı müşterilerimize en iyi şekilde hizmet verebiliriz” şeklinde düşüncelerini ifade ediyor.

Sektörün ödevleri var
Sektörün de yapması gereken çok ödevi olduğunu dile getiren Güneş, MNG Kargo olarak konuya agresif bir şekilde yaklaştıklarını anlatıyor. “Kargo firmalarının kargo kabul süreçleri, sorter sistemleri, last mile teslimat araçları, PUDO ( PickUp DropOff) diye adlandırdığımız müşterinin kargolarını kendilerinin gelip teslim aldığı, hem de iadesini yaptığı noktaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunlar için yatırım ve iş modelleri gerekiyor. Bunun için uçtan uca IT sistemleri gerekiyor” diyen Güneş, bünyelerinde 70 Ar-Ge personeli ile bu kapsamda önemli projeler geliştirdiklerini ifade ediyor. Güneş, e-ticaret firmalarının sürdürülebilir iş modeli için yeni sistemleri desteklemeleri gerektiğini de vurgulayarak, “Gelecek, e-ticaret firmalarına daha az maliyetli iş modeli geliştirmek ve yeni modelleri desteklemekten geçiyor” diyor.