İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi ve IRU (Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği) işbirliğinde düzenlenen 1.Uluslarası Karayolu Taşımacılığı Konferansı akademisyen ve sektörde hizmet veren firmaların katılımıyla gerçekleşti. Sektörle akademisyenleri bir araya getirmeyi amaçlayan konferans bu sayede karayolunun akademik çalışmalarda daha fazla yer alması, tez doktora çalışmaları ile sektör sorunlarına yeni yaklaşımlar ve çözümlerin getirilmesi amaçlıyor.

Çetin Nuhoğlu: Karar alıcıların önünü açacak bir konferans doğuyor

Konferansın açılış konuşmasını UND Başkanı Çetin Nuhoğlu yaptı. Türkiye’nin dünya haritasına tek taş yüzük gibi durduğunu belirterek ülkemizin lojistikteki önemine dikkat çeken Nuhoğlu, karayolu taşımacılığının bilimsel çalışmalarda yer almasının önemini anlattı. 20 yıldır UND ile İstanbul Üniversitesi işbirliğinde önemli adımlar atıldığını söyleyen Nuhoğlu, “Bugün ki İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin binasını imece usulüyle hep birlikte yaptık. Her nakliyecimiz bir odasını yaptı. Bu sivil toplum ve üniversitelerin yan yana gelmesinin en güzel örneğidir. Bugün ilki yapılan konferans bunan sonra çok daha etkin sürdürülecek, altı doldurulacak, belki de bir çok konuda karar alıcıların önüne data toplayacak hale gelecektir. Konferansın sektörümüze üniversitemize ve bütün paydaşlara hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Abdullah Okumuş: Öğrencileri karayoluna yönlendirmek için işbirliklerine ihtiyaç var

İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Abdullah Okumuş da UND’nin okullarına verdiği katkıyı unutmadıklarını ve devamını beklediklerini söyledi. Lojistik eğitimi alan öğrencileri karayoluna yönlendirmek için işbirliklerine ihtiyaç duyduklarını belirten Okumuş, karayolundaki fırsatların ortaya çıkarılmasının bu anlamda önemli olduğunu aktardı. Konferansın yaşanan sorunlar, getirilen çözümler ve akademik tartışma anlamında çok anlamlı olacağının altını çizen Okumuş şunları söyledi: “Daha fazla öğrencimizin karayoluna yönlendirilmesi için karayolunun önemini vurgulayacağımız tanıtıcı ve özendirici projelerin geliştirilmesinde fayda vardır. Taşımacılık sektörüne katkı sağlamak her paydaşın asli görevidir. Üniversitelerin de akademik çalışmalar yürütmesi önemlidir. Ulaştırma ve lojistik fakültesi olarak her türlü gelişmeyi takip ediyoruz ve yeni programlar açıyoruz. Geçen yıl akıllı ulaşım sistemleri yüksek lisans ve doktora programını başlattık. Lisans üstü çalışma yapmak isteyen herkesi fakültemize başvurmaya davet ediyorum. Birkaç yıl içerisinde karayolu taşımacılığını inceleyen yeni yaklaşımlar sunan lisans üstü tez çalışmaları ortaya çıkacaktır.”

Ali Çiçekli: Karayolu vazgeçilmezdir

Karayolu taşımacılığının ülkemiz ve dünya için önemine vurgu yapan Ali Çiçekli, “Hangi taşıma modu kullanılırsa kullanılsın karayolu taşımacılığına ihtiyaç vardır. Bu tarih boyunca böyle oldu ve bundan sonra da böyle olacaktır” dedi. Karayolunun vazgeçilemez olduğunu aktaran Çiçekli, “Karayolu taşımacılığını geliştirmek, daha etkin hale getirmek, verimliliğini artırmak hem iş insanlarının hem UND’nin hem de çok değerli üniversitemizin görevleri arasındadır. Karayolu taşımacılığının etkinliği artırmak için çalışmalarımız sürecektir” ifadelerini kullandı.

Hollanda Başkonsolosu Bolhuis: Küçük ülkeyiz ama taşımacılıkta büyüğüz

Hollanda Başkonsolosu Bart van Bolhuis, Hollanda’daki lojistik hizmetlerin nasıl verildiğini ve ülke için lojistiğin önemine işaret eden bir konuşma yaptı. “Hollanda olarak karoyla taşımacılığına büyük önem veriyoruz. Küçük bir ülke olduğumuzu düşünebilirsiniz ancak taşımacılıkta önemli bir yüzdeye sahibiz” diyen Bolhuis, Hollanda’nın dünyanın ve Avrupa’nın sayılı limanlarına sahip olduğunu söyledi. Hollanda’nın hava denizyolu taşımacılığında önemli bir ülke olduğunun altını çizen Bolhuis, yüksek bir bağlantılılık oranına sahip olduklarını bunun içinde karayoluna önemli yatırımlar yaptıklarını anlattı.

“Lojistik, ülkemiz ekonomisinde çok önemli bir öneme sahip ve GSMH’ımızın yüzde 10’una tekabül ediyor. Hollanda’daki istihdamın yüzde 12 si lojistikle alakalı” diyen Bart van Bolhuis, insan kaynakları noktasında sıkıntı yaşadıklarını, bu noktada dış kaynak kullanımına ihtiyaç duyduklarını aktardı. Hollanda’nın lojistikte güzlü olmasının bir tesadüf olmadığını bunun güçlü bir altyapı ile sağlandığını anlatan Bolhuis, Hollanda’dan 150 kilometrelik bir daire çizildiğinde 179 milyonluk bir tüketiciye ulaşılabildiğini söyledi. Yeni İpek Yolu ve Trans Avrupa hattının da önemine işaret eden Bolhuis, bu yeni bağlantıların ülkelerine kadar uzandığını anlattı.

Hakan Çınar: Hala kendimize bir rol biçemedik

Ünsped Gümrük Müşavirliği CEO’su Hakan Çınar, “Değişen Dünyada Değişen Dış Ticaret Kuralları ve Taşımacılık Üzerinde Etkileri” başlıklı konuşmasında dış ticarete ve lojistiğe bakarken dünyadaki makro gelişmelerin göz ardı edilemeyeceğini söyledi. Dış ticaretin dünya GSMH içinde yüzde 20’lerden bugün yüzde 50 seviyesine geldiğini anlatan Çınar, ülkemizde de bugün aynı orana sahip olduğunun bilgisini verdi.

Dünyanın hızlı değiştiğini söyleyen Çınar, “One Belt One Road artık bizi etkiliyor ve gelecekte etkilemeye devam edecek. Karayolunun geleceğini de etkileyecek ve ülkemizin uluslararası karayolu taşımacılığına tesir edecektir. Çin artık iyice güçlendi, Avrupa’ya Afrika’ya gidecek hublar buldu. Biz de bu bölgenin transit üssü olmaya çalışmalıyız. Türkiye’nin geldiği noktada taşımacılığı etkileyen en büyük sorunumuz, kendimize hala bir rol biçemememizdir. Tek kuşak tek yol ile birlikte transit ülke olma şansımız çok yüksek. Bunun için bürokratik engelleri kaldırmamız lazım, ondan sonra başka ülkelere gidip sorunlarla mücadele etmeliyiz. Ama önce biz kendi içimizde sorunları aşmalıyız” diye konuştu.

Ayşegül Ketenci: Uluslararası sorunlar taşımaları etkiliyor

UND Uzmanı Ayşegül Ketenci, “Rusya’ya Yapılan Taşımalarda Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı sunumuna lojistik sektörünün, ekonomi içini kilit taşı görevi gördüğüne vurgu yaparak başladı.

Ticaret ve ekonomide lojistiğin önemine vurgu yapmak için Kırım’ın ilhakını ve bunun sonucunda yaşananları anlatan Ketenci şunları aktardı: “Kırım, coğrafi askeri olarak önemli bir nokta. Kırım ilhak edildikten sonra Rusya’nın canı çok yaktı. Çünkü Avrupa ambargo uyguladı ve Rusya ekonomisi ciddi oranda daraldı ve ruble yüzde 60 değer kaybetti. İhracat ve ithalat oranları yüzde 40 düştü. Uluslararası konjektürde bir olay meydana geldi ve bu ekonomiyi doğrudan etkiledi. Bunun etkilerini uluslararası karayolunda görmek için bir araştırma yaptık. 3. Ülke taşımasında Ukrayna plakalı bir aracın Türkiye’den yük alıp Rusya’ya götürmesini inceledik. Gördük ki Kırım’ın ilhakı Türkiye’den yapılan taşımaları da etkiledi ve taşıma sayıları yüzde 55 düştü.”

2015’te Rusya ile yaşadığımız Uçak Krizi örneğini de veren Ketenci, “Rusya-Türkiye arasındaki ticaret ciddi oranda düştü. Türkiye’nin ihracatı yüzde 40 düşerken, Rusya’nın ihracatı yüzde 15 geriledi. Bunu karayolu üzerinden değerlendirdiğimizde; 2015’ten 2016’ya gelindiğinde taşıma sayalarının yüzde 90 düşerek 11 bin 929’dan 357 adede kadar gerilediğini görüyoruz. 2016 yılına sonra ilişkilerin normalleşmesiyle taşıma sayıları tekrar 12 bin civarına geldi.

Rusya’ya yönelik yapılan taşımalarda sorunların hala sürdüğünü anlatan Ketenci, UND olarak bu sorunların çözüme kavuşturulması için konuyu her platformda gündeme getirdiklerini söyledi. GTİP kısıtlamaları nedeniyle Türk nakliyecisinin istediği şekilde taşıma yapamadığını anlatarak mevcut alternatif yollar üzerinden gerçekleşen taşımalarda yaşanan sorunları ve zorlukları anlattı.

Taşımaları rahatlatmak için Samsun’dan direkt Ro-Ro ile Rusya’ya gidilebileceğini söyleyen Ketenci, bunun için UND olarak çalışma yapılmasını talep ettiklerinin bilgisini verdi. Ketenci, “Hangi limanın altyapısının yeterli olduğunu bildirdik. Heyetler arasında görüşmeler yapıldı. Rusya’ya Ro-Ro hattının açılması için çalışmalar yapılıyor” dedi.

Oruç Kaya: Sektörün en büyük sorunu şoför sorunudur

O2 Yönetim Danışmanlık Eğitmeni Oruç Kaya, “Karayolu Taşımacılığının En Önemli İki Sorunu” başlıklı anlatımına, lojistik sektörü olmadan hayatın devam edemeyeceğini vurgulayarak başladı.

Sektörün birinci sorunun şoför sorunu olduğunu anlatan Kaya, otonom araçlar ticarileşene kadar en az 25 yıl daha nakliyecilerin şoförlere mecbur olduğunu aktardı. Bu sorunu çözmek için neler yapılması gerektiğini de açıklayan Kaya, “Öncelikle mevcutları elimizde tutmak zorundayız. Özellikle yaz zamanında şoförler güney bölgesinde yolcu taşımacılığına kaçıyor.

Nitelikli yeni sürücüler kazanmamız gerekiyor. Beyaz yakayı işe alır gibi yetkinlik esaslı işe almanızı tavsiye ederim. Sadece sınırlara odaklanmayın, özellikle zincir mağazaların depolarında 3, 4 günlük beklemeler var. Planlama yapılmalı. İş için zorunlu eğitim değil, kişisel gelişim için de eğitim verilmelidir.”

Türkiye’de çalışan; SRC3, SRC4, SRC5 belgeli 3 milyon 682 bin 536 şoför olduğunu C, C1, C1E belgeli 4 milyon 312 bin şoför bulunduğunu ancak bu verilere ulaşmanın mümkün olmadığını aktaran Kaya, “Bizim bu verilere bir şekilde kolayca ulaşabilir olmamız gerekiyor. Çalışan sayıları, ayrılma sebepleri, kaza ve ceza puanları bir tuşla bize gelebilmeli ki anlamlı çalımalar yapılabilsin” dedi.

Sektördeki en büyük ikinci sorunun maliyetler olduğunu belirten Kaya, “Önümüzdeki birkaç yılda özellikle yurtiçinde bu maliyetler devam edecek. Yakıt, lastik, sigorta, tamir, güzergah, soför maliyetleri sürecek. Maliyeti azaltmak için ortak hareket edilmelidir. Lastik, akaryakıt, araç alacak firmaların birleşerek tek elden alım yapmaları gerekiyor” diye konuştu.