Sanayi ve ticaret sektörleri ile dış ticaretteki gelişmeler paralelinde ülkemizde iş hacmi olarak 2019’da mevcudu korurken; yapısal iyileştirmelere fırsat veren bu ortamı geleceğe hazırlanmak için değerlendirmeye çalıştık. Ciromuzun yaklaşık yüzde 20’ini elde ettiğimiz yurt dışındaki firmalarımızda yüzde 25 oranında büyüme sağladık.
2019’un ilk aylarında şirketimiz Invest AD (Abu Dhabi Investment Company)  ve Japon SBI Holdings Inc iştiraki Rigond Finance S.A.R.L’ den, 2010 yılında devrettiği hisselerini geri aldı. Böylece Ekol, tamamen yerli sermayeli bir şirket haline geldi. 
30 yıla varan deneyimimiz ve her sektörün lojistik ihtiyacının farklı olduğunun bilinciyle çalışmalarımızı sürdürdük. Müşterilerimizin farklı ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek yatırımlarımıza devam ettik.
Türkiye’nin 63. deniz sınır kapısı olarak Yalova Ro-Ro Terminalimizi ekonomimize kazandırmamız ile üretici ve taşıyıcı firmalar için zaman ve maliyet tasarrufu sağladık. Yalova Ro-Ro Terminali, 80 bin metrekare oturum alanına sahip. Terminal 500 treyler kapasiteli inşa edildi. Yalova Ro-Ro Terminali, konumu itibarıyla ülkemizde gelişime açık tek Ro-Ro terminali. Ülkemizin dış ticaretinin sürekli arttığını biliyoruz. Bu sebeple yatırımımızın ikinci evresini daha ilk günden planlamıştık ve bu konuda hazırlıklarımıza başladık. İkinci etapla beraber terminalimize yaklaşık 50 bin metrekare park alanı ekleyerek aynı anda üç gemiye hizmet verecek kapasiteye ulaşacağız. Gelecekteki enerji maliyetleri ve çevresel etki azaltımı için shore connect (sahil bağlantısı), terminal vinci gibi yatırımları yapacağız. Bu yatırımların toplamı yaklaşık 25 milyon Euro olacak.
Avrupa’daki büyüme hedeflerimiz doğrultusunda stratejik bir adım atarak İtalyan UBV Grup ile uzun soluklu bir iş birliği geçekleştirdik. Şube ve dağıtım ağımızı genişleterek hizmet kalitesini artırma hedefimizle yeni yılla birlikte İtalya’daki taşımacılık faaliyetlerimiz UBV Grup organizasyonunda geliştirilecek. Uluslararası grupaj taşımacılığında pazar lideri olan UBV, İtalya’nın tüm önemli sanayi bölgelerinde kendi tesisleri ile faaliyet gösteriyor.
Şirketimiz açısından diğer bir gelişme de kontrat lojistiğinde çok önemsediğimiz yatırımımız Lotus Tesisi’nin yüksek güvenlik standartlarıyla küresel platformda en prestijli kabule sahip TAPA  (Transported Asset Protection Association/ Taşınan Varlıkları Koruma Derneği) FSR A sertifikasını almaya hak kazanması oldu. Böylece Lotus Tesisi, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nin(EMEA) TAPA sertifikasına sahip en büyük deposu unvanını aldı.
30 futbol sahası büyüklüğündeki depolama alanıyla Lotus, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük kapalı alanına sahip lojistik tesisi. Ekol’ün en yüksek operasyon hacmine sahip olduğu Lotus’ta 1.300’ü aşkın kişi istihdam ediliyor. Tesisimizde; depolama, taşımacılık, gümrükleme ve ulusal dağıtım hizmetleri müşteri memnuniyeti doğrultusunda entegre bir şekilde veriliyor.
Tüm bunların yanı sıra; 2019 yılında çalışanlarımıza toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin farkındalık kazandırmayı istediğimiz EKOLITY programımıza yönelik çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürdük. Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir iş yeri modeli geliştirilmeyi hedeflediğimiz EKOLITY’deki çabamızın uluslararası platformlarda takdir görmesi bizi gururlandıran bir gelişmeydi. EKOLITY’nin, Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği (IPRA) tarafından düzenlenen ve halkla ilişkiler dünyasının Oscar’ı kabul edilen Altın Küre Mükemmellik Ödülleri’nde altın ödülün sahibi olması, programın bundan sonraki aşamaları için bizi motive edici etkenlerden birisi oldu.

2020 yılı şirket ve sektör olarak beklentileri nelerdir?
2019 yılında Türkiye ve doğal sonucu olarak lojistik sektörü oldukça zorlu bir süreçten geçti. Gerek azalan dış ticaret rakamları gerekse dış ticaret rakamlarındaki dengesizlik, sektörü maalesef olumsuz etkiliyor. 2020 yılında da bu dengesizliğin hızlı bir şekilde değişmeyeceği yönünde izlenimlere sahibiz. Bu sebeple 2020 yılının genel anlamda bir toparlanma yılı olacağını öngörüyoruz.
Lojistik sektörü çok hızlı büyüyen ve dinamik bir sektör olarak uzun vadede önemli bir potansiyel barındırıyor. Türkiye’nin coğrafi konumu bu büyümeyi hızlandıran öneme sahip. Bunun bilincinde olarak AR-GE yatırımlarımız devam ediyor.
Her yıl AR-GE merkezimizdeki proje ve çalışan sayımız ile AR-GE için ayırdığımız toplam kaynak artıyor. Ciromuzun yaklaşık yüzde 2’sini AR-GE’ye ayırıyoruz. Avrupa’da cirosal oranda AR-GE’ye en çok yatırım yapan şirketler arasında yer alıyoruz. Bu kaynağı büyük ölçüde istihdama, genç beyinlerin AR-GE merkezimizde lojistikle ilgili teknolojileri, süreçleri geliştirdiği operasyona yönlendiriyoruz. Bugüne kadar katma değeri ve rekabet gücü yüksek, ileri teknoloji içeren 150’nin üzerinde projeyi hayata geçirdik. Lojistik 4.0 prensibiyle hareket ederek teknolojik gelişmeleri uygulamaya devam ediyoruz.
Müşterilerimize her zaman daha iyi hizmet verebilmek için operasyonel mükemmellik çalışmalarımız 2020 yılında da hız kesmeden devam edecek. Süreçlerimizi gelişen ve değişen ortamlara göre sürekli yenileyerek, daha verimli, daha hızlı iş yapış şekilleri ile yolumuza devam edeceğiz.