LOJİSTİK

Kızıldeniz'deki gerginliklerin ekonomilere yansımaları ne olacak?

Dünya ticareti bölgesel savaş ve gerginlikten olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Küresel ticaretin en yoğun deniz yolu Kızıldeniz'deki gerginliklerin ekonomilere yansımaları tartışılıyor.

Ekonomist Dr. Rahmi İncekara, Kızıldeniz'deki gelişmelerin küresel ticaret ve petrol fiyatlarına etkilerini değerlendirdi. Süveyş Kanalı'na bağlantısıyla Kızıldeniz'in, dünyanın en yoğun denizcilik merkezlerinden ve nakliye yollarından biri olup, Ümit Burnu çevresindeki rotaya alternatif sunduğunu belirten İncekara, "Kızıldeniz, Asya ile Afrika kıtaları arasında yer alan, Orta Doğu ile Uzak Doğu'yu, Avrupa ile Asya'yı ayıran büyük bir stratejik öneme sahiptir. Petrol, dünya için birincil enerji kaynağı olmaya devam ettiği sürece bu nakliye yolu Körfez'den ulaşım için hayati bir noktada olmaya devam etmektedir. Deniz taşımacılığında konteyner ve kuru yük navlun oranlarındaki artışlar hızlandı. Konteyner navlunları, son iki haftadaki art arda yüzde 9'luk artışın ardından 4 Ocak'tan itibaren 7 günlük dönemde yüzde 61 artışla 2 bin 670 dolara yükseldi. Bazı büyük armatörlerin önümüzdeki hafta fiyat artışı yapması bekleniyor. Ek ücret artışları, Mersin ve İskenderun limanlarından yapılan taşımaları etkileyerek Türkiye'nin güneyinden çıkış yapan kargolara ek maliyet getirebilecektir. Asya'dan Kuzey Avrupa'ya yük taşıma oranları bu hafta içinde iki kattan fazla artarak 40 feet eşdeğeri birim (konteyner] başına 4 bin doların üzerine çıktı. Asya-Akdeniz fiyatları konteyner başına 5 bin 175 dolara yükseldi. Bazı taşıyıcılar ay ortasından itibaren Akdeniz sevkiyatları için 40 ft'lik konteyner başına 6 bin doların üzerinde oranlar açıkladı; ek ücretler ise konteyner başına 500 ila 2 bin 700 dolar arasında değişmektedir" dedi.

Fiyatlardaki artış petrol ile sınırlı kalmaz

Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Stratejist Özgür Hatipoglu, ABD ve İngiliz silahlı güçlerinin Husileri vurmasının bölgede işlerin daha da ciddileştiğinin bir göstergesi olarak okunması gerektiğini ifade etti. Yaşananların emtia piyasasında sadece petrol değil, ticareti yapılan ve gemilerle taşman her türlü metanın fiyatına etkisinin bulunduğunu vurgulayan Hatipoglu, tedarik zincirindeki aksamaların zaruri olarak mal fiyatlarında yukarı yönlü etkiler göstereceğini kaydetti.  Kızıldeniz'deki kargo taşımacılığının önemli bir kısmının Kuzey Denizi'ne kaydığını ve oranın da kendine özgü zorlukları olduğunun altını çizen Hatipoglu, "Petrol piyasalarında fiyatlar doğal olarak yükseliyor. Stokların da son haftalarda azalmaya başladığını düşünürsek WTI petrolde 78/80 dolar aralığına kadar yükselişler görülebilir. Risk koruması olarak düşünülen altın ise şimdilerde dolar endeksi ve faiz ile daha çok ilgili. Savaş riski bölgesel kaldıkça altının bu faktörden nemalanması beklenmemeli ve daha çok ABD tahvil faizi takip edilmeli" dedi. Stratejist Özgür Hatipoglu, ABD ve İngiliz silahlı güçlerinin Husileri vurmasının bölgede işlerin daha da ciddileştiğinin bir göstergesi olarak okunması gerektiğini ifade etti. Yaşananların emtia piyasasında sadece petrol değil, ticareti yapılan ve gemilerle taşman her türlü metanın fiyatına etkisinin bulunduğunu vurgulayan Hatipoglu, tedarik zincirindeki aksamaların zaruri olarak mal fiyatlarında yukarı yönlü etkiler göstereceğini kaydetti.

Fiyatlar üzerinde talep baskısı olacak

Finans Analisti Zafer Ergezen de Yemen'deki saldırılardan sonra petrol fiyatlarındaki yükselişin beklenen bir şey olduğunu vurguladı. Yemen ve Kızıldeniz'in dünya ticaretinin önemli bir kısmını oluşturduğuna dikkati çeken Ergezen, bu bölgedeki saldırıların gemi geçişlerini engelleyen bir unsur olduğunu ifade etti. Ergezen, Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin sayısının azaldığını ve daha çok Ümit Burnu tarafına yönlendiğini belirterek, "Bu da doğal olarak burada dünya ticaretini yavaşlatan unsurlardan biri çünkü Ümit Burnu'ndan dolaşmak daha zaman alan bir şey. Bir diğer nokta da navlun fiyatları. Ciddi artış görüyoruz son dönemde. Baltık endeksinde artışlar vardı. Doğal olarak buradaki saldırılar dünya ticaretinde maliyet artışlarına yol açan unsur haline geliyor." ifadelerini kullandı. Petrol fiyatlarındaki yükselişe de değinen Ergezen bu fiyatlar üzerinde talep baskısı olduğunu kaydetti. Ergezen, küresel büyümedeki yavaşlamanın buradaki talebi aşağı çeken unsur olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: " Suudi Arabistan tarafından Uzak Dogu'ya yapılan yüklemeler, özellikle burada dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan Çin'in ekonomisindeki yavaşlamada aslında buradaki petrol fiyatları üzerinde bir unsur. Yemen'deki saldırılar fiyatlarda yükselişe yol açıyor ama bu şimdilik sınırlı bir yükselişe yol açtı." 

Ergezen, Süveyş Kanalından geçmek isteyen gemilerin sayısının azalmasının beklenebileceğini belirterek, "Bu da hem navlun fiyatlarının hem de zamanın uzaması nedeniyle maliyetlerin artmasına neden olabilir. Bu belli bir süre daha devam edecektir. Diğer unsur da sadece petrol fiyatları değil. Bu bölge aynı zamanda ticaret yollanırın geçtiği bir bölge. Orta Dogu'nun özellikle tanm emtiaları konusunda önemli bir geçiş yolu olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı. İran'ın desteklediği Yemen'deki Husiler, İsrail'in Gazze'deki saldınlanna tepki gerekçesiyle 31 Ekim'den bu yana Yemen açıklannda İsrailli şirketlere bağlı olduğunu söyledikleri ticari gemilere el koymaya ve bazılarına da dron ve füzelerle saldınlar düzenlemeye başladı. Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı üzerinden küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12'si yapılıyor.

Tedarik sektöründe zincirleme sıkıntılar olacak

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Geçtiğimiz hafta Drewry araştırma kuruluşunun raporuna göre, Şangay'dan yola çıkıp Cenova'ya ulaşan 40'lık bir konteynerin spot navlunu bir haftada yüzde 114 artarak 2 bin 222 dolardan 4 bin 178 dolara yükseldi. Bu hafta ise bu rakam yüzde 25 artarak 5 bin 213 dolara yükseldi"

Konteyner operatörlerinin bölgeden kaçınmaya devam ettiğini söyleyen Öztürk, "Lineriytica araştırma kuruluşunun raporuna göre, 7 Ocak'a kadar Kızıldeniz yerine Afrika'nın güneyini dolaşmayı tercih eden konteyner gemi sayısı 354'e yükseldi. Bu rakam 4,65 milyon TEU'ya, yani küresel filonun yüzde 16,4'üne denk geliyor. Bu sayı aynı zamanda Hint Okyanusu'ndan Akdeniz bölgesine seyahat eden konteyner gemilerinin yüzde 80'ini oluşturuyor" dedi. 

İklim değişikliği nedeniyle Panama Kanalı'ndan geçen gemi sayısındaki sınırlama uygulamasının deniz taşımacılığı üzerinde baskı yaratmaya devam ettiğini aktaran Öztürk, "Dünyanın bu iki stratejik suyolunda yaşanan tıkanmanın küresel imalat ve tedarik sektöründe zincirleme sıkıntılar yaratması bekleniyor. Bu gelişmeler doğrultusunda 2024 yılı boyunca navlunların yüksek seviyelerini koruyacağı tahmin ediliyor. Elbette bu durum, son iki yılı enflasyonla mücadele uğruna yüksek faiz ve düşük büyüme politikasını tercih etmek zorunda kalan gelişmiş ülkeler için iyi bir haber değil. Ancak zayıf tüketici talebi ve pandemi öncesi siparişi verilen yeni gemilerin bu yıl ve sonraki yıllarda suya indirilecek olması, navlunların pandemi dönemindeki seviyeye yükselmesine izin vermiyor. Nitekim future navlun endekslerinde düşüşler yaşanıyor" diye konuştu. "Ekonomimiz tedarik zincirindeki bozulmadan etkilenecek" Tedarik zincirinde yaşanan bozulmadan ülkemiz ekonomisinin etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Öztürk, "Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu birtakım ürünleri yakın bölgeden ve Türkiye'den temin etmesi beklentisi, bazı sektörlerimizde ihracat artışını beraberinde getirebilir. Ancak pandemide yakaladığımız Avrupa'nın tedarik merkezi olma imkanı kalıcı hale gelemedi. Üstelik imalat sektörünün Uzak Doğu ithalatına bağımlılığı devam ediyor. A yrıca Uzak Doğu'da Çin-Tayvan gerilimi, yeni yılda yeni riskleri doğurabilir" ifadelerinde bulundu. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemiz ekonomisi ve ihracatı için en büyük fırsat, hem kuzeyimizdeki hem güneyimizdeki savaşların daha fazla kan dökülmeden sona ermesi, huzur ve güven ortamı ile beraber ekonomik beklentilerin ve deniz ticaretinin yeniden sağlıklı rotaya oturması olacak. Fakat beklenen o ki 2024 yılı jeopolitik çatışmaların gölgesinde geçen bir yıl olmaya aday. Ülkemiz sanayicisi, ihracatçısı, taşımacısı, enflasyonla mücadelede kritik bir yılda, bu beklentiler doğrultusunda öngörü ve planlarını yapmak durumunda."