Analiz

Lojistik bölümü öğrencileri sektör-üniversite işbirliğini yetersiz buluyor

Ezbere dayalı eğitimlerin modern eğitim süreci içerisinde ‘uygulamalı eğitim’e dönüştüğü günümüz dünyasında lojistik öğrencileri, üniversite-sektör iş ve güçbirliğini yetersiz buluyor. Staj imkanlarının minimum düzeyde olmasından yakınan lojistik bölümü öğrencileri sektör-üniversite iş birliğinin daha etkili ve derinden olması gerektiğinde hemfikir...

Burak Par/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 3. sınıf öğrencisi: “Staj yapan öğrencilerin çoğunun hayallerininin yıkıldığı söylenebilir. Staja giderken öğrenciler, işi öğrenecekleri hayali ile giderken çoğu şirkette kendilerini fotokopi çekerken, zaman oyalarken buluyorlar. Şirketler öğrencilere gerekli özeni göstermeyerek onları yatırım olarak görmüyorlar. Tabi bu hepsi için söylenemez. Ben kendimden örnek verecek olursam kendi staj yaptım yerde işi detaylı öğrendiğim söylenebilir. Bu biraz işletmenin kendi insiyatifine kalmış bir durum. Öğrenciler sektörden stajyerlere hala öğrenci oldukları bilinci ile bakmalarını beklemektedir.”

Çılga Güliz Eren/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi: “Sektör-üniversite işbirliği modern eğitim süreci içerisinde mutlak bir zorunluluktur. Üniversitelerin sektörden, sektörün üniversiteden beklenti içinde olması son derece doğaldır. Kulüpte aktif bir şekilde rol aldığım için sektörün, lojistik eğitimine ve öğrencilerine ilgisine desteklerıne net şekilde sahit oluyorum. Gerek okulumuzun yapım aşaması gerekse sonrasında ilgileri hep ivmeli şekilde devam ediyor. Son yıllarda düzenli olarak katıldığımız Logitrans Fuarı’nda özellikle Çetin Nuhoğlu başta olmak üzere sektörün ileri gelenleriyle güzel istişareler yaptık, bir çok söz aldık. Herbirini aşama aşama hayata geçiriyoruz, biz kulüp öğrencilerine kişisel telefon numaralarını veren bizden gelecek her türlü talebe açık ve hazır bir sektör bu. Kendi adıma konşursam üniveriste hayatımın üniversite-kulüp-sektör üçlüsü arasında bir çok çalışma ve organizasyonda birleşmesi sayesinde daha sektöre atılmadan bir çok şey kazandığımı düşünüyorum ve 1-0 önde sektöre atılıyoruz. Diğer bölümlerdeki öğrencilerin sektörüyle bu kadar iletişim halinde olduklarına şahit olmazken biz sektörü adeta daha mezun olmadan kokluyoruz, sektörümüzün önde gelen isimleri ve şirketler ile yaptığımız etkinlik ve çalışmalarla sosyalleşiyor, katma değeri yüksek bir öğrencilik yaşıyoruz. Belki de arkamızda böyle hevesli destekler olduğu için daha mezun olmadan gelecek ve iş bulma kaygısı taşımıyorum. Okulumuzda aldığımız eğitimin Türkiye’de nadide oluşu, sektörün çok dinamik, her geçen gün büyüyen yapısının olması ,”Türkiye’de lojistik’ in yerinin apayrı oluşlu, sektörün önde gelenleriyle yaptığımız çalışmaların etkisi büyük. İstanbul Üniversitesi Lojistik Fakültesi İsteyerek seçtiğim okul ve bölüm idi ve öğrencilik hayatımın bitmesine 1 yıl kala iyi ki lojistik okuyorum, iyi ki gelecekte bu sektörde çalışacağım diyebiliyorum. Sektörden tek isteğim ise zorunlu staj imkanlarının had safhada sağlanmasının haricinde part time iş olanaklarının da artırılması. Biz öğrencilerin uygulamalı şekilde sektörü daha yakından yaşamamıza olanak sağlayacak okulumuzun son senelerinde yarı dönemli iş olanaklarının artırılmasını rica ediyorum.”

Emre Yavuz Karaismail/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi “Öğrenciler, lojistik bölümlerini seçerken kuşkusuz en çok dikkat ettikleri ve duydukları şey sektörün yüksek istihdam ihtiyacı olduğudur. ‘Geleceğin sektörü’, ‘Önü açık bir iş’, ‘iş imkanı çok’, ‘gelişen bir meslek’ gibi mottolar öğrencilerin en çok duyduğu ve lojistik bölümlerini tercih etmesini sağlayan etkenlerdir. Her bölümde olduğu gibi rastgele seçen ve baba mesleği bakışıyla tercih edenler de var tabi. Üniversitelerde verilen lojistik eğitimden öğrencilerimiz memnun muyum sorusu sıklıkla bizlere soruluyor. Kendi üniversitem ve kendi adıma konuşmak gerekirse okulumda ki verilen eğitimden memnumun. Okulumuz daha çok işletme ağırlıklı bir eğitim sergilemekte ve lojistik eğitiminin yanı sıra finans, muhasebe, hukuk, pazarlama gibi dersler de vermektedir. Bu sayede öğrenciler mezun olduğunda sadece bir lojistisyen değil iyi de bir işletmeci oluyorlar. Sanırım her üniversitede olduğu gibi bizim bölümde de teorik bilgiyi pratiğe çevirebileceğimiz faaliyet alanlarına ihtiyaç duyuyoruz. İstanbul Üniversitesi lojistik bölümü için mesleki eğitim beklentisini iyi bir şekilde karşılıyor diyebiliriz, fakat aynı şeyi özel üniversiteler için şimdilik söylemek iddialı olur. Üzülerek söylemekteyim ki üniversitemizi yabancı dil eğitimi yetersiz olup istenileni verememektedir. Lojistik sektöründe yabancı dilin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Sektörümüzün büyük miktarda kalifiye elemana ihtiyacı olması ve buna rağmen hızlı gelişimi sayesinde işsizlik sorunun olmayacağı kanaatindeyim fakat mantar gibi lojistik bölümü açılmasını doğru bulmuyorum. Lojistik bölümü mezunun fazla olması yabancı dil, deneyim ve öğrenci kulüplerinde ki sosyal faaliyetlerin CV’ler de ki önemi daha da artacaktır. Üniversite yıllarında kendi geliştirmiş, kendini ifade edebilen mezunların işsiz kalma olasılıları düşük. Lojistik bölümleri, yeni yeni açılan bölümler. En eski bölüm, 15 yıllık geçmişi İstanbul Üniversitesi Lojistik bölümü. Bu yüzden sektör çalışanlarının çoğu alaylı çekirdekten yetişmiş kimseler. Üniversiteden mezun öğrencilerin iş hayatında yer edinerek bu tablo zamanla tersi bir şekilde değişecektir. Yabancı dil öğretimi konusunda üniversitelerimiz maalesef yetersizdirler. Bu yüzden öğrenciler dil kursları ya da imkanı olanlar yurt dışına giderek bu açığı kapatmaya çalışıyorlar.”

Furkan Gültekin/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 3. sınıf öğrencisi: “Üniversitelerde verilen lojistik eğitimden öğrencilerin ne derece memnun oldukları, öğrencilerin üniversiteden beklentileri eğitimbilimciler ve uzmanlarca çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Okulumun özelinde konuşmak gerekirse aldığım eğitim teorik olarak yeterli olduğunu düşünüyorum. Kulüp sayesinde de pratik eğitimi tamamlıyoruz. Öğrenciler olarak yabancı dil öğrenme imkanlarının kısıtlı olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda öğrencilere, uluslararası alanlarda daha güçlü rekabet edebileceği bir dil seviyesini geliştirmelerine yardımcı olacak fırsatlar istiyoruz. Üniversitemizin öğrencilerin eğitim talepleri, beklentileri, istekleri konusunda okul idaresi olarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Fakat bu konularda özellikle bürokratik engeller ve maddi kısıtlar büyük engel oluşturmaktadır. Bu sorunları sektörün okullara daha çok yardımcı olması ve eğitim faaliyetlerini destekleyecek girişimlerde bulunmalarıyla aşılacağını düşünüyorum.”

Kenan Yalnız/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi: “Lojistikte yabancı dil kullanımı, insanlar ile iletişim ağı olarak bakıldığında “Lojistik” dış ticaretin gerçekleşmesini sağlayan bir yapısı,omurgası olarak karşımıza çıkıyor. Konu dış ticaret ile bağlantılı olduğu zaman yabancı dili şart koşmak durumundayız. Hal böyle olunca uluslarararası ticaret de incelendiğinde dünya üzerinde 1,8 milyar kişinin kullandığı dilin İngilizce olduğunu görüyoruz. Eğer bu sektörde aktif katılım sağlamak istiyorsak sürekli dile getirildiği gibi İngilizce diline hakim olmak gerekiyor. Bunun yanısıra uluslararası ticarette kullanılan veya hedef bir kesim ile ticaret yapılmak isteniyorsa diğer yabancı dil veya dillerin de öğrenilmesi kişinin erişim sağlayabildiği kapıları genişletecektir. Üniversitelerdeki yabancı dil öğretimine gelirsek, üniversitelerde yabancı dil veya diller için hem temel ingilizce eğitimi hem de sektöre yönelik İngilizce dersleri veriliyor. Öğrenci, temel İngilizce eğitimini alıp üzerine sektörel İngilizce eğitimini aldığında bu konuda başarılı olabilir fakat burada bir şart var. Öğrencinin sadece aldığı dersle yetinmeyip eğitimini pratikle desteklemesi gerekir. Yabancı dili geliştirebilmek için yapılabilecekler: Maddi durum yeterli ise özel kurslar ile destek dersleri alınabilir. Yabancı menşei filmler/diziler o dile ait altyazıyla izlenebilir. Yabancı dil kulağını geliştirmek için o dildeki müzikler dinlenebilir. Farklı seviyelerde bulunan (6 seviye mevcuttur) yabancı dilde yazılmış hikaye kitapları okunabilir. İnternet ortamında bulunan ücretsiz yayınlardan faydalanılabilir. Sonuç olarak; hem üniversitede alınan eğitim hem de destek dersleriyle alınan yabancı dil eğitimindeki ince nokta; kişinin uğraş vermesidir. Ne kadar öğrenmeye hevesli olunursa o kadar da yabancı bir dili öğrenmek eğlenceli ve kolay olacaktır. Bu sayede öğrenci, kendini bir adım daha önde bulup sektöre daha faydalı bir birey haline gelecektir.”

Oğuzhan Ak/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi: Lojistik öğrencilerinin bölümlerini seçerken dikkat ettiği en önemli nokta kuşkusuz geleceğin mesleği olduğunun bilincinde olmalarıdır. Özellikle liseyi lojistik meslek liselerinde bitirdikten sonra tercihlerini üniversitede de bu yönde yapmaktadırlar. Lojistik öğrencilerinden ziyade genel olarak birçok kişi bulunduğu iş ve okul alanlarında hiçbir zaman tam anlamıyla memnun olamayıp hep daha iyisini istemektedirler. Sanırım bu da, “İnsan işinin ve elde ettiğinin nankörüdür” sözünü çağrıştırıyor bize. Eğitim alanında ise, daha ileri düzeyde ve teoriğin yanında uygulama ile beraber öğrenimin yaygınlaşması ve de yabancı dil eğitiminin daha profesyonel bir şekilde öğretilmesinin istenmesi durumu söz konusu. Özel üniversitelerin çoğu öğrencilerin beklentilerini karşılama noktasında sanırım yetersiz. Tercihler yapılırken ne olursa olsun, o üniversitenin öğrencilerinin feedbackleri dinlenmeli ve sıcak temas ile okullar ziyaret edilip yerinde görülmelidir. Daha ileri düzeyde eğitim için gerek devlet gerek eğitim görevlileri açısından bilinçlendirme ve Avrupai eğitimsel alanda ilerleme aşılanmalı. Sektörün daha çok üniversitelerin elinden tutması kaçınılmaz '' Sektörün önü açık.. '' duyduğumuz ve aşina olduğumuz belki de en önemli cümle diyebiliriz. Sektörün beklediği tecrübeli eleman, sektörden beklenen ise tecrübe kazandırması.. Her işyeri tecrübe ararsa bu öğrenciler mezun olduktan birkaç sene sonra sanırım iş bulamayacaklar. Yahut merdiven altı lojistik firmalarında kendilerini yıpratıcaklar.. Sektörün daha çok üniversitelerin elinden tutması kaçınılmaz. Gerek fuarlarda gerekse teknik gezilerle ve de ilaveten okullardaki zirve ve kariyer günleri ile kaynaşma sağlanarak staj olanakları genişletilmeli ve üniversite öğrencileri ile sürekli temas içinde olunup ısınma sağlanmalı. Her öğrenci en iyi yerde staj yapmayı talep etmektedir. Sanırım en büyük hata da bu yönde. Taşıma modlarının iyisi kötüsü elbette ki var ancak lojistik başlı başına bir bütündür. Hiç bir taşıma modu olmaksızın hareket edemez ve de birbirinden ayrı düşünülemez. Bu yüzden siz siz olun işinizi iyi yapın ve de lojistiğin döndüğü her yerde işi kapmak için çaba harcayın. Sektörden tek talep de sanırım bu yönde olacak ki, bu yıl stajyer almıyoruz! Ne acı bir gerçektir ki sektör bunu bize dayatıyor ve ne yazık ki kapılar üzerimize kapanıyor..

Özge Altınbıçak/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 2. sınıf öğrencisi: “Öğrenciler genellikle “Lojistik geleceğin mesleği” algısı ile bu bölüme yönlendiriliyorlar. Bu algı ile beraber lojistik sektöründeki eleman açığı da, öğrencileri iş bulma kaygısından uzaklaştırarak bu bölümü seçmeleri için bir yol gösterici oluyor. Bu şekilde bakarsak bilinçli bir şekilde seçtiklerini söyleyemeyiz. Lojistik bölümünden mezun öğrencilerin iş bulmakta zorlandığı konusunu açacak olursak; çevremde mezunlar içerisinde iş bulamadıklarından dolayı yakınan birçok insan görüyorum. Bence bunun en önemli sebebi yabancı dil eksikliği ve tecrübesizlik. Bazı sektörlerin, yeni mezun olmuş öğrencileri bünyelerine alıp yetiştirmek yerine deneyim sahibi eleman istemeleri bu tecrübesizliği ortadan kaldırmayan etkenlerden biri. Başka bir etken sayacak olursak şüphesiz öğrencilerin eğitim hayatları boyunca sunulan fırsatları değerlendirmeyip, kendilerini geliştirmemeleri diyebilirim. Bu iki etken dengede olup, yeterli seviyede yabancı dili olan kişinin rahatlıkla iş bulabileceğini düşünüyorum. Lojistik, çoğu meslek dalında ihtiyaç duyulduğu halde hatta olmazsa olmazı durumunda iken herkes tarafından yeni yeni keşfediliyordu bu sebeple öğrenciler bölüm tercihlerinde lojistiği gözden kaçırabiliyorlardı. Ancak şuanda lojistik bölümünün hemen hemen her üniversitede açılması ile birlikte üniversite mezunları oranının ileriki yıllarda sektörler içerisinde artacağını düşünüyorum.”

Sevim Tuğtekin: İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 2. sınıf öğrencisi “Bilgiye erişimin bir tık kadar yakın olduğu çağımıza biz öğrencilerin araştırma yapmadan, bilinçsizce üniversite ve bölüm seçmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Lojistik bölümünü seçerken ise bölümün bulunduğu üniversitenin köklü olması, üniversitenin sektör ile işbirliği sağlayabilmiş olması, mezunların bulunduğu konumlar, dersler ve içerikleri, öğretim görevlilerinin nitelikleri başta gelmektedir. Üniversitelerde verilen eğitimler de bizler için son derece önemli bir konudur. Teorik olarak bilgiler yeterli olsa da pratikteki bilgiler yeterli olmuyor. Dört yıllık eğitim sürecinde sadece 1 ayın zorunlu staj olarak belirlenmesi biz öğrencilerin çalışma hayatına başladığında sudan çıkmış balığa dönmesinin en büyük nedenidir. Bölüm olarak sektör ile işbirliği ihtiyacımız diğer bölümlere oranla çok fazla. Bir hemşirelik öğrencisinin günlük yaşamında hastaneye gittiğinde bölümü ile gözlemde bulunabilir iken bir lojistik öğrencisinin günlük yaşamında bir lojistik operasyon gözlemlemesi mümkün değil. Sektör ile ortak projelerde, organizasyonlarda yer almak bizler için oldukça önemli. Sektör-üniversite işbirliğini öğrenci kulüpleri olarak sağlamaya çalışsak da tamamıyla yeterli olmuyor. Sektördeki şirketlerin genel olarak sadece zorunlu staj öğrencilerine imkan sağlaması bizlerin sektöre olan güven ve inancını kırıyor. Bir lojistik öğrencisinin sadece 1 ay değil öğrenim hayatı boyunca staj ihtiyacı vardır. Gönüllü staj tekliflerimize dahi olumsuz bakan şirketlerimiz var oldukça bizlerin gelecek kaygısı da artıyor. Her gün yeni bir lojistik bölümünün açılması rakiplerimizin artığını gösterse de, bu rekabet ortamını bizler kendi lehimize çevirmeyi başardığımız sürece bir sorun olmayacağını düşünüyorum. Rakiplerimizin fazla olması kendimizi geliştirme konusunda daha emin adımlar ile ilerlememizi sağlar. Rakiplerimiz arasından sıyrılmak için daha donanımlı olarak mezun olmamız bizlere olumlu olarak yansıyacaktır. Ayrıca sektörde lojistik mezunlarına öncelik tanınmadığı sürece elbet de yeterli istihdam sağlanamayacaktır. Bu anlamda sektöre düşen görev büyük. Biz üniversite lisans öğrencileri “orta düzey yönetici” unvanı ile mezun oluyoruz. Sektörde ise her düzeyden elemana ihtiyaç var. Aynı zamanda Türkiye’de lojistik bölümünün geçmişi 12 yıla dayandığından geçmişten gelen lise mezunu olarak işe başlayanların bir kısmı da devam ediyor. Yüzde 75-80 lise ortalamasının sektörümüzde çalışma oranı bulunuyor. Şuan bu oran fazla olsa da lisans mezunları çoğaldıkça bu oran azalacaktır. Yabancı dil öğretimi konusu da bizler adına çok önemli. Yabancı dil bilmeyen bir lojistik mezunu düşünmek mümkün değil. Bu konuda üniversitelerde dersler bulunsa da yeterli değil. Lojistik bölümü eğitimlerinin tamamen yabancı dil olarak verilmesi bu konuda atılabilecek en doğru adımdır.”

Ahmet Yağız Karaismail/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi: “Lojistik bu kadar popüler hale gelmeden önce çoğu öğrenci bölümü rastgele seçiyordu. Popüler olduğundan beri öğrencilerin isteyerek seçtiği söylenebilir ama bilinçli oldukları pek söylenemez. Çoğu öğrenci, iş imkanının yüksek olması, yüksek maaş hayalleri vb. gibi nedenlerden seçiyorlar. Lojistiğin tam olarak ne olduğunu anlamaları ise 1. sınıfın sonlarına doğru hatta bazen 2. sınıf bitiminde oluyor. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi adına konuşmak gerekirse ben okulumun eğitiminden memnunum. Bir okulun eğitimin iyi olması okulun köklülüğü ile doğru orantılıdır. Okulumda yabancı dil eğitiminin daha kuvvetli olmasını isterdim Okulumuz ilk lojistik okulu olduğu için bu anlamda kadrosu ve eğitimi oturmuş durumdadır. Tabi biz öğrencilerin okuldan beklentiler çok değişiklikler göstermekte. Okulumda özellikle yabancı dil eğitiminin daha kuvvetli olmasını isterdim. Galiba en büyük eksikliği burada çekiyoruz. Bazı örencilerde teorik ile pratiğin çok uyuşmamasından dolayı şikayetçiler. Bu açığıda stajı iyi değerlendirerek kapatmak mümkün oluyor. Özel üniversitelerden okulumuza geçiş yapan arkadaşlarımızın özel okullardaki eğitimin zayıflığından çoğu kez şikayetçi olduklarını da görüyoruz. Okulumuzda özellikle yabancı dil konusundaki eksikliği çözüm olarak Erasmus programı uygulanmaya başlandı. Okulumuz isteklere elinden geldiğince yanıt vermeye çalışsa da bu biraz okulun maddi imkanları ile sınırlı oluyor. Okulumuzun 4. sınıf da öğrencilerin isteklerine göre seçmeli dersler artırıldı. Erasmus ve İRU akreditasyonu gibi uluslararsı faaliyetlerin gelişmesi de biz öğrencileri bu anlamda çok mutlu etti. Özellikle İRU akreditasyonu ile okulumdan mezun olduktan sonra diplomamım tüm dünyada geçerli olması bizleri çok gururlandırdı. Yapılması gerekenleri düşünürsek pratik eğitim arttırılması gerekiyor ama buda biraz öğrencinin kendisine bağlı sanırsam. Özelikle kulüp faaliyetleri okullar tarafından daha çok desteklenmeli diye düşünüyorum çünkü kulüp faaliyetleri gerçekten öğrenciler için teorik bilgiyi uygulayabileceği ufak işletme modeli görüyorlar."