Analiz

Ödediğimiz cezalar burdan Avrupa’ya yol olur

Ülkemiz uluslararası karayolu taşımacıları yıllarden beri bir dizi kronikleşmiş sorunlarla uğraşıyor. Bunlardan biri de yurt dışında ülkemiz nakliyecilerine yönelik kesilen haksız cezalar. Türkiye karayolu lojistik sektörü ‘gözünün üstünde kaşın var’ diyerek keyfekeder kesilen bu cezaların taşıma maliyetlerini artırdığını ve eşit rekabeti baltaladığını vurguluyor.

Ali Çiçekli/ UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı/ ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı/Akademisyen: Yurt dışında gerekli gereksiz cezalara maruz bırakılıyoruz “Yurt dışında karayolu ile eşya taşıyan Türk araçlarına ceza kesilmesi bir kural haline gelmiş olmasa da bir alışkanlık haline gelmiş durumda.Yurt dışında başta trafik ve mali polis, yol denetleme ekipleri, gümrük yetkilileri ve benzeri tüm otoriteler araçlarımıza ceza kesmek için her daim bir kusur bulup suç isnat edebiliyorlar. Deyim yerindeyse ‘gözün üstünde kaşın var’ diyerek pekala ceza kesebiliyorlar. En fazla ceza kesilen kusurlar ise; geçiş belgeleri ve UBAK (CEMT) Belgeleri’nin hatalı ya da eksik doldurulması veyahut yanlış kullanılmasıdır. Örneğin sürücünün geçiş belgesini doldururken sözgelimi yükün ağırlığını ya da şirket adresini yanlış yazması, benzer şekilde UBAK karnesi üzerindeki seyir tarihlerini sehven yanlış yazması gibi basit ama kabul edilebilir hatalarda hemen cezayı uyguluyorlar. Tabii, UBAK ve geçiş belgesi ile ilgili cezaların önemli bir kısmı da yetersiz geçiş belge tahsisinden kaynaklanmaktadır. Firmalar bir kısım riskleri üstlenip zaman zaman UBAK kullanım esaslarının dışına çıkabilmektedirler. Bunun yanında takograf kontrolleri sonucu günlük ve haftalık dinlenme sürelerine uyulmamasından dolayı da sürekli cezalar kesilmektedir. Bu, her ne kadar haklı bir gerekçe olsa da bu tip ihlaller çoğu zaman araçların sınır kapılarında ve gümrüklerde saatlerce hatta günlerce kuyrukta beklemeleri sonucu meydana gelmektedir. Öyle ki,10-15 kilometrelik bir kuyruk bazen 20-30 saat sürebiliyor ve bu süre boyunca sürücü çalışmamakla birlikte aracı ikide bir kuyrukta ileriye doğru hareket ettirmek durumunda kaldığından bu süre de sürüş saatinden sayılıyor. Gümrüğü bitirip sınırı geçince de hemen o bölgede bulunan denetim ekibi aracı durdurup sürücünün çalışma saatini aştığı gerekçesiyle cezayı yazıyor. Bunların dışında; Bulgaristan, İtalya gibi ülkeler de araçlardaki en ufak bir teknik eksiklik (cam çatlağı, lastik aşınması, far çatlağı, tampon kırığı vs.. ) bulup ceza kesebiliyor. Cezalar nedeniyle Türk nakliyecisinin maliyeti yükseliyor Yurt dışında araçlarımıza kesilen cezalar çok yüksektir. Bu cezaların hem sektöre hem de ülke ekonomisine etkileri çok fazladır. Detaylı kontrollerde kesilen ve ödenmek zorunda kalınan bu cezalar taşımacının zaten çok düşük olan marjlarını alıp götürmektedir. Bazı ülkelerde cezalar peşin tahsil edilmektedir. Bazı ülkelerde ise cezalar ödeninceye kadar araç bloke edilmektedir. Bu durumda aracın üstündeki ihraç ya da ithal eşya sahibi de esasen mağdur edilmiş olmaktadır. Örneğin Bulgaristan’da cezaya uğrayan araç bir TIR parkına çekiliyor ve evrakları ile plakası sökülerek alınıyor. Cezayı bankadan ödeyip dekontu ibraz edince cezaya ilaveten park parasını da ödeyerek ancak serbest kalabiliyor. İtalya’da ise durum daha da vahim! Ceza yiyen araç bir TIR parkına çekilip bloke ediliyor ve mahkemeye sevk ediliyor. Taşımacı bu yüzden orada bir avukat bulup mahkemeden ceza ödeme kararını çıkartıyor. Ceza ödeniyor, ilaveten avukat ve park ücretleri de ödendikten sonra aracın yükünü boşaltmasına izin veriliyor. Ancak araç yurt dışı edilerek 3 ay süreyle İtalya’ya girişine müsaade edilmiyor. Diğer bir ifade ile araç 3 aylık hak mahrumiyetine uğruyor. Tabii bunun sonucunda , taşımacının başka bir ülkeye çalışma imkanı yoksa bu hak mahrumiyetinden dolayı büyük mağduriyeti ve kaybı söz konusu oluyor. Taşımacılarımızın cezaya maruz kalmamaları için daha çok dikkatli olmaları gerekiyor. Başta geçiş belgesi ve UBAK belgelerinin doğru doldurulmasına özen göstermeleri gerekir. Aynı şekilde UBAK kullanım esaslarına mutlaka riayet etmeleri gerekir.Bunun için hem filo operasyon yetkilileri hem de özellikle sürücülerin iyi eğitilmesi gerekir. Bu arada yeri gelmişken; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bu yıl başından itibaren UBAK Bilgilendirme Seminerleri başlattı. Başta İstanbul olmak üzere taşımacıların yoğun olduğu ve UND temsilciliklerinin olduğu bölgelere de giderek bu eğitim ve seminerleri verdiler. Bunun için bu eğitimleri bizzat veren Daire Başkanımız Nurhan Tüfekçioğlu Hanımefendi olmak üzere diğer tüm bakanlık yetkililerimize şükranlarımızı sunarız. Taşımacılarımız cezaya maruz kalmamak için sürücülerini bilinçlendirerek ve sürekli takip ederek AETR Sözleşmesi’nin öngördüğü çalışma ve dinlenme sürelerine uymalarını sağlamalıdırlar. Buna ilaveten araçların teknik bakımları da düzenli olarak yapılmalıdır.Araçlarda bulundurulması gereken zincir, takoz, çekme halatı, yangın söndürme tüpü, ilkyardım kiti, yanıcı teçhizatı gibi teçhizatlar da mutlaka bulundurulmalıdır. Türk taşımacıları uğradıkları cezalar nedeniyle maliyetleri yükseliyor. Öngörülmemiş bu maliyetler firmalarımızın karlılığını düşürdüğü gibi yabancı taşımacılar karşısındaki rekabet gücünü de yok etmektedir. Zira yabancı taşımacılar ülkemizde neredeyse hiçbir kontrole tabi tutulmadan serbestçe dolaşmakta ve her hangi bir ceza uygulanmamaktadır. Kaldı ki ceza kesilse bile mevzuat eksikliğinden dolayı tahsil edilememektedir. Bu nedenle, ülkemizde acilen yabancı araçların her türlü denetimlerini yapmak üzere başta gümrük yetkilileri olmak üzere, ulaştırma yol kenarı denetim istasyon yetkilileri, trafik polisi, belediye zabıtası ile diğer denetim yetkilileri hızlı bir eğitimden geçirilmelidir. Buna paralel olarak ve acilen yabancı araçların ülkemizdeki seyir, çalışma ve konaklamalarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı, ceza ile ilgili mevzuat düzenlenerek cezaların peşin tahsili sistemi hayata geçirilmelidir. Türk taşımacıları hemen her ülkede cezaya maruz kalabilmektedir.Ancak en çok cezaya Batı Avrupa ve Balkan Ülkeleri’nde uğramaktayız.”

Cavit Değirmenci Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü: Takograf uygulamaları cezaları birinci sırada yer alıyor “Yurtdışında ülkemiz karayolu taşımacılığına yönelik cezalara baktığımızda öncelikle takograf uygulamaları cezalarının birinci sırada yer aldığını ve en yüksek ceza tutarlarını içerdiğini söyleyebiliriz. Örnek verecek olursak İspanya’da 4 bin eurolara varan cezalar kesilebiliyor. Geçiş belgelerinin (dozvola, UBAK) usulüne uygun yazımı ve kullanımı ile ilgili cezalarla da sıkça karşılaşabiliyoruz. Bunlara ek olarak dorsecilik yapanlar için çoğunlukla uygulanan kabotaj cezaları, vize-oturum cezaları, otoban maut cihazlarının nakliye araçlarının geçtiği ülkelerde (Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, İspanya, Fransa, vb...) sistem tarafından hatalı okunması sonucu yazılan cezalar da var. Ağırlık ve boyut sınırlarını aşanlara yazılan kantar cezalarının ise en ağır yaptırımları Romanya’da uygulanıyor. 7 bin euroya varan cezalar yazılıyor ve sürücüye iki yıl Romanya yasağı konuluyor. Maalesef bazı ülkeler salt ceza kesmek adına kantar kalibrasyonlarıyla oynayarak, tonaj ihlaline sokarak cezalar kesebiliyor. Öyle ki sınırda giriş yaptığı ülkedeki kantar tikelerindeki değerle bu ülkedeki kantar değeri arasındaki farklar tespit edilip, ibraz edilmesine rağmen kabul görmüyor. Yurt dışında cezaya mağruz kalan bir aracımız tır parklarına çekiliyor ve plakaları sökülüyor. Ancak cezanın ödendiğine dair makbuz ibraz edildikten ve park paraları da ödendikten sonra araçlar teslim alınabiliyor. Bu tarz ağır yaptırımlar ise ülkemiz lojistik sektörüne olumsuz yansıyor. Cezalar, firmaları maddi açıdan çok zorluyor Cezaların düzeni sağlamak ve doğru taşımacılığa yönlendiren tarafını destekliyoruz. Fakat uygulanan ağır maddi cezaların taşımacılık sektörünü kısıtlayan bir pozisyona sokarak önünü kapattığını düşünüyoruz. Düşük karlılıkla çalışan taşımacılık sektörüne uygulanan yüksek fiyatlı cezalar firmaları maddi açıdan çok zorluyor. Burada nakliyecilerin de bilmesi ve dikkat etmesi gerekenler var. Nakliyecilerin öncelikle dikkat etmesi gerekenlerin başında, verdiği hizmetleri standartlara oturtarak, her konuda usulüne uygun hareket etmek geliyor. Yasal anlamda yeterli bilgiye sahip olmayan sürücüler haklarını bilmiyor ve kendilerini savunamıyorlar. Taşımacılık şirketleri, işin özü olan sürücülerinin eğitimine yatırım yapmalıdır. Sektörün en büyük sorunu, zaten sayıca talebi karşılayamayan sürücülerin mesleki yeterlilik açısından da eksik kalmalarıdır. Bu yüzden ceza uygulamalarının en büyük faydalarından biri de sürücülerin tam donanımlı hale gelmesini sağlamaktır. UND kanalıyla, toplu süreçlerle yapılan başvurular daha etkili sonuçlar doğurabilir Vize uygulamaları başta olmak üzere geçiş belgeleri, UBAK’lar ve takograf uygulamaları ülkeler tarafından ceza yazabilmek için en kolay ve etkili yöntem haline gelmiş bir pozisyonda. Bir ülkede sorun teşkil etmeyen durumlar, başka bir ülkede ceza olarak 800 euro gibi fiyatlardan başlayabiliyor. Haksız yere yazılan bu tür cezalarda mahkeme yoluna gidilmesini savunuyoruz. UND kanalıyla, toplu süreçlerle yapılan başvurular daha etkili sonuçlar doğurabilir. Özellikle Intermodal taşımalarda, ülkelerin süreci farklı yorumlamaları neticesinde haksız kabotaj ihlali altında cezalar kesilebiliyor. Halbuki yapılan işlem dahili mal harekatı değil araçların nuhtelif taşıma modlarını kullanarak son noktada Türkiye’den aldığı yükü aktarmaksızın aynı araçla nihai adrese teslimatından ibarettir. Bu tür işlemler de sektörün hareket alanını daraltıyor. En çok ceza uygulayan ülkeler sırasıyla Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Macaristan, Fransa, Almanya, Belçika, Polonya, Romanya, İngiltere, İsveç’tir.”

Halit Özyurt UPI Grup Genel Müdürü: Suçlar tamamen bizim kural tanımamazlığımızla ilgilidir “Avrupa’da bilinçli olarak Türk nakliyecisine kesilen ceza aslında yok. Tamamen bizim kural tanımamazlığımızdan veya 1-2 operasyon sornası nasıl olsa bunlar bize ceza yazmıyor dememizden esneklikleri kendimiz lehine çevirmemizden kaynaklanan kural tanımamazlık cezaları var. Bunun bir alanı yok uymadıgınız her yasa ve kural için Avrupa’nın her ülkesinde ceza yersiniz. Bu cezalar gerek sektöre gerekse ekonomimize ciddi maddi ve manevi yaralar açıyor. Bunun rakamsal verileri bende yok. Bunu ancak UND çok daha profesyonel bir şekilde tesbit edebilir. Ceza yiyen nakliyecilerimizin her bulundukları ülkeyi Türkiye zannetmemesi gerekiyor. Her gördükleri polisi Romen- Bulgar polisi gibi görüp avantayla gececeklerinin hesabını yapmamalıdırlar. Yasalar ne emrediyorsa, bulundukları ülkede o kurallara uyarlarsa ceza yenileceğini zannetmiyorum. Keyfi uygulama yapan ülkeler ufak tefek olarak Bulgar-Romen bazen de Macar’dır. Ama bunlar çok cüzi ufak cezalardır. Sonuçta onlar da biliyor ki haksız yere kesilen ceza sonrası itirazda bunun hem geri alaınacağı, hem sicillerine işleneceğini... Tamamen suç bizim kural tanımamazlıgımzla orantılıdır. Durup dururken kimse kimseye ceza yazmaz, biz hiç ceza yemedik Türk nakliyecileri ‘haksız cezalar’ nedeniyle de mağduriyet yaşıyor gibi söylemleri sıklıkla duyuyoruz. Bence bu, tamamen sektöre şirin görünmek adına söylenen bir yalan. Durup dururken kimse kimseye ceza yazmaz. Yazsa da bunu yasa ve kuralına uygun yapar. Geçmişte sadece Bulgaristan ile Türkiye’nin arası açık iken karşılıklı misilleme ile cezalar yazıldı. Çünkü onların mahkemeleri bizi, bizim mahkemeler onları tanımıyordu ve en çok da bundan Türk nakliyecisi magdur oldu. Tüm Avrupa ülkeri ceza uyguluyor, bunu ayıramazsınız. Fırsatçılık yapmamamız kurallalara ve yasalara uymamız gereklidir. Bazen ufak cezalar Bulgar-Romen-Macar yazabiliyor. Bu da sürücüden kaynaklı oluyor. Ama ciddi ve büyük rakamlı cezalar kesin ve kesin eksiklikten, bulundukları ülke kurallarına uymamaktan veya o ülkenin esnek davranamasından kaynaklanıyor. Sonuçta ortada her ülkenin bir yasası var. Tüm firmalar calıştıkları her ülkenin yasasını ve kurallarını bilmek durumundadır. Büyük konuşmayayım ama bizim bu güne kadar Avrupa’da ödenmiş bir cezamız ne büyük ne küçük yok... Ama şoför hatası, hız sınırını geçme, girilmez yere girme, evrak ibraz etmeme gibi cezalar yedik. Bu da tamamen şoforümüzün işgüzarlığından kaynaklanmıştır. Macar’da geçerken dozvala (geçiş belgesi) Avusturya’da yazmadan geçersen adam da sana ceza yazar. Veya sahte belge ucuza alıp geçerse adam sana cezayı yazar. Bu iş, iğne-çuvaldız hikayesi aslında...”

Hikmet Eker/ Eker Uluslararası Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı: Cezalar, eşit rekabet etmemizin önündeki en büyük engeldir “Yurt dışında ülkemiz nakliyecilerine genellikle takograf, şöförün çalışma süreleri, UBAK ve yol geçiş belgelerinden mevzuat dışına çıkıldığında araçlara uygulanan cezalar göze çarpmaktadır. Günümüz şartlarında özellikle sektörümüzde zaten kazanç miktarları gerek rekabet gerek ithalat-ihracat yapan firma ve ülke ekonomilerine doğrudan bağlı olduğu ve zaten yeterince zor şartlar içinde çalışıldığı için karşımıza çıkan bu tür cezalar; bizleri daha fazla yıpratmakta ciddi anlamda sekteye uğratmaktadır. Nakliyecilerimizin özellikle seçtikleri yol güzergahları ve ne tip taşıma yapılıyorsa ülke ülke tüm mevzuatı derinine incelenmeli ve mevzuata uygun şekilde taşıma,geçiş gerçekleştirilmelidir. Ayrıca çalıştırılan personele çalışma saatlerine dikkat edilmesi gerektiği ubak ve yol geçiş belgelerinin kullanımında mevzuata uygun çalışılması gerektiği düzenlice anlatılmalıdır. Türk nakliyecileri yurt dışında öksüz evlat muamelesi görüyor Türk nakliyecileri yurt dışında öksüz evlat olarak görülmekte ve buna bağlı olarakta haksız cezalar ile karşılaşılmaktadır. Aynı tip taşıma şekilleri ile bizler yurt dışında binlerce euro cezalar ile muhatap olurken yabancı plakalı araçlar,bizim onların ülkesinde cesaret dahi edemeyeceğimiz taşımaları,caydırıcı cezalar verilmediği için korkmadan yapmaktadırlar. Yurt dışında kesilen cezaların ve uygulanan mütekabiliyet esasına uygun olmaması firmaların rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Geçmişte Bulgaristan’da keyfi olarak ve ağır cezalar uygulanmaktaydı. 2014 Kapıkule krizinden sonra UND’nin çabaları ile T.C hükümetini uyararak Bulgaristan ile yapılan anlaşmadan sonra eskisi gibi özellikle takoğraf cezaları yazılmaz oldu. Şu anda UBAK defteri kullanımında yine bize keyfi olan cezalar uygulanmaktadır. Özellikle Avrupa’dan Irak’a yapılan taşımalarda, TIR karnesinde Türkiye yazdığı halde faturaya bakıp sen Irak’a gidiyorsun deyip bin 500 euro gibi büyük cezalar yazılmaktadır. Şu anda bilindiği gibi İran’a Türkmenistan’dan boş girip İran’dan yükleyen araçlara 3 bin euro gibi cezalar yazılmaktadır. Bizlere ceza yazan ülkeleri eleştirirken aslında en büyük cezaları kendi ülkemizde yiyoruz. Örneğin HGS cezaları... UND, bu konuda girişimde bulundu bazı cezalarımız iptal edildi evet ama hala Karayollarının otoyol geçiş kontrol makinalarının düzenli çalışmamasından dolayı bir hayli ağır cezalar uygulanmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde 10 katı gibi bir ceza yokken ülkemizde kaçak geçiş olan ya da makine sorunlarından dolayı kaçak geçişe düşmüş araçlarımıza bir hafta içerisinde tespit edilmezse 10 katı gibi çok ağır cezalar yazılmaktadır. Yine bölgemize has UBAK cezaları da bu bağlamda incelenmesi gereken bir başka konudur. Bölgemiz nakliyecisinin çalışma şartları, Türkiye çıkışlarımız yüzde 100 Avrupa, Avrupa dönüşlerimizin yüzde 70’i İran ve Türk Cumhuriyetleri geri kalan kısmıda Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan dolayısı ile Türkiye’den çıkış yaparken dönüş yükümüz büyük olasılıkla İran olacağından yol geçiş belgelerini alıyoruz. Ancak dönüşte’de hasbelkader İran değil de Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan gibi ülkelere yüklüyoruz. İşte o zaman UBAK ile birlikte geçiş belgesi kullanılmış diye Ulaştırma Bakanlığı’ndan puan cezaları veriliyor. Kesilen bu cezalardan dolayı birinci sene UBAK defteri olan firmalar ikinci sene UBAK defteri alamıyor. Esasında bu da bölgemizdeki nakliyecilere verilen

İbrahim Ethem Öcal/ Yörük Transport Genel Müdürü: Gözünün üstünde kaşın var diye yazılan cezalar var “Nakliye sektörü sorumluluğun, iş bilgi ve birikiminin fazla olmasını gerektiren sektörlerden biridir. Bu sektörü icra ederken hem kendi ülkemizin hem de çalıştığımız diğer ülkelerin kural ve kanunlarını bilip, akabinde de doğru uygulanmasını sağlamalıyız. Bir ülkeden başka bir ülkeye taşıma yaparken bazen bir, bazen de birden çok ülkeden geçiş yapılmaktadır. Çoğu zaman ise geçiş yaptığımız ülke sayısı çift haneli sayıları da bulabilmektedir. Geçiş yapılan ülke çok olunca, ceza ve yaptırımlara uğramamak adına dikkat etmemiz gereken hususlar da bir hayli fazladır. Bu zamana kadar ödediğimiz cezalardan örnekler vermek gerekirse; sürücünün araç kullanım hatalarından, araç ve geçiş evraklarının eksikliğinden veya noksanlığından, araç ile ilgili kusurlardan ve aklımıza gelmeyecek daha birçok sebeplerden örnekler verebiliriz. Cezalar rakamsal olarak 30 bin euroya kadar tekabül edebilmektedir. Kesilen bu ceza tutarları kazançlarla beraber ülkemiz adına da döviz kayıplarına neden olmaktadır. Yukarıda belirttiğim belirttiğim kayıpların minimize etme yollarını arayıp, yapılan hata ve kusurları doğrular ile düzeltme çabasında olmalıyız. Güncel hususları dernek ve diğer kuruluşlar aracılığıyla takip etmeliyiz. Bazen ne kadar kusursuz ve eksiksiz olsak da, haksız cezalara maruz kalabilmekteyiz. Tabiri caizse gözünün üstünde kaşın var diye yazılmış cezalarımız bir hayli fazladır ve herkes de bilmektedir. Haksız cezalara karşı devlet düzeyinde girişim yapıp, daha olumlu sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. Şüphesiz bu sıkıntıların çözümü devlet politikası ile daha hızlı cevaplar verecektir. Ülkemize giriş yapan yabancı plakalı araçların kontrolleri ise mevzuat eksikliğinden dolayı tam anlamıyla yapılamamaktadır. Denetimlerin yapılması ve istenilmeyen durumlarda da cezai işlem uygulanması şüphesiz rekabet etme gücümüzü artıracaktır. Haksız cezalar dönemsel olarak ülkeler bazında değişiklik gösterse de; yakın zamana kadar Avusturya, İtalya, Fransa ve Bulgaristan; şu günlerde ise de İran ve Sırbistanın cezalarına maruz kalmaktayız. Haksız cezalar ile Türk nakliyecisini zarara uğratıp, sektörün yıldırılarak bitirilmesi amaçlanmaktadır. Bizler de haksızlıklara karşı yılmadan ve usanmadan adaletin sağlanasıya kadar dik durmamız gerektiğini hedef olarak seçmeliyiz.”

Alişan Ender Topaloğlu Başoba Nakliyat Genel Müdürü: Cezalar taşınan eşyaya değil, eşyayı taşıyan araçlara yazılıyor “Yurtdışında usulsüzlük adı altında çeşitli gerekçelerle gümrüğünden polisine, askerinden bekçisine, ulaştırmasından belediyesine kadar her kesimden cezalar yağıyor. Yazılan cezalar taşınan eşyaya değil, eşyayı taşıyan araçlara yazılıyor bu husus çok önemli. Benim aracım Azerbaycan’a eşya taşımasa Gürcistan içinde cezalara maruz kalmayacak. O halde cezayı yiyen benim aracım mıdır, yoksa taşıdığım eşya mıdır? Kurumsal olmayan ülkelerde bu soruya verilecek doğru yanıt, cezanın araca değil taşınan eşyaya olduğu şeklindedir. Zira bu ülkeler, ülkelerine giriş yapan araçları kendilerine rant olarak görmektedirler. Nasıl yaparız da şu araca bir ceza kesebiliriz tüm dertleri ve gayeleri bundan ibarettir. “Bico dur, sen niye ışıkta durmadın” diye sorar Gürcü polis. “Hangi ışık” der sürücü, “işte da orda ışık vardır” der polis. Hâlbuki orada ışık mışık yoktur, fi tarihinde bir trafik lambası koyulmuş ve sonra sökülmüştür. Olmayan lamba, kafası güzel polise kırmızı ve yeşil yanar, derdini anlatabiliyorsan anlat hadi... İtiraz eder de sonunda dayanamayıp çileden çıkarsan ya kelepçelenir ya da coplanırsın. Aynı şekilde yol güzergahı boyunca bazen dörtyol ağızlarında durman istenir. “Neden duracağım, sağımda solumda araç yok ki” der sürücü, olsun sen yine de duracaktın hoppa al sana ceza. “Bico dur, sen yere sigara attın, iyide ben sigara içmedim ki. Söyle ne sigarası içiyorsun, falanca sigara der sürücü. Gürcü polis yerleri arar ve izmaritler arasında falanca sigaraya rastlayamaz. Yolun karşısındaki sosyal alana gider, orada yerde bir sigara bulur al işte bu senin marka sigarandan bunu sen içtin, attın der. Haydaa al sana ceza... Gecenin vakti Gürcü polis seni durdurur alkol kontrolü yapar, sen 200 promil alkollüsün der aracını bağlar. 1 saatin vardır hastaneden alkol raporu alarak cezaya itiraz için. Hastaneye ulaşabilmiş ve doktorları yakalayabilmişsen yapılan alkol testinde 0 (sıfır) alkollü olduğunu raporlayabilirsin haklı olarak. O raporla aracını kurtarabilirsin, cezadan belki geri adım attırabilirsin. Yok bunları 1 saat içinde yapamazsan sen yanmışsın. Kaza yaşanır, haklı dahi olsanız sen Gürcistan’a gelmeseydin bu kaza yaşanmayacaktı hoppa ceza. “Bico, senin branda yırtık” al sana 2 bin 200 dolar ceza. İyi de senin tünelin standart dışı sürtünmeden dolayı yırtıldı, bari tam kontrole tabi tut eksik malzeme varsa yaz cezamı. Tam kontrol yapılır eksik gedik yok, olsun yine de al sana ceza. “Bico, senin araban 1 cm yüksek geldi, ya geri git ya da al sana 1000 dolar refakat ücreti, ceza.” Azerbaycan’ı hiç anlatmayayım, kimileri hala bizim kardeş olduğumuzu zannediyor. Haksız rekabete maruz kalıyoruz Benim cebimden, hesapta olmayan tarife dışı nedenlerden ötürü 1 kuruş dahi çıkmış olsa ülke dışına, bu ülke ekonomime eksi olarak yansır. Kazandığım katma değeri ben ülkemde değerlendirmeli ve kullanmalıyım. Haraç mezat elimden alınırsa zararı önce bana, sonra ülkemedir. Sektör bu ve bunlara benzer cezalar yüzünden rakip ülke araçları karşısında haksız rekabete maruz kalmaktalar. Gün be gün maliyet artışlarımız nedeniyle pazar kaybına uğratılmaktayız. Bunun zararı bugün bana ise yarın bana dayatılan haksızlıklara karşı çıkmayan devletimedir. Cezalar kadınlar gibidir, kim çözebilir ki... Ucu paraya dokunan mevzuların çözümü güçtür, boşa konuşmayalım. Türk nakliyecileri ve araçları sadece ülkeleri dışında haksız yazılan cezalardan ötürü değil, kendi ülkelerinde de yabancı plakalı taşıtlara karşı kanunların basiretsizliğinden dolayı mağdur edilmektedirler. Başka hangi ülkede bu vardır, yabancı plakalı taşıtlar her türlü kural ihlallerinde el kol sallayarak yollarına devam ederler. Oldu da bir ceza yazılmışsa, cezayı polisin ya da diğer memurun gözü önünde yırtarak yollarına devam ederler ve sınırdan rahatça geçip giderler. Sizse efendi efendi cezanızı yersiniz, aracınız bağlanır, ödemezseniz aracının olduğu yerden ne kıpırdayabilirsiniz, nede sınırı öteye geçebilir. Bu konuda söylemek isteyipte söyleyemediklerim var. Benim ülkemde idareciler, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetindeler. Bu hastalıklı düşünceye sahip insanlar, bu kafada oldukça bu sektörü yönetmek onlara ekstra ekstra large gelir. Mütekabiliyet ne mükemmel bir olaydır, islamda kısas a kısas. Bunu yapabiliyor muyuz, bizlere dayatılan sorun ve cezalara ivedilikle karşılık verebiliyor muyuz bunu konuşmamız lazım. Devletin bu hantal yapısıyla bu pek mümkün değil. O nedenle fazladan kelime israf etmeyelim. Bu kafalarla burada işler böyle geldi böyle gidecek.” Kutu Yabancı ülkelerin uyguladıkları cezalar Macaristan 2.500 Euro Bulgaristan 1.500-3.300 Euro Romanya 1.500 Euro İspanya 4.600 Euro İtalya 5.000 -7.000 Euro Sırbistan 500-1.500 Euro Çek Cumhuriyeti 400 – 1.200 Euro

Taner Ankara Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı: Cezalar nedeniyle yükler gecikebiliyor “Genel olarak araçları fazla kullanmadan (takograf), araçlarda bulunması gereken evrakların eksikliğinden, Türkiye lojistikçileri haricinde hiçbir ülkeye uygulanmayan uluslararası ehliyet kontrolünden ve geçiş belgelerinin doldurulmaması gibi konulardan dolayı cezalar ülkemiz nakliyecisine maalesef kesiliyor. Türkiye lojistik firmalarına kesilen cezalar, genellikle kendi ülke vatandaşlarına kestikleri para cezalarına göre çok daha ağır olmaktadır. Bu cezalar maliyetleri zaten fazla olan Türkiye lojistik firmalarının rekabet gücünü azaltmaktadır. Cezalar hakkında taşımacılar olarak bilmemiz gereken kurallar da var. Bunlar: Öncelikle sefere çıkmadan araçların, sürücülerin tüm evrakları kontrol edilmelidir. Bu kontroller istisnasız tüm araç ve sürücüler için her taşımacılık öncesinde yapılmalıdır. Hız sınırlarına muhakkak uyulmalı, sürüş ve dinlenme zamanlarındaki istirahatler kanunun ön gördüğü şekilde yapılmalıdır. Sürücülere seferleri boyunca doldurmaları gereken evraklar (Geçiş Belgeleri, Takograf vb.) konusunda eğitim verilmeli ve bunun önemi anlatılmalıdır. Cezalar konusunda en önemli görev sürücülere düşüyor. Yüksek cezalar nedeniyle anlık ödemeleri yapamamakta, parayı ulaştırmanın zaman kaybı düşünüldüğünde yüklerin gecikmesi söz konusu olmaktadır. Genel olarak Almanya, Sırbistan, Bulgaristan gibi ülkeler Türkiye lojistik firmalarına ağır cezalar uyguluyor. Almanya’da yazılan cezalar ile muhatap bulma şansımız var. Genellikle de haksız yere ceza kesmediklerini görüyoruz. Ancak Sırbistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde muhatap bulamadığımız gibi haksız ya da haklı yazılan cezayı ödemeden de oradan ayrılmamız mümkün olamıyor. (Sırbistan’da en az kesilen ceza 600 Euro, Bulgaristan’da 250 Euro)”

Osman Küçükertan/ Omsan Lojistik Genel Müdürü: Sürücülere uygulanan vize mağduriyetleri sektörde önemli bir sorun “Yurtdışı taşımalarında genelde yol kenarı denetimleri sırasında ceza kesilmektedir. Bu cezalar şunlardır: Geçiş belgesi kurallarına uymama, araç, şoför ve yük evraklarında ortaya çıkan eksiklik veya yanlışlık, takograf kontrolleri sonucu ortaya çıkan ihlaller, yük güvenliği ile ilgili uygunsuzluklar, gümrük ile ilgili uygunsuzluklar, ADR’li yük taşımalarında sertifikasız sürücü veya eksik evrak ile yapılan taşımalar, ADR’li yük taşımalarında kullanılan uygunsuz araç ve eksik ekipman ve trafik kuralları ihlalleri. Özellikle geçiş belgesi, şoför vize/pasaport eksikliği gibi nedenlerle kesilen cezalar daha çok tartışmalı kota uygulamalarından kaynaklandığından, ülkemiz ve Türk lojistik şirketleriaçısından rekabette dezavantaj yaratmaktadır. Takograf cezalarında, ülkeden ülkeye değişen ve standart olmayan davranışlar nedeniyle yüksek cezalar kesilmesi sektörümüzde sürücü ile şirket sahipleri arasında da bir güvensizlik ortamının oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle transit geçiş belge yazımlarında en ufak bir hatada dahi 1600 euro gibi çok yüksek bir cezanın ödenmesi gerektiği konusuna sürücülerin özellikle dikkat etmesi gerekmektedir. 561/2006 sayılı AB Direktifi iyi bilinmeli, takograf uygulamaları konusunda hataya açık durumlar ortadan kaldırılmalı,ve şirket yönetimleri sürücülerine bu kuralları bozacak talimatlar vermemelidir. Yükün emniyetle taşınması ve taşınmadığı takdirde yaşanabilecek kazaları ortadan kaldırmak için sürücülere yük güvenliği eğitimleri verilerek,yükleme ve bağlamanınbilinçli olarak gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Ulaştırma Bakanlığı’nın, 2015 yılı içinde yeterli sınav düzenlemesi yapamaması sebebiyle ADR sertifikalı sürücüler ile çalışmak zorunda olan şirketler ciddi bir sıkıntı yaşamaktadırlar. AB ülkeleri,ADR’li yük taşınması sırasında sertifikasyon, araç avadanlıkları ve evrak eksikliğini kabul etmediği için cezalar kesmektedir. Bu nedenle tehlikeli yük taşımasının ADR kurallarına uygun ve AB standartlarında yapılmasına yönelik altyapının tamamlanması gerekmektedir. Özellikle transit geçiş belge uygulamaları ile sürücülere uygulanan vize mağduriyetleri sektörde önemli bir sorundur. Bu uygulamalar nedeniyle Türk taşımacısının maliyeti AB taşımacısından yaklaşık 500 Euro fazla olmaktadır. Ayrıca Türk taşımacısı geçiş belgesi kotaları sebebiyle kısıtlanmaktadır. AB-Türkiye arasında imzalanan gümrük birliği anlaşması gereğince yükünü rahatça ve serbestçe istediği AB üyesi ülkeye satabilen bir ihracatçı yükün taşınması noktasında hem daha fazla ödeme yapmak hem de geçiş belgesi kotası, sürücü vizesi ve oturum süreleri gibi uygulamalar nedeniyle bazen yükünü bir AB üyesi taşımacıya taşıtmak durumunda kalmaktadır. Bulgaristan, Romanya, Macaristan Avusturya ve Çek Cumhuriyeti en çok ceza kesen ülkeler arasında yer almaktadır.”