Türkiye gibi yüklerini karayoluyla taşıyan bir ülkede henüz yük emniyeti ile ilgili esasların belirlenmemiş olması önemli bir eksiklik. Avrupa’da 40 yıl kadar önce başlayan çalışmalar son 10 yıl içinde çerçevesi netleşerek iyi bir noktaya ulaştı. Almanya,  bu konuda teknik gereklilikleri içeren VDI 2700 adında ulusal bir standart tanımlandı. İlgili mevzuat alt yapısının da hazırlanmasıyla birlikte yükleyicilerin, şoförlerin, yolda kontrol yapan polislerin eğitimi, araçlar için asgari tasarım zorunlulukları tarif edildi. 
Avrupa Birliği resmi gazetesinde 2014/47/EU (3) yönetmeliği yayımlandı. Bu yönetmelik birliğin yük taşımacılığında 2050 yılına kadar rekabetçi, verimli ve sıfır ölümlü Avrupa stratejisi için bir yol haritası ortaya koyuyor. 2014/47/EU ticari araçların yol kenarında yapılan yola elverişlilik kontrollerinin yapıldığı bir yönetmelik. Ancak son seviyesi ile birlikte yük güvenliği denetimlerini de ihtiva eden bir yönetmelik halini aldı. Bu sayede sınırlı bir şekilde ve sadece birkaç ülkede yapılan yük güvenliği denetimleri tüm Avrupa Birliği yollarında yaygınlaştı.
Yük emniyeti konusunda Avrupa’da etkin şekilde kullanılan EN 12640, EN 12641, EN 12642 ve EN 12195 gibi AB normlar mevcuttur. EN 12642 normuna göre statik testlerde norm normal üst yapılar için test değerlerini “Code L”, güçlendirilmiş yapılar için ise test değerlerini “Code XL” olarak ikiye ayrılıyor. Türkiye’de üretilen ve Avrupa’da kullanılan tüm treylerler bu belgeye sahip olmak zorunda. Avrupa’da Code XL’e sahip olmayan bir aracın taşıma yapması mümkün değil.


Gelişmiş ülkelerde yük emniyetinin geldiği nokta itibariyle, her yükün bir standardı oluşmuş durumda. Fıçı veya rulo gibi yüklerde kullanılacak treylerin sahip olması gereken özellikler belirlenmiş ve bu belgelendiriliyor. Nakliyeciler ve hizmet alanlar artık bu belgeleri treyler üreticilerinden talep ediyor. Örneğin DaimlerChrysler’in ‘Daimler 9.5’ adında standartları var ve taşımacılar bu kurallara harfiyen uymak zorunda. Aynı zamanda belirli yük emniyeti sertifikasına sahip treylerlere sahipseniz sigorta primlerinizde de belirli indirimler uygulanıyor.
AB’de taşımacılıkla ilgili ADR ve ATP gibi yükleyen, taşıyan ve taşıtana bir dizi sorumluluk yüklediği için tedarik zincirindeki tüm araçlar EN 12642 Code XL şartnamesine uyuyor. 
Ülkemizde yol kenarı denetimleri için düzenleyici mevzuat Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın “Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmeliği” dir. Bu yönetmelikte yükün yoldan taşıp, taşmadığı gibi yüzeysel konular yer alıyor. Oysa ki yüklerin sahip oldukları özellikler yük emniyeti konusunda treyler üreticilerine, taşıyanlara önemli sorumluluk yüklüyor. Bir kaza esnasında treylerin ön veya yanlarında oluşacak basıncı treylerin karşılaması gerekiyor. Yine aynı şekilde yüklerin araç üzerindeki dağılımı ve yüklerin sabitlenmesi yük güvenliğinin sağlanması gerekiyor.

Yük emniyeti yol haritası
Türkiye’de yük emniyeti konusunda çok önemli çalışmalara imza atan TREDER Teknik Komite Başkanı Tahsin Doğan ile bu konuda nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiği hakkında konuştuk. Yük emniyeti ile ilgili olarak kamuoyunda bir farkındalık oluşması gerektiğine inanan Doğan, taşımacılık zincirinde olan herkesin bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini savunuyor. Tahsin Doğan yol haritasını şöyle açıklıyor: “İlk olarak yasal bir çerçeve çizilmesi gerekiyor. Yükü taşıyan araçlar için teknik şartnameler getirilir. Üreticiler artık buna göre araç üretir. İkinci önemli konu denetimler. Yol kenarı denetimlerinde yük emniyeti konusu da kriterler uygulanmalı. Bunun için de denetimi yapacak olan kişilerin konu hakkında yeterli bilgiye sahip olması gerekiyor. Ülkedeki tüm paydaşlar belirli bir öğrenme sürecine girer. Kısa zamanda önemli bir noktaya ulaşmış oluruz.”

Türkiye’de yurtiçinde taşıma yapan araçların yüzde 90’ının AB’deki testlerden geçemeyeceği tahmininde bulunan Doğan, yük emniyeti konusunda uzman eksikliğinin büyük sorun olduğunu dile getiriyor. Doğan, ülkemizde norm ve test sürecini yöneten ve sertifikasyon yapabilen bir kuruluş olmadığından genellikle bu hizmetin yurt dışındaki servislerden alındığını dile getiriyor. 
Yük emniyetinin inovasyona çok açık bir alan olduğunu belirten Doğan, bu konuda iyileştirmelerin yapılabileceğini ayrıca bu konunun lojistik bölümlerinde müfredata girmesi gerektiğini vurguluyor.