Türkiye gibi karayolu taşımacılığının ağır bastığı bir ülkede lastik konusunda halen yanlış algılamaların ve davranışların olması kaygı verici. Transmedya Dergisi olarak bu konuya son derece önem veriyoruz. Yaptığımız haberlerle olabildiğince bu konuyu gündeme taşıyoruz. Lastik konusunda edindiğimiz bilgilere şöyle bir göz atalım, kaygı duymakta haksız mıyız?

Nakliyecinin en büyük gideri yakıttan sonra lastik. Kaldı ki lastik yakıt giderini de doğrudan etkileyen önemli bir mali faktör. Ancak can güvenliğini etkileyen önemli faktör ise güvenlik.  Ağır vasıtalarda kullanılan lastikler üç ömürlüdür. İlk ömür yeni lastik yüzü, ikinci ömür diş açma ve üçüncü ömür ise kaplama. Lastiğe verdiğiniz para aslında tüm bu ömür döngüsüne veriliyor. Lastiği doğru kullandığınızda önemli bir verimlilik sağlıyorsunuz. Ancak tüm bu süreçlerde lastiğin güvenliğinin en üst seviyede olması gerekiyor. Dosya konumuzda da okuyacağınız gibi, yeni lastiklerin de kaplama lastiklerin de belirli standartları vardır. Özellikle kaplama lastiklerde uygulanan ECE 109 R standardı can, yük ve yol güvenliği için çok önemlidir ve kullanıcılar tarafından muhakkak suretle bu belgesinin sorgulanması gerekmektedir. 

Türkiye’de ticari taşıtlarda kaplama lastik kullanım oranı yüzde 25 civarında. Oysa bu oran otomotiv endüstrisinde başı çeken Avrupa ve Kuzey Amerika pazarında yüzde 50’ye kadar çıkıyor. Diş açma konusunda ise gelişmiş ülkelerin çok ama çok arkasındayız. Nedense ne tüketiciler bu konuya eğiliyor ne de lastik servisleri bu konuda bir talep yaratmaya çalışıyor. Ülkenin kaynakları heba olup gidiyor.

Sorunlar bununla da bitmiyor. Kaplamayı hem az yapıyoruz hem de kötü yapıyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü, 50 ilde toplam 245 firmayı inceledi. Bu firmaların sadece 17’sinin Tip Onayı Belgesi’ne sahip olduğu, 141 firmanın belgesinin bulunmadığı, 19’unun yönetmelik dışı olduğu tespit edildi. İhbar sonucu yapılan denetimlerde ise 68 firmanın adreste bulunmadığı, faaliyetine son verdiği veya lastik kaplama faaliyetinde bulunmadığı belirlendi. 

Türkiye’nin trafik güvenliğinde daha üst düzeye gelmesi için lastik kaplama konusunda daha fazla denetim yapılması ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Aksi halde gazetelerin 3. sayfalarında, TV’lerin ana haber bülteninde lastiği patlayan araç yüzünden diye başlayan haberleri daha çok görürüz.

Lastikte bir başka konu ise kış lastiği…

Türkiye’de Kasım 2012’den beri ticari araçlarda kış lastiği zorunlu. Bilinç artıyor ancak tüketicilerin yeterli bilince sahip olmadığını görüyoruz. Son olarak Bridgestone Blizzak W810 kış lastiğini İstanbul’da Adex eğitimin parkurunda test ettik. Kış lastiği ve yaz lastiği bambaşka iki lastik aslında. Hava sıcaklığının 7 derecenin altına düştüğü her an tüm araçlarda kış lastiği kullanılması gerekiyor. Bu bilgiyi ana okullarından başlayarak 7’den 77’ye öğretmemiz gerekiyor.

Son söz olarak; aracınızın, şirketinizin, canınızın, malınızın, da sağlam olması için yola tam tutunmalısınız… Yoldan çıkarsanız kaybedersiniz!



Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...