Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, New York’taki BM genel kuruluna gönderdiği video mesajında “Karbondioksit emisyonlarında aşağıya doğru dönüş noktasına 2030’dan önce erişmeyi ve sıfır karbon aşamasına da 2060’da varmayı istiyoruz” dedi.  
 
“İklim değişikliğine etkisizlik” veya “sıfır karbon” dendiğinde yakıt kullanımının veya insan faaliyetlerinin atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı yani iklime zarar verilmediği durum anlaşılıyor. Çin’in de bugüne değin iklim değişikliğine karbon emisyonları ile olumsuz katkı yapan ülkelerden biri olması dolayısıyla, hedeflediği bu tarih ve giriştiği olumlu çabalar uluslararası çevreler ve çevrecilerce memnuniyetle karşılanıyor.  2015 Paris İklim Değişikliği Sözleşmesi uyarınca Avrupa Birliği sıfır karbon hedefi için 2050 yılını hedefliyor.
 
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Çin tarafından açıklanan hedefleri olumlu karşılayarak, “Bu, Paris Anlaşması çerçevesinde iklim değişikliğine karşı atılan önemli bir adım” ifadesini kullandı. Ursula von der Leyen, AB’nin söz konusu hedefe ulaşmak için Çin’le iş birliği yapacağını belirtti.
Bloomberg’de yayımlanan bir yazıda da Çin’in karbon nötrlüğü hedefini Amerika Birleşik Devletleri’nden önce ortaya koyduğu vurgulandı. Makalede, tarihte en fazla karbondioksit boşaltımı yapan ülke olan ABD’nin kasım ayında yapılacak seçimden sonra Paris Anlaşması’ndan resmen çekilme ihtimalinin de bulunduğu hatırlatıldı.
 
İngiliz The Guardian gazetesinde yer alan yazıda ise Covid-19 salgını küresel ekonomik ve toplumsal düzene zarar getirirken, Çin’in dürüstçe taahhütlerinin BM’nin iklim değişikliğini göğüsleme çabaları için dinamizm sağlayacağı ifade edildi. AP’nin haberinde, Çin’in de içinde bulunduğu yaklaşık 30 ülkenin, karbon nötrlüğü taahhüdünde bulunduğu bilgisi verildi. Bu ülkelerin fosil yakıtlardan kaynaklı küresel karbondioksit emisyonunun yaklaşık yüzde 43’ünü oluşturduğuna işaret edilen haberde, ABD, Hindistan ve Avustralya gibi karbondioksit emisyonu ciddi seviyelerde olan ülkelerin ise henüz bir hedef açıklamadığının altı çizildi.