Dünyada ulaşım alanında en yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir politikaları Avrupa gündeme getiriyor. Son olarak taşımacılık için çıkardığı ülkeler karnesi bunun güzel bir yansıması. Söz konusu karne ile AB üye ülkelere eksiklerini tespit etme ve öncelikli yatırım hedeflerini belirlemesi için ışık tutuyor. AB’nin bunu yapmasında birçok neden sıralanabilir ancak bana göre en önemli neden ulaşımda halen istenilen hedeflerden çok uzakta olunması. 

AB, demiryolunda gelişmeyi çok istiyor ancak ekonominin ve ülkelerin gelişimi bunu reddediyor. Karayolu halen fosil yakıtları kullanmasına rağmen vazgeçilmezliğini koruyor. Gelecekte elektrikli, CNG’li araçların yaygınlaşmasıyla karayolu-demiryolu rekabetinde kantarın topuzu iyice kaçacaktır. İddiam odur ki 2020’li yıllardan itibaren temiz enerji kaynaklarının artması ve bu enerjinin araçlarda kullanılacak olmasıyla bütün ezberler bozulacak. 

Son tahlilde AB zor da olsa istediği ulaşım modelleri için diretiyor. Gelecekte öyle ya da böyle daha temiz bir ulaşıma kavuşacağız. Peki, Türkiye gelecekte nasıl bir ulaşım profili sergileyecek. AB’nin taşımacılık karnesini haber yaparken asıl hedefimiz Türkiye’nin karnesine dikkat çekmek. Türkiye için henüz böyle bir araştırma yapılmış değil. Ancak AB’ye aday ve iki kıtayı birleştiren bir ülke olarak Türkiye’nin bu karnedeki yerini görmemiz çok yararlı olacaktır.

AB değerlendirmelerinde Eurostat, Avrupa Çevre Ajansı, Dünya Bankası ve OECD gibi kurumlardan yararlanarak bu verileri ortaya koyuyor. Türkiye de kamu, üniversite ve özel sektör nezdinde bu çalışmalara yer verebilir. Türkiye’nin, Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi Projesi’nde, pilot ülke olması da sürece katkı sağlar. Nerede olduğumuzu bilmemiz, nereye gideceğimizi daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Siz de Türkiye’nin karnesini merak etmiyor musunuz?





Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…