Pazarın daraldığı, uluslararası siyasi krizlerin devam ettiği zor bir dönemde durum analizi yapmanın, geleceğe dair fikir alışverişinde bulunmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

Dünya yakın ve orta vadede çevresel kaygıları önemsiyor. Ekonominin renginin yeşile döndüğünü söyleyebiliriz. AB’de de 2014 yılında, Türkiye’de 2016 yılında Euro 6 emisyonların zorunlu hale gelmesi bunun en somut göstergesi. Euro 6’nın treyler sektörüne doğrudan etkileri var. Yeni teknolojik araçlarla yarı römorklar ve teknolojik treylerler daha ön plana çıkıyor. Yatırımlar daha maliyetli hale geliyor. Bu da filolaşma trendini güçlendiriyor.

Yeşil ekonomi treylerde kendisini farklı noktalarda da gösteriyor. Örneğin treylerler her zamankinden daha hafif yapılmaya çalışılıyor. Amaç faydalı yük kapasitesini arttırıp, verimliliği yükseltmek. Verimliği arttırmak için treylerin boyutlarında da belli ülkeler değişikliğe gidiyor. Tek seferde daha fazla yük herkesin mottosu olmuş durumda. Yanı sıra kullanılan malzemelerin de geri dönüşümü  göz önünde tutuluyor. Aynı zamanda treylerin ömrünü uzatan teknolojiler de devreye giriyor.

Çevresel kaygıların belki de en çok hissedilecek olanı ise aerodinamik treylerler. AB’de uzunca bir süredir treylerde rüzgar panellerini kullanmaya başladı. Bu paneller sayesinde yakıt tüketiminde yüzde 5’lere varan tasarruflar sağlanıyor. Bunun bir sonraki adımı ise gözyaşı şeklindeki treylerler olacak.

Euro 6 araçlarla çekicilerdeki yakıt teknolojisinin sonuna gelindi. Mevcut teknoloji ile daha ileri gitmek mümkün olmayacak. Firmalar şimdiden alternatif yakıt kullanmaya başladı. Kamyon üreticileri bir başka şeyi daha yapmaya başladı. Treyler üreticileri ile ortak çalışarak yakıtı düşürmenin yollarını arıyorlar. Çünkü treylerde halen yapılacak iyileştirme potansiyeli bulunuyor.

Intermodal, multimodal ve kombine taşımalar için de treylerlere ihtiyaç duyuyoruz.  Treyler motorlu bir araç değil dolayısıyla karbon ayak izi yok. Bu yüzden tüm çevreci yollar treylere çıkıyor diyebiliriz. Türk treyler sektörü olarak tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz.  Gelişmeleri AB’den sonra takip ettiğimiz için bunun da avantajını kullanıyoruz. Onların deneme yanılma yoluyla katettikleri süreci bizler risk almadan kestirmeden gidebiliyoruz. Belirli ölçeklere ulaştığımızda artık kestirme yollara ihtiyaç duymayacağız, belki de kendi yolumuzu kendimiz çizeceğiz. 

Dizel motorun icadından beri treylerler gelişim halinde. Belki de tekerleğin icadından beri. Bu gelişim hiç bitmeyecek. Geleceği görenler tekerleklerini döndürürken, diğerleri arka tamponları izlemeye devam edecek. Umarım hem ülke hem de sektör olarak takip eden değil takip edilen konumda oluruz.