Maxion İnci Jant Grubu’nun kaynak ve koordinasyonunu üstlendiği proje, öğrencilerin maddi engellerini burs desteğiyle azaltırken, kişisel, sosyal ve akademik gelişimlerini destekleyen kapsamlı bir gelişim programı sunuyor.
Programa dahil edilecek öğrencilerin seçim süreci, okul rehberlik birimiyle yapılan değerlendirme görüşmeleri ve okul ziyaretleri aracılığıyla yürütülmekle birlikte, projenin kriterleri, değerlendirme yöntemi ve seçim kararları Maxion İnci Jant Grubu tarafından belirleniyor. Yalnızca akademik başarıya değil, öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçlarına odaklanan bu yaklaşım kapsamında sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı, ailevi nedenlerle içe kapanmış veya sosyal çevresinde güçlük yaşayan gençlere öncelik tanınıyor.
Programa kabul edilen öğrenciler, 10. sınıftan 12. sınıfa kadar her yıl güncellenen bireyselleştirilmiş bir müfredatla destekleniyor. Eğitimler, profesyonel koçlar tarafından oyunlaştırma ve takım koçluğu metodolojileriyle sunularak öğrencilerin öğrenme motivasyonunu artırıyor ve güçlü bir takım ruhu kazanmalarını sağlıyor.
Maxion İnci Jant Grubu tarafından oluşturulan eğitim programı; özgüven, zaman yönetimi ve kariyer yönlendirme eğitimleri, etkili iletişim, yaratıcı drama etkinlikleri, takım çalışması, robotik kodlama, dayanışma ve ortak hedef oluşturma, kariyer planlama gibi farklı içeriklerden oluşuyor.
Her yıl düzenli olarak yapılan değerlendirme görüşmeleriyle öğrencilerin gelişim çizgileri takip ediliyor, gerekli durumda ek destekler sağlanıyor. Böylece gençlerin potansiyellerini en üst düzeyde kullanmaları amaçlanıyor.
Geleceğim Sensin Projesi, bölgenin genç istihdamını artmasına ve sanayinin ihtiyaç duyduğu yetkin insan kaynağının güçlenmesine de katkı sağlamayı amaçlıyor. Proje kapsamında sunulan müfredat, yerel sanayinin dönüşüm dinamikleriyle uyumlu bir şekilde tasarlanıyor. Bu yönüyle proje, Manisa ve İzmir’de teknik eğitime erişimi güçlendirirken, sürdürülebilir iş gücü yaratımında önemli bir rol üstleniyor.
“Yalnızca bugünkü eğitim süreçlerine değil, geleceklerine de dokunuyoruz”
Maxion İnci Jant Grubu İnsan Kaynakları ve Ortak Fonksiyonlar Direktörü Gülçin Tekin, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Maxion İnci Jant Grubu olarak gençlerin yalnızca bugünkü eğitim süreçlerine değil, geleceğe dair hayallerine de dokunuyoruz. Gençlerin potansiyeline inanıyoruz ve onların kendine güvenen, üretken, yetkin bireyler olarak yetişmeleri için çalışmaya devam edeceğiz. Geleceğim Sensin Projesi'ni gelecek nesillere yönelik sorumluluğumuzun bilinciyle kararlılıkla sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.
Topluma Katkı Sağlayan Bireylerin Yetişmesi Amaçlanıyor
Manisa Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Lisesi öğrencilerinin yer aldığı projede öğrenciler, ilgi alanlarına ve eğitim aldıkları bölümlere uygun etkinliklere, atölyelere ve gelişim odaklı çalışmalara katılıyor.
Bugüne kadar Geleceğim Sensin Projesi kapsamında toplam 50 öğrenci mezun olurken, bu öğrencilerin 39’u erkek, 11’i kız öğrencilerden oluşuyor. Programa halen 17’si erkek, 7’si kız olmak üzere toplam 24 öğrenci devam ediyor.
World Media Group Genel Yayın Yönetmeni ve Endüstri 4.0 Türkiye Koordinatörü Kaplan sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Etkinliğimiz 26 Aralık 2025 Cuma günü WORLD MEDIA GROUP / ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ üst başlığı ile gerçekleştirilecek. Zirvemizin alt başlığı ise; “Toplum 5.0”… Bu yıl gelişen üretim teknolojilerinin toplum üzerindeki etkilerini de ele alacağız. Konuların detayları ise şu şekilde: *Nesnelerin İnterneti - IoT / Artırılmış gerçeklik (AR), Sanal gerçeklik (VR), Genişletilmiş Gerçeklik (XR) ve Karma gerçeklik (MR) / Makina Öğrenmesi (ML) ve Yapay Zeka (AI)... *Küresel kablosuz ağ altyapısının beşinci nesli (5G) Teknolojisi ve Endüstri... * Sürdürülebilirlik: Dünyanın Enerji Sorunu; Fosil Yakıtlar, Elektrik, Carbon ve Hidrojen... Alman Hükümeti 2012 yılında İş Dünyası, Üniversiteler ve Sivil Toplum Kuruluşlarını bir araya getirerek yeni bir üretim sistemi üzerine çalışmalar başlattı. Bu çalışmalar sonucunda; Sanayinin 4. Aşamasına geçiş için gerekli koşulların oluştuğuna ve bu koşulların hayata geçirilmesi gerektiğine karar verildi. Bu sonuçlar kamuoyu ile paylaşıldı. Endüstri 4.0 yaklaşımı bu şekilde ortaya çıktı. Biz de bu dönemde; World Media Group olarak Endüstri 4.0 konusunda bir yayın hazırladık ve bu yayın 11. yılına girdi. Ayrıca ilkini 2016 yılında Vialand Palace Otel'de gerçekleştirdiğimiz ENDÜSTRİ 4.0 adlı organizasyonumuzun ikincisini, üçüncüsünü ve dördüncüsünü geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdik. Bu yıl V. World Media Group / Endüstri 4.0 Zirvemizi Taksim Square Otel’de 26 Aralık 2025 Cuma günü gerçekleştiriyoruz.
World Media Group Genel Yayın Yönetmeni - Endüstri 4.0 Türkiye Koordinatörü ve Uluslararası Ekonomi Endüstri ve Teknoloji Yayıncıları Dönem Başkanı İlker Kaplan sözlerini şu şekilde noktalıyor: " Taksim Square Otel’de World Media Group tarafından organize edilen Endüstri 4.0 Zirvesi katılımı bu yıl daha yoğun. Ayrıca bu yıl format olarak eklemeler de var. Sunumların yanı sıra ödül törenimiz de olacak. Üniversitelerden, Sektörün Sivil Toplum Kuruluşlarından ve lokomotif firmalarından oluşan seçici kurulumuzun onlarca isim arasından seçtiği; üç lokomotif firmamıza ve isme “Endüstrinin Yıldızları” ödülleri verilecek. Ayrıca yine seçilen üç KOBİ’ye “KOBİ’nin Yıldızları”, Üç Üniversitemize “Ar-GE’nin Yıldızları” ödülleri verilecek. İnternet TV’miz www.ekonomiknokta.tv zirvemizi canlı yayınlayacak. Üretimin Süper Ligi Endüstri 4.0 Zirvesi’ne katılamayanlar buradan etkinliğimizi takip edebilir.”

Hareket’in 2030 hedefleri ve büyüme stratejisi doğrultusunda 10 milyon Euro yatırımla Çin’de ürettirdiği 2 adet 110 ton taşıma kapasiteli 330 sınıf yüksek standartlı ‘barge’lar, 2026’nın ilk çeyreği itibarıyla Orta Doğu, Asya-Pasifik ve Akdeniz’de petrol, gaz ve yenilenebilir enerji projelerinde aktif olarak kullanılacak.

Hareket Proje Taşımacılığı ve Yük Mühendisliği Hakkında
Sektördeki 68 yıllık köklü tecrübesiyle hizmet veren Hareket Proje Taşımacılığı ve Yük Mühendisliği A.Ş.; güvenilirliği ve yüksek hizmet standartlarıyla, yük mühendisliği, proje taşımacılığı ve ağır yük kaldırma alanlarında Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından biridir. Merkezi İstanbul’da olan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Özbekistan, Kazakistan, Tanzanya, Senegal ve Ukrayna başta olmak üzere Asya, Afrika ve Avrupa’da uluslararası hizmet vermektedir. Hareket; enerji, petrokimya, petrol ve gaz, nükleer enerji, alt yapı inşaat ve gemi inşa sektörlerinde; ağır yük kaldırma ve taşıma mühendisliği, proje taşımacılığı, yenilenebilir enerji anahtar teslim çözümleri, vinç ve ekipman kiralama, ağır yüklerin montaj ve yerine yerleştirme hizmetlerini vermektedir. Hareket, tüm özel taşıma ekipmanlarının toplam taşıma kapasitesine göre dünyanın en büyük ağır nakliye şirketlerinin yer aldığı Uluslararası Vinçler ve Özel Taşımacılık listesine (IC T50 2025) göre Türkiye'de 1., Avrupa'da 4. ve dünyada 15. sırada yer almaktadır. Hareket, tüm özel kaldırma ekipmanlarının toplam taşıma kapasitesine göre dünyanın en büyük vinç şirketlerinin yer aldığı Uluslararası Vinçler ve Özel Taşımacılık listesine (IC100 2025) göre Türkiye'de 1., Avrupa’da 8. ve dünyada 29. sırada yer almaktadır.

Scania Pazarlama Müdürü Ozan Akbal, Doğuş Otomotiv bünyesindeki kariyer yolculuğunu ve markanın 2026 hedeflerini değerlendirdi. Satıştan Ar-Ge’ye, ürün yönetiminden pazarlamaya uzanan çok yönlü bir deneyime sahip olduğunu vurgulayan Akbal, önemli bilgiler aktardı.
Doğuş Otomotiv’de beşinci yılını, üçüncü görevini tamamlayan Akbal; Scania kariyerine bölge satış yöneticisi olarak başladığını, ardından Wilton markasının Türkiye distribütörlüğü sürecinde aktif rol aldığını ve iki yıl boyunca satış ve satış sonrası hizmetler sorumluluğunu üstlendiğini belirtti. Ömer Yılmaz’ın görev değişiminin ardından Scania Pazarlama Müdürü olarak atandığını ifade eden Akbal, pazarlama ile birlikte satış tarafında da daha aktif bir rol üstleneceğini söyledi.
Scania Pazarlama Müdürü Ozan Akbal, markanın Türkiye pazarındaki önceliğinin çekici segmentindeki güçlü konumu korumak ve derinleştirmek olduğunu vurguladı. Akbal, 2026 itibarıyla çekici satışlarının ana omurga olmaya devam edeceğini, kamyon tarafındaki büyümenin ise bu gücü tamamlayıcı bir stratejiyle ele alındığını söyledi.
Doğuş Otomotiv bünyesinde satış, Ar-Ge, ürün yönetimi ve pazarlama gibi farklı alanlarda görev alan Akbal, Scania’da kariyerine bölge satış yöneticisi olarak başladığını hatırlattı. Çekici satışlarının tüm dinamiklerini sahada deneyimlediğini belirten Akbal, “Scania bugün Türkiye’de çekici pazarında net bir ağırlığa sahip. Bu konumu daha da güçlendirmek temel önceliğimiz” dedi.
2025 yılında Türkiye ağır ticari araç pazarının yaklaşık 31 bin adet seviyesinde kapanmasının beklendiğini ifade eden Akbal, Scania’nın çekici satışlarını 2.500–2.600 adet bandında tamamlamaya hazırlandığını söyledi. Çekicide sürdürülebilir büyümenin; satış sonrası hizmetler, bakım sözleşmeleri ve finansman çözümleriyle desteklendiğini vurguladı.
Akbal, kamyon segmentinin ise çekici satışlarının doğal bir tamamlayıcısı olarak ele alındığını belirtti. 2026 itibarıyla kamyon satışları için özel araçlar ve katma değerli çözümler odaklı bir yapı kurulduğunu ifade eden Akbal, bu alandaki hedeflerin aşamalı ve kontrollü şekilde büyütüleceğini dile getirdi.
İnşaat ve yol kamyonları olarak ikiye ayrılan ürün gamında, müşteri ihtiyacına göre özel konfigürasyonlu araçların öne çıktığını söyleyen Akbal, kamyon tarafındaki servis hacminin de bayi yapısına önemli katkı sağladığını kaydetti.
Scania’nın elektrikli çekici teknolojisinde hazır olduğunu belirten Akbal, Türkiye’de yaygınlaşmanın şarj altyapısı ve lojistik koridorlardaki planlamaya bağlı olduğunu söyledi. Elektrikli çekicilerin uzun mesafeli taşımacılıkta devreye girmesi için altyapı yatırımlarının kritik rol oynayacağını ifade etti.
Akbal, Scania’nın hedefinin yalnızca araç satışı değil; çekici merkezli, kamyon, üstyapı, treyler, finansman ve satış sonrası hizmetleri kapsayan entegre çözüm modeli sunmak olduğunu vurguladı.
Kâmil Koç Genel Müdürü Çağatay Kepek, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) GİKAM ile Uluslararası Ticaret ve Finansman Kulübü iş birliğiyle düzenlenen Lojistik Zirvesi’nde öğrencilerle buluştu.
“100 yıllık bir mirası, küresel bir vizyonla büyütüyoruz”
Üniversite öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte sektörün geleceğini değerlendiren Çağatay Kepek, şunları söyledi:
“Türkiye’nin en çok tercih edilen firması olarak, bir asrı aşkın süredir Türk halkının seyahatteki ilk tercihiyiz. Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla başlayan bu yolculukta bugüne kadar sektöre birçok ilki ve yeniliği taşıdık. Dolayısıyla Kâmil Koç’un hikâyesi bir markanın ötesinde, Türkiye’nin yolculuğunun hikâyesidir. Bugün bu hikâyenin 100 yıllık birikimini taşırken, aynı zamanda yeni bir dönemin de kapılarını aralıyoruz. Yerel tecrübeyi korurken, küresel bir vizyonla büyümeyi esas alıyoruz.
Kâmil Koç’un güven, sadakat ve köklü hizmet kültürü, Flix’in teknoloji, veri odaklı yönetim anlayışı ve sürdürülebilirlik perspektifiyle birleşiyor. Kâmil Koç, artık yalnızca Türkiye’nin en güçlü seyahat markalarından biri değil; küresel iş ortağımız Flix sayesinde dünyanın en büyük mobilite ağlarından birinin Türkiye’deki temsilcisidir.
“Dönüşümün anahtarı sürdürülebilir değer yaratmakta”
Bugün geldiğimiz noktada şehirlerarası taşımacılık sektörü bugün büyük bir dönüşümden geçiyor. Maliyet baskıları, artan rekabet ve değişen yolcu beklentileri, bu dönüşümün temel dinamiklerini oluşturuyor. Bu ortamda sürdürülebilir değer yaratmak her zamankinden daha kritik hâle geliyor. Özellikle güvenli ve tutarlı operasyonlar, veri ve teknolojiyle yönetim, yüksek müşteri memnuniyeti bu değerin temel yapı taşlarını oluşturuyor. Özetle; sektörde kalıcı olmanın yolu yalnızca bugünün sorunlarına çözüm üretmekten değil, yarının beklentilerini öngörebilecek esneklik ve inovasyon kültürü oluşturmaktan geçiyor.
“Flix’in desteğiyle birçok dijital altyapıyı Türkiye’ye uyarladık”
Küresel iş ortağımız Flix’in ekosistemi, dünyanın en dijital kara yolu mobilite şirketlerinden biri. Biz de bu küresel gücün desteğiyle bu alanda çok önemli yenilikleri hayata geçirdik. Kâmil Koç’un bu yapıya entegre olması büyük bir dönüşümü beraberinde getirdi. Hâlihazırda rota optimizasyonu, fiyatlandırma algoritmaları, talep tahmini ve operasyon planlaması gibi birçok dijital altyapıyı Flix’in desteğiyle Türkiye’ye uyarladık.
Artık tek bir teknoloji altyapısıyla biletleme, müşteri yönetimi ve operasyon sistemlerimiz, Flix’in küresel platformlarıyla entegre hâle geliyor. Veri odaklı yönetim yaklaşımı sayesinde Türkiye’deki operasyonlarımız, Almanya ve ABD’deki operasyonlarla aynı standartlarda takip ediliyor. Sürdürülebilirlik alanında ise karbon emisyon analizleri, filo verimliliği ve enerji optimizasyonu gibi uygulamaları Türkiye operasyonlarımızda aktif olarak hayata geçiriyoruz.
Bununla birlikte, yakın dönemde gençlerin somut olarak deneyimleyeceği birçok yeniliği devreye almayı amaçlıyoruz. Gerçek zamanlı yolculuk takibi, kişiselleştirilmiş bilet
“Kaptanlık bir meslekten daha fazlasıdır”
Türkiye seyahat sektörünün öncü markası olarak, kaptanlık konusuna da özel bir önem veriyoruz. Kaptanlık, sektörümüzde yalnızca bir meslek değil; çok boyutlu bir uzmanlık alanıdır. Direksiyon hâkimiyetinin yanı sıra iletişim, kriz yönetimi ve teknoloji kullanımı gibi yetkinlikler büyük önem taşıyor. Bu nedenle kaptanlarımızı yalnızca aracı kullanan kişiler olarak değil, markamızın yolcuya açılan vitrini olarak görüyoruz. Yetkinliğe dayalı işe alım yaklaşımımızla adayları sürüş becerilerinin yanı sıra iletişim yetkinlikleri, sorumluluk bilinci ve güvenlik algılarıyla değerlendiriyoruz. Mevcut kaptanlarımız için de sürekli eğitimler, öngörülebilir vardiya sistemi ve adil kariyer planlarıyla çalışan odaklı bir yapı sunuyoruz. Yolculuk koşullarının iyileştirilmesi, araçların son teknolojiyle donatılması, yasal sürüş sürelerine titizlikle uyulması ve kaptan konforunun gözetilmesi önceliklerimiz arasında yer alıyor.
Ayrıca kaptan memnuniyetini artırmaya yönelik projelerimizle de sektörde fark yaratmayı sürdürüyoruz. 30 Kasım Dünya Şoförler Günü’nü kaptanlarımıza özel bir organizasyonla kutlamamız ve ‘Kaptan Köşkü’ projesiyle anlık geri bildirimler almamız bu yaklaşımın somut örneklerini oluşturuyor. Kaptanlarımızın hem bugünü hem de geleceği için güçlü ve sürdürülebilir bir mesleki ekosistem oluşturmayı en önemli sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz.
İpsos araştırmasına göre Türkiye genelinde 16,8 milyon otomobil ve 5,3 milyon hafif ticari araç bulunuyor. 2024 yılında toplam 6,8 milyon adet kış lastiği satışı gerçekleşti; bunun 5,7 milyonu binek, 1,1 milyonu hafif ticari araçlara ait oldu.
Kış lastiği kullanımına dair farkındalık her geçen yıl artıyor. Araştırmalar ve satış rakamları da bu eğilimi açıkça ortaya koyuyor. Ipsos araştırmasına göre binek araç kullanıcılarının %66’sı kış lastiği kullanıyor. ETRMA verilerine göre kış lastikleri, ıslak zeminde fren mesafesini %10, soğuk zeminde ise %18’e kadar kısaltarak olası kazaların önlenmesine katkı sağlıyor.
Brisa’dan yüzde 99 kapsama oranıyla geniş ürün gamı
Brisa, 13 inçten 17 inç ve üzeri jantlara kadar yüzde 99’a yakın kapsama oranıyla geniş bir kış lastiği portföyü sunuyor; dört ana desen ve 250 ebatlık seçenekleriyle pazarda güçlü bir varlık gösteriyor. Elektrikli ve hibrit araç kullanıcıları arasında kış lastiği farkındalığının ve kullanım oranının daha yüksek olduğuna dikkat çeken Brisa, artan bilinçle birlikte premium segmentte de pazarın belirgin şekilde büyüdüğünü vurguluyor.
Elektrikli araçlara özel kış lastiği farkındalığı
Türkiye’de elektrikli araç satışları son yıllarda hızla artarken, bu araçların kış koşullarına uygun lastik kullanımı ayrı bir önem taşıyor. Elektrikli araçların batarya kaynaklı daha yüksek ağırlıkları ve farklı sürüş dinamikleri, lastiklerin yol tutuş ve fren performansında özel gereksinimler ortaya çıkarıyor. Bu nedenle elektrikli araç kullanıcılarının, standart kış lastikleri yerine elektrikli araçlara özel olarak geliştirilen kış lastiklerini tercih etmeleri kritik hale geliyor. Brisa, elektrikli araç sahiplerinin kışa güvenli hazırlık yapabilmeleri için ENLITEN ve Nexgen teknolojileriyle geliştirilen premium lastiklerini öne çıkarıyor.
Premium segmentin yıldızı: Bridgestone Blizzak 6
Bridgestone’un premium kış lastiği Blizzak 6, Almanya’nın prestijli otomobil dergisi AUTO BILD sportscars tarafından gerçekleştirilen 2025 Kış Lastiği Testi’nde “test şampiyonu” seçildi. Zorlu kış koşullarında üstün performans sergileyen Blizzak 6, özellikle karlı zemindeki yol tutuşuyla öne çıktı.
ENLITEN teknolojisi ile geliştirilen lastik, ıslak zeminde sınıfının en iyi performansını karlı zeminde güçlü frenleme ve tutunma kabiliyetiyle birleştiriyor. Bağımsız TÜV SÜD testlerine göre Blizzak 6, karda frenleme ve çekiş performansında en üst sıralarda yer alırken, ıslak zeminde de en kısa durma mesafesini sunuyor. Bir önceki nesle kıyasla %32 daha uzun kullanım ömrü sunan Blizzak 6, hem içten yanmalı hem de elektrikli/hibrid araçlarla uyumlu yapısıyla premium segmentte fark yaratıyor.
Lassa’dan tüm kış koşullarına uygun çözümler:
Lassa, tüm kış koşullarına uygun geniş ürün gamıyla sürücülere güvenli bir sürüş sunuyor.
Snoways 4, karlı ve ıslak zeminlerde kısa fren mesafesi ve güçlü yanal tutuşuyla sürüş güvenliğini artırıyor. Zorlu kış koşullarında yüksek performans sunarak kontrolü ve yol hakimiyetini üst seviyeye taşıyor.
SUV ve 4x4 araçlara özel Competus Winter 2+, TÜV testlerine göre rakiplerine kıyasla ıslak zeminde %17 daha iyi fren performansı, %5 daha iyi yanal tutuş ve kuru zeminde %2 daha kısa fren mesafesiyle öne çıkıyor. Daha ağır kış koşulları için geliştirilen Iceways 2 ise çivi takılabilir yapısı, artırılmış blok kenarları ve dengeli desen yapısıyla karlı ve buzlu zeminlerde güçlü yol tutuş, frenleme ve uzun ömürlü performans sağlıyor.
Bridgestone ve Lassa online lastik satış platformu Lastik.com.tr yenilendi
Bridgestone ve Lassa online lastik satış platformu Lastik.com.tr, kurumsal kimliğini yenileyerek daha modern bir tasarıma kavuştu. Brisa güvencesiyle hizmet veren platform, her ihtiyaca uygun geniş ürün gamı sunarken Türkiye’nin her yerine ücretsiz kargo ve ücretsiz montaj imkanı ve 14 gün iade güvencesiyle de öne çıkıyor. Lastik.com.tr, kış sezon geçişini kolaylaştırmak için tüm faydalara ek sürücülere yüzde 25’e varan indirimler ve avantajlı taksit fırsatları da sağlıyor.
“Lastiğin Ötesinde” hizmet yaklaşımı
Brisa, kış lastiğine geçiş döneminde müşterilerinin deneyimlerini zenginleştirmeye odaklanıyor. Tüm binek ve 4x4 araç lastiklerinde Bridgestone ve Lassa markaları ile sunulan 5 yıl Garanti, tüketicilerin ürünleri güvenle tercih etmesini sağlıyor. Ayrıca Lastik Güvencesi ile yoldan kaynaklı hasarla karşılaşıldığında hasarlı lastiğin ücretsiz bir şekilde yenisiyle değiştirilmesine olanak tanınıyor.
Brisa, mevsimine uygun lastik kullanımını teşvik etmek için “Lastik Oteli” hizmetiyle lastik değişimini daha pratik hale getiriyor. Lastik Oteli’nde tüm lastikler, kuru, serin, güneş ışığından uzak, asit ve yağ gibi kimyasallardan korunmuş ideal koşullarda saklanıyor. Böylece lastiklerin ömrü uzuyor ve performansları korunuyor.

Aspöck Türkiye Genel Müdürü Selçuk Akman, toplantıda Aspöck'ün bir aile şirketi olarak uluslararası gücünü vurgularken, Türkiye'nin son açılan stratejik lokasyon olduğunu belirtti. Merkezi Avusturya'da bulunan Aspöck, 1971 doğumlu Karl Aspöck'ün ikinci kuşak olarak yönetiminde yer aldığı bir aile şirketi. Akman, Aspöck'ün global çapta yaklaşık 1500 çalışanı bulunduğunu, yıllık cirosu 244 milyon Euro seviyesinde olduğunu söyledi. Aspöck, Avusturya, Polonya, İngiltere, Brezilya ve Portekiz'deki üretim tesisleriyle global bir üretim ağına sahip olduğunu aktaran Akman, Aspöck Türkiye, 2013 yılının sonunda İstanbul'da faaliyete başladığını vurguladı.
Akman, özellikle Portekiz fabrikasının önemine dikkat çekerek, burada plastik enjeksiyon teknolojisinin yoğun kullanıldığını ve kalıp işçiliğinin yaygın olmasından dolayı 900 kişinin istihdam edildiğini belirtti.
Mühendislik ve Test Süreçleri hakkında da bilgi veren Akman, Portekiz'deki fabrikada yaklaşık 65 mühendis Ar-Ge ve tasarım alanında çalıştığını söyledi. Ürün geliştirme süreçlerinde CATIA ve Autocad gibi programlar kullandığından bahseden Akman, “Aspöck, kalite kontrol ve sertifikasyon süreçlerine büyük önem veriyor. Avusturya merkezde bulunan 30 metrelik karanlık tünel, Alman DIN standartları enstitüsü tarafından yetkilendirilmiş olup, lambaların ışık performansını ve görünürlüğünü uluslararası normlarda test ediyor. Ayrıca, ürün dayanıklılığını ölçmek için tuzlu suyla korozyon testleri, titreşim testleri, yüksek akım testleri ve + 50 derecede 656 saat süren termal dayanım testleri yapılıyor. Avusturya'daki Klimatik Çember odasında ise ürünlerin 2-2,5 yıllık yol etkisine eşdeğer "yaşlandırma testleri" 3-4 hafta içinde gerçekleştiriliyor.” eklinde konuştu.
Aspöck Yöneticisi Bordes: Avrupa Treyler Pazarı Duraklama Döneminde, Türkiye Gücünü Artırıyor
Aspöck Holding yöneticisi Franck Bordes, Avrupa treyler endüstrisi ve Güney Amerika treyler pazarına yönelik hazırlanan ve önde gelen tedarikçilerin katkılarıyla oluşturulan özel bir raporun sonuçlarını paylaştı. Bordes'a göre, Avrupa pazarı 2024 ve 2025 yıllarında genel olarak yatay bir seyir izleyecek olsa da, Türkiye "ikinci en önemli pazar" konumuyla gücünü artırıyor ve global üretimde kritik bir rol üstleniyor. Rapora göre, 20 yıldır yıllık iki kez güncellenen veriler ışığında, global treyler üretimi 2024 yılında bir önceki yıla paralel olarak 300.000 adet seviyesinde sabitlenecek. Bordes, 2025 yılında da sektörde büyük bir toparlanma beklenmediğini ve genel tablonun durağan kalacağını belirtti.
Raporda "Diğer Ülkeler" kategorisinde incelenen Türkiye, bu bölgenin en büyük oyuncusu ve Bordes tarafından tüm treyler pazarı için "ikinci en önemli pazar" olarak tanımlanıyor.

10.000 Fidanla Geleceğe Umut
Doğaya kalıcı katkı sunmayı amaçlayan Lima Logistics, ülkemizin farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınlarına dikkat çekmek ve doğanın yeniden canlanmasına destek olmak amacıyla anlamlı bir adım attı. Bu kapsamda; ÇEKUD (Çevre Kuruluşları ve Dayanışma Derneği) ve Yenişehir ilçe Tarım Orman Müdürlüğü iş birliğiyle Bursa Yenişehir Çamönü Köyü’nde bulunan ormanlık alanda 10.000 fidan dikilerek Lima Hatıra Ormanı’nın temelleri atıldı.

Sinan Türel: “Geleceğe Daha Yaşanabilir Bir Dünya Bırakmak ve Gençlerimizde farkındalık yaratmak istiyoruz.”
Lima Logistics Kurucu Ortaklarından Sinan Türel, düşüncelerini şöyle belirtti:
“Lima olarak amacımız hem bugünümüze hem de geleceğe daha yaşanabilir bir dünya bırakmak. Bu yaz ülkemizin dört bir yanında yaşanan orman yangınları hepimizin yüreğini yaktı. Yaşadığımız şehir Bursa’da da maalesef çok sayıda alan zarar gördü, kahraman itfaiyecilerimizi kaybettik.
Bu projeyle bir diğer hedefimiz ise gençlerimizin farkındalığını artırmak; doğa sevgisi ve orman bilinci yüksek bireyler yetişmesine katkı sağlamak. Bugün burada çalışma arkadaşlarımız, çocukları ve Lima Spor Kulübü öğrencilerimizle birlikte bu bilinci yeşertmeyi amaçlıyoruz. Bugün bu sevgiyi ekebilirsek, yarın onlar da kendi çocuklarıyla yeni fidanlar, yeni ormanlar dikip yeşertecekler.
Lima ailesinin bu çalışmalarının güzel bir örnek olmasını ve ülke geneline yayılmasını diliyorum. Bizlere bu süreçte destek olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, ÇEKUD’a, Orman Müdürlüğüne ve emeği geçen çocuklarımıza teşekkür ediyorum.”

Ağaçlandırmanın Ötesinde Bir Farkındalık Projesi
Lima Hatıra Ormanı, yalnızca bir ağaçlandırma çalışması olmanın ötesine geçerek toplumsal farkındalık projesine dönüştü. Etkinliğe, Lima Spor Kulübü öğrencileri ile Lima çalışanlarının çocukları da katılım sağladı. Program kapsamında İlçe Tarım Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından orman yangınlarıyla mücadele, doğa bilinci ve doğru fidan dikim teknikleri hakkında uygulamalı anlatıldı.
Projenin en önemli hedeflerinden biri olan gelecek nesillerde çevre bilinci oluşturma amacıyla; çocukların ve gençlerin doğayla bağlarını güçlendirmek ve çevreye duyarlı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak önceliklendirildi.
Yılbaşı Hediyelerine Sürdürülebilir Bir Dokunuş
Lima Logistics, oluşturduğu Hatıra Ormanı’ndaki ağaçları bu yıl tedarikçileri ve paydaşlarına sertifikalarıyla birlikte yılbaşı hediyesi olarak armağan ederek hediyelere sürdürülebilir bir anlam kazandırdı. Geleneksel hediyeler yerine çevre dostu bir yaklaşım benimseyen Lima; hediye setlerinde taş kâğıttan üretilmiş takvimler ile geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen kalemlere yer verdi.
Hediye setlerine eklenen karekod sayesinde ise alıcılar, adlarına dikilen ağaçların dikim anına dijital ortamda tanıklık edebiliyor.
Lima Logistics, doğaya ve geleceğe karşı sorumluluk anlayışıyla çevre odaklı sosyal sorumluluk projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor.
Geniş araç portföyü ve deneyimli operasyon ekipleriyle hizmet veren Eyüp Lojistik, Avrupa, Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan’daki iş ortakları sayesinde taşıma ve gümrük süreçlerini etkin biçimde yönetiyor. Özellikle aktarmalı yüklerde güçlü partner yapısı sayesinde gümrük işlemleri hızlı ve güvenli şekilde tamamlanırken, yüklerin gecikme riski en aza indiriliyor. Bu yapı, müşterilere uçtan uca lojistik hizmet sunulmasını mümkün kılıyor.
“Türkiye, vazgeçilmez bir lojistik merkeze dönüşüyor”
Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık, Avrupa ile Orta Asya arasındaki ticareti her iki yönde geliştirmeyi hedeflediklerini belirterek, Orta Koridor’u güçlendirecek projelere destek verdiklerini söyledi. Türkiye’nin bu hatta bilgi birikimi ve operasyonel deneyimiyle önemli bir avantaja sahip olduğunu vurgulayan Bartık, Eyüp Lojistik’in bu yetkinliği sahaya yansıtan firmalardan biri olduğunu ifade etti.
Hazar geçişlerinin hattın en kritik başlıklarından biri olduğuna dikkat çeken Bartık, devreye alınması planlanan yeni Ro-Ro hatlarıyla birlikte Bakü’de zaman zaman 20 güne varan beklemelerin ortadan kalkmasını beklediklerini söyledi. Bartık, geçiş sürelerinin kısalmasının taşımaları hızlandıracağını, bunun da Avrupa–Orta Asya hattındaki talebi daha da artıracağını kaydederek, “Türkiye, Avrupa ile Orta Asya arasındaki ticarette vazgeçilmez bir lojistik merkez haline geliyor. Eyüp Lojistik olarak hızlı ve güvenli taşımacılık çözümlerimizle bu sürece katkı sunmaya devam edeceğiz” dedi.

İnşaat ve makine ekipmanları ağırlıkta
Eyüp Lojistik’in Avrupa–Orta Asya ve Orta Asya–Avrupa hattında ağırlıklı olarak inşaat malzemeleri ile makine ve ekipman taşımaları gerçekleştirdiğini belirten Bartık, proje yükleri dahil tüm yük gruplarının güzergâh ve müşteri taleplerine göre planlanan esnek transit süreleriyle taşındığını söyledi.
Blainville-sur-Orne (Calvados), Bourg-en-Bresse (Ain) ve Lyon (Rhône) arasındaki Renault Trucks lojistik koridoru, “tam zamanında” üretim prensibiyle çalışarak parçaların ihtiyaç duyulduğu anda, kesintisiz olarak montaj hatlarına teslim edilmesini sağlıyor:
- Blainville-sur-Orne’da üretilen ağır hizmet tipi kamyon kabinleri, montaj için Bourg-en-Bresse’e taşınıyor.
- Lyon’daki fabrikada üretilen motorlar ve akslar ise orta hizmet tipi kamyonlara entegre edilmek üzere Blainville-sur-Orne’a gönderiliyor.
Bu stratejik lojistik akış artık neredeyse tamamen yüzde 100 elektrikli kamyonlarla gerçekleştiriliyor.

22 adet Renault Trucks E-Tech T çekici kesintisiz şekilde çalışıyor
Renault Trucks ve Malherbe, ağır hizmet tipi kabinler ile orta hizmet tipi motor ve aksların taşıma operasyonlarının dekarbonizasyonunu sağlamak amacıyla 22 adet Renault Trucks E-Tech T elektrikli çekiciden oluşan bir filo kullanıyor:
- Kuzey hattında 11 araç (Blainville – Vironvay – Auxerre – dönüş)
- Güney hattında 11 araç (Auxerre – Mâcon – Bourg-en-Bresse – Lyon – dönüş)
Elektrikli çekicilerin, sürücülerin ve treylerlerin değiştirilmesi için yapılan bir dizi aktarma durağı sayesinde, her elektrikli araç Kuzey hattında günlük 810 km ve Güney hattında 704 km yol kat ediyor. Bu sistem, yükün durmaksızın uzun mesafelerde taşınmasını mümkün kılıyor.

Kesintisiz akış sağlayacak şekilde optimize edildi
Sistem, dört sürücü ve dört elektrikli çekici döngüsü ile yükleme için tam bir döngüye (gidiş için kabinler ve dönüş için motor-akslar) dayanıyor:
- Elektrikli kamyonlar, Lyon'daki fabrikalardan alınan motorları ve aksları Blainville-sur-Orne'deki Renault Trucks fabrikasına teslim etmek üzere Vironvay'deki Malherbe deposundan ayrılıyor.
- Kamyon kabinleriyle yüklü olarak tekrar yola çıkıyor ve akışı sürdürmek için Vironvay, Auxerre ve Mâcon'da elektrikli çekiciler ve sürücüler değiştiriliyor.
- Malherbe, koridor boyunca stratejik noktalara kendi şarj istasyonlarını kurarak, sürücüler dinlenirken her aşamada bataryaları şarj ediyor.
- Akış, Bourg-en-Bresse'ye devam ediyor ve araçlar daha sonra Lyon'a dönüyor. Burada treylere motorlar ve akslar yükleniyor ve süreç bu şekilde döngüsel olarak devam ediyor.

Tüm aşamalar, kamyon kullanım süresini (günde 18 saate kadar) en üst düzeye çıkarmak ve sürücüleri evlerine yakın bir yarıçap içinde tutarak işi daha cazip hale getirmek üzere tasarlandı.
Bu kritik akışta %100 elektrikli bir sistemi devreye alarak Renault Trucks, elektrikli ürün gamının güvenilirliğini kanıtlamış, yılda 2869 ton CO₂ tasarrufu sağlıyor.
Malherbe Group Hakkında
MALHERBE, 1953 yılından bu yana Fransa’da ve uluslararası alanda taşımacılık ve lojistik sektöründe önemli bir oyuncu olmuştur. Köklü geçmişi ve kanıtlanmış uzmanlığıyla Grup, müşterilerinin özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış, kapsamlı bir hizmet yelpazesi sunmaktadır. Yaygın ağı ve modern filosu sayesinde MALHERBE, teslimat sürelerine ve güvenlik gereksinimlerine bağlı kalarak yüksek kaliteli hizmet sunmaktadır. Grup aynı zamanda dinamik ve pragmatik bir sürdürülebilirlik (CSR) stratejisi ile çevresel etkisini azaltmaya yönelik iddialı taahhütleriyle de öne çıkmaktadır.
Son on yılda MALHERBE, faaliyetlerini yapılandırmak için “CO₂ Objective” (CO₂ Hedefi) sözleşmesine bağlı kalarak kendi filosundan kaynaklanan emisyonları %20’den fazla azaltmıştır. 2021’den bu yana Grup, SBTi (Science Based Targets initiative) kapsamında taahhütte bulunmuş olup, 2030 yılına kadar filosuna bağlı emisyonlarda %42’lik bir azalma (ve tüm faaliyetleri kapsayan, alt yüklenici kaynaklı emisyonlar dahil %33’lük bir azalma) hedeflemektedir.
Son iki yıldır kendi elektrikli şarj ağını yaygınlaştırma konusunda aktif şekilde çalışan MALHERBE, 2026 yılı itibarıyla 50 adet şarj ünitesine sahip 8 ağır hizmet tipi şarj istasyonunu ve 50 elektrikli kamyonu faaliyete geçirerek CO₂ emisyonlarında yıllık 4.000 tondan fazla bir azalma sağlayacaktır.
Rakamsal veriler:
Ciro: 430 milyon euronun üzerinde
Çalışan sayısı: 2.500’ün üzerinde
Şube sayısı: 40
Araç filosu: 50 elektrikli kamyon dâhil olmak üzere 2.000’den fazla araç
fiCommerce Genel Müdürü Ozan Karaağaç, kasım ayı sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “Kasım dönemi her yıl olduğu gibi 2025'te de e-ticaret için kritik bir performans sınavıydı. Yalnızca bir ayda yılın toplam sipariş hacminin yüzde 20'sine ulaşmak, müşterilerimize sunduğumuz operasyon kabiliyetinin ve ölçeklenebilir altyapımızın güçlü bir göstergesi. 28 Kasım'daki rekor çıkış gününde dahi tüm siparişleri kesintisiz şekilde yönetmemiz, teknolojik altyapımızın hızına ve güçlü ekibimize işaret ediyor. 2026'da da markalarımızın büyüme yolculuğuna aynı kararlılıkla eşlik etmeye devam edeceğiz.”

Değerlendirme toplantısına MAN Kamyon Satış Direktörü Serkan Sara, Otobüs Satış Direktörü Can Cansu, Müşteri Hizmetleri Direktörü Aydın Yumrukçal ve Hafif Ticari Araç ve ikinci El Satış Direktörü Cumhur Kutlubay katıldı.

Serkan Sara: “12 Ton Üzeri Kamyon Pazarı 35 Bin Adet Seviyesinde Kapanacak”
MAN Kamyon Satış Direktörü Serkan Sara, 2025 yılının ağır ticari araç pazarı açısından dalgalı bir yıl olduğunu belirterek, yılın ilk çeyreğinde gelen yoğun taleplerle rekor beklentisi oluştuğunu söyledi. Ancak mart ayı ortasından sonra yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin pazarda ani bir yavaşlamaya neden olduğunu ifade etti.
Serkan Sara, “Kamyon pazarı, 2025’in ilk çeyreğinde güçlü büyüme sinyalleri vermesine rağmen, yılın devamında siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlı dalgalanmalar yaşadı. Yaşananların da etkisiyle pazar yılı, 2024 ile benzer seviyelerde kapatacak görünüyor. MAN olarak, sabit kalan pazarda satışlarımızı geçen yıla kıyasla yüzde 10 seviyelerinde artırmayı başardık” dedi.
MAN olarak müşterilerin yanında olmaya devam ettiklerini vurgulayan Sara, yüksek faiz ortamında finansman çözümleri, takas destekleri ve esnek satış modelleriyle pazarı desteklediklerini kaydetti. 2025 yılının, son 10 yılın ortalamasının üzerinde bir hacimle kapanacağını belirten Sara, 12 ton üzeri kamyon pazarının yaklaşık 35 bin adet seviyesinde gerçekleşeceğini açıkladı.
MAN’ın mega projelerde tercih edilen markalar arasında yer almaya devam ettiğini ifade eden Sara, yurt dışı finansman olanakları sayesinde büyük teslimatlara imza attıklarını söyledi. 2026 yılına ilişkin beklentilerini paylaşan Sara, yılın ilk yarısının 2025’e benzer bir seyir izleyeceğini, ikinci yarıda ise faizlerdeki düşüş ve kredi koşullarındaki iyileşmeyle talebin artacağını öngördüklerini dile getirdi.
Sara bir soruna üzerine Türkiye yollarının uzun Tır'lara uygun olmadığını, bu yönde bir gelişme beklemediklerini söyledi.
Türkiye'nin İspanya'ya sürücü göndermesiyle ilgili soruya da cevap veren Sara, "Sürücü bulmak çok zor. Havalimanı inşaatında birçok firma yurtdışından sürücü getirmişlerdi. Şimdi Türkiye'den sürücülerin gitmesi sektörü çok zora sokacaktır. Firmalarımız zaten bu konuda büyük sorunlar yaşıyorlar" dedi.

Elektrikli Seyahat Otobüsünde Avrupa’da Bir İlk
MAN Otobüs Satış Direktörü Can Cansu, seyahat otobüsü pazarının ekonomik dalgalanmalara rağmen istikrarlı seyrini koruduğunu belirtti. Türkiye’de yıllık seyahat otobüsü pazarının yaklaşık bin adet seviyesinde gerçekleştiğini ifade eden Cansu, bu segmentte başarının satış adedinden çok müşteri memnuniyeti ve pazar payı ile ölçüldüğünü söyledi.
MAN’ın, Avrupa’da bir üretici tarafından geliştirilen ilk tam elektrikli 14 metrelik seyahat otobüsü ile “2026 Sürdürülebilir Otobüs Ödülü”nü kazandığını hatırlatan Cansu, markanın elektrikli mobilitedeki öncü konumunu güçlendirdiğini vurguladı.
Ankara’daki AR-GE merkezinde geliştirilen ve 500’ün üzerinde mühendisin görev aldığı bu elektrikli otobüsün 650 kilometre menzil sunduğunu, bataryalarının da MAN tarafından üretildiğini belirten Cansu, 2026 yılı için seyahat otobüsü satış hedefinin 200–250 adet olduğunu açıkladı.

Satış Sonrası Hizmetlerde Yatırım ve Dijitalleşme Hızlandı
Müşteri Hizmetleri Direktörü Aydın Yumrukçal, satış sonrası hizmetlerde yatırımların aralıksız sürdüğünü söyledi. Erzurum’da 4 bin metrekarelik yeni tesisin devreye alındığını, Hatay’ın hizmet ağına eklendiğini ve Gaziantep için yeni yatırım planlandığını açıklayan Yumrukçal, MAN’ın İsveç’te yapılan kış testlerinin bir bölümünün de Erzurum’da gerçekleştirildiğini belirtti.
Eğitime verdikleri öneme dikkat çeken Yumrukçal, son 2–3 yılda servis personeli eğitim saatlerinin %90 artırıldığını, yedek parça eğitimlerinin %8, orijinal yedek parça eğitimlerinin ise %12 yükseldiğini ifade etti. Dijitalleşme kapsamında kağıtsız servis süreçlerine geçildiğini, yeni MAN mobil uygulamasının ise 2026 yılında devreye alınmasının hedeflendiğini söyledi.

Cumhur Kutlubay: “Kamyon, hafif ticari ve ikinci elde güçlü ekip fark yarattı”
Hafif ticari araç ve ikinci el satışlardan sorumlu Cumhur Kutlubay, 2025 yılının ekip uyumu ve müşteri odaklı yaklaşım sayesinde başarılı geçtiğini söyledi. Cumhuriyet Bayramı sonrası döneme güçlü bir başlangıç yaptıklarını belirten Kutlubay, elde edilen sonuçların arkasında insan kaynağının yer aldığını vurguladı.
Hafif ticari araç pazarının 2025’te yaklaşık %7 büyüdüğünü belirten Kutlubay, GSR geçişi, 4x4 ÖTV düzenlemesi ve kantar uygulaması gibi faktörlerin özellikle çift kabin ve şasi segmentinde talebi sınırladığını ifade etti.
Tüm bu gelişmelere rağmen yılı 550 adetlik satışla tamamladıklarını açıklayan Kutlubay, 2026 yılı için en az 750 adet satış hedeflediklerini söyledi. Orta vadede premium pazarda çift haneli pazar payı ve 1.200–1.300 adetlik satış seviyelerinin hedeflendiğini kaydetti.
İkinci el tarafında da güçlü bir performans sergilendiğini belirten Kutlubay, 2025 yılında 400’ün üzerinde kamyon, yaklaşık 50 otobüsve 50 adet hafif ticari araç ikinci el satışı gerçekleştirdiklerini açıkladı.
İlk üretim hedefi 2029!
Esneklik ve ölçeklenebilirlik odağıyla tasarlanan Stellantis AV-Ready Platforms™ teknolojisi, gelişmiş sensör paketleri, yüksek performanslı bilgi işlem altyapısı ve sistem yedeklilikleriyle donatılmış durumda. Bu yapısı sayesinde en yüksek güvenlik ve güvenilirlik standartlarını karşılarken, hizmet operatörleri için toplam sahip olma maliyetini optimize ediyor ve sektördeki en rekabetçi çözümlerden biri haline geliyor. Şirketler, 2026 itibarıyla Avrupa ülkelerinde test araçlarını devreye alarak deneme çalışmalarına başlamayı planlıyor. Odak noktası, Avrupa’nın en yüksek güvenlik ve performans standartlarını karşılayan bir hizmet altyapısı oluşturmak olacak. Yaygınlaştırma süreci; prototiplerden pilot filolara ve ardından kademeli endüstriyel ölçek büyütmeye kadar aşamalı bir yaklaşım izleyecek. İlk üretim hedefi ise 2029 olarak belirlendi. Her iki şirket de, geçerli güvenlik, veri koruma ve siber güvenlik standartlarıyla tam uyum içinde; test, sertifikasyon ve ölçeklenebilir yaygınlaştırma süreçlerine yönelik sorumlu bir yaklaşımı desteklemek amacıyla Avrupa düzenleyici kurumlarıyla yakın iş birliği içerisinde çalışacak. Stellantis için bu iş birliği, Avrupa’daki hızla büyüyen iş ortağı ekosistemini genişletirken, güvenli ve güvenilir Seviye 4 sürücüsüz araçların ölçekli devreye alınması için tasarlanan AV-Ready Platforms™ teknolojisini kullanarak küresel sürücüsüz mobilite stratejisini ileriye taşıyor. Bolt için ise bu ortaklık, 2035 yılına kadar paylaşımlı mobilite platformunda 100 bin otonom aracı hizmete sunma hedefi doğrultusunda atılmış bir sonraki stratejik adımı temsil ediyor.
Hedefimiz sürücüsüz mobiliteyi günlük hayatın parçası yapmak!
Konu hakkında değerlendirme yapan Stellantis CEO’su Antonio Filosa, “AV-Ready Platforms™ teknolojimiz, maksimum esneklik sağlamak üzere tasarlandı; böylece Avrupa’daki müşterilerimize mümkün olan en iyi deneyimi sunabiliyoruz. Otonom filolar, paylaşımlı ve optimize edilmiş mobiliteyi mümkün kılarak karbon ayak izinin azaltılmasına, trafik sıkışıklığının ve emisyonların düşürülmesine de katkıda bulunabilir. Bolt ile kurduğumuz bu ortaklık, mühendislik uzmanlığımızı onların operasyonel erişimiyle birleştirerek bu vizyonu gerçeğe daha da yakınlaştırmayı ve sürücüsüz mobiliteyi Avrupa’da günlük hayatın güven duyulan bir parçası haline getirmeyi hedefliyor” dedi. Bu iş birliğinin, Avrupa’da faaliyet göstermenin dinamiklerini çok iyi anlayan iki şirketi bir araya getirdiğini ifade eden Bolt’un Kurucusu ve CEO’su Markus Villig ise, “Stellantis’in AV-Ready Platforms™ teknolojisi ile operasyonel uzmanlığımızı birleştirerek, Avrupa’nın ihtiyaçlarına uygun, Avrupa standartlarıyla uyumlu ve milyonlarca kişinin kullanabileceği en iyi otonom araç çözümünü oluşturmayı planlıyoruz. Bu ortaklık, 2035 yılına kadar Bolt platformunda 100 bin otonom aracı hizmete sunma hedefimiz doğrultusunda atılmış önemli bir sonraki adımdır” diye konuştu.
Batı Afrika Lojistik Ekosistemine Güçlü Yatırım
Senegal pazarına giriş duyurusu, Ford Trucks’ın büyüyen Batı Afrika lojistik ve taşımacılık sektöründeki varlığını güçlendirmeye yönelik stratejik bir hamle niteliği taşıyor. Salvador Caetano Grubu yeni tesiste satış, satış sonrası hizmetler ve yedek parça operasyonlarını kapsayan uçtan uca bir hizmet sunacak ve bölgedeki filo işletmecilerine güvenilir, erişilebilir bir çözüm ortağı olacak.
Bu iş birliğinin bölgenin lojistik ve taşımacılık sektörüne güçlü bir çözüm ortağı kazandırması, aynı zamanda Ford Trucks’ın Afrika’daki marka bilinirliğini artırması açısından küresel büyüme hedefleriyle uyumlu bir adım olarak öne çıkıyor

Lansmanın stratejik önemine ilişkin yaptığı değerlendirmede Ford Trucks Uluslararası Pazarlar Lideri Burak Hoşgören, şunları dile getirdi: “Senegal pazar açılışımız, Afrika’daki sürdürülebilir büyüme yolculuğumuzda kritik bir adım. Bu hamle, yüksek büyüme potansiyeline sahip bir pazarda ilk kez varlık göstermemiz açısından da özel bir önem taşıyor. Bu adım, yalnızca yüksek kaliteli, verimli ve dayanıklı ağır hizmet kamyonları sunmamızı değil; işletmelerin güvenle dayanabileceği güvenilir satış sonrası ve yedek parça hizmetlerini de sağlayarak ‘Her Yükte Birlikte’ vizyonumuzu somutlaştırıyor. Afrika, büyük bir potansiyele sahip bir pazar konumunda ve Senegal’e yaptığımız yatırım, bölgeye ve bölgenin taşımacılık sektörüne verdiğimiz önemin altını çiziyor. Güçlü çözümlerimizle yerel ekonomiye katkı sağlamaktan ve müşterilerimizin operasyonel kabiliyetlerini güçlendirmekten gurur duyuyoruz.”
Küresel Standartlar, Yerel Etki
Ford Trucks, Senegal’deki yapılanmasının ve sunulacak hizmet kalitesinin markanın küresel standartlarıyla uyumlu olmasını sağladı. Açılış öncesi dönemde; organizasyonel yapılanma, satış ve servis altyapısının kurulması, eğitim süreçleri ve operasyonel hazırlık dâhil tüm çalışmalar eksiksiz biçimde tamamlandı. 13 Aralık 2025’te gerçekleşecek resmi açılış, satış sonrası hizmetlere ve yedek parça erişimine kolaylık sağlayarak bölge ekonomisine ve taşımacılık sektörüne önemli katkı sunacak.
Şirketin Senegal’deki varlığı; Ford ticari araçlarının kanıtlanmış kalite, dayanıklılık ve verimlilik performansına dayanıyor ve en iyi Toplam Sahip Olma Maliyeti (TCO) sunma vaadi üzerine kurgulanmış uluslararası ürün stratejisiyle destekleniyor. Ford Trucks, 60 yılı aşkın tasarım ve üretim tecrübesini pazar ihtiyaçlarına özel ürün geliştirme kabiliyetiyle birleştirerek, tamamen kendi mühendisliği olan yeni motorlar dâhil olmak üzere araçlarının ana bileşenlerini kendisi geliştiriyor.
Yılın ilk 11 aylık döneminde ticari araç grubunda üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19, hafif ticari araç grubunda yüzde 21, ağır ticari araç grubunda ise yüzde 1 arttı. Otomobil üretimi ise yüzde 3 azalarak 796 bin 276 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 1 milyon 320 bin 119 adedi buldu.Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 66 olarak gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 68, kamyon grubunda yüzde 57, otobüs-midibüs grubunda yüzde 67 ve traktörde yüzde 37 seviyesinde gerçekleşti.
İhracat yılın son ayına 37 milyar dolar ile giriş yaptı!
Yılın ilk 11 aylık döneminde otomotiv ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 5 artarak 960 bin 989 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8 düşüş kaydederken, ticari araç ihracatı ise yüzde 30 oranında arttı. Traktör ihracatı da 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 16 azalarak 10 bin 377 adet olarak gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2025’in ilk 11 aylık döneminde yüzde 18 ile sektörel ihracat sıralamasında liderliğini korudu. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, ilk 11 aylık dönemde toplam otomotiv ihracatı 37 milyar dolar oldu. Aynı dönemde otomobil ihracatı ise yüzde 6 artışla 10,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 15, tedarik sanayi ihracatı ise yüzde 6 oranında arttı.
Tek gerileme ağır vasıtada oldu
2025’in ilk 11 aylık döneminde toplam pazar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10 artarak 1 milyon 215 bin 876 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 11 oranında artış sağladı ve 938 bin 177 adet oldu. Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın ilk 11 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarı yüzde 5, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 7 büyürken ağır ticari araç pazarında yüzde 4 gerileme yaşandı. 2025 yılı ocak-ekim döneminde otomobil satışlarındaki yerli araç payı yüzde 30, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı ise yüzde 21 olarak gerçekleşti.
Yeni araçlar Akran Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Korkmaz, Yönetim Kurulu Üyesi Efe Korkmaz ve İcra Kurulu Başkanı Ahmet Uğur’a, Renault Trucks Türkiye Başkanı Sebastian Delepine, Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Yusuf Adıgüzel, Koçaslanlar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Koçaslan ile Koçaslanlar Otomotiv Genel Müdürü Mesut Süzer tarafından teslim edildi.

2000 yılında Bursa’da kurulan Akran Grup, bugün uluslararası ve yurt içi taşımacılıktan liman hizmetlerine, konteyner taşımadan depolama, denizcilik ve gümrük işlemlerine kadar geniş bir alanda faaliyet gösteriyor. Bursa, İstanbul, İzmir ve İzmit merkezli yapılanmalarıyla hizmet veren şirket, 320 adet çekicinin bulunduğu genç filosu ile dikkat çekiyor. Filosunun yaklaşık üçte biri Renault Trucks çekicilerden oluşan Akran Grup, sektörde örnek gösterilen entegre lojistik modeli ile ayrışıyor.
Avrupa karayolu taşımacılığında da kısa zamanda önemli bir hacme ulaşan Akran, Türkiye’nin birçok lider markasına sunduğu çok yönlü lojistik hizmetleriyle tercih edilen bir çözüm ortağı hâline gelmiş durumda.

Türkiye’nin önde gelen entegre lojistik yapılarından biri
Akran Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Korkmaz, törendeki açıklamasında sektörün rekabet koşullarına dikkat çekti; “Lojistik alanında antrepo hizmetleri dışında tüm hizmetleri sunabiliyoruz. Konteyner taşıma ve depolamadan, ülkeler arası deniz aşırı işlemlerin yapması gibi çok geniş hizmet skalamız müşterilerimiz için tercih sebebi oluyor. Bu kadar geniş bir hizmet yelpazesinde müşterilerimizin birçok talebine yanıt verebildiğimiz için rekabet gücümüzü arttırıyoruz. Karayolu taşımacılığı alanında da kaliteli hizmetin temel unsurlarının doğru ekipman, genç filo, uzman kadro ve iyi yönetilen süreçler olduğuna inanıyoruz. Sahada bunu karşılayabildiğimiz için büyüyoruz. Renault Trucks ile iş birliğimiz uzun yıllardır sürüyor ve aldığımız sonuçlar, beklentimizi en ideal şekilde karşılıyor.”
Korkmaz, 2025’te yaklaşık %20 oranında cirosal bir büyümeye ulaştıklarını, 2026 hedeflerinin ise yeni yatırımlarla daha ileri taşındığını da ekliyor.


Sebastian Delepine’den iş birliğine dair değerlendirme
Renault Trucks Türkiye Başkanı Sebastian Delepine, teslimatın önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Akran Grup ile uzun yıllara dayanan güçlü bir iş birliğimiz bulunuyor. Filolarını yeniden Renault Trucks ile büyütmeleri, araçlarımızın sunduğu performans, verimlilik ve toplam sahip olma maliyetindeki avantajların somut bir göstergesi. Akran Grup’un operasyonlarına değer katmaktan ve gelişen faaliyetlerinde güvenilir bir çözüm ortağı olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bundan sonrasında da iş birliğimizi daha güçlendirerek devam ettirmeyi hedefliyoruz.”
Stratejik tercih: Renault Trucks T480
Akran Grup ve Renault Trucks iş birliğinin temeli 2010’lu yıllara dayanıyor. Yeni teslimatla birlikte grup filosunun yaklaşık üçte biri Renault Trucks modellerinden oluşuyor. Akran Grup’un tercih ettiği Renault Trucks T480 çekiciler, yakıt verimliliği, gelişmiş sürüş teknolojileri, uzun yol operasyonlarına uygun dayanıklı yapısı ve sürücü konforunu artıran kabin özellikleriyle filolara önemli avantajlar sağlayan bir model olarak öne çıkıyor.
Türk taşımacılık sektörü sürücü bulmakta zorlanırken, sektörün endişelerini daha da artıran bir gelişme yaşandı. İŞKUR ve İspanyol USINTRA arasında Türk şoförlerinin yurt dışında istihdam edilmesini öngören anlaşmaya varıldı.
Başkan Aras'ın konuyla ilgili açıklası şöyle:
Türkiye, hâlihazırda ciddi bir sürücü açığı yaşarken; vize, kota ve geçiş belgesi sorunları nedeniyle uluslararası taşımacılıkta zorlanırken, Türk ihracatının yaklaşık yüzde 40’ı karayolu ile yapılırken , sektörün insan kaynağını yurt dışına yönlendiren bir yaklaşımı anlamakta güçlük çekiyoruz.
Avrupa’daki sürücü açığının, Türkiye’nin lojistik kapasitesi pahasına giderilmesi; Türk taşımacısının rekabet gücünü zayıflatacak, mevcut sorunları daha da derinleştirecektir.
Sektörün beklentisi;
Şoförlerimizin başka ülkeler için çözüm olarak görülmesi değil, Türkiye’de kalmalarını sağlayacak şartların oluşturulmasıdır.
Bu anlaşmanın, sektörün gerçekleri ve ihtiyaçları dikkate alınmadan hayata geçirilmiş olması, camiamızda ciddi bir rahatsızlık yaratmıştır.
Yetkililerden beklentimiz; taşımacılık sektörünün sesine kulak verilmesi ve Türkiye’nin lojistik geleceğini zora sokacak adımlardan kaçınılmasıdır.
Çalıştayın açılışında konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, trafik güvenliğinin altyapı, teknik uygulamalar, yasal düzenlemeler ve idari tedbirleri kapsayan çok boyutlu bir alan olduğunu belirterek, temel amacın can kayıplarını azaltmak olduğunu söyledi.
Karaloğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2021'de yayımladığı "Trafik Güvenliği Strateji Belgesi" ile 2030'a kadar can kayıplarını yüzde 50 azaltma, 2050'de ise sıfır can kaybına ulaşma hedefi konduğunu hatırlattı.

2023'te deprem ve seçim süreçleri nedeniyle denetimlerin azaldığını ve günlük ölüm ortalamasının 17,9'a yükseldiğini aktaran Karaloğlu, 2024'te denetimlerin yüzde 50 artmasına rağmen can kayıplarında yalnızca yüzde 3 düşüş sağlandığını belirtti. Karaloğlu, "Bu, 197 daha az can kaybı demek. Elbette önemli ama yeterli değil. Mevcut hızla 2030 hedeflerine ulaşamayacağımızı gösteriyor." dedi.
Trafik kültürünün eksikliğini temel neden olarak gösteren Karaloğlu, eğitim çalışmalarının anaokulundan başlaması gerektiğinin altını çizdi.
Karaoğlu, yasa dışı çakar kullanımına yönelik alınan tedbirlerin etkisini de paylaşarak, cezaların 138 bin liraya çıkarıldığını, tekrarında 276 bin lira uygulandığını, ayrıca ehliyete el koyma ve araç bağlama yaptırımlarının devreye alındığını hatırlattı.

Denetimlerin 166 binden 799 bine yükseldiğini belirten Karaloğlu, çakar kullananların 7 bin 991'den 1138'e düşerek, yüzde 86 azalma kaydedildiğini vurguladı.
"Yaptığımız incelemelerde 5 ihlalin kazaların yüzde 84'ünü oluşturduğunu gördük"
Karayolları Trafik Kanunu'nda üzerinde çalışılan düzenlemelere değinen Karaloğlu, "Mevzuat yaklaşık 190 maddeden oluşuyor. Biz bunun 36 maddesinde değişiklik öngören bir tasarı hazırladık." dedi.
Karaloğlu, "Yaptığımız incelemelerde 5 ihlalin kazaların yüzde 84'ünü oluşturduğunu gördük. Bunlar hız aşımı, kırmızı ışık ihlali, makas atma dediğimiz yasa dışı şerit değiştirme, arkadan çarpmalar ve geçiş önceliğine riayet etmemek." diye konuştu.
Özellikle hız ihlalinin her gün ortalama 10 can kaybına neden olduğunu vurgulayan Karaloğlu, 2025 yılının 11 ayında günlük can kaybı ortalamasının 16,6'ya gerilediğini aktararak, bu durumun, geçen yıla göre yaklaşık 400 vatandaşın daha az hayatını kaybetmesi anlamına geldiğini, ancak hedefler için yeterli olmadığını ifade etti.
Karaloğlu, asıl etkinin yasanın yürürlüğe girmesiyle 2026 ve 2027'de görüleceğini kaydetti.
Teknik kapasitenin güçlendirildiğini de anlatan Karaloğlu, trafik ekip araçlarının yenilendiğini, ekip ve radar sayısının artırıldığını, ayrıca yaka kamerası uygulamasının yaygınlaştırıldığını belirtti. Karaloğlu, "Bu yılın sonunda polis ve jandarmaya 111 bin yaka kamerası takmış olacağız. Gelecek yıl bu sayı 175 bine çıkacak." bilgisini paylaştı.
Karaloğlu, yaka kamerasının vatandaş ve görevliler için çift taraflı güvence sağladığını vurgulayarak, "Toplumda sık karşılaşılan 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?' yaklaşımı artık karşılık bulmayacak. Kamera her şeyi kaydediyor. Hem vatandaşı hem polisi koruyor." dedi.
Uygulamanın rüşvet iddialarını da tamamen ortadan kaldırdığını belirten Karaloğlu, "Artık böyle bir şey konuşulmuyor bile. Çünkü mümkün değil." ifadesini kullandı.

"Şu ana kadar 73 bin levha kaldırıldı, 14 bin yeni levha yerleştirildi"
Karaloğlu, Kurban Bayramı öncesinde İçişleri Bakanlığının hız denetimlerini artırdığını, sürücülere hız sınırlarına uymaları yönünde çağrı yapıldığını anımsatarak, şunları söyledi: "Her 30 kilometrede bir radar uygulaması başlatacağımızı duyurduk. Çünkü her gün 10 vatandaşımızı aşırı hız nedeniyle kaybediyoruz. Sürücüler, aynı yolda birbiriyle çelişen 50, 70, 90 gibi hız levhalarının bulunduğunu, nerede hangi sınırın geçerli olduğunun anlaşılmadığını dile getirdi. Sosyal medyada büyük bir tartışma oldu ve vatandaşın haklı olduğu ortaya çıktı. Bir hafta içinde hazırlanan raporda trafik levhalarında ciddi bir karmaşa olduğu tespit edildi. Bunun üzerine sadeleştirme çalışmalarına başladık ve süreç Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle tüm kurumlara talimat olarak iletildi. Şu ana kadar 73 bin levha kaldırıldı, 14 bin yeni levha yerleştirildi. Yıl sonuna kadar tüm karayollarında, belediye ve köy yolları dahil olmak üzere işaretlemeler tamamlanmış olacak."
Vatandaştan gelen tepkinin bu düzenlemenin başlatılmasında belirleyici olduğunu aktaran Karaloğlu, "Şimdi çok daha sade ve net trafik işaretleriyle sürücüler için kafa karıştırıcı bir durum kalmayacak. Bizim derdimiz ceza yazmak değil. Hiç ceza olmasın, hiç kaza olmasın istiyoruz. Ancak trafik kültürünü oluşturmak için caydırıcılığın gerektiği yerde kullanılması şart." dedi.

Karaloğlu, yeni düzenlemenin önemli bir dönemin başlangıcı olacağını belirterek, şöyle devam etti: "Bir trafik kültürü oluşturmak istiyoruz. Yani sadece 'ceza yazılsın, ceza olsun' gibi bir derdimiz yok. Biz hiç ceza yazmayalım, hiç ceza vermeyelim, hiç trafik kazası olmasın. Ama trafik kültürü oluşturmak için ceza, caydırıcı bir araçsa onu da kullanmamız gerekir. İnşallah şu anda yasamız Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde komisyondan geçti. Genel kurulda geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Şu anda Meclisimiz daha çok 2026 mahalli bütçesiyle uğraşıyor. Bütçe bittikten sonra bizim bu yasamız, 36 maddelik trafik yasamız yasalaşacak. İnşallah bu yeni yasayla beraber trafikte yeni bir döneme girmiş olacağız. Ama bu yeni dönemi çok iyi anlatmamız lazım. Toplumun bunu içselleştirmesi, buna pozitif yaklaşması lazım. Bütün gayenin, bütün amacın trafikte daha az can kaybı olduğunu, daha az yaralanma olduğunu ve trafikte daha az kayıp olmasını hedeflediğimizi topluma mutlaka benimsetmemiz, kabul ettirmemiz lazım."
İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, "Bunun için de üniversitelerimiz bizim için çok değerli. Üniversitelerimizin bu ve benzeri çalışmaları çok değerli. Basınımızın bu konudaki duyarlılığı çok değerli. Ben emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum." dedi.
"İstanbul, dünyada trafik sıkışıklığında birinci sırada"
Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, trafik güvenliğinin Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olduğunu belirterek, trafikte küçük yaşta kalıcı bilinç oluşturmanın ve caydırıcı cezaların hayati önem taşıdığını söyledi.
Kırk yılı aşkın süredir trafik konusunda akademik çalışmalar yürüttüğünü ve üç ayrı kazada beş yakınını kaybettiğini anlatan Ilıcalı, konunun kendisi için kişisel bir sorumluluk olduğunu ifade etti.
Her gün İstanbul'da ilkokullarda öğrencilerle bilinçlendirme çalışmaları yaptıklarını belirten Ilıcalı, "Bu alışkanlıklar okul öncesi ve ilkokul döneminde kazandırılmazsa işimiz zor.” dedi.
Ilıcalı, "Bakanımız Ali Yerlikaya ve ekibi gerçekten mükemmel bir çalışma yapıyor. Ben de katıldığım her yayında bunu açıkça söylüyorum. Denetimler artırılıyor ama kurallara uyulmadığı için kazalar azalmıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Üniversite bünyesindeki Ulaştırma Merkezi ve Trafikte Ortak Akıl Derneği olarak eğitim çalışmalarına devam ettiklerini dile getiren Ilıcalı, medyanın trafik konusundaki duyarlılığının da çok değerli olduğunu vurguladı.
Ilıcalı, İstanbul'daki trafik sıkışıklığına da dikkati çekerek, "İstanbul, dünyada trafik sıkışıklığında birinci sırada. Geçen yıla göre yüzde 12 artış var. Yollarda yılda 118 saat kaybediyoruz." dedi.
Kentte trafik tıkanıklığının geçmişte yıllık yaklaşık 6,5 milyar dolar ekonomik kayba yol açtığının hesaplandığını hatırlatan Ilıcalı, çözüm için daha fazla çalışma gerektiğini söyledi.
Alpay Lök: Trafikte 2030 hedefine sadece cezayla ulaşılamaz
Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği (TTKÖD) Genel Başkan Yardımcısı Alpay Lök, İstanbul'da düzenlenen "Trafik Güvenliği Eylem Planı 2030 Hedefleri" çalıştayında yaptığı sunumla, ülkenin trafik güvenliğinde Avrupa'nın gerisinde olduğunu ve acil mevzuat değişikliklerinin şart olduğunu vurguladı.
TTKÖD verilerine göre, 2024 yılında Türkiye'de trafik ölümleri, bir önceki yıla göre %3,0 azalarak 6.352 kişi olarak gerçekleşse de , yaralı sayısı %9,8 arttı. Lök, milyon nüfus başına trafik ölümü sayısının 2024’te 74,4 kişi olduğunu ve Türkiye'nin bu rakamla Avrupa Birliği (AB) ortalaması olan 44 kişinin çok gerisinde, listenin sonlarında yer aldığını belirtti.
📉 2030 Hedefi Risk Altında
Lök, Cumhurbaşkanlığı Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030) uyarınca 2030 yılı hedefinin, trafik ölümlerini 2020 yılı sayısının yarısına (2.433 kişi) indirmek olduğunu ancak motosiklet ölümlerindeki artış ve genel hız yükseltme kararları gibi etkenlerle bu hedefin yakalanmasının zor göründüğünü ifade etti.

Trafik Güvenliğini Tehdit Eden Kritik Başlıklar:
Denetimsiz Hız ve Güvenlik Sistemi İptali
Hız Sınırlayıcılar: Fabrika çıkışı kamyonlarda 90 km/s, otobüslerde 100 km/s olan hız sınırlayıcıların denetlenemediği ve araç muayenesinde hafif kusur olarak görüldüğü belirtildi. Otoyollarda 140-150 km/s hızla giden otobüslerin olması, iki tırın çarpışmasına eşdeğer kinetik enerji riski yaratıyor.
Elektronik Güvenlik Sistemi Manipülasyonu: 2016 model yılından itibaren ağır taşıtlara zorunlu olan AEBS (acil fren sistemi), ESP (elektronik kararlılık sistemi) ve LDW (şerit takip sistemi) gibi güvenlik sistemlerinin , sürücüler tarafından sinyal vermeden şerit değiştirebilmek veya yolcuların emniyet kemeri takmamasından dolayı ani frenle savrulmasını önlemek gibi nedenlerle iptal ettirildiği bildirildi.
Muayene Boşluğu: Bu sistemlerin Batı ülkelerinde araç muayenesinde kusur olarak işlem görmesine rağmen, Türkiye'de TÜVTÜRK muayenelerinde kusur olarak değerlendirilmemesi eleştirildi. Bu sistemleri iptal edenlere ceza verilmesi önerildi.
Kent İçi Hız Artışı Tehlikesi
TTKÖD, İstanbul'da bazı yollarda hız limitinin 50 km/s'den 70 km/s'e çıkarılmasına karşı çıktı. Hızın bu oranda artırılmasının kinetik enerjiyi %100 artırarak büyük hasar riskine yol açtığı açıklandı.
Kent içinde hız limitinin 30 km/s'e düşürülmesi ve yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı. Lök, 60 km/s hızla yayaya çarpan otomobilde yayanın hayatta kalma şansının %0 iken, 30 km/s hızda bu şansın %70 olduğunu belirtti.
Önerilen Acil Adımlar
Alpay Lök, 2030 hedefine ulaşmak için sadece para cezalarının artırılmasının yetersiz olduğunu, Trafik Kanunu'nda yeni eklemelerin gerektiğini ifade ederek, bir dizi somut öneriyi sıraladı:
İlave Teknik Güvenlik Denetimi (TGD): Makine Mühendisleri Odası (MMO) ile ticari araçlara Almanya'daki "SP" muayenesine benzer , TGD ve Filo Mühendisliği (FM) denetimlerinin getirilmesi.
Şerit ve Takip Mesafesi Denetimi: Otoyollarda EDS ile hızın yanı sıra şerit disiplini ve takip mesafesi denetimlerinin artırılması.
Araç Muayenesi Şeffaflığı: AB seviyesinde araç muayenesine (2014/45/EC) geçilmesi ve araç muayenesi kusurlar tablosunun web'de yayımlanması.
Onaylı Kask Denetimi: Motosiklet kazalarında koruyucu özelliği olmayan, sertifikasız kaskların kullanıldığına dikkat çekilerek ECE R22.06 onaylı kaskların denetiminin yapılması.
“Scania, Yeni Tesisiyle Servis Hızını ve Erişilebilirliğini Artırıyor”
Doğuş Otomotiv Scania Tuzla Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Volkan Kahya, Şekerpınar’da hizmete başlayan merkezin sahip olduğu teknoloji, eğitim altyapısı ve operasyonel kapasitesiyle markanın satış ve satış sonrası hizmet yapısında önemli bir konumda yer aldığını belirterek şöyle açıkladı; “Karayolu taşımacılığında erişilebilir ve sürekli destek sağlayan servis hizmetleri, kesintisiz operasyon için kritik öneme sahip. Biz de bu anlayışla, satışın yanı sıra bakım ve onarım süreçlerini hızlandırarak araçların serviste kalma süresini azaltan bir hizmet yaklaşımı sunuyoruz. GES ve su geri kazanım sistemleriyle donattığımız tesisimiz, sürdürülebilir ve verimli taşımacılık hedeflerimize katkı sağlayacaktır” şeklinde açıkladı.
Aynı anda 30 araç hizmet alabilecek
Toplam 41 personelin istihdam edildiği, 2.323 metrekarelik Scania Şekerpınar tesisi, aynı anda yaklaşık 30 araca hizmet verme kapasitesine sahip. Tesis, 4 liftli mekanik hat, 2 elektrik hattı, 2 kaporta ve 1 boya hattıyla müşterilerine geniş kapsamlı satış sonrası hizmetler sağlıyor.
Ayrıca 330 m² büyüklüğündeki boya ve kaporta eğitim sınıfı, çoklu marka kullanımı için uygun şekilde tasarlandı. Yedek parça deposu ise 2.700 ürün ve 17.000 adet stok kapasitesiyle hizmet veriyor.
Scania Şekerpınar tesisi, operasyonel süreçlerinde enerji ve su verimliliğini artırmak amacıyla önemli çevresel altyapı yatırımlarıyla da donatıldı. Ortak alanlarla beraber tesiste bulunan 550 kWe kurulu güce sahip güneş enerji sistemi yıllık enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılaması hedefleniyor. Çatı kurulum alanı 5.100 m² büyüklüğünde olup sistem 1.347 adet panelden oluşuyor.
Tesisin su yönetimi kapsamında gri su ve yağmur suyu geri kazanım sistemi de bulunmaktadır. 2.300 m²’lik çatı yüzeyinden toplanan suyun yıllık 984 m³ miktarla bahçe sulama ve saha temizlik faaliyetlerinde kullanılması hedeflenmektedir.
Scania, müşteri memnuniyetini merkeze alan hizmet anlayışı ve güçlü satış sonrası sorumluluk bilinciyle servis ağını geliştirmeye devam ediyor.
Törene Horoz Lojistik İcra Kurulu Başkan Yardımcısı İlker Özkocacık, Yönetim Geliştirme Grup Başkanı Aytüm Yılmaz, Tekirdağ İŞKUR İl Müdür Yardımcısı Rasim Tunce ve Tohum Otizm Vakfı Başkanı Aylin Sezgin ile İŞKUR ve vakıf ekiplerinden uzmanlar katıldı. Açılış konuşmalarında, kapsayıcı iş gücünün toplumsal faydası, iş dünyası açısından stratejik önemi ve otizmli bireyler için sunduğu fırsatlar vurgulandı.

Horoz Lojistik İcra Kurulu Başkan Yardımcısı İlker Özkocacık konuşmasında,
“Günümüzün hızla değişen rekabet koşullarında teknoloji, verimlilik ve maliyet optimizasyonu elbette kritik; ancak biz Horoz Lojistik olarak bu dönüşümün insan odaklı bir yaklaşımla ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Sürdürülebilirlik ve eşitlik ilkelerine dayanan, fırsat eşitliğini önceleyen ve insana değer veren güçlü bir altyapı oluşturmayı öncelikli hedefimiz olarak görüyoruz. Bu proje, Türkiye genelindeki diğer tesislerimize de örnek olacak ve kapsayıcılığı yaygınlaştırmak için kararlı bir adım.” dedi.
Horoz Lojistik Yönetim Geliştirme Grup Başkanı Aytüm Yılmaz ise şunları söyledi:
“Yıllar içinde kapsayıcılık ve çeşitlilik yaklaşımıyla birçok projede yer aldık. Bugün attığımız adım, şirketimizin kurumsal kültürüne ve değerlerine çok daha anlamlı bir katkı sağlıyor. İçeride verdiğimiz farkındalık eğitimleriyle, yeni çalışanlarımıza her dokunuşta kapsayıcılık ve çeşitlilik ilkemizi hissettirmeye çalışıyoruz. Umarım bu proje diğer şirketlere de örnek olur ve kapsayıcılık kültürü daha geniş bir alana yayılır.”
Tohum Otizm Vakfı Başkanı Aylin Sezgin, otizmli bireylerin toplumun her alanında yer alması gerektiğini vurgulayarak, “İş dünyasının bu konuda adım atacağına hep inandık. Bugün Marmara Bölgesi’nde bu uygulamaya öncülük eden Horoz Lojistik’i tebrik ederim. İŞKUR’un sağladığı destek süreci çok daha erişilebilir kılıyor. Bu iş birliği sayesinde gençlerimizin topluma daha güçlü şekilde katılacağına ve iş arkadaşlarıyla kaynaştıkça daha bütünleşmiş bir çalışma ortamı oluşacağına inanıyorum.” dedi.
Tekirdağ İŞKUR İl Müdür Yardımcısı Rasim Tunce, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Biz İŞKUR olarak 20 yılda binlerce kişiye istihdam sağladık ve destekli istihdam projelerine öncülük ediyoruz. Bu projeler otizmli bireylerin topluma ve çalışma hayatına güçlü şekilde entegre olmasını sağlıyor. Bugün Horoz Lojistik’te çalışan otizmli bireyler, işlerine çok sadık ve mutlu; performanslarıyla örnek teşkil ediyor. Ayrıca bu projeler aileler için de değerli. Hem çocuklarının sosyalleşmesini sağlıyor hem de ailelere kendi zamanlarını kullanma imkanı veriyor.”
Otizmli Bireyler İçin Sürdürülebilir İstihdam Modeli
Proje, Tohum Otizm Vakfı’nın uzmanlığını Horoz Lojistik’in operasyonel altyapısıyla birleştiriyor ve otizmli bireyleri çalışma hayatında bağımsızlaştırmayı hedefleyen “destekli istihdam” modeline dayanıyor. Model kapsamında, daha önce vakıf tarafından yürütülen İş Koçluğu Eğitim Programı başarıyla tamamlandı. Horoz Lojistik’te görev yapan iş koçu, otizmli bireylerin çalışma hayatındaki ihtiyaçlarına özel eğitim süreciyle yetkinlik kazandı.
Model, iş koçluğu, iş yeri ve görev uyarlamaları, çalışan farkındalığı, kapsayıcı yetenek yönetimi temelli kurum kültürü ve sürdürülebilir performans desteğini bir araya getiriyor. Bu yaklaşım, Türkiye’de lojistik sektöründe otizmli bireylerin istihdamı için örnek bir model olarak öne çıkıyor.
Proje Hakkında
Horoz Lojistik ve Tohum Otizm Vakfı iş birliğiyle yürütülen “Birlikte Daha İyi” projesi, otizmli bireylerin çalışma hayatında görünür, üretken ve kalıcı şekilde yer almasını sağlayan destekli istihdam modeline dayanıyor. Model, bireylerin güçlü yönlerini keşfetmeyi, uygun çalışma alanlarına yerleştirmeyi, iş koçluğu ile bağımsızlık ve sürdürülebilir performans geliştirmeyi amaçlıyor.
İŞKUR’un sağladığı destek, işverenler ve otizmli bireyler için kapsayıcı çalışma ortamlarının geliştirilmesinde önemli bir kamu katkısı sunuyor. Bu model, lojistik sektöründe örnek teşkil ederken, Horoz Lojistik’in toplumsal faydayı öncelikleyen vizyonunu ve sektördeki kapsayıcı yetenek yönetimi yaklaşımını güçlendiriyor.
Tolga Senyücel, “Volkswagen Ticari Araç olarak bu ürünün hem müşteri portföyümüze hem de satışlarımıza önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Bu yıl için kotalarımız sınırlı da olsa, 2025 yılında pazara sunmayı planladığımız diğer ID.Buzz modelleriyle birlikte, satışlarımızın içinde elektrikli araç satışlarının yüzde 10 pay almasını hedefliyoruz.” şeklinde bilgi verdi.
Yeni ağır hizmet tipi kamyonu IVECO S-eWay, tüm kentsel ve bölgesel ihtiyaçlara uygun esnek, sıfır emisyonlu çözümler sunmak üzere uluslararası prömiyerini gerçekleştiriyor.
IVECO, Hyundai ile geliştirilen yeni eMoovy elektrikli şasi kabin ile 2.5t - 3.5t orta hafif ticari araç segmentinde ilk kez sahne alıyor.
“Fotoğrafçılık yolculuğumun başından itibaren daima fotoğrafımdaki Kadının kim olduğunu sorguladım. Nereden geliyor? Nereye gitmek istiyor? Kimi seviyor? Nasıl seviyor? Neler ona güç veriyor? Kendini dünyada nasıl hayal ediyor? Nasıl hayal ettiği o kişi haline geliyor? Bu soruları önce kendime soruyorum, sonra onları anlatmaya çalıştığım hikayeye ya da uyandırmak istediğim duyguya yansıtıyorum. Amacım, daha açık fikirli olması ve benimle birlikte hayal kurması için izleyene ilham vermek,” diyen Avustralyalı fotoğrafçı 49. The Cal™ için Haziran ayında üç gün New York’ta ve Temmuz ayında bir gün Londra’da çok yoğun çekimler yaptı.
Pirelli Başkan Yardımcısı ve CEO’su Marco Tronchetti Provera şu açıklamada bulundu: “Emma Summerton’ın çalışmaları dikkatimi çekti çünkü fotoğrafları renk ve hayal gücü açısından çok zengin, düşsel ve sihirli bir dünyayı temsil ediyor. ‘Gerçek’ ile ‘gerçek olmayanın’ her zamankinden daha iç içe geçtiği bir dönemde yaşadığımız için bu anı yorumlayacak ve Pirelli Takviminin mirasına büyük katkı sağlayacak mükemmel bir sanatçı bulduk.”
Bir şoför için kamyonunun dikkat çekmesi kadar keyifli bir an yoktur. O yüzden dünyanın neresinde olursa olsun şoförler kamyonlarına gözü gibi bakanlar. Hatta bunun için festivaller bile düzenleniyor. Buraya katılan sürücüler modifiye ettikleri kamyonları burada sergiliyorlar.
GAİD Yönetim Kurulu Başkanı Cavit Değirmenci yaptığı konuşmada, derneğin kuruluşunun pandemi sürecine geldiğini, 2.5 yıllık kısa sürede önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Birlikte olmanın ve bir araya gelmenin heyecanını yaşadıklarını aktaran Değirmenci, “Sektörü bir araya getirip ticaretten bir önceki halka olarak amacımız kamu ile birlikte şeffaf öngörülebilen, ölçülebilen bir kurum olarak yol almak. Kısa zamanda çok güzel işler yaptık. Ankara’da her zaman kapılar bize açıktı. Ülkemizin kalkınması için neler yapabiliriz diye görüşüyoruz. Başarı birlikte hareket etmekten geliyor” ifadelerini kullandı.
Avrupa yollarında düzenli teslimat için en uzun ve en ağır kamyon kombinasyonu Scania R 770, 8x4 ait. Bu aracın toplam uzunluğu 34 metre ve 98 ton ağırlığa sahiptir. Bu 12 dingilli kombinasyon, İsveç’te elektrik santrali için talaş taşıyor.
Yeni Volvo FH, FH16, FM ve FMX serilerini yine çok konuşulacak bir video ile tanıttı. Volvo Trucks, dört yeni kamyonu üst üste koydu. Volvo Trucks Başkanı Roger Alm ise en üstteki kamyonun üzerinde poz verdi. Lansmanın nasıl çekildiği ve kimlerin emek verdiğini merak ediyorsanız...