Ar-Ge çalışmalarının sanayi ve üretimde yoğunlaştığı Türkiye’de hizmet sektöründe Ar-Ge çalışmaları bilinmiyor. Konu lojistik olunca herkesin aklına lojistiğin Ar-Ge’si nasıl olur? Sorusu geliyor. Haziran 2012’de Sanayi Bakanlığı’ndan Ar-Ge merkezi belgesini alan ve 4 yıldır önemli projelere imza atan Ekol Lojistik’in Ar-Ge Merkezi Direktörü Erdem Özsalih ile ne tür çalışmalar yaptıklarını ve sektördeki tüm süreçlerde yapılan yaratıcı tasarım ve uygulamaları konuştuk.

Lojistik sektöründe Ar-Ge’nin ne olduğunu ve nasıl bu alana uygulandığını anlatan Erdem Özsalih, üretimde Ar-Ge’nin tanımlanması ve somut olarak algılanmasının çok daha kolay olduğunu söylüyor. “Çünkü ortada somut bir ürün var. O ürünün geliştirilmesi ve pazara sürülmesi Ar-Ge’nin bir sonucu olarak rahatlıkla algılanıyor” diyor. Hizmet sektöründeki Ar-Ge’nin; ortaya sıfırdan tasarlanan bir hizmet değil, var olan hizmetlerin geliştirilmesi ve farklı iş modelleriyle bunun desteklenmesi olarak tanımlanabileceğini söyleyen Özsalih, yaptığı tanımı şu şekilde açıyor: “Taşımacılık, depolama hizmetleri yıllardır var. Bunlara alternatif yeni hizmetler ortaya koymuyoruz ama o işi nasıl yeniden tasarladığımız, hangi süreçlerle yaptığınız ve süreçlerin devamlılığını sağlamak için nasıl bir teknoloji ortaya koyduğunuz sizin verimliliğinizi veya müşterilere sunacağınız hizmetin kalitesini belirliyor. Bizim yaptığımız hizmet de bunların geliştirilmesi, zenginleştirilmesi ve yeni iş modellerinin oluşturulması.”

AR-GE FAALİYETLERİ TAŞIMACILIK VE DEPOLAMA DİYE AYRILIYOR

Ekol lojistik Ar-Ge merkezinin faaliyetleri, taşımacılık ve depolama şeklinde 2’ye ayrılıyor.  Erdem Özsalih, taşımacılıkta hem yurtiçinde hem yurtdışındaki çözümler için çalışmalar yaptıklarını söylüyor. Ve bu iki alan için yapılan çalışmaların odağını şöyle anlatıyor: “Depolama tarafında malları depo içerisinde fiziki olarak hareket ettirmek için, iş gücünü asgariye düşürecek bir takım otomasyon çözümleri, otomasyon sistemlerinin mekanik ve yazılım kısımlarının uyumlu bir şekilde çalışabiliyor olması gerekiyor. Farklı sektörlerin hatta sektörün içerisindeki farklı ihtiyacı olan müşterilerin ürün veya hizmet beklentilerinde farklılaşan ihtiyaçlarına farklı otomasyonlarla cevap verebilmek gerekiyor. Dolayısıyla taşımacılık tarafında rotalara, o rotalarda kullanılacak araçların planlanmasına, işin yürütülmesi esnasında ortaya çıkan aksaklıkları bir takım uyarı mekanizmaları ile birlikte merkezi bir şekilde izleyebileceğimiz bir yapıdan bahsedebiliriz. Depoda daha çok ürün yerleştirme ve toplamada kullandığımız otomasyon sistemlerini Ar-Ge faaliyetlerimizin odağına koyabiliriz” diyor.

DEV MÜHENDİSLİK EKİBİ

Ekol lojistik Ar-Ge merkezinde çalışmaları yazılım ekipleri yürütüyor. Bunlar bilgisayar uzmanlığı kökenli mühendisler. Otomasyon kısmında ise elektronik, mekatronik gibi farklı mühendislik dallarından gelenler var. Bunlar arasında bağlantıyı kuran hem yazılımcılarla hem elektronikçilerle çalışan süreçleri ve otomasyon sistemlerinin detaylarını tasarlayan ağırlıklı olarak endüstri mühendislerinden oluşan farklı gruplar var. Erdem Özsalih, bu ekiplerin proje bazlı birlikte çalıştıklarını söylüyor. “Üzerinde çalışılan alana göre farklı alt uzmanlık grubundaki insanlar bir araya geliyorlar. Mobil teknoloji ile ilgili bir hizmet üreteceksek bu konuda uzmanlığı olan bir yazılımcıyla bu süreçlere hakim bir mühendis bir araya gelerek bu projede görev alabiliyor. Depo elamanlarının mekanik kısmı söz konusu olduğunda bir makine mühendisi veya elektronik mühendisi o projede yer alıyor” diyor.   

KENDİ LABORATUVARINI KURUYOR

Erdem Özsalih, Türkiye’de büyük üreticilerin otomasyonlu depolar istediklerini ve ilk tercihin; yurtdışından alınan bir otomasyon sistemi ve onu çalıştıran yazılımın depoya uygulanması olduğunu belirtiyor.  Ekol Lojistik bu durumu tersine çevirmek için de adımlar atıyor. İlk başlarda donanımları farklı üreticilerden alıp sadece kendi yazılımlarını geliştiren Ekol Ar-Ge ekibi artık donanım geliştirmeye başlıyor. Bunun için Ar-Ge ekibine bağlı ayrı bir laboratuvar ortamı yaratılmış. Özsalih, Ar-Ge personelinin bir kısmının burada görev alacağını söylüyor ve “Burada; konveyör hatları, etiketleme cihazları, ürün sort etmeye yarayan mekanizmalarla ilgili prototipler ve kendimize özgü patentleyebileceğimiz otomasyon çözümleri geliştireceğiz” diyor.

EKOL AR-GE’DEN TREYLER TAKİP SİSTEMİ

Birkaç hafta içerisinde devreye alınacak olan laboratuvarda depo ekipmanlarının yanında treyler takip sistemi de üretilecek. Farklı ve özel bir takip sistemin tasarlanacağını aktaran Özsalih, hem yazılımsal hem donanımsal tarafının kendi ekipleri tarafından yapılacağını söylüyor. Treyler takip sistemi; konum bilgisi, yük ağırlığı, treyler lastik basıncı, akslara binen ağırlık gibi bilgileri anlık olarak merkeze gönderebilecek. Tabi bu sistemi daha özel kılan ise treylerin iç fotoğrafının çekilmesi. Bu şu anlama geliyor; çekilen fotoğraf dijital veriye dönüştürülüyor ve araç içerisindeki doluluk oranı tam olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca yüklerin devrilmesi ve suiistimalleri de ortan kaldırıyor. Erdem Özsalih, treylerin çekici ile kullanılmadığı intermodal taşımacılık yapan firmaların ihtiyaçlarının karşılanacağını söylüyor.



YENİ AR-GE YASASI İYİ OLDU

Yeni Ar-Ge yasasını yorumlayan Erdem Özsalih, “Bizim için iyi oldu” diyor. “Yeni yasa Ar-Ge personelinin yüksek lisans ve doktora eğitimi için geçirdiği süreleri de teşvik kapsamına dahil ediyor. Ar-Ge merkezinde çalıştırılacak temel bilim mezunlarına bir takım teşvikler sunuyor. Projeler için dışarıda geçirilen zamanlar teşvike alındı. Bu da bizim için kolaylaştırıcı bir unsur.” Özsalih, asıl önemsedikleri noktanın teşvikten çok tasdik kısmı olduğunun altını çiziyor. “Çünkü sektörümüzde yenilikçi uygulamaları hayata geçirdiğimiz, teknolojiye herkesten çok yatırım yaptığımız, bu anlamda Türkiye’nin lojistik sektöründe değil bütün sektörler içerisinde Ar-Ge’ye en fazla yatırım yapan şirketlerden bir olduğumuz tasdik edilmiş oluyor” diyor.

EKOL AR-GE 4 YILDA 130 PROJE ÜRETTİ

Ekol Lojistik’te Ar-Ge merkezi olmadan önce de benzer çalışmaları yapan bir kısmın olduğunu anlatan Özsalih, “Ar-Ge merkezi olduktan sonraki 4 yılda 130 farklı proje üzerinde çalışıldı. Bunların 10’u TUBİTAK ve Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanan, tasdiklenen ve desteklenen projeler oldu” diye konuşuyor. Yaptıkları patent başvuruları ile ilgili de “Patent konusu bizim sektör için çok zor bir alan. Üründe patentleşme çok daha kolay. Aynı ürünle ilgili 10’larca patent başvurusu yapıp farklı farklı kabuller alabiliyorsunuz. Patent konusu bizim sonradan aktif olduğumuz bir alan. Şu ana kadar 6 başvurumuz oldu.  Yazılım algoritmalarının da patentlenebilmesiyle ilgili yeni bir fırsat olduğunu gördük. Özellikle kullandığımız sistemlerde özelleşmiş algoritmalarında da patent başvuru yaparak bu sayıyı artırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuşarak hedefleri hakkında bilgi veriyor.   

HERKES KENDİ İHTİYACINI EN İYİ BİLENDİR

Ender Özsalih’e Ekol Lojistik’in de diğer firmalar gibi neden dışarıdan destek almayıp kendi Ar-Ge merkezini kurarak üretim yaptığını soruyoruz. “Bütün lojistik şirketleri kendi ihtiyaçlarını en iyi bilen şirketlerdir. Siz dışarıdan yazılım alsanız da onların size sunacağı, dikte edeceği uygulamalarla işinizi yapamazsınız. Oradan gelen insanlar size o yazılımın, o sistemin temel dinamiklerini aktarır; siz şu da olsa iyi olur, bize bunu da sunmalısınız diye birtakım talepler iletirsiniz. O firmanın özelleşmiş bu talepleri karşılayabilmesi de, sizin o teknolojiyi kullanıp kullanmama konusundaki en önemli kriterlerden biridir. Hiçbir zaman alıp da o sistemi olduğu gibi kullanmayı hiç kimse tercih etmez. Çünkü ufak gibi görünen detaylar işin yazılım kısmında büyük farklar getirebilir. Bizim bu tarz özelleştirme ve geliştirmeleri yapabilme esnekliğimiz ve kolaylığımız bu yatırımı yapmaya başlamamızın sebebiydi. 1990’ların ortasından itibaren bunu yapmaya başladık. Ekol’ün teknolojinin başındaki genel müdürümüz ve yine teknolojiden sorumlu direktörümüz firmamızın 17’inci ve 18’inci çalışanları. Firma ilk kurulduğunda yazılım geliştirsinler diye işe alınmış. Yani böyle bir vizyonla başlanmış.”

YÜZ TANIMA SİSTEMİ

Ekol Lojistik Ar-Ge merkezi verimliliği artıracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyor. Sistem depo çalışanlarının kart yerine özel yüz okuma sistemiyle giriş-çıkış yapmalarını sağlayacak. Güvenlik ve verimliği artırmak için tasarlanan sistem hakkında bilgi veren Özsalih, “Ekol Lojistik kendi çalışanlarının yanında taşeron işçiler de çalıştırıyor. Bu sayı bir depo için 100’ü geçiyor. Giriş çıkışların daha efektif olması gerekiyor. Ayrıca çalışma esnasında suiistimallerin önüne geçmek ve bunları tespit etmek için güvenlik kodları var. Kayıt yerine yüz tanıma sistemiyle bunu yapacağız. Aynı zamanda çalışma alanları arasındaki geçişlerde de hareketi algılayıp yüzü tanıyor, kimin nerede çalıştığını gösteriyor dolayısıyla verimliliği artırıyor. Şu anda sistemin laboratuvar ortamındaki tasarım çalışmaları sürüyor” şeklinde bilgi veriyor.  

İNSANSIZ DEPO İÇİ TAŞIMA ARAÇLARI

“Deponun içinde tamamen kendi kendini yöneten, kolilere taşıyabilen cihazlar konusunda çalışmalar hedefliyoruz” diyen Erdem Özsalih, bundan sonraki aşamanın da koli içinden ürünü alıp başka koliye koyan robot kolları gibi uygulamalar olacağını kaydediyor. Ekol’ün Ar-Ge merkezinden çıkan ve şu anda kullanılan “Işıklı Depolama ve Dağıtım Sistemi” de bulunuyor. Sistem ürünlerin konsolide edilmesini sağlıyor. E-ticaretin yoğunlaştığı, farklı ebat ve ağırlıktaki ürünlerin tek partide raftan ve otomasyonlu depolama sisteminden alınıp kişi bazlı dağıtım sistemine ışıklı yönlendirme ile gönderildiği bir sistem. Erdem Özsalih patentinin de alındığı bu ürünü tanımlarken “Üstün ileri teknolojiden ziyade teknolojiyi doğru alanda yaratıcı şekilde kullanmaya örnek bir çözüm. Gelen ürünlerin barkodu okutulduğu anda ışık yanıyor. Ve çalışan kişi ışık yanan koliye ürünü bırakıyor. Basit bir dağıtım sistemi ama yarattığı verimlilik kazancı çok fazla” diyerek inovasyonun bu alandaki iyi bir örneğini gösteriyor.

EKOL AR-GE’Sİ HENKEL VE UNILEVER’E KURDUĞU DEPOLAMA SİSTEMİ İLE GLOBALLEŞTİ

Ortaya konan uygulamaların ve inovasyonların ölçülen ve ölçülemeyen kazanımları olduğunu ifade eden Özsalih, depolamada kullanılan otomasyonel çözümler sayesinde yerli ve yabancı şirketlerin ihalelerine çağrılmalarını sağladığını belirtiyor. 2008 yılında Ankara’daki Henkel deposu için oluşturdukları paletli depolama modeli örnek gösteren Özsalih, bu modeli Henkel’in globalde de uyguladığını aktarıyor. Özsalih, “Sistem sayesinde Henkel 500-600 kişiyle yapacağı işi 66 çalışanla yapabiliyor. Bu modelimizi Henkel alarak Almanya’daki tesisine kurdu. Bu büyük bir know-how ve buradaki bilgimizi  Unilever’in Konya’daki deposunda da kullandık.

YENİ VİZYONUMUZ NESNELERİN İNTERNETİ

“Nesnelerin birbiriyle konuşacağı bir dünya geliyor. Ekol’ü buna adapte etmek gerekiyor” diyen Özsalih, Ar-Ge merkezlerinin bundan sonraki vizyonlarından birinin de bu olduğunu belirtiyor. Birkaç projeyle buna start verdiklerini anlatan Özsalih, “Kullandığımız teknolojiyi yenileştirmek, mobil dünyayla interaktiviteyi artıracak altyapıyla değiştirmek gibi bir misyonumuz var. Quadro sistemimizi yeniden yazıyoruz. Farklı alt yapılarda e-mobiliteye uygun programlama dilleriyle daha esnek kendi kendine öğrenebilen bir sistem olacak” diyor.

EKOL AR-GE MERKEZİ AKADEMİSYENLERİ BEKLİYOR

“Projeleri sadece kendi kaynaklarınızla yapamıyorsunuz. Akademik derinlik gerektiren bazı alanlarda optimizasyon simülasyon gibi alanlarda yerli ve yabancı üniversitelerle beraber çalışıyoruz ve projeler üretiyoruz” diyen Özsalih akademisyenlere çağrıda bulunarak,  “Ekol Ar-Ge merkezinde akademisyenleri destekleyici bir ortam var. Akademisyenlerden bize gelen başvurulara olumlu cevap vermeye çalışıyoruz” diyor.