Devnak Nakliyat Grubu Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Tekin, 30’uncu yılı için Transmedya Dergisi’ne özel bir röportaj verdi. “Dedelerimiz deve kervanları ile taşımacılık yaparlarmış, ismimizi de oradan alıyoruz. Bir anlamda dedelerimizden kalan işi devam ettiriyoruz” diyen Tekin, firmanın kuruluş sürecini şöyle anlattı: “Nakliye hayatım, 1982 yılında kurulan Devecioğulları ile başladı. Bu firma 10 ortaktan oluşuyordu ve burada araçlarımızı çalıştırıyorduk. 1983 yılında ise Cüneyt Solakoğlu’nun firması olan Ernak’ta işçi olarak başladım. 1984 yılında Avrupa’ya taşıma yapmaya başladık. 1988 yılında Devecioğulları firması kapatma kararı aldı. Borçsuz başlayıp, borçlu ayrılan bir firmayız. Bize ait olan araçları satmak için 1989 Devnak firmasını kurduk. Diğer ortaklar da araçları bize verdiler. Ticaret Lisesi’nden mezun olduğumun ertesi günü Devnak’ta işe başladım. O gün bugün devam ediyoruz.”

Okul aracım tırdı
Tırların içinde büyüdüğünü ifade eden Ömer Tekin, 1982 yılında Tır kullanmaya başladığını, okula da tırla gidip geldiğini söyledi. “Babama ‘okumayacağım, şoför olacağım’ dedim. Babam da izin verdi. Babam bana bir traktör aldı, İstanbul’a çalışmaya gönderdi. Ortaokulda tırı sanayiye bırakıyordum dönüşte alıyordum. Lisede okula tır ile gidip geliyordum. Okul aracım tırdı. O yüzden tırın her şeyini bilirim. Motoru, şanzımanı, bakımı, kaç metrelik treyler takılır…” diyen Tekin, araç ile ilgili her şeyi bildiğini ve takip ettiğini ifade etti.

Yeni nesil görev başında
Şimdilerde yeni nesli şirkette görevlendirdiğini kaydeden Tekin, “oğluma dürüst ol, çok çalış. Emek olmadan yemek olmaz. Kolay kazanılan para kolay gider” öğüdünde bulunduğunu ifade eden Tekin, nakliyecilikte itibarın paradan daha önemli olduğunu vurgulayarak “Cebimde 5 kuruş para olmadan 15 çekici, 15 treyler aldım. Bu, bana sektörde duyulan güven ve itibar sayesinde oldu” şeklinde konuştu.

Yeni nesil, çalışmadan zengin olmak istiyor
“Nevşehirliyim. Köyümde; çoban, traktör şoförü, işsiz kişileri getirip şoför yaptım. Benden ayrılıp firma sahibi olan şoförler var. Allah işlerini güçlerini rast getirsin. Halen yetiştiriyoruz. Yeni nesil, ikinci yıl tır, 5’inci yıl Devnak’ın sahibi olmak istiyor. 30 yılda ne zorluk yaşadık? Araçlarımız gemiye mi alınmadı senet mi kırdırmadık. Bu noktaya bir anda gelinmiyor ki. Yeni nesil bizim yaptığımız işi beğenmez. Sadece bizim meslekte değil bütün işlerde böyle bir nesil ile karşılaşıyoruz.”

Ulusoy bana araç satmadı
Ömer Tekin, Saffet Ulusoy ile ilgili ilginç bir anısını şöyle anlattı: “Cebimde tır alabilecek paranın yarısı vardı. Volvo almak için rahmetli Saffet Ulusoy’un yanına gidecektim, epey bir mücadeleden sonra Merter’de Ulusoy’un yanına varabildim. ‘Amca ben araba alacağım’ dedim. Beni baştan ayağı bir süzdü, ‘hangi firma, nerelisin’ diye sordu. Biz de Devnak ama Devecioğulları’nın devamıyız dedik. Babamı sordu. Bana, ‘senetlere imza atmak için baban gelsin’ dedi. Bana Volvo satmayınca ben de gidip başka marka aldım.
1995 yılında teşvik çıktı, tekrar Saffet Ulusoy’un yanına gittim. Beni tanıdı, araçları verdi. Ondan sonra çok iyiliklerini gördük. Beni U.N. Ro-Ro’ya ortak yapmak istedi, hatta ‘peşinatını ben vereyim, gir’ dedi. Ben girmedim, bugün düşününce anlıyorum ki çok yanlış yapmışım”

Nakliyeci yeniliğe ayak direniyor
Ömer Tekin, Türkiye’nin dünyanın merkezinde olduğunu ve bulunmaz bir ülkede yaşadıklarını vurguladı. “Nakliyeciler yenliğe ayak direyen bir meslek oldu” diyen Tekin, 30 yıldır nakliyecilik yaptıklarını ancak garaj yapmaktan ileriye gidemedikleri özeleştirisinde bulundu. “Borçlanmaktan çok korkuyoruz. Bir imza atarken aklım başımızdan gidiyor. 2019 yılında yatırım yapmama kararı aldık. Tabi 2-3 tane çekici ve treyler almaktan bahsetmiyorum. Zira onları peşin olarak alıyoruz” diyen Tekin, yurtdışında firma kuran ilk nakliyecilerden olmasına karşın bunu sürdüremediklerini söyledi.

Neden Doğu Avrupa?
Devnak, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya, Litvanya, Letonya, Estonya, Belarus gibi Doğu Avrupa ülkelerine yoğunlaşan bir strateji izliyor. Tekin, bunun sebebini şöyle açıkladı: “Türkiye’de tekstilin büyümeye başladığı, hatta patlama yaşadığı yıllarda Doğu Avrupa ülkelerine yoğun taşımalarımız oldu. O gün bugündür hep bu hatta kaldık. Son zamanlarda Almanya, Macaristan hattında sefer yapıyoruz. Ancak ağırlığımız halen Doğu Avrupa ülkelerinde.”

2008 yılından beri her yıl karlılığımız düştü
Nakliyeciliğin kârlılığının her geçen gün düştüğünden bahseden Tekin, eskiden Polonya’ya ayda üç sefer yapabiliyorken, sefer sayısının 2011 yılında 2.6, 2019 yılında ise 1.7’ye düştüğünü vurguladı. Antrepo boşaltmada, yüklemede, kapılarda bekliyoruz. “2008 yılından beri her yıl karlılığımız düştü. Eskiden bir araç kendi parasını hemen çıkarırdı. Bugün 8 senede arabaların parasını anca çıkarıyoruz. Böyle ticaret var mıdır? Şu anda 130 çekici ve 130 treylerim var. 2008 yılında bunun yarısı kadar aracım vardı aynı parayı kazanıyorduk.” diyen Tekin, hedeflediğiniz yerde misiniz? sorusuna şöyle cevap verdi: “Kimse hedeflediği yerde değil. Benim hayalim İstanbul’u satın almaktı. Kul çalışacak rabbim verecek. 2010 yılında bu garaja gelmeden, Cuma günü son çıkan aracın parasını verip çıkışını yaptıktan sonra evime gelirdim. Bugün aynı şartlarda çalışmıyorum.