Türkiye'nin lojistik kaderini de ellerinde bulunduran yeni nesil, şirketlerinin bugüne kadar sahip olduğu deneyimlerinin üstüne gençliğin enerjisini ve dinamizmini ekliyor. Lojistik hizmet için yeniliği ve deneyim bir arada sunmak şüphesiz başarıya kestirmeden bir yol demek. Umarız Türkiye'nin dünya çapında lojistik markasına sahip olmak, bu nesle kısmet olur.

EYÜP BARTIK

Eyüp Lojistik 3. kuşakla büyüyor  

1955 yılında Gaziantep’te tek kamyonla başlayan Eyüp Lojistik’in serüveni 3. kuşak Eyüp Bartık ile bugün 290 adetlik dev filoyla devam ediyor. Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık, yaptığı yatırımlar ve koyduğu hedeflerle Gaziantep’te bir lojistik devi yaratmaya hazırlanıyor.    Dede Ökkeş Bartık, tek kamyonuyla Gaziantep’ten Adana Fevzipaşa’ya, trene yük taşıyor. 90 kilometrelik bir mesafede 1936 model BMC kamyonuyla nakliye serüvenine o tarihi adımı atıyor. Aynı yıl ikinci kamyonuna kavuşan Ökkeş Bartık, iyiden iyiye nakliyeye ısınıyor. 1963’ten itibaren de baba Abdülkadir Bartık 2 kamyonla İstanbul-Gaziantep arası çalışmaya başlıyor. 1975’e kadar devam eden bu hat daha sonra yerini İskenderun-Irak hattına bırakıyor.

Eyüp Bartık, sonraki süreci şöyle anlatıyor: “Biz üçüncü kuşağa kamyonculuk zor geldi ve 1981’de babamız da bize hak verdi ‘kamyonculuk zor iş siz ticaret yapın’ dedi. Bize (Özcan ve Eyüp) bir iş yeri açtı. İşimiz Gaziantep’te oto yedek parçacılığı oldu. 1996’ya kadar bu işi sürdürdük. Bu işte de büyüdük, fason yedek parça ürettirip ihracat yaptık, ithalat yaptık vs. Ancak 1996’da gördük ki Gaziantep sanayisi çok hızlı büyüyor ve buraya taşıma ile lojistikte hizmet talebi yükseliyor. Mevcut nakliye altyapısı da bunu kaldıramayacak. Bunun üzerine 1996’da tekrar taşımaya girdik ve bir TIR alarak işe kolduk.”  

2001’de gaza bastık 2001 krizi sırasında lojistik işinde kalıcı olmak için ilk büyük yatırım kararını uyguladıklarını belirten Eyüp Bartık, şöyle devam ediyor: “Yurt dışına taşıma yapmak için yola çıkmıştık ve işler iyi gidince kısa sürede 2, 3, 5 TIR olduk. 2001’de 10 TIR birden aldık. 2002’de 20 tane daha. Baktık ki bu iş bize göre bütün enerjimizi buraya vermek için 2003’te oto yedek parça işini de tamamen bıraktık. Gaziantep’te üretim ve sanayi büyüdükçe şehir dışındaki nakliyeciler devreye giriyordu ama biz Gaziantepli bir lojistikçi olarak daha avantajlı şekilde öne çıkıyorduk. Bu süreçte ilkelerimiz de oluştu. Hem müşteri hem de pazar tarafından bir yere sadece yüzde 25 oranında odaklandık. Böylece riskleri dağıttık. Hiçbir müşteri kapasitemizin yüzde 25’inden fazlasını kapatamaz.”

Eyüp Lojistik’in yılda ortalama 3 bin sefer yapabildiğini belirten Eyüp Bartık, “Giderken sanayi ürünlerini götürüyoruz, dönüştü yatırım malı getiriyoruz. 2009’da 120 milyon dolarlık ihracat malı, 160 milyon dolarlık ithalat malı taşımışız. Küçük paket konusunda da tek firmayız diyebilirim. Gaziantep’ten baklava tepsisini Almanya’da adrese teslim edebiliyoruz. 100 kilogramdan 10 ton’a kadar her şeyi götürebiliyoruz. Bir yatak odası takımını bile buradan TIR’a koyuyoruz, ihracatını ithalatını yapıyoruz ve Avrupa’da müşterisine teslim ediyoruz. Parsiyel taşıma için Gaziantep, Adana ve İstanbul’dan haftanın 2 günü düzenli çıkışlarımız var. İhracat belgesi veya organizasyonu olmayan Kobi’ler için bu çok önemli bir hizmet. ” Sektörün Hızlı Balık ünvanına da sahip olan Eyüp Lojistik bu ünvanını korumak için filosunu sürekli olarak genç tutuyor. Bartık, konu hakkında şöyle konuşuyor: “İstanbul’dan Almanya’ya 50 saatte yük teslim ediyoruz. Bu işi 20 yaşındaki araçlarla yapmamız mümkün değil. Bu nedenle araç filo yaşımızı 1’e indirdik. En yaşlı aracımız da 3 yaşında.”  

EVRİM ARAS

‘Mirasa’ sahip çıktı, markalaşmayı başardı  

Anadolu’dan tek başına çıkıp, on bin kişiyle yeniden Anadolu’ya dönen Celal Aras, 2008 yılında hayata veda ettiğinde çocuklarına çok önemli bir isim bıraktı.  Bu değerli ‘mirasa’ sahip çıkan Evrim Aras, göreve geldiği günden itibaren tüm bölge temsilcilikleri, şubeleri ziyaret etti ve 10 bin çalışanla tek tek tokalaştı. Tüm personelle geleceğe yönelik yol haritasını paylaşan Aras, babasının başlattığı markalaşma çalışmalarını başarıyla sonuçlandırdı.

Aras Holding’in temelleri 1979’da Ankara’da küçük bir dükkânda atılıyor. Ülkenin ‘Doğrudan Pazarlama’ kavramına yabancı olduğu bir dönemde ‘Aras Yürüyen Mağazalar Zinciri’ dev bir pazarlama organizasyonuna dönüşüyor. Şirketin 10. yılı kutlanırken 800 kişilik kadro ve 200 araçlık filosuyla Türkiye'nin 45 noktasında varılıyor. Aras Kargo’nun temelleri de o yıllarda atılıyor. 1995’te Aras Kargo Genel Merkezi İstanbul’a taşınıyor. 1999’un ikinci yarısında, Aras Holding organizasyonunun nüvesini oluşturacak olan Aras Şirketler Grubu yapılanmasına geçme kararı alınarak, 1 Eylül 1999’dan itibarıyla yürürlüğe konuluyor.

Aile şirketi havasından çıkılarak kurumsallaşmak gerektiğine inanan Celal Aras, kargoculukta dünya ölçeğinde hizmet standartlarını yakalamak adına girişimler başlatıyor. Bu dönemde yönetmeliğin yayımlanmasıyla başlayan kurumsallaşma süreci birkaç yıl içinde Aras Kargo 2000 Projesi’ne dönüşüyor. 2003 yılı, Aras Kargo tarihinde ‘değişim ve yeniden yapılanma yılı’ olarak yerini alıyor. Lojistik yatırımları hızla devam ederken, bir yandan da kargoculukta yepyeni bir dönem başlatılıyor. 2008’de henüz 50 yaşındayken hayata veda eden taşıma sektörünün duayeni ve Aras Holding’in kurucusu Celal Aras’tan bayrağı devralan Evrim Aras, babasının başladığı markalaşma çabalarına kaldıkları yerden devam ediyor.

Aras, süreci şöyle anlatıyor: “Babamdan aldığım bu değerli ‘mirasa’ sahip çıkmak gibi bir görevim vardı. O dönemde tüm bölge temsilciliklerini, Türkiye’nin dört bir yanında bulunan şubelerimizi gezdim, 10 bin çalışanımızla tek tek tokalaştım. Onlarla geleceğe yönelik yol haritamızı paylaştım. Bu süreci tüm holding ailesi çok iyi benimsedi. Eğer ortada bir başarı varsa, bu kesinlikle takım çalışmasının eseridir. Küresel krizi önceden görerek aldığımız tedbirler sayesinde krizi erken atlattık. Yeniden yapılanarak hedeflediğimiz başarıya ulaştık. Öte yandan soyadımın ‘Aras’ olması beni daha da kamçıladı, ‘demek ki daha çok şey yapmam gerekiyor’ diye düşündüm.  Bugün 10 bin kişinin çalıştığı, Aras Holding gibi ülkemizin markalaşmış kurumlarından birinin başındayım ve başarılı olmanın en büyük nedeninin istek, azim ve inanç olduğunu düşünüyorum.” Lojistikteki başarı bizleri heveslendiriyor Evrim Aras, gelecekte kargo - lojistik sektöründe nasıl bir hedef belirlediklerini şöyle açıklıyor: “Kargo sektöründe lider olmak bize yetmiyor, daha da öteleri hayal ediyoruz. Çünkü aynı kalmanın küçülmek anlamına geldiğini biliyoruz. “7 Kıtada 7 Yıldızlı Hizmet” vizyonu ile başladığımız çalışmalarımız hızla devam ediyor. Hedefimiz, lojistik sektöründe dev marka olmak. Lojistik sektörünün tamamında hızlı adımlarla ilerleyen, uluslararası rakiplerle rekabet edebilen bir dünya markası olabilmek için büyük adımlar attık: 2008 yazında Holding bünyesindeki üç şirketimiz Fillo Lojistik, Aras Logistics ve Aras Kurye’nin güçlerini birleştirmeleri ve yönetimsel olarak tek bir çatı altında toplanmaları kararını aldık. Vizyonumuz; lojistik sektöründe farklı ve katma değerli çözümler sunarak, müşterilerin lojistik ihtiyaçlarını entegre ve verimli bir şekilde çözerek farklılık yaratmak. Bir yılda elde ettiğimiz başarı bizi daha da heveslendiriyor.” 

Sektördeki diğer temsilcilerle, özellikle kendi kuşağındakilerle iletişimi yeterli bulmayan Evrim Aras, yeni nesil arasında oluşacak güçlü iletişimin ve fikir ortaklığının sektörün gelişmesinde büyük rol oynayacağına ve taşımacılık sektörünün çözülmeyi bekleyen onlarca sorunun ancak vizyon sahibi genç yöneticiler arasındaki uyumla ve oluşturulacak sinerjiyle çözülebileceğine inanıyor. Kadın girişimciler desteklenmeli Sivil toplum örgütlerinin toplumun itici gücü olduğuna, toplumsal dönüşümlere katkıda bulunduğuna inana Evrim Aras, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği‘nin yönetim kurulu üyeliğini yapıyor. Ayrıca Türkiye Genç İşadamları Derneği, TÜSİAD ve FB Kulübü’ne üye olan Aras, genç bir iş kadını olarak kadın girişimcileri destekleyecek projelere öncülük etmek gerektiğini düşünüyor. Sosyal sorumluluk projeleri “Aras Kargo olarak Çekül Vakfı ile ülkemizi ağaçlandırmak, tüm nesilleri bu konuda bilinçlendirmek üzere Ekim 2007’de yola çıktık. “Yeşile Hayat, Hayata Yeşil” kampanyamız diğer kuruluşlara da örnek oldu. Bugüne kadar Sivas Divriği, Kars Selim, Elazığ Sivrice ve İzmir Seferihisar’da toplam 133 bin ağaç diktik. Amacımız doğadan aldığımızı doğaya geri vermek. Geçen yıl Seferihisar’da çıkan yangında kül olan alanda 12 bin ağaç diktik. Ülkemizde 2 milyon 300 bin hektarlık alan ağaçlandırılmayı bekliyor. Daha yeşil bir ülkede yaşama arzumuz bizi böylesi kapsamlı bir kampanyaya yöneltti” diyen Evrim Aras, eğitime ise ayrı bir önem veriyor.

Geçen yıl Celal Aras’ın anısını yaşatmak ve onun misyonuna sahip gençler kazandırmak amacıyla Celal Aras Eğitim ve Kültür Vakfı’nı kurduklarını belirten Aras, ilk adımı ‘Geleceğe Lider Ol’ projesiyle attıklarını söyledi. Bu proje  kapsamında ülke çapında üniversite öğrencileri arasında yapılan seçimler sonunda 45 genç yurtdışında eğitim bursu kazandı. Ünlü yazar Prof. Stefano D’Anna’nın kurduğu European School of Economics’in Floransa kampüsünde liderlik sertifika programına katılma hakkını elde eden geleceğin liderleri 3 Ekim’de Floransa’ya uğurlandı. Vakıf ‘Liderlik Kitapları’ serisinden yayımlanan Celal Aras’ın kişisel tarih anlatısı  “O Dağın Ardında Ne Var?”' adlı kitabın satışından elde edilen gelir, vakfın eğitim amaçlı birbirinden değerli projeleri için kaynak olacak. Spora da destek veriliyor Aras Holding sosyal sorumluk projelerinde sporun önemli bir yeri var. “Spora verilen desteğin ülkeye katma değer kazandıracağına inanıyoruz” diyen Evrim Aras, bugüne kadar gerçekleştirdikleri faaliyetleri şöyle anlatıyor: “Türkiye genelinde 15 ilde şehir futbol takımının saha sponsoru olduk. Aras Kargo, 2000 - 2001 yılları arasında İTÜ Erkek Basketbol Takımı’nın ana sponsoru oldu.  Bu destek daha sonra Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı’na ve 2004 yılından itibaren de Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’na veriliyor. Aras Kargo olarak aynı zamanda Basketbol Erkekler Türkiye Kupası sponsorluğunu da gerçekleştirdik.”  

ZAHİT SAĞLIK

Doğuştan lojistikçi  

Türkiye’nin lojistik sektöründeki duayenlerinden Süleyman Sağlık’ın 7 oğlundan biri olarak dünyaya gelen Zahit Sağlık, Türk TIR’larının uluslararası yollara çıkmaya başladığı 1970’li yılların sonunda, küçük bir çocuk olarak muavin koltuğunda babasıyla ülke ülke gezmeye başlıyor. 10 yaşında ilk kez direksiyonun başına geçen Sağlık, bugün yüzlerce TIR’dan olaşan Türkiye’nin en büyük firmalarından Sağlık Group Holding A.Ş ‘nin başında bulunuyor. "Doğuştan Lojistikçi” diye tabir ettiğimiz Zahit Sağlık, sadece iş hayatında etkili bir isim değil. O derneklerde etkin görev alan, çeşitli komitelerde de aktif olarak çalışan bir isim. Sektör içinde ismi en çok bilinen yöneticilerden biri olan Sağlık, 1979 yılında Sağlık Transport’ta ofis boy ile başlayıp araçların yurtdışına çıkabilmesi için Merkez Bankasından permi talebi, şoför çıkış müsaadesi, konsolosluklardan vize alımı ve sırasıyla Salı pazarı ve cami altında araçların gümrüklerden tahliyesi ve ihracat işlemlerinin yapılması, ithalat, ihracat operasyonu ve finansman ile devam ediyor. Kambiyo mevzuatının en hassas zamanlarında tamamen denetimi altında olduğu kambiyo ve operasyon servisindeki başarısı, Sağlık Transport’ta ileride lojistik alanında neler yapabileceğinin de ilk izlerini ortaya koyuyor. Aradan geçen 10 yılın ardından Sağlık, 1990’ın başında yönetici olarak Sağlık Transport’un başına geçiyor. Lojistiğin içinde bir aile Şirketin başına geçişindeki sürecin nasıl geliştiğiyle ilgili bilgileri paylaşan Zahit Sağlık, Süleyman Bey diye hitap ettiği babasının ilk önce iki abisine görev verdiğini ancak bunları kendince eleyerek en son kendisinde karar kıldığını söylüyor. Süleyman Sağlık’ın 8 çocuğu bulunuyor. Bunların sadece en küçüğü kız ve sadece kız kardeş sektöre girmiyor. Diğer  erkek kardeş ise çeşitli pozisyonlarda Sağlık Transport’ta çalışmaya devam ediyorlar. Zahit Sağlık, ağabeylerine ve küçük kardeşlerine de müdürlük yapıyor. Aralarında hiçbir sorun yaşanmadığının da altını çiziyor. Zahit Sağlık, “Şu anda şirketin Genel müdürüyüm. Ama mümkün olduğu kadar kararları hep birlikte almaya çalışıyoruz. Burada amaç hep beraber olduğumuzu birbirimize hissettirmek. Bu bağlamda bir iş bölümü yaptık. Ramiz Sağlık yurtdışı acentemiz. Hasan Sağlık antrepo ve yurtdışı şoför hesaplarından, Adnan Sağlık garaj, araç bakımından, Hüseyin Sağlık şoför alımlardan ve şoförden, Nahit Sağlık ihracattan, Varlık Sağlık ise finansmandan sorumlu. Kız kardeşimiz hiç şirkete girmedi. Evlilik yapınca ailesi ve annem ile çok vakit geçirir oldu. Özellikle benim hedefim hava kargoda bir şeyler yapmaktı. Çünkü bu sektörün gelecekte çok önemli olacağını düşünüyorum. Bu anlamda kız kardeşimin hava kargo operasyonun başında olması iyi olurdu. Bizimle birlikte çalışmasını çok isterdim.” diye konuşuyor.

Zahit Sağlık, veliahtın kim olacağına aile meclisinin karar verdiğini aktararak bunun nasıl gerçekleştiğini ise “Veliaht seçerken; öz-töz-tin-idea’nın yanı sıra, güvenilir, ileriyi görebilen, risklere görerek çabuk kararlar verip uygulama noktasında dik durabilen bireyimizi titizlikle seçiyoruz. Bu seçimi yaparken ailenin en büyüğü, küçüğü ya da ortancası ayrımı yapmıyoruz” sözleriyle açıklıyor. Tüm görevlerde bulundum Zaman içerisinde Sağlık Transport’un tüm servislerinde eleman ve yönetici olarak bulunan Zahit Sağlık, “Biz ikinci jenerasyon olarak biraz daha şanslı bir dönem yaşadık, ancak 3’üncü neslin kesinlikle iş daha zor” diyor. İkinci jenerasyon olmasına rağmen Türk lojistik sektörünün gelişimine bizzat şahitlik eden Sağlık, “Globalleşen dünya artık çok küçük görünüyor ve o küçük görüntü aynı zamanda inanılmaz bir derinlik arz ediyor. Bu da bayrağı bizden devralacak neslin; altyapısını ciddi oranda güçlendirmesi, iletişim, bilişim, teknoloji ve dış ticaret rejiminin yanı sıra yabancı dil noktasında donanımlı olmasını gerektiriyor” diye konuşuyor. Bunun da yetişme döneminde ciddi bir eğitimle mümkün olacağını belirterek, kendilerine düşen görevi de “En azından kendi içerisinde soluk alabilen homojen ve kurumsal bir şirket devretmek durumundayız” şeklinde açıklıyor.

Aile anayasası şart

Bir aile şirketi olmanın avantajları ve dezavantajlarının bulunduğunu belirten Zahit Sağlık, “Ancak avantajların edinimlere pek bir katkı sağladığı söylenemez. Bunun yanı sıra dezavantajlar önlenemezse dağılma ve yıkımı kadar gider” diyor. Aile şirketlerinde bunun önüne geçilmesi için neler yapılması gerektiğini ise, “Bu dezavantajları ortadan kaldırmanın yolu aile anayasası oluşturmakla ve kurumsallaşmayı tamamlamakla olur” diye açıklıyor. Özel hayatımız yok Zahit Sağlık, bu sektörde çalışanların iş ve özel hayatının iç içe geçtiğini belirterek en büyük zorluğun da bu olduğunu kaydediyor. “Saat 7’de iş başı yapıp, akşam 8’de evde yemek başında toplanmak pek mümkün olmuyor. Zamana söz geçiremiyoruz ve zaman bizi yönetiyor. Mesai saatlerinin dışında da toplantılar yapmak zorunda kalıyoruz. Vizyon ve misyon çokluğu da zamanınızı alıp götürüyor” diyor.

Hava ve deniz taşımacılığı en büyük amacım

Zahit Sağlık lojistik sektöründeki amaçlarını da aktarıyor: “Eğer lojistiği işiniz olarak görüyorsanız, gelecekte sizsi nelerin beklediği aslında belli. Karayolu taşımacılığı olarak başladığımız bu serüvende;gümrüklü antrepolar ve serbest depolar oluşturarak sürtünme katsayısını bir ölçüde artırdık diyebilirim. Dağıtım zincirinde, deniz taşımacılığına ve uçak servislerine kadar geniş bir yelpazede bulunmak en büyük arzum. Bunun için de şimdiden planlama ve çalışma yapıyorum. Aynı zamanda güvenilir, işinin ehli, gelişen teknolojileri ayak uydurarark oyunun dışında kalmamak ideali için çaba gösteriyoruz. Bunun yanı sıra sektöre yön veren kuruluşlar arasında yerimizi almamız da gerikiyor. Tüm bu çabalarımız bu yönde diyebilirim. Taşıdığımız sorumluluğun bilincinde olarak hareket ediyor ve tüm bu oluşumları süratli bir şekilde hayata geçiriyoruz. 10 yaşında Almanya’da tek başına bir çocuk Babam bir gün bana “Sınıfını geç seni Avrupa’ya götüreceğim” dedi. 10 yaşında iken  muavin olarak babamla ilk kez Avrupa’ya çıktım. O zaman babam Taşkın Nakliyat’ta çalışıyordu. Biz babam ve amcam ile iki araç olarak Avrupa’ya yük götürüyorduk. Hollanda’ya yükü boşalttık ve geri dönüyorduk. Almanya’dan Avusturya’ya geçerken Babam, “Evrakları al, muameleciye göster, arkada amcanın TIR’ı var onunla gel dedi.”  Evrakları aldım, amcamın yanına doğru gittiğimde amcamın orada olmadığını gördüm. Evrakları onaylatıp babamın yanına geldim: Babam da yok. Tek başıma Almanya sınırında kalmıştım. Hem ağlıyor hem de bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturuyordum. Tesadüfen babamın bir arkadaşı beni gördü ve ne olduğunu sordu. Durumu anlattım. “Sen anahtarı al, TIR’a bin ben geliyorum” dedi. Tabi ben ikilemdeyim: Babam geri dönerse beni bulamaz diye aklımdan geçiriyorum. Ancak babam da amcamın TIR’ına bindiğimi düşünüyor. 300-400 kilometre gittikten sonra amcama, “Zahit’i yolla” dediğinde kaybolduğum ortaya çıkıyor. Hemen TIR’ı bırakıp bir araca atlayıp beni bıraktığı yere geliyor. Ama ben orada yokum. Babamın arkadaşı beni babamın TIR’ının yanına getiriyor. Babam da tekrar araca atlayıp geri döndüğünde buluşuyoruz.”  

DAMLA ALIŞAN

Alışan Lojistik onunla büyüyor

Alışan Lojistik’te Tüm Operasyonlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Damla Alışan, sektördeki etkin kadın yöneticilerden biri. Alışan Lojistik’in kurucusu Ertuğrul Alışan’ın kızı olan Damla Alışan, kurumsallaşma, yeni stratejilerin oluşturulması, yeni yatırımlar ve  pazarlama konularında Alışan Lojistik’in yol haritasını çiziyor. İstanbul Üniversitesi İşletme Mezunu olan Damla Alışan, mezun olduktan sonraki iki yıl bir reklam ajansının pazarlama bölümünde çalışıyor. Bu iki yıllık çalışma hayatını ‘profesyonelliği tatmak’ olarak aktaran Alışan, burada çalışırken çok uluslu firmalarla görüşmeler yaparak bir anlamda Alışan’daki iş hayatı için tecrübe kazanıyor. Bu işten ayrılarak Alışan Lojistik’te çalışmaya başlayan Damla Alışan, ilk olarak pazarlama ve satış departmanında görev alıyor.  “İlk yıllar teklif hazırlamakla geçti. Daha sonra operasyon bölümüne geçtim. Ardından depolar derken tüm departmanlarda görev aldım” diyor.

Kimyasal taşımacılıkta bayrağı taşıyoruz

Damla Alışan göreve geldiği ilk yılları, şirkete bir şeyden katmaktan çok bir şeyler öğrenerek geçirdiğini anlatıyor.  İlk yıllarda küçük bir kadro ile hizmet verdiklerini aktaran Alışan, daha sonra ekibi aktif sorumluluk alan kişilerle desteklediklerini söylüyor.  Damla Alışan bu süreçte yaşananları şöyle anlatıyor: “Entegre lojistik hizmeti verebilmek için güçlü bir IT desteğine ihtiyaç olduğunu bildiğimiz için IT’ye önem verdik. Bunun yanında da uzmanlaşmayı geliştirmek için adımlar attık. Belirli alanlarda uzmanlaşmayı ve uzman olunan alanda en iyi hizmeti vermeyi hedef olarak koyduk. Hala bunun için sürekli çalışıyoruz. Biz kendimizi koyduğumuz çıtanın üzeride görüyoruz. Kimyada taşımacılık ve depolamada en tepedeyiz. Bayrak taşıyoruz diyebilirim.” Profesyonel bir aile şirketiyiz Bir aile şirketi olduklarını belirten Alışan, “Ancak biz profesyonelleşen bir aile şirketiyiz” diyerek aile şirketi anlayışını ortaya koyuyor.

Aile şirketi olmanın avantajları olduğunun altını çizen Damla Alışan, “Profesyonellik çok güzel bir şey ve bu sektörde gerekli, ama diğer değerlerinizi de korumak bence en başarılı sonucu getiriyor. Aile şirketlerinde kararlar çok çabuk alınabiliyor. Yönetimi Hollanda olan bir şirketin karar alıp onu yürürlüğe koyma süreciyle bizim bir kararı yürürlüğe koymamız daha farklı. Bunun avantajını kriz dönemlerinde daha net yaşıyoruz. Türkiye’de aile şirketleri dendiği zaman, aile sayısı 20’leri buluyor. Ancak biz Alışan Lojistik’te 3 kişilik küçük bir aileyiz. Diğer aile şirketlerinde gördüğümüz sorunları yaşamıyoruz” diye konuşuyor.  Peki aile şirketi olarak, olmazsa olmazlarınız var mı? Sorusuna Damla Alışan şu cevabı veriyor: “Elbette mottolarımız var. Bunların ilk başta geleni müşteriye yaklaşımla ilgili. Legal olmayan veya kanunsuz olan hiçbir şeyi yapmayız.” Diğer şirket çalışanlarıyla aynı gemide olduklarının bilinciyle hareket ettiklerinin de üzerinde duran Damla Alışan, “O yüzden amiralle erin burada çok bir farkı yok. Ekip bizim için çok önemli. Ekip ailenin bir parçasıdır. Bu sektörde ekibiyle uzun soluklu çalışan çok az şirket var. Uluslararası nakliye operasyonlarımızı yöneten Erdoğan Bey 24 yıldır bizimle birlikte. Yeni diye bahsettiğimiz kişiler 7. yılını dolduruyor” diyor.

Lojistik sektörü hızlı değişiyor

“Sektörde çalışmaya başladığım gün ile bugün arasında gece ile gündüz arasındaki kadar fark var” diyen Damla Alışan, lojistik sektöründeki değişimlerin çok hızlı gerçekleştiğini söylüyor. Damla Alışan, “Halen yapılacak çok şey var. Sektör kriz öncesinde ciddi bir ivmeyle büyüyordu. Depolara çok ciddi talepler vardı. Bence bu plansız bir şekilde yapıldı. Türkiye 72 milyon nüfusa sahip ve potansiyeli de çok büyük” diyor.   Şartlar değişiyor Sektördeki değişimlere ayak uydurmak için sürekli bir takip halinde olduklarını vurgulayan Damla Alışan, “Yeni ekipmanları, yeni teknolojileri takip etmek zorundayız. Sektörü takip ediyoruz, fuarları takip ediyoruz, yayınları takip ediyoruz, neyi nasıl iyi yaparız onun peşindeyiz. Şöyle de bir gerçek var; gerek krizlerle gerek pazarın getirdiği noktada rekabetçi olabilmek için operasyon süreçlerini geliştirip optimum haline getirmek, verimliğinizi arttırmak ve maliyetlerinizi minimize etmek mecburiyetindesiniz. 20 yıl önce yaptığınız o günkü şartlar içinde mutlaka doğruydu ancak bugün ki bu şartlarlarda üzerinde revize etmeniz gerekiyor.” Alışan yeni pazarlara açılıyor Alışan Lojistik olarak yeni hatlar açmak veya yeni pazarlara girme stratejisini benimsediklerini söyleyen Damla Alışan şöyle devam ediyor: “Ama stratejimiz oraya gidip depo açmak gibi fiziki yatırım şeklide olmayacak. Yabancı coğrafyada yatırım yaparken orayı bilen, kültürünü tanıyan bir partner ile yatırım yapmanın daha iyi olacağını düşünüyorum.  İran, Dubai, Körfez ülkeleri ve Türki Cumhuriyetleri’ni de  portföyümüze  kattık.” Alışan Lojistik, uluslararası kara nakliyesi, depo ve antrepoculuk, yurtiçi nakliye ve likit lojistik hizmetleri veriyor. Damla Alışan likit lojistik ve yurtiçi nakliyenin birinci sırada yer aldığını, daha sonra depolar ve uluslararası karayolu nakliyesinin geldiğini söylüyor.  Damla Alışan, “Yurtiçi lojistik konusunda iki yıl önce ayda 2 bin 500 kamyon çıkışı yaparken bugün 5-6 bin kamyon çıkışı gerçekleştiriyoruz. Alışan olarak zincirin o halkasında çok güçleniyoruz. Tabi yurtiçi nakliyede uluslararası nakliyede olduğu gibi belirli bir standart yok. Çok eski araç ve ekipmanlar kullanılıyor. Bu tarafta yapacak daha çok şey var ve bu alanda çok büyüyoruz” diye konuşuyor. İş-özel hayat ayrımı yok Lojistik 7 gün 24 saat sürüyor. Dolayısıyla da iş ve özel hayatınız iç içe girebiliyor. Bazen iş ve özel hayatınız arasında tercih yapmak zorunda kalabiliyorsunuz. Kendime daha fazla vakit ayırmaya da çalışıyorum. 2 yıldır Cumartesi’leri boşa çıkarmaya çalışıyorum. Bunu da başardım sayılır. Özel hayat dediğimiz şey ise bir süre sonra işe dönüşüyor. Çünkü bir süre sonra müşterileriniz veya çözüm ortaklarınız arkadaşlarınız haline geliyor.

TANER HOROZ

68 yıllık bayrak onun elinde daha da yükseliyor

Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Horoz, kültür sanat aktivitelerinden, sivil toplum örgütlerine, güncel sorunlardan özel yaşamına çok renkli bir kişilik olarak öne çıkıyor. Üniversite eğitimini Amerika’da da işletme üzerine aldıktan sonra Horoz Lojistik’te çalışmaya başlayan Taner Horoz, dedesinden babasına kalan bayrağı devralıyor.

Horoz Lojistiğin bugün ki durumunda önemli pay sahibi olan Taner Horoz, aile şirketinden kurumsal bir şirkete geçişin mimarı aslında. Horoz, “Aile şirketinde uzak bir yapıdayız. Profesyonel arkadaşlarımızla uzun vadeli stratejilerimizi oluşturuyoruz” diyor. Horoz Lojistik’in temelleri Gaziantep’te 1942 yılında Mehmet Emin Horoz tarafından atılıyor. Horoz Nakliyat olarak kurulan firma 1970 yılında Ortadoğu taşımalarına başlıyor. Bu tarihten itibaren hızlı bir büyüme içerisine giren firma, Türkiye’nin en önemli markalarından biri olmaya başlıyor. Taner Horoz ise 1989 yılında eğitimini tamamladıktan sonra Horoz Nakliyat’ta aktif olarak görev alıyor. Aradan geçen 3 yılın ardından firma 1992 yılında merkezini İstanbul’a taşıyor. Taner Horoz’un firmada aktif olarak çalışmaya başlaması, merkezin İstanbul’a taşınması için itici bir güç oluyor. Ve Horoz Nakliyat, 1998 yılında Horoz Lojistik adını alıyor.

Taner Horoz aradan geçen 20 yılda çok önemli işlere imza atarak, bugün Türkiye’nin en çok bilinen markasının geleceğini şekillendirmeye devam ediyor. Taner Horoz’un Horoz Lojistik’teki çalışması ise babasının telkiniyle oluyor. Taner Horoz bunu şöyle anlatıyor: “Firmamız yarı ortaklı bir firmaydı. Ortaklığın bitirilmesi aşaması vardı. Ben de yüksek lisans yapmak için çalışıyordum. Babam ‘Desteğe ihtiyacım var, gel’ dedi. Bu süreçte destek olmak için görev aldım. O dönem şirketin başında Baba Nurettin Horoz var. Ailece Ankara’da ikamet ediyorlar. Taner Horoz,  o dönemde babasıyla fazla vakit geçiremediğini belirtiyor: “Babam vaktinin çoğunu Mersin’de geçiriyordu. Ben de yaz tatillerinde Mersin’e giderdim. Bütün günüm Mersin Limanı’nda geçerdi” diyor. Çalış senin de olur devri bitti Zamanla iş yapış şekillerinin değiştiğinin üzerinde duran Taner Horoz, “Dedem 50 yaşında vefat ediyor.  Babam henüz 12 yaşında iken işi devralmak durumda kalıyor. Çocukluk yaşında iş hayatına girince, tüm hayatı iş oluyor. En büyük zevki iş oluyor. Her ne kadar ben artık kenara çekileyim dese de 3-5 aydan sonra dayanamayıp ‘ben işin bir ucundan tutayım’ diyor. Eskiden lojistik daha ilkeli şartlarda yapılıyordu. Globalleşme yoktu. Şirketlerin beceresi iş sahibinin yeteneği ve çalışkanlığıyla birebir orantılı gidiyordu. Ancak daha sonra uluslararası firmalar, networkler, farklı finansman modelleri oluşmaya başladı. Şimdi başarının sırrı daha karmaşık. Çalış senin de olur dönemi bitti. Çalışarak başarıya ulaşmak mümkün. Ancak başarı için çalışmanın yanı sıra daha fazlası da gerekiyor” diyerek farklı enstrümanlardan yararlanılması gerektiğini anlatıyor. Anlayışlar farklılaşıyor Taner Horoz her şeyin kompleks bir yapıya dönüşmesiyle zorlukların daha da arttığını belirtiyor.

İş ilişkilerinin farklı bir boyuta taşındığının altını çizen Taner Horoz, “Babamın bu döneme ayak uydurmakta zorlandığı taraf, hizmet sektöründeki değişimdi” diyor ve şöyle devam ediyor: “Hizmet sektörünün daha verimli olması için müşterilerle uzun soluklu ve daha açık bir ilişki kurulması gerekiyor. Müşterinin iş yapış biçimini tanıyarak, lojistik olarak onlara daha uygun bir yöntem geliştirmeniz gerekiyor. Birlikte büyümeniz, şekillenmeniz, söz konusu olabiliyor. Geçmişte ikili ilişkilerin yakın olduğu, patron patrona olduğu konumlarda bu ilişkiyi yönetmek, müşteri tedarikçi ilişkisinde kaliteyi yakalayabilmek biraz daha kolaydı. Benimle çalışıyorsa şu kadar da kazanabilmeli bakış açısı vardı.  İşlerin fiyatlandırılmasında maliyet artı kar gibi bir hesaplama tutuluyordu. Bugünkü ortamda müşteri daha ziyade 5-10 tane firmadan teklif alıyor, hangisi ucuzsa onu tercih ediyor. Alınan teklifte şirketin uzun vadede yaşayabileceği bir kar marjında olup olmadığına dikkat edilmiyor.” Aileden olan değil hak eden görev alıyor “Horoz Lojistik’te çalışan herkesi bir anlamda buranın sahipleridir” diyen Horoz, kendileri için önemli olanın müşteriye katma değer yaratılıp yaratılmadığı olduğunu vurguluyor. Bunun için çalışanlara ve tedarikçilere belli oranda yaşam kalitesi sunabilmenin önemli olduğuna değinerek “Benim birinci amacım bu. Benim çocuğum bunun içine girer mi diye bir planlamam yok. Onun kendi bileceği bir iş. Şu anda birlikte çalıştığımız ve yöneticilik için öne çıkan arkadaşlarımız var. Burada yetki delegasyonu anlamında aileden veya değil diye değerlendirmiyoruz. Önemli olan yönetim kalitesini üst çıtaya taşımak ve şirketin kurumsal kimliğini idame ettirmek” diyor.

Aile şirketi bizi tanımlamıyor 2008 yılında en çok ciro üreten şirket olduk. Ülke sıralamasında 231. sırada yer aldık. Büyük ölçekli bir şirket olarak değerlendirebiliriz. Kapsama alanımız da bir hayli bir geniş. Dolayısıyla bunları sağlayabilmek birkaç kişinin yapabileceği şeyler değil. Aile şirketinden uzak bir yapıdayız. Profesyonel arkadaşlarımızla uzun vadeli stratejilerimizi oluşturuyoruz. Ortak akılla birbirlerini ikna etmesiyle kararlar alıyoruz. Bu şekilde yol almaya çalışıyoruz. Aile şirketi kavramı bizi çok tanımlamıyor. TÜSİAD’ın lojistik komitesindeyim. TÜSİAD Türkiye’nin en önemli STK’sıdır. TÜSİAD’ın diğer birçok konuda olduğu gibi lojistik konusunda da çalışmaları var. Lojistik master planların hazırlanmasında yer aldım. Halen de bazı konulardaki çalışmalar devam ediyor. Türkiye’nin pek çok alandaki reformunda TÜSİAD’ın imzası var. 8 yıllık temel eğitim, yargı reformu ve anayasa ile ilgili çok önemli çalışmalar var. Çok değerli akademisyenlerin çalışmasıyla lojistik konusunda bir Master planının oluşturulması ve sektörün AB normlarına kavuşması hedefli çalışmalar bunlar. Renkli sosyal yaşam Kültür sanat aktivitelerine çok katılırım. STK’lar anlamında siyaset ve sosyal yaşantının Türkiye’deki gelişimiyle ilgileniyorum. Nerede fayda görüyorsam oraya giriyorum. Türkiye’nin demokratikleşmesi, azınlık hakları veya çevre ile ilgili konulurda çalışmalar yapıyorum. Örneğin Romanlar’ın Sulukule’den ayrılışını yakından takip ettim. Formal siyasette yer almayı çok sevmiyorum. Formal siyasette girişte çok büyük engeller var. Siyasi partiler çerçevesinde yapılan çalışmalarda başarılı olmak çok zor. Katkı olabilmek de çok zor. Az sayıda da olsa Türkiye’de vizyon sahibi, yurtsever insanlar darbe alarak dışarı itiliyor. Bu sistem bugün için bu hareketlere çok müsaade etmiyor.  

SELİN MAĞDENLİ

Ağır yüklerin altından başarıyla kalkıyor

Mağdenli Nakliyat’ta yönetime gelen Kerem ve Selin Mağdenli kardeşler yatırımlara ara vermeden proje taşımalarındaki ağırlıklarını sürdürüyorlar. Şirket içerisinde görev paylaşımı yapan kardeşler, kurumsal bir yapıda görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeye özen gösteriyorlar. Türkiye’nin en köklü nakliye firmalarından biri olan Mağdenli Nakliyat’ın şu an başında Kerem ve Selin Mağdenli yer alıyor. Mehmet Mağdenli’den sonra görev paylaşımı yapılan Mağdenli Nakliyat, özellikle proje taşımalarındaki üstünlüğünü koruyor.

Şirketin yeni nesil yöneticilerinden Kerem Mağdenli, Almanya’daki Main Transport’ta 2-3 yıl kadar çalıştıktan sonra Ankara’da şirketin merkezinde göreve başlıyor. Babası Mehmet Mağdenli ile çalışma fırsatı yakalayan Kerem Mağdenli’ye daha sonra kardeşi Selin katılıyor. Müşteriyle yan yanayız 1981 doğumlu Selin Mağdenli, Ayşe Abla Koleji ardından Bilkent Üniversitesi İşletme ve Bilgi Yönetimi’ni bitirdikten sonra Pan Alpina’nın Zürih merkezinde staj yapıyor. Abisi Kerem ile birlikte iş paylaşımı yaptıklarını belirten Selin Mağdenli, daha çok müşteri ilişkileri ve iş geliştirme bölümüne ağırlık veriyor. “Olabildiğince masa başından olmaktansa müşterilerimizle yan yana olmaya çalışıyoruz Aslında bu bir eskiye dönüş. Eskiden böyleydi müşterilerle daha sıcak bir ilişki vardı. Teknolojiyle birlikte telefonlar-mailler daha sık kullanır hale geldiler. Ancak biz müşterimizle yüz yüze görüşmeyi daha çok tercih ediyoruz. Masa başında kalmamayı sevmiyoruz.” Kendisini halen işi öğrenme sürecinde olan birisi olarak gördüğünü belirten Selin Mağdenli, bu sürecin iş hayatının geri kalanında da böyle olacağını söylüyor. Teknoloji sayesinde sistemlerin sürekli değiştiğini ifade eden Mağdenli, Kerem Mağdenli’nin bu konulara ağırlık verdiğini belirtiyor.

Yeni nesil lojistikçiler olarak birçok sorumluluklarının olduğunun altını çizen Mağdenli, “Her şeyden önce taşımımız gereken önemli bir ismimiz var. Türkiye’nin en eski firmalarından biriyiz. Şu an alanımızda lideriz. Bu konumumuzu sürdürmeyi istiyoruz. Bunun için kurumsallaşmaya çok önem veriyoruz. Önemli bir kurumsal bir altyapımız var ve burada aile fertleri olarak işimizi en iyi şekilde yapmaya özen gösteriyoruz” diyor. RES Lojistiğine yatırım yapıyoruz RES Lojistiği’nde ciddi bir artışın olduğunu vurgulayan Selin Mağdenli, bu alanda çok iddialı olduklarını söylüyor. RES yatırımlarının artması eğilimine paralel olarak Mağdenli’nin personel araç ve tesis olarak kendini buna hazırlayarak sadece taşımacılık değil tam lojistik, destek, kurulum ve gümrük işlemleriyle yatırımcılara hizmet verdiğine dikkat çeken Mağdenli, projeler kapsamında; Rüzgar Enerji Santrali malzemelerinin (kule, rotor kanatları, hub, nacelle) özel araçlarla nakliyesi, fabrika, liman ve şantiyelerde yükleme ve boşaltma hizmetleri ile gümrükleme ve depolama hizmetlerini sunduklarını kaydediyor. “Sektör büyüyor olduğumuz yerde saymıyoruz. Son iki yılda araç sayımızı arttırdık. RES Lojistiği için 180 ve 500 tonluk vinç aldık. Bu konuda yatırımlarımı arttırmaya başlıyoruz.  RES Lojistiğinde montaja da başladık. Şu an aktif olarak çalışıyor.” diyen Mağdenli bu alandaki piyasayı yakından takip ettiklerini ve fuar ve konferanslara katıldıklarını belirtiyor. Gabari dışı taşımalar dışında ithalat-ihracat taşımaları, proje taşımaları, fuar lojistiği, gümrükleme ve antrepo hizmetlerini de verdiklerini belirten Mağdenli, hizmet çeşitliliklerini yanı sıra sürdürülebilir kalite için de çalışmalar yaptıklarını kaydediyor.