Turkish Cargo İstikrarlı büyümesine devam ediyor

Turkish Cargo Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı Halit Anlatan, yüklerinin yüzde 49’unun transit kaynaklı olduğunu ifade ederek “Taşıdığımız kargo içinde transit taşımaların payı giderek artıyor.” dedi. 3. havalimanı serbest bölgesinin kara, demiryolu ve deniz yolu bağlantısı ile özellikle teknolojik ürünler için depolama ve dağıtım merkezi olabileceğini vurgulayan Anlatan, Turkish Cargo’nun 5 yıl içinde iki basamaklı büyümeyi hedeflediğini söyledi.

110 ülkede 279 uçuş noktasına hizmet veren Turkish Cargo, bu yılın başında açtığı yeni tesisinde operasoynel olarak çok daha hızlı ve kaliteli hizmet vermeye başladı. Transmedya Dergisi’ni yeni tesislerinde kabul eden Turkish Cargo Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı Halit Anlatan ile tesisi, sektörü ve geleceği konuştuk.

Son yıllarda Turkish Cargo’nun geniş gövdeli uçakları filosuna eklemesiyle, filosundaki uçak ve hava kargo uçak adetlerinin artmasıyla önemli bir kapasiteye ulaştıklarını ifade den Anlatan, bu artışın da beraberinde yeni altyapı gereksinmeleri beraberinde getirdiğini söyledi.

2 bin metrekarelik soğuk hava tesisi

Tesisin 5-6 yıl önce planlandığını kaydeden Halit Anlatan, yeni tesisle daha geniş kargo kabul alanlarına kavuştuklarını özellikle soğuk hava depo kapasitesini 2 bin metrekareye çıkardıklarından bahsetti. Türkiye’de yaş sebze ve meyve, balık ve ilaç dağıtımında artan bir talep olduğunu ve Turkish Cargo’nun bunu öngörerek bu yatırımı yaptığını ifade etti.

3. havalimanında Turkish Cargo’nun bugünkü alanının yaklaşık 3 katına çıkarılmasının planlandığını söyleyen Halit Anlatan, Avrupa, Afrika ve Amerika için toplama ve dağıtım deposu olarak çalışmak istediklerini kaydetti. Havalimanında yer alacak serbest bölgede ihracatta yerinde gümrükleme ile fast track-hızlı geçiş yapmak istediklerini belirtti.

Yükün yüzde 70’i yolcu uçaklarından

3. havalimanı serbest bölgesinin kara, demiryolu ve deniz yolu bağlantısı olacağına dikkat çeken Anlatan, lojistik operasyonlar için altyapının önemine değindi: “Forwarderler (kargo acenteleri) kendilerini adapte ettiler. Ancak havalimanı altyapımız ayak uyduramadı.” Transit yolcunun önemine değinen Halit Anlatan sözlerine şöyle devam etti: “Ortadoğu’dan getirdiğimizi Avrupa’ya, Avrupa’dan getirdiğimizi Ortadoğu’ya taşıyoruz. Transit taşıma yapıyoruz. Taşıdığımız kargo içinde transit taşımaların payı yüksek. Transit yolcularımız uçaklarımızın doluluk oranlarına büyük katkı sağlıyor ve bu katkıyı kargo taşımacılığında da görüyoruz.” Havayollarının kapasitelerini paylaştıklarını ve bunların artısının eksisinden daha fazla olduğunu söyleyen Anlatan, Turkish Cargo’nun da böyle bir adım atabileceğine değindi. 

Kimler hava kargoyu tercih etsin?

Üniversitelerle yakından bir işbirliklerinin olduğunu kaydeden Halit Anlatan, ”Üniversiteler buraya gelip ziyaret ediyorlar. Zaman zaman onlar bizi çağırıyor, biz gidiyoruz. Birlikte yaptığımız çalışmalar var. Gizlilik sözleşmesi yapıp, hadi bu bizim darboğazımız bununla ilgili proje üretin dedik.” şeklinde konuştu. Lojistiği tercih edecek öğrencilerle ilgili olarak Anlatan, şunları söyledi: “Hava kargonun bir tarafında lojistik diğer tarafında havacılık var. Havacılıkta çok kural var. Güzel yürüyen bir iş. Lojistiği havacılığa eklediğinizde ortaya 7/24 aktif bir iş çıkıyor. Hep uyanık oluyorsunuz. Meraklı olmanız gerekiyor. Muhasebe işi değil. Sorun çözümüne yönelik sabırlı olunması lazım. İletişime açık olunacak. Bu özelikler var ise, hava kargo iyi bir tercih.”

Siz kazanınca çevre de kazanıyor

Havacılıkta çevreci çalışmalara da değinen Anlatan, son olarak 92 adetlik uçak siparişi için Pratt & Whitney marka motor alınacağını söyledi. Yeni motorların eski teknolojiye göre daha iyi performans gösterdiğine değinen anlatan, “Siz kazanınca çevre de kazanıyor. Sonuçta yaşanabilir çevre hepimiz için en güzel şey. Airbus ve Boeing daha ekonomik ve çevreci ürünler için çalışıyor.” dedi.

Son olarak e-ticaretin hava kargo pazarında arttığının altını çizen Anlatan. Turkish Cargo’nun bu ticaretten yüzde 3 civarında pay alabildiğini söyledi. Dünyada ekspres taşımacılığın arttığına da değinen Anlatan, refah ve milli gelirin artmasıyla her iki ticaretin de artacağını savundu.

Pegasus Cargo kendisiyle yarışıyor

Pegasus Cargo, düşük maliyetli havayolu (low cost carrier) olmasına rağmen aylık bin tonluk yükü İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan 3 kıtaya ulaştırarak gelişimini sürdürüyor. Pegasus Cargo Direktörü Aydın Alpa, artık kendileriyle yarıştıklarını belirterek “10 yıl önce bütün yıl taşıdığımız kargodan daha fazlasını bugün bir ayda taşıyoruz” diyor. Alpa, önümüzdeki aylarda Pegasus Hava Yolları’nın iç hat tarifeli seferlerinde; havalimanından havalimanına, direkt olarak şahıslardan kargo kabul hizmeti vermeye başlayacaklarını da söylüyor.

Pegasus Cargo, hizmet verdiği ilk yıldan itibaren çift haneli büyüme başarısı göstererek bugün yıllık 10  bin tonunun üzerinde yük  taşıyan önemli bir marka konumuna geldi. Aydın Alpa liderliğinde 37 ülkede 91 havalimanında alt yapısı müsait tüm meydanlara yük taşıyan Pegasus Cargo, geçtiğimiz yıl 10 bin 41 ton yük taşımıştı. Marka, 2015’in ilk 3 ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 14,67 büyüyerek 2 bin 656 ton yük taşıması yaptı.

Pegasus Cargo Direktörü Aydın Alpa, Pegasus Hava Yolları’nın Temmuz 2015 itibari ile yaş ortalaması 5,07 olan 64 uçaklık filoya sahip olduğunu belirterek, amaçlarının her uçakta kargo yükü taşımak olduğunu söylüyor. Pegasus’un, 2015 yılında 4 yeni uçuş noktasını uçuş ağına kattığını ve hali hazırda uçtuğu destinasyonlara yönelik uçuş frekansını da arttırdığına değinen Alpa, bu dönemde yurt dışında Gatwick, Oslo ve Kutaisi’ye ilk uçuşun gerçekleştiğini belirtiyor. Pegasus Cargo’nun dünyada sayılı örnekleri olduğuna değinen Alpa, low cost carrier havayolu özelliğine sahip olmasına rağmen Türkiye’de hava kargoda operasyonunu bu ölçekte gerçekleştirebilen başka bir havayolu olmadığına dikkat çekiyor.

Sabiha Gökçen Havalimanı hub oldu

Aydın Alpa,  uçuş noktalarının sürekli olarak arttığını ve artık kargo taşıyan diğer global havayolları ile aynı noktalara geldiklerini anlatıyor. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın önemli bir hub olmaya başladığını dile getiren Alpa, sözlerine şöyle devam ediyor:  “Sabiha Gökçen Havalimanı ile Avrupa, Rusya, Türki Cumhuriyetleri, Ortadoğu, Kuzey Afrika’ya hava kargo operasyonlarımızı arttırarak devam edeceğiz. Biz kendi hub’ımızla daha da büyüyeceğiz. Çünkü Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ticareti sürekli olarak artıyor. Ticaretin artması ve devamı için ulaşım koridorlarının daha sağlıklı olması gerekiyor.”  

Pegasus Cargo’nun büyümesini yapılanmasıyla da desteklediğini açıklayan Aydın Alpa, kargo rezervasyonları ve tüm satış aktivitelerini Pegasus Cargo bünyesinde topladığını açıkladı. “Bu sayede acentelerimiz artık rezervasyon esnasında doğrudan bizimle irtibata geçerek ilk elden ve hızlı bilgiye erişiyor” diyen Alpa, gelecek dönemde Türki Cumhuriyetleri, Uzakdoğu, ve Ortadoğu’da daha etkili olacakları bilgisini veriyor.

İç hatlarda bireysel gönderiler de taşınacak 

Önümüzdeki aylarda Pegasus Hava Yolları iç hat tarifeli seferlerinde havalimanından havalimanına, direkt olarak şahıslardan kargo kabulüne başlayarak kargoların sevkiyatını ve teslimini sağlayacaklarını ifade eden Aydın Alpa, kargoların tesliminin, rezervasyon alınmadan direkt olarak havalimanına şahıslar tarafından yapılacağını ifade ediyor.

Pegasus Cargo’nun bugünkü yakaladığı başarının önemli bir ekip başarısı olarak görülmesi gerektiğini aktaran Aydın Alpa, hava kargo operasyonlarında lojistik bölümlerinden mezun gençleri işe aldıklarını; hem onları yetiştirdiklerini hem de onların dinamizmini işlerine değer olarak kattıklarını dile getiriyor. Orta ve üst düzey yönetici ekibinin sektörde deneyimli isimlerden oluştuğunu dile getiren Alpa, hizmet sektöründe insan kaynağının çok önemli bir rol oynadığını dile getiriyor. Beraberinde çalışan kadronun başarılı olmadan hiçbir yöneticinin başarılı olamayacağını dile getiren Alpa, başarılarında tüm diğer departmanların yöneticilerinin de katkısı olduğunu ve bu yüzden her birine ayrıca teşekkür ettiğini söylüyor.     

Mars Hava Deniz Kargo 145 ülkeye sorunsuz ulaşıyor

Türkiye’de e-awb’yi sistemsel olarak ilk uygulayan firma olan Mars Hava Deniz Kargo, şu anda e-freight uygulaması üzerinde çalışıyor. Mars Hava Deniz Kargo Genel Müdür Yardımcısı Aydın Çevik, güçlü acente işbirlikleri ile 145 ülkeye sorunsuz erişebildiklerini, Hitachi ile 2013 yılında gerçekleşen ortaklıkla çok daha güçlü bir erişebilirliğe ulaştıklarını vurguladı.

Lojistik sektöründe hava kargonun nasıl bir yeri var?

İletişim ve teknolojinin son derece hızlı gelişmesiyle birlikte talep ve tüketim dünyada çok hızlı bir devinim içerisinde. Günümüzde ürünlerin raf ömrünün çok kısa olduğunu düşünürsek; ucuz maliyetle ürünün pazara sunulmasından çok, daha hızlı sunulabilmesi önemlidir.

Uçaklardaki teknolojik gelişme, kapasite artışı, dünyada neredeyse her coğrafyada iç noktalarda bile açılan havalimanları sayesinde her yere çok kısa sürede ulaşım, hava kargoyu lojistiğin bütünleyici - önemli bir parçası haline getirmiştir.

Numuneler, değerli, bozulabilir, üretimde işleyişi engelleyen yedek parçalar hava kargo ile çok kısa sürede taşınabilmektedir. Böylece ürünlerin kısa sürede ulaştırılması taşıma zinciri içerisinde kargonun uzun süre zincirin içinde kalmasını engelleyerek zarar ve kayıpların önemli ölçüde azalmasına olanak tanımaktadır.

Bunların dışında yeni pazarlarda iş birlikteliklerin kurulması başlangıcında numunelerin taşınması, hızlı bir şekilde pazara sunulması, ön değerlendirilmelerin yapılmasında hava kargo önemli bir yere sahip. Diğer taşıma modlarının kullanılmasında olası aksamalarda hava kargo her zaman müşterilerin sigortası konumunda. Üretimde yaşanabilecek bir gecikmede denizyolu ya da karayolu ile sevkiyat süresinin anlaşılan teslim tarihini riske atması halinde maliyeti yüksek olmasına karşın hava kargo firmaların tek alternatifi.

Bugün dünyanın içinde bulunduğu kriz içerisinde hava kargo taşımalarına baktığımızda önem daha da artmıştır. Çünkü siparişler küçülmüş ve hava kargo ile nakit akış hızı artmıştır. Depolama ihtiyacı duymadan firmalar talep miktarı kadar sevkiyat gerçekleştirebilmekte ve teslimin erken gerçekleşmesinden mal bedellerini daha erken sürede tahsil edebilmekteler. Her ne kadar önem artmıştır desek de orantısal olarak baktığımızda 2008 yılındaki krizden sonra toparlanmaya başlayan hava kargo, 2014 yılı sonbaharından itibaren global krizin etkisiyle yine gerileme dönemine girmiştir.

Yaşadığımız bu dönemde artık lojistik içerisinde hava kargo olmazsa olmazlardan bir taşıma modelidir.

Hangi kargolar daha çok havayolu ile taşınıyor? Dünyadaki yük trafiğine bakıldığında nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Burada üründen ziyade kıymet ve zamanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Yükte hafif pahada ağır deyiminde olduğu üzere kıymetli taşlar, mücevherat genellikle hava kargonun tercih edildiği ürünlerden. Tıbbi ürünler, ileri teknoloji ürünler (tablet, telefon, vb), moda, bozulabilir (perishable) ürünler doğası gereği zamanın hassas olduğu kargolar olduklarından hava kargonun tercih edildiği ürün grupları olarak öne çıkmaktadır.

Genel gruplandırma yapacak olursak;

-Teknolojik ürünler -Moda -Bozulabilir kargolar, dondurulmuş gıdalar -Numuneler -Ara üretim malzemeleri -Nihai kullanıcı ürünleri hava kargonun daha sık tercih edildiği ürün gruplarıdır.

Ayrıca kıtalararası ve iç noktalarda da ulaşılabilirlikten dolayı hava kargo tercih edilmektedir. Diğer bir tercih de siparişin yetiştirilmesinde zamanın önemli olduğu tüm ürün gruplarında hava kargo kullanılmaktadır.

Ticaret hacminin büyüklüğüne paralel olarak Dünyada hava kargo taşımalarının önemli bir kısmı Asya-Amerika, Asya - Avrupa, ve Avrupa-Amerika arasında gerçekleşiyor. Diğer yandan  Afrika ve Türkiye’nin de bu anlamda gelişme gösteren bölgeler arasında olduğunu söyleyebiliriz.

Mars’ın hava kargoya özel rakiplerinden ayıran hizmetleri var mıdır?

Bizim başarımızın arkasında çok uzun yıllardır bizlerle birlikte olan çalışma arkadaşlarımız var. Uzun yıllara dayanan tecrübeleri ile bu arkadaşlarımız süreci son derece başarılı olarak yürütüyorlar. Müşterilerimizi dinleyerek tüm alternatifleri sadece maliyet üzerinde odaklanmadan müşterilerimizle birlikte değerlendirip yönlendirmeler yapıyoruz. Bu sebeple taşıma sürecinde ciddi sıkıntılar yaşamıyoruz.

Bizim tercih edilmemizdeki en önemli sebeplerden birinin taşıma sürecinin öncesinde ve sonrasında verdiğimiz hizmetler olduğunu biliyoruz. Türk müşterisinin karşılıklı iletişime önem vermesinden dolayı tüm bilgi akışlarımızda her aşamada müşterilerimiz talepte bulunmadan mutlaka bilgilendirme yapıyoruz. Kurucu üyesi olduğumuz WIN network ile 74 ülkeye sorunsuz erişebiliyoruz. Üye acentelerin seçiminde lokal fakat ülkelerinin en iyi hizmet sunan butik acenteler tercih edildiğinden hızlı, ekonomik ve özel servisler sunabiliyoruz. Ayrıca bağımsız acentelerle uzun yıllardır süren işbirlikteliklerimizle bugün tüm kıtalarda her ülkede hizmet verebilecek konumdayız. Hitachi ile 2013 yılında gerçekleşen ortaklığımızla çok daha güçlü bir erişebilirliğe ulaştık.

Müşteri Geliştirme bölümümüzle her verdiğimiz hizmeti müşterilerimizle beraber değerlendiriyoruz ve bize yapılan eleştirileri asla olumsuz olarak görmeyip, süreçlerimizi yeniden gözden geçirip, gerekli noktalarda iyileştirmeler yapıyoruz. Ve gerçekleştirdiğimiz her yeniliğimizi de müşterilerimizle paylaşıyoruz. Müşterilerimizi kar merkezi olarak değil uzun vadeli bir birliktelik olarak karşılıklı kazan kazan felsefesiyle görüyoruz.

Sistemsel olarak Türkiye’de e-awb yi uygulayan ilk firma olarak işlerimizi kağıtsız ve elektronik ortama aktararak daha hızlı hizmet vermeye başladık. Şu anda çalışmalarına devam ettiğimiz e-freight uygulaması ile de havayolu – yurtdışı partnerlerimizle veriyi elektronik ortamda paylaşarak çok daha hızlı ve kesintisiz hizmet sunmaya başlayacağız.

Hava’nın toplam lojistik cirosundaki payı nedir?

Bu konuda çok net veriler olmamasına karşın Türkiye lojistik pazarının büyüklüğü 150 milyar olarak tahmin ediliyor ve potansiyelin ise bunun 2 katından daha fazla olduğu biliniyor.

TUIK 2014 verilerine baktığımızda ihracatımızın yüzde 55’i denizyolu, yüzde 35’i karayolu, yüzde 9’u havayolu ile; ithalatımızın ise yüzde 58’i denizyolu, yüzde15’i karayolu ve yüzde 10’u havayolu ile gerçekleştiğini görüyoruz.

Türkiye hava kargo pazarında hangi noktada, neler yapılabilir?

Türkiye bu konuda son yıllara kadar bölgedeki stratejik konum üstünlüğünü maalesef iyi değerlendiremedi. Ancak yeni yasal düzenlemeler sonrasında kurulan özel havayolları, açılan havalimanları, THY içerisinde yeni yapılanmalarla birlikte son yıllarda Türkiye aradaki açığı kapadı. Ortadoğu menşeli havayollarının nakit sorunlarının olmaması ve bu ülkelerin havayollarına yaptıkları ciddi yatırımlar dikkate alındığında aslında THY ile birlikte Türkiye’nin çok yol aldığını söyleyebiliriz. Çok farklı coğrafyalara uçuşlar, kullanılan uçaklardaki kapasiteler, Ortadoğu’daki sorunlar, Avrupa’da uçuşlara getirilen yasaklar ve işletim maliyetleri Türkiye’nin bu anlamda yolunu açtı. Tabi tüm bu olumlu gelişmelerin yanında Türkiye’nin gümrük anlamında, kargo elleçlenmesi, kargo tesislerinin yetersizliği ve kargo güvenliği konusunda çözmesi gereken sorunlar hala devam etmekte.

Forwarderlerin bu alanda çözüm bekleyen sorunları nelerdir?

Türkiye’de maalesef gümrük sürecinde öngörülebilirlik ve basitlik anlamında yapılacak işler var. Tüm tarafların daha hızlı ve efektif hareket edebilmesi için güvenli kargo anlamında başlatılan mevzuat çalışmalarının biran önce tamamlanması önemli. Kargo elleçlenmesinde yaşanan sıkıntılardan dolayı zaman kayıpları, -her ne kadar THY’nin yeni açtığı Kargo Terminali sıkıntıları azaltmış olsa da- kargo tesislerinin yetersizliği, Sabiha Gökçen Havalimanında işlemlerin ağır olması, sektörün hızlı büyümesinden dolayı nitelikli iş gücü istihdamındaki sorunlar sektörün önde gelen sıkıntıları olarak sayılabilir.

Ülkelere göre yapılan Lojistik Performans Endeksinde Türkiye en düşük puanı (2014 yılı 30. Sırada) “Lojistik hizmetlerin kalitesi ve rekabetçiliği” kriterinde aldı. Bunun iyileştirilebilmesi için; en azından hava kargo taşımalarında forwarderların kendi paletlerini hazırlayabilmeleri ya da limanlarda kendi araçlarıyla hizmet sunabilmelerine imkan sağlanması önemlidir.

Atlasglobal, Avrupa ve transit pazardan daha çok pay almayı hedefliyor

Yeni açılan hatlarla birlikte Avrupa pazarından pay almayı ve transit taşıma oranını arttırmayı hedefleyen Atlasglobal,  yeni hat ve filo ile birlikte 20 bin tonluk bir kapasiteye ulaşacak. Yılın ilk 5 ayında önceki yıla göre yüzde 70 büyüdüklerini ifade eden Atlasglobal Havayolları Kargo Direktörü Şebnem Şaylı, Türkiye’nin 3. Havalimanı ile birlikte lojistik hub olma yolunda önemli bir adım atılacağını ve transit taşımacılığı kolaylaştırıcı bazı iyileştirmelerin yapılmasının da bu sektördeki gelişimi hızlandıracağını ifade etti.

Uluslararası alanda büyüme stratejileri doğrultusunda yurt dışı uçuş ağını Doğu’dan Batı’ya genişlettiklerini belirten Atlasglobal Havayolları Kargo Direktörü Şebnem Şaylı, haziran ayı içerisinde Avrupa’da Amsterdam, Düsseldorf ve Köln’e, Asya’da ise Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e, Temmuz ayında da Paris’e tarifeli seferlerinin başladığını kaydetti. “Yurt dışında bu 5 merkezi ulaşım ağımıza eklemek bizim için önemli bir adım oldu.” diyen Şaylı, Ukrayna’da üç önemli ticaret merkezinin de Eylül ayında uçuş ağına katılacağı bilgisini verdi. Şebnep Şaylı,  yeni açılan ve açılacak olan hatlarla Avrupa pazarından daha çok pay alabilmeyi ve ulaşım ağlarının genişlemesiyle birlikte transit taşıma oranlarını arttırmayı hedeflediklerini söyledi.

Yüzde 70 artış

Şebnem Şaylı, son iki yıldır kargo gelir ve hacim istatistiklerinin yükselen bir ivme gösterdiğine işaret ederek “2014 yılının aynı dönemi ile karşılaştırırsak Mayıs ayında yaklaşık yüzde70 oranında bir artış kaydettik.” dedi. 

Yani hatlar ve filo planları neticesinde yıllık 20 bin ton civarında bir kapasiteye ulaşacaklarını kaydeden Şaylı,  sözlerine şöyle devam etti: “Yolcu uçakları ile yapılan kargo taşımacılığında her iki tarafta da optimum kapasite kullanımını sağlayabilmek için operasyon ve satış birimlerinin azami koordinasyon içerisinde çalışması gerekiyor. Biz de tüm ilgili departmanlar ile sürekli yakın irtibat halinde çalışıyoruz. Kesintisiz ve sürekli bilgi akışını sağlayabildiğiniz durumda her iki tarafta da gelir maksimizasyonunu ve en önemlisi de müşteri memnuniyetini  sağlayabilirsiniz.”

Türkiye nasıl ‘hub’ olacak?

Türkiye’nin hava kargodaki yerini de değerlendiren Şaylı, Türkiye’nin coğrafi konumunun bile Türkiye’yi transit merkezi haline getirecek bir itici güç olduğunu dile getirdi. “Bunu sağlamak için altyapı problemlerinin çözülmesi ön koşul elbette.” diyen Şaylı, yapılacakları şöyle dile getirdi: “Elleçleme açısından ciddi bir kapasite sıkıntısı yaşanıyor. 3. Havalimanının açılması ile bu sorunun giderilmesi mümkün olacaktır. Karayolu, deniz, demir ve havayolu taşıma modları arasında entegrasyonun sağlanması ve gümrük mevzuatında transit taşımacılığı desteklemeye yönelik kolaylıklar sağlanması durumunda Türkiye’nin bir “hub” olarak hava kargo pazarında önemli bir görev üstlenmemesi için herhangi bir  neden yok...”

Transit taşıma kolaylaştırılmalı

Hava kargo sektörünün çözülmesi gereken sorunlara da değinen Şebnem Şaylı, öcelikle, hava kargo sektörünün parçası olan her kurumun (Havayolları, Yer Hizmeti Kuruluşları, Hava Kargo Acenteleri v.b.) gerek kapasite gerekse teknik donanım açısından günümüz gereksinimlerini karşılayan elleçleme imkanlarına olan ihtiyacın karşılanmasının önemini dile getirdi. Şaylı ayrıca, gümrük uygulamalarında özellikle transit taşımacılığı kolaylaştırıcı bazı iyileştirmelerin yapılmasının da bu sektördeki gelişimi destekleyeceğini ifade etti. 

Hava kargonun lojistikteki payı yüzde 3

Omsan, havayolu taşımacılığı kapsamındaki faaliyetlerini artırmayı önemli hedefleri arasına koyarak, bu amaçla havacılık faaliyetlerini 2012 yılında Hava Kargo Müdürlüğü çatısı altında birleştirdi. 1999 yılından beri IATA lisansına sahip olan Omsan, uluslararası lojistikçileri bünyesinde barındıran ve dünyanın en etkin küresel lojistik ağlarından biri olan World Cargo Alliance üyesi olarak sahip olduğu acente bağlantıları ve havayolları ile yapmış olduğu özel anlaşmalar ile müşterilerine rekabetçi fiyatlarda hava kargo hizmetleri sunuyor.

Omsan, müşteri profili ve süregelen operasyonları ile uyumlu olarak hava kargo taşımacılığı kapsamında daha çok Avrupa ve Uzakdoğu pazarlarından konsolide yük taşımacılığını gerçekleştiriyor. Omsan, yoğunluklu olarak ithalat taşımalarını gerçekleştirmekle birlikte ihracat taşımaları kapsamında da AB, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine odaklanıyor. Omsan böylece hem pazar payını hem de yurtdışı acente bağlantılı işlerinin oranını artırmayı hedefliyor.

Hava kargo taşımacılığı kapsamında ağırlıklı olarak otomotiv yedek parça, elektronik malzemeler ve medikal parçaların taşımaları gerçekleştirildiğini ifade eden Omsan Genel Müdürü Osman Küçürertan, Türkiye’deki hava kargo taşımacılığının Türkiye lojistik cirosunun içindeki payının yaklaşık yüzde 3 civarında olduğu bilgisini verdi. Hava kargo faaliyetlerinin Omsan’ın cirosu içindeki oranı her geçen gün arttığına da değinen Küçükertan, Türkiye hava kargo pazarında neler yapılabileceğini şöyle sıraladı:

“Kıtalararası kavşak noktasında bulunan Türkiye, uluslararası hava taşımacılığında önemli ve stratejik bir konuma sahiptir. Gelişen bir pazar olması ve coğrafi avantajı Türkiye’yi cazip kılmakta ve çok sayıda global forwarder şirketi Türkiye’de ofis açmaktadır. Bu durum pazarın gelişimine olumlu etki yapmakta ve Türk hava kargo şirketlerinin daha rekabetçi koşullarda çalışmalarını sağlıyor. Havalimanlarında kargo taşımacılık ve elleçleme hizmetlerinde operasyonel olarak iyileştirmeye açık alanlar bulunuyor.”

Forwarderlerin bu alanda çözüm bekleyen sorunlarını hakkında da görüşlerini dile getiren Osman Küçükertan, özellikle yaz sezonu gibi yolcu trafiğinin yüksek olduğu dönemlerde uçaklarda doğal olarak yolcu bagajına öncelik verilmesi ve bu yüzden kargolar için yer bulunamaması sektör için önemli bir zorluk olduğunu dile getirdi. Hava kargo taşımacılığının yaklaşık yüzde 80’inin yolcu uçakları ile yapılıyor olmasının yaşanan zorluğun önemini ortaya koyduğunu belirten Küçükertan, “Bir diğer sorun ise havalimanlarında kargo elleçleme amaçlı kurulacak ofislere yönelik yeterli miktarda alan olmamasıdır. Bu sebeple ofis kiraları yüksek seyrediyor, bu durum forwarder şirketlerin maliyetlerini olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye’de hava kargo sektörünün, altyapıdaki yetersizlikler ve bürokratik sorunlar nedeniyle hizmet kalitesinde olması gereken noktada henüz olmadığı değerlendiriyor. Bu sorunlar sadece hava kargo taşımacılığını değil, diğer tüm taşımacılık türlerinin gelişimini de etkilemektedir. Altyapı sorunlarının çözülmesi, bürokratik işlemlerin iyileştirilerek hızlanması ve hava kargo taşımalarına uyumlu hale getirilmesi sektörü daha ileri bir konuma getirecektir” şeklinde konuştu.

Lufthansa Cargo Türkiye hedefleri ikiye katladı

2015 yılının sektörün beklentilerini karşılayan bir yıl olacağını belirten Hasan Hatipoğlu, Lufthansa Cargo Türkiye’nin 2015 yılında finansal hedeflerini ikiye katladığını söyledi. Birinci önceliklerinin en üst kalitede servis olduğunu da belirten Hatipoğlu, Lufthansa Cargo Türkiye ekibinin bütün kriterlerde Türkiye’deki rakiplerine büyük fark atmakla kalmayıp, Lufthansa Cargo içi ülkeler arası rekabette de en yüksek sonuçları aldığını kaydetti. 

Lufthansa Cargo global olarak 4 kıtada yaklaşık 100 ülkede ve 300 varış noktasına 11 adet farklı ürün seçeneği ile hava kargo taşımacılığı yapıyor. Söz konusu ülkelerdeki 50 destinasyona 104 ton kapasiteli B777F ve 93 ton kapasiteli MD11F tipi kargo uçağı ile hizmet sunuyor. 2014 senesinde gerçeklesen 1.669 ton toplam kargo ve postanın bölgelere göre dağılımı ise yüzde 33.3  Avrupa, yüzde 30.7  Kuzey ve Güney Amerika, yüzde 8 Afrika ve Ortadoğu,  yüzde 28  Uzakdoğu olarak gerçekleşti.

Türkiye pazarında kış sezonu haftada 4, yaz ise 3 sefer ile 93 ton kapasiteli MD11F İstanbul - Frankfurt Kargo uçağı ile hizmet veren Lufthansa Cargo, buna ek olarak Frankfurt`a günde 3 adet yolcu uçağı kargo kapasitesi, ayrıca İstanbul’dan yine günde 3, Ankara`dan günde 2 ve İzmir’den her gün olmak üzere Münih destinasyonu yolcu uçağı kargo bölümleri müşterilerinin kullanımına sunuluyor.

Ankara, Antalya ve İzmir çıkışlı SunExpress yolcu uçağı  seferlerinin kargo kapasiteleri ile müşterilerin Ankara ve İzmir’den kargo uçaklarına ulaşımını sağlamak için faaliyet gösteren tarifeli kamyon seferleri de bulunuyor. 

Lufthansa Cargo Türkiye Genel Müdürü Hasan Hatipoğlu, Türkiye hava kargo sektörünün dünyadan daha hızlı büyüdüğüne dikkat çekti. “IATA’nın rakamlarına göre 2014 yılında küresel hava kargo pazarı bir önceki yıla göre yüzde 4,5 büyüme göstermiş olup,  bu sene için de büyüme oranı yüzde 5,5 olarak öngörülüyor. Türkiye hava kargo pazarı ise 2014’te 2013 yılına kıyasla yüzde 15,1 oranında, yani globaldeki büyüme rakamlarının üç katı büyüme kaydetmiş, bu süreç 2015 senesi ilk beş ayında ise yaklaşık yüzde 8 büyüme ile devam etti.” diyen Hatipoğlu, 2015 yılında sektörün beklentilerini karşılayan bir yıl olacağını kaydetti.

Türkiye hedefleri ikiye katladı

Türkiye olarak 2015 yılının ilk üç ayında Güney ve Kuzey Amerika pazarından 4 kat daha fazla büyüme gösterdiklerini kaydeden Hatipoğlu, Lufthansa Cargo Türkiye’nin finansal hedeflerini de 2015 yılı kümülatifte ikiye katladıklarını söyledi. Birinci önceliklerinin en üst kalitede servis olduğunu belirten Hatipoğlu, Lufthansa Cargo Türkiye ekibinin bütün kriterlerde Türkiye deki rakiplerine büyük fark atmakla kalmayıp, Lufthansa Cargo içi ülkeler arası rekabette de en yüksek sonuçları aldığını kaydetti.  Hatipoğlu, Türkiye ile ilgili planları hakkında ise şunları söyledi:

“Türkiye’de de kargo uçağı seferlerimizi arttırarak gelişen pazardan pay almak iş planımızda öncelikli maddelerden biridir. Büyüme odaklı diğer maddeleri ise SunExpress ile açılacak yeni destinasyonlarla sunumumuzu arttırarak çeşitlendirmek, aynı zamanda İstanbul’da Atatürk Havalimanı’na iyi bir alternatif olan Sabiha Gökçen’i de değerlendirmek olarak özetleyebilirim. İnşaat halinde olan yeni Havalimanı Türkiye Hava Kargo pazarı için çok farklı ufuklar açacağından faaliyete geçeceği günü dört gözle bekliyoruz.”           

Hava kargo ambulans servisidir

Lojistik sektöründe hava kargonun nasıl bir rolü olduğuna da değinen Hatipoğlu, şunları söyledi: “Hava kargo sektörü özellikle emtia değeri çok yüksek, acil ve/veya çok acil, genellikle uzun   mesafeli gönderiler için tercih sebebi olduğundan lojistik sektörünün olmazsa olmazıdır, hatta amiyane tabirle ambulans servisidir diye niteleyebiliriz. Yukarıda belirtilen faktörlerden ayrı olarak  hava kargo taşımacılığı sektörde ki diğer aktörlerle karşılaştırılınca en az risk ihtiva eden ve en güvenli taşımacılık şeklidir. Bu sebeple belki de zincirdeki nitelikli çalışanlarıyla, çok yoğun emek isteyen, ayrıca yatırım maliyeti çok yüksek halkadır denilebilir.”    

Çözüm bekleyen sorunlar

Atatürk Havalimanı’nın yetersizlikleri yüzünden karşılaşılan operasyonel aksaklıklar yaşandığına dikkat çeken Hasan Hatipoğlu, slot sıkıntısı sebebiyle sektöre farklı oyuncuların yeteri kadar ve aktif olarak katılamadığına dikkat çekti. Hatipoğlu, gümrük sistemlerinin uluslarası normlarda sisteme entegrasyonu ile eAWB/eFreight uygulamalarına gerçek anlamda geçilebileceğini vurguladı.

Havacılıkta ikinci devrim kargo taşımasından gelebilir

Gerekli altyapı yatırımları ve düzenlemelerle Türkiye’nin kargo üssü haline  geleceğini savunan MNG Havayolları Yer İşletme Başkanı Serkan Eren, yolcu taşımacılığında yapılan devrimin kargo sektöründe de yaşanabileceğini söyledi. Eren, “Önemli olan hava kargonun sadece taşımacılığı değil, elleçlenmesi, depolanması, istendiği zaman müşterinin siparişine göre gününde Avrupa’ya, Afrika’ya, Rusya’ya ve Ortadoğu’da bize yakın bölgelerde dağıtımının sağlanmasıdır. Bölgede Türkiye’den daha güvenli, bu anlamda daha gelişkin, iş gücü kabiliyeti olan başka bir ülke yok” dedi.

1996 yılında 100 yerli sermaye ile kurulan MNG Havayolları, 1997’de orta menzilli Airbus A300 ile Hahn (Almanya) ve Stansted (İngiltere) tarifeli kargo seferleri ile hizmet vermeye başladı. Bugün altı Airbus A300-600, ve bir A330-200 F uçağından oluşan filosuyla operasyonlarına devam eden MNG Havayolları, Türkiye’deki hava kargo kapasitesinin önemli kısmını elinde bulunduruyor. Hâlihazırda tarifeli seferler (Luton, Köln, Leipzig, Paris, Amsterdam, Doha etc...2) ve charter seferler bulunuyor. Bunların yanı sıra uzun dönem ACMI anlaşmaları ile uluslararası lojistik hizmet veren hava kargo acentaları, broker firmaları ile hızlı kargo taşımacılığı yapan firmaların taşımacılık işlerinde gerek uçak gerekse kapasite sağlayarak önemli bir çözüm ortağı olan MNG Airlenies, taşımacılık hizmetlerimizin yanı sıra kendi uçaklarına kargo elleçleme ve ramp hizmetleri, ihracat geçici depolama, ithalat antrepo hizmetleri (İstanbul, Ankara, İzmir), yurt içi gümrüklü aktarma hizmetleri, uluslararası karayolu transit taşımacılığı vs..hizmetleri  de sunuyor.

MNG Havayolları Yer İşletme Başkanı Serkan Eren, tüm uçakların zamanında operasyonları gerçekleştirme performansının şu an yaklaşık (on time performance) yüzde 98 civarına ulaştığını söyledi. “Her geçen yıl çalışanlarımız, servis sağlayıcılarımız ile ortak, ulaşılabilir hedeflere koşarak operasyonel mükemmelliğimizi sürekli mercek altında tutup, performansımızı arttırarak bugünlere ulaştık” diyen Eren, gösterdikleri bu üstün gayret ve başarı sayesinde Airbus firması tarafından dördüncü kez ‘A300/A310 Kargo Filosu Operasyonel Mükemmellik Ödülü’ne layık görüldüklerini belirtti.

Kilo bazında satıyoruz, hizmet satıyoruz

MNG Havayolları’nı piyasadaki rakiplerinden ayıran en önemli özelliğinin de çözüm odaklı çalışma isteği olarak açıklayan Eren, sözlerine şöyle devam etti: “Her konuya proje olarak bakıp ona göre çözümler sunuyoruz. Biz uçak pazarlıyoruz, uçağın yarısını pazarlıyoruz, kilo bazında satıyoruz, hizmet satıyoruz. Gelebilecek her türlü talebe esnek çözümler sağlıyoruz. Hem mali hem de operasyonel olarak avantajlarımızı bilip ona uygun şartlarda çözüm üretebilme kabiliyetimiz var. Çalışanlarımız, müşterilerimiz, piyasa koşulları, imkânlarımızın hepsini tek bir potada harmanlayarak krizleri aşmaya çalışıyoruz.”

Türkiye’nin dünya havayolu kargo taşımacılığı piyasasında yaklaşık 19’uncu sırada yer aldığı bilgisini veren Serkan Eren, Türkiye’de, taşıma modları arasında havayolunun payının hâlâ diğer ülkelere oranla daha az olduğunu buna rağmen bu alandaki büyüme hızının dünya genelindeki artıştan daha yüksek olduğu görüldüğünü söyledi. Türkiye hava kargo pazarındaki bu yükseliş trendinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini düşündüğünü ifade eden Eren, “Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (International Air Transport Association - IATA) açıkladığı istatistiklere baktığımızda 2016 yılına kadar Türkiye’nin hava kargo trafiğinde yıllık yüzde 5 oranında artış öngörülüyor. Türkiye ekonomisinin dikkat çeken büyüme rakamları ve istikrarlı bir yapı sergilemesinin yanı sıra dünya ticaretindeki olası artış ile Doğu’nun Batı’ya ulaşımında avantajlı coğrafi konuma sahip olması bu beklentileri artırıyor. Türkiye, 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefi olan iddialı bir ekonomiye sahip bir ülke. Ülkemiz gerek coğrafi konumunun avantajı ile gerekse ekonomide yakaladığı büyümeyle dünyanın hâlihazırda yükselen pazarlarından biri olmayı başardı. Bu hedef ve mevcut büyüme trendini dünya ekonomisinde makro sorunlara rağmen koruyacağını düşünüyorum. Dol dayısıyla, Türk kargo pazarının da dünyadaki örneklerine göre daha canlı ve şanslı olduğu kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.

Türkiye dünyada tek

Türkiye’nin dünya hava kargo sektöründe nasıl bir rol üstlendiğini de değerlendiren Eren, Türkiye, ciddi bir lojistik üs olma özelliğine sahip bir ülke olduğunu söyledi. Türkiye gibi, Avrupa Birliği’nin (AB) yanında Gümrük Birliği’ne tabi çok uygun olanakları ile Avrupa ülkelerine servis yapabilecek ama AB regülasyonlarının tamamına tabi olmayan (çevre koşulları, insanların yaşam tarzı ve benzeri etkenler) dünya üstünde başka bir ülke olmadığına dikkat çeken Eren, “Yolu kısaltmanın bir yöntemi Türkiye’yi ara geçiş noktası yapmak. Türkiye ciddi anlamda “multimodal taşımacılık” ve “kombine lojistik” çözümlerle Uzak Doğu’dan Avrupa, Afrika ve Rusya bölgelerine taşınan yükün çok büyük bir kısmını kendi üssüne döndürebilir. Bu yolcu taşımacılığında yapılmış olanın bir benzerinin kargo taşımacılığı için de yapılması anlamına geliyor. Böylece Türkiye’de havacılık sektöründeki ikinci devrim kargo taşımasından gelebilir. Önemli olan hava kargonun sadece taşımacılığı değil, taşınan malın elleçlenmesi, depolanması, istenilen zamanda müşterinin siparişine göre gününde Avrupa’ya, Afrika’ya, Rusya’ya ve Orta Doğu gibi yakın bölgelere dağıtımının sağlanması gerekiyor. Bölgede Türkiye’den daha güvenli, bu anlamda daha gelişkin, iş gücü kabiliyeti olan başka bir ülke yok. Gümrük mevzuatlarının kolaylaştırılması, transit rejim uygulamalarına basit usuller getirerek hız kazandırılması, kargo elleçleme alanlarının ve kargo tesislerinin hava kargo sektörünün büyüyen trendine karşılık verebilecek şekilde düzenlenmesi önemli adımlar olacak. Belirtilen gerekli altyapı ve düzenlemelerle, Türkiye’nin kargo üssü haline gelmemesi için hiçbir sebep yok.” dedi.

Türkiye’nin ciddi bir lojistik bir üs olduğunu söyleyen Seren Eren, bunun ne kadarının kullanıldığının önemli olduğunu dile getirdi. Türkiye gibi Avrupa Birliği’nin (AB) yanında Gümrük Birliği’ne tabi çok uygun olanakları ile Avrupa ülkelerine servis yapabilecek ama AB regülasyonlarının tamamına tabii olmayan (çevre koşulları, insanların yaşam tarz ve benzeri etkenler) bir ülke olduğunun vurgusunu yapan Eren, yolu kısaltmanın yönteminin Türkiye’yi ara nokta yapak olduğunu söyledi. “Türkiye çok ciddi anlamda ‘multimodal taşımacılık’, ‘kombine lojistik’ çözümlerle Uzakdoğu’dan Avrupa, Afrika, Rusya bölgelerine  taşınan yükün çok büyük bir kısmını kendi üstüne döndürebilir. Bu yolcu taşımacılığında yapılmış olanın  benzerinin kargo için de yapılmasıdır.” diyen Eren, Türkiye’deki havacılık  sektöründe ikinci devrimi  kargo taşımasından gelebileceğini söyledi. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önemli olan hava kargonun sadece taşımacılığı değil, elleçlenmesi, depolanması, istendiği zaman müşterinin siparişine göre gününde Avrupa’ya, Afrika’ya, Rusya’ya ve Ortadoğu’da bize yakın bölgelerde dağıtımının sağlanmasıdır. Bölgede Türkiye’den daha güvenli, bu anlamda daha gelişkin, iş gücü kabiliyeti olan başka bir ülke yok.”

Serkan Eren, yapılacakları şöyle sıraladı: “Gümrük mevzuatlarının kolaylaştırılması, transit rejim uygulamalarına basit usuller getirerek hız kazandırılması,kargo elleçleme alanlarının ve kargo tesislerinin hava kargo sektörünün büyüyen trendine karşılık verebilecek şekilde düzenlenmesi önemli adımlar olacaktır. Belirtilen gerekli altyapı ve  düzenlemelerle Türkiye’yi kargo üssü haline  getirmemek için hiçbir sebep yok.”

Türkiye kargo üssü haline gelebilir

Serkan Eren, kargo elleçleme alanlarının ve kargo tesislerinin hava kargo sektörümüzün ve transit kargo sektörünün büyüyen trendine karşılık verebilecek şekilde düzenlenmesi gerektiğine işaret ederek, 2023 vizyon hedefi olan 500 milyar dolar ihracat hedefi koymuş iddialı bir ekonominin, global hava kargo ticaretinden daha büyük pay alabilmek için hızlı ve kalıcı adımlar atılması gerektiğini söyledi.  “Ortak hedefe koşmamız gereken 2023 vizyonu çerçevesinde ve yeni yapılanma kapsamında, özellikle Avrupa’nın bu işe soyunmuş gelişmekte olan ülkeleri ile rekabet koşullarını azaltmayacak şekilde gerekli miktarda alanın Hava Kargo ve Lojistik sektörüne tahsisi büyük önem taşımaktadır.” diyen Eren, sözlerini şöyle bitirdi: “Gerekli altyapı yatırımlar ve düzenlemelerle Türkiye’yi kargo üssü haline  getirmemek için hiçbir sebep yok.”