İlaç lojistiğinin GDP Kılavuzu’na göre yapılabilmesi için öncelikle bir depolama alanının olması gerektiğini söyleyen Şevket Eren, bunun da büyük yatırım olduğunu söylüyor. “İstanbul’daki tüm ilaç firmalarının gönderilecek günlük sevkiyatları orada toplanması lazım” diyen Eren, sonraki süreci ise şöyle anlatıyor: “İlaçların, toplandıktan sonra gideceği şehre göre ayrılması gerekiyor.  Ürünler sıralanıp, frigorifik, uydudan takip edilen, ısı değerleri takip edilen araçlara yüklenip gidecekleri yere gönderilecekler.  Şu anda ambarlardaki uygulama gibi ürünleri bir yere toplayalım oradan gönderelim şeklinde olmaması gerekiyor.  Bunların başında bir mesul müdür olması gerekiyor. Isı derecelerinin 15-25 derece arasında ve 60 nemin altında olması gerekiyor.”

Bakanlığın şu anda kılavuzu hazırladığını söyleyen Eren, bu işi talip firmaların çıkacağını söylüyor. Bu işin lojistik parasının kim tarafından ödeneceğinin de önemli olduğunu söyleyen Eren, şu anda ambarlara kadar olan taşımanın maliyetinin ilaç üreticileri tarafından karşılandığını, sonrasında ise ecza depoları tarafından ödendiğini belirtiyor. İki taraftan para alındığını kaydeden Eren, ilacın direkt ecza deposuna gideceği bir uygulama düşünülüyorsa sistemin çok büyük bir değişim geçirmesi gerektiğini aktarıyor.

Yeni bir organizasyon kurulmalı

Cumhur Ön de GDP kurallarını uygun olarak yeni bir organizasyon kurulması gerektiğini söylüyor. “Geçmişte yatırım yapmış kişilerin var olan sistemde karlılıkları düşecek. Çünkü yatırım yapmaları gerekecek. İlaç tek başına karlılığı sağlayacak bir sistem değil. Hali hazırda ilacın yanında farklı tür eşyalar da gönderiliyor. Dönüşte de yük alınıyor. İl il, ilçe ilçe dağıtımı yapan firmalara biz şu parametrelerle taşıma yapacaksın dendiği zaman onun altında kısa dönemde kalkmak mümkün değil” diyen Ön,  burada birilerinin elini taşın altına koyup ciddi yatırımlara girmesi gerektiğini savunuyor. Bakanlığa da önemli bir denetim görevi düştüğünü ifade eden Cumhur Ön, kontrollerin yapılması, mevzuat dışına çıkanların engellenmesi gerekliliği üzerinde duruyor.

Cumhur Ön, bu işin yatarım ayağı ve kontrol ayağı olduğunu belirtiyor ve bunların kim tarafından nasıl yapılacağının önemli olduğunu ifade ediyor. “Burada mümessil ecza depolarından, ilaçların ambarlara sevkinin ilaç firmaları tarafından yükleniliyor olması bu gerçeği değiştirmiyor” diyen Ön, ambarlardan sonraki kısmın, bu işin ticaretini yapan ecza depolarına ait olmasının hem iyi taraflarının hem de kötü taraflarının bulunduğunu kaydediyor.  Burada iki firmanın pazarın yüzde 70’ine sahip olduğunu aktaran Ön, bakanlığı bu firmalara yaptırımlarının olabileceğinin altını çiziyor. Ön Trabzon’da bakanlığın yaptığı bir toplantıda bu firmaların 2 yıl gibi bir süre istediklerini de söylüyor.

Zayıf halka ambarlar

2013 yılının Eylül ayında GDP kurallarının kısmen devreye girdiğini söyleyen Cumhur Ön, ilaç firmaları ve depoların buna uyduklarını söylüyor. Ambarlar ve ilaç firmalarına kimyevi hammadde sağlayan firmaların sistemde zayıf halkalar olduğuna vurgu yapan Ön, “Ambar burada en büyük sorunu oluşturuyor. Hammadde sağlayan firmalara bakanlık; ya kendi mümessil ecza deponuzu kurun ya da var olan firmalara gidip anlaşma yapın.  ilaç firmalarına satmakta olduğunuz hammaddeleri merdiven altı yerlerde değil, mevcut  bu işi yapan firmaların depolarında tutun dedi. Burada önemli bir iyileşme sağlandı. Biz 30 firmayla temasa geçtik 5 firmayla sıkı görüşmelerimiz var. Bir kısmı bizim hizmetimizden yararlanmak istediklerini belirttiler ön sözleşmeleri imzaladık. Bunun kayıt altına girmesi daha kolaydı. En büyük sıkıntı ambarlar ve taşıma esnasında olacak.”

İlaçlar tehdit altında

Şevket Eren, şu anda kullandığımız ilaçların bozuk olup olmadığından emin olunamayacağını söylüyor. “Çünkü ilaçlar ambarlarda bekliyor. Saatlerce sıcak altında bekleyen ilaçlar tehdit altında kalıyor” diyen Eren, taşıma esnasında da bozulmaların olabileceğine dikkat çekiyor. Eren şu bilgileri veriyor: “Soğuk zincir gerektiren ürünler şu anda kargo ile gönderiliyor. Onlar için sorun yok. Ama normalde 15-25 derece sıcaklıkta taşınması gereken ilaçlar ise kamyon kasalarında taşınıyorlar. İstanbul’dan Urfa’ya giden bir ilaç 40 dereceğinin üstünde bir sıcaklığa maruz kalıyor. Kamyon üzerinde branda da olduğu için içerideki sıcaklık 60 dereceyi buluyor. Bu da büyük risk yaratıyor.” Bunun stabil bir düzeye çekilmesi gerektiğine vurgu yapan Eren,  sistemin nasıl işlemesi gerektiği konusunda görüşlerini paylaşıyor:

Isı ve nem takibi gerekiyor

“İlaç firması bir noktaya ürünü bıraktıktan sonra oradan alınan ürünler yola çıkıyor. Bu aşamada internet üzerinden aracın nerede olduğu, ısı ve nem değerini ölçen sistemlerle takip sağlanmalı. İlaç üreticide uygun koşullarda üretiliyor, mümessil depolarda uygun koşullarda depolanıyor, yine ecza depoları da uygun koşullarda ilaçları saklıyor eczaneler de uygun koşullarda saklıyor ancak aradaki nakliye ayağında uygun koşullara getirilmesi sistemi sorunsuz hale getirir.”

700-800 frigorifik araç gerekiyor

Şevket Eren, şu anda kendi depolarında ısı ve nem takibi yaptıklarını belirterek bu konuda ilaç firmalarından dahi daha hassas olduklarını söylüyor. Taşımada da aynı hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini söyleyen Eren, şu anda ilaçları uygun ısı değerlerinde taşıyacak 700-800 adet frigorifik araca ihtiyaç olacağını kaydediyor.  Dönüşümün zorluğuna da dikkat çeken Eren şu bilgileri veriyor: “6-7 yıl önce bu dönüşüm daha kolaydı. Çıkan yeni kanunla ilaç fiyatları düştü. Firmaların kazancı da azalmış oldu. Bu sebeple çok eczane kapandı. Kanser ilaçları tek tek gidiyor artık. Bu da dezavantaj. Kur 1.95’e sabitlendi. Euro da artınca sıkıntı büyüdü. Şimdi üreticiler kurun 2.25’e sabitlenmesini istiyor. Kendi firmamızda İtalya’dan getirdiğimiz bir ilaç vardı, bu ilaç politikasından dolayı getirdiğimiz ilaç verilen fiyatın altında kaldığı için geri bıraktık. 6 liraya mal ediyoruz devlet biz 5.65 fiyat veriyor. İlaç firmaları Euro kuru için baskı yapacaktır. Euro kuru 2.5 olsa karları yüzde 25 artıyor. Şu anda az kazandıkları için maliyetlerini nereden kısacaklarına bakıyorlar. Bu durumda dönüşümün getireceği ekstra maliyeti sektörün kaldırması çok zor görünüyor.”