Son yıllarda yabancı plakalı araçlar Türk taşımalarından daha fazla pay almaya başladı. Bu araçlarla rekabet etmekte zorlanan firmalar ise çareyi Bulgaristan, Romanya, Macaristan gibi ülkelerde firmalar açmakta buldu. Yetki belgelerinden, yüksek geçiş ücretlerinden kurtulmak isteyen firmaların yatırım sayıları hızla artarken biz de konuyu hem Türkiye’de hem de Bulgaristan’da nakliye şirketi bulunan Mert Karacan’a sorduk. 2 ülke de hizmet vermeleri nedeniyle ülke avantajlarını çok iyi bilen Karacan, bunları Transmedya Dergisi’ne anlattı.

BULGARİSTAN’DAKİ ŞİRKETİMİZİ AVRUPA TAŞIMALARI İÇİN KURDUK
Mert Karacan, taşımacılık sektörüne çalışan olarak başlıyor. Daha sonra profesyonel yönetici olarak sektöre hizmet eden Karacan, 2005 yılında Transitalia Uluslararası Nakliyat’ı kuruyor. Ağırlıklı olarak proje taşımacılığına yönelik forwarding hizmeti veren ve uzmanlığı ile öne çıkan Karacan,  2012 yılında Bulgaristan’daki EuroCaucas Logistic Line firmasını kuruyor. Karacan bu firmayı kurma amaçlarının, bu ülkenin avantajını Türk taşımalarında kullanmak ve Türkiye’de rekabet etmek olmadığının altını özellikle çiziyor. “Bulgaristan’daki şirketimizi Avrupa içi taşımaları yapmak için açtık” diyen Karacan, çalıştıkları firmaların kendilerinden AB vergi numarası istediğini, bu nedenle de Bulgaristan’ı tercih ettiklerini söylüyor. Karacan kuruluşlarından bu yana Avrupa’da yerleşik bütün firmalara Bulgaristan üzerinden fatura kestiklerini belirtiyor.
Firmanın ana hizmet kolu proje taşımacılığı. Karacan, “Genelde bizim hizmet verdiğimiz sektörler; endüstriyel makineler ve iş makineleridir. Onun dışında tentesiz treylerle taşınabilen tüm yükleri taşıyoruz. Bu taşımalarda yükün ve taşımanın durumuna göre; demiryolu, karayolu ve denizyolu modlarını kullanıyoruz” diyor.

AVRUPA’DA NAKLİYECİ OLMANIN AVANTAJLARI
Türk sermayedarın Avrupa’da araç çalıştırmasının önemli olduğunu belirten Karacan, bu ülkelerin Türkiye’ye nazaran sunduğu bir çok avantajının olduğunu söylüyor. Karacan, bu avantajları şöyle anlatıyor: 
“Bulgaristan’da vergi oranları ve işletme maliyetleri Türkiye’ye göre daha düşük. Sürücülerin vize sorunu olmaması ve çoğunun çifte vatandaş olması da büyük avantaj sağlıyor. Türkçe konuşabilen soydaşlarımızın hem Türk pasaportları hem Bulgar pasaportları var. AB plakalı araçların geçiş belge sıkıntısı olmaması da zaman ve maliyet açısından avantaj doğuruyor. Yakıtta KDV iadesini çok rahat alabiliyoruz.  Türk nakliyecilerinin alamadığı KDV’ye ek ÖTV benzeri bir iadeyi de alıyoruz. Avrupa’da haksız rekabet yok denecek kadar azdır. Avrupa’da şoför ücretleri yüksek ama bütün maliyetleri katarsak yıl sonunda maliyetler denk geliyor.  Avrupa’da tahsilat sorunu yaşanmıyor. Ödemeler vadesinde yapılıyor. Avrupa’da hizmet alanlarla nakliyeci arasındaki kontratlar uzun süreli ve sağlıklı. Avrupalı nakliyecilerin Avrupa içinde serbest dolaşma hakları var. Türk nakliyeciler UBAK Belgesi yoksa başka ülkeden yük alıp başka bir ülkeye götüremiyor. Gümrük kapılarındaki bekleme sorunları ve oluşan uzun kuyruklar taşıma maliyetlerini artırırken zaman kayıplarına neden oluyor. Bir Tır’ın normal şartlarda kuyruksuz 20 dakikada kapıyı terk etmesi lazım ama bizde maalesef kontrol sayısı çok fazla. Avrupa’da kapı bariyeri yok. Bizdeki gibi kantar vesaire yoktur. Avrupa’da araçlar daha fazla sefer yapıyorlar. Biz bütün sürüş saatlerine uyarak haftada aşağı yukarı 2 bin 500 kilometre yol yapıyoruz. Türkiye’de bu oranı yakalamak çok zor. Ayrıca Türkiye’de iç gümrüklerdeki beklemelerden kaynaklı da büyük zamanlar kaybediliyor.”

AVRUPA’DA CENTİNMENLİK ANLAŞMASI VAR
Ülkemizdeki zorlu rekabete ve yaşanan haksız rekabetlere vurgu yapan Karacan, bu durumun Avrupa’da yaşanmadığını söylüyor. Proje taşımacılığında sundukları hizmetten örnek veren Karacan, “Avrupa’da belirli bir tonaja kadar olan taşımacılar bellidir ve bunların bir platformu vardır. Daha üzeri tonajda hizmet sunanlar ayrı bir platformda temsil ediliyor. Kimse kimsenin işine girmez. Örneğin siz 50 ton üzeri taşımalarda faaliyet gösteriyorsanız uzmanlık alanınız ve rekabet ettikleriniz hep 50 ton üzeri hizmet verenlerdir. Yani sizin tonajınızın altında olanlarla rekabet etmezsiniz. Bu rekabet yetki belgesi ile değil tamamen centinmenlikle belirleniyor. Özellikle Fransa, Belçika ve Hollanda’da bunu gördüm. Kimse kimsenin işine girmez. Bunu uzmanlığa saygı olarak değerlendiriyorlar. Tabi kimse kendi kontrolü dışında olabilecek şeyleri de istemediği için bilmediği işlere girmiyor.”

İLK FİRMASINI GÜRCİSTAN’DA KURUYOR
Mert Karacan, yurtdışındaki ilk firmasını Gürcistan’da kuruyor. Orta Asya’ya tren taşımaları yapmak için kurulan EuroCaucas Logistic Line adıyla 2007 yılından bu yana forwarding hizmeti sunuyor. Karacan, “O dönemde Türkiye’de büyük müteahhitler Orta Asya’da taahhüt işleri alıyorlardı ve şirketlerin makine parklarının taşınması gerekiyordu. Mevcut nakliye filolarıyla bu makine parklarının taşınması hem yüksek maliyetli oluyordu hem de arz talebi karşılamıyordu. Biz de tren taşımaları ile bu makinelerin daha uygun maliyetle taşınmasını yapıyoruz” diyor.

TÜRK İHRACATÇISI NAKLİYECİSİNE SAHİP ÇIKSIN
Bugün Türk ihracatçısının daha ucuz olduğu için yabancı araçlara yük verdiğini hatırlatan Karacan, “Ama yarını da düşünmek gerekiyor” diyor.  Yabancılar bugün gelebiliyor yarın gelemezse ne olacak? diye soran Karacan, “Bugün günü kurtarmak felsefesiyle konuya bakmamak lazım, kendi ülkemizin sermayesine de sahip çıkmamız gerekir. Nakliye sektörü büyük yatırımlar yapıyor, milyonlarca kişiye istihdam sağlıyor, ülkeye milyarlarca dolar döviz kazandırıyor. İhracatçı ben malı satayım göndereyim mantığıyla hareket etmemelidir. Yani yabancı araçların avantajını nakliyeciye tehdit sopası olarak göstermememiz lazım” şeklinde konuşuyor. 

AHMET MUSUL’U TAKDİR EDİYOR
Karacan, 41 yaşında ve sektöre çok genç yaşta çalışan olarak giriyor, profesyonel yönetici olarak devam ediyor ve daha sonra kendi firmasını kurarak lojistik oyunculardan biri oluyor. Şu anda ise Avrupa’da yabancı yatırımcı olarak faaliyet gösteriyor. Karacan sektördeki önemli isimlerden Ahmet Musul’u ve firması Ekol Lojistik’i örnek olarak görüyor. “Ahmet Musul, Türkiye’de öncü oldu, herkesin ufkunu açtı ve herkes neden olmasın demeye başladı” diyen Karacan, Türkiye’de iyi yetişmiş, yabancı dil bilen insan kaynağı olduğunu, bu insanların önü açıldığında peşlerinden gelenlerin artacağını anlatıyor.

İYİ BİR ŞİRKET İYİ BİR TEDARİKÇİ İLE ÇALIŞIR
İyi hizmet sunmak için doğru tedarikçilerle çalışmanın önemli olduğunu aktaran Karacan’a göre profesyonel hizmet anlayışının temelinde bu durumun olduğunu belirtiyor. Avrupa’da nakliye şirketlerinin tedarikçilerini çok iyi seçtiklerini ve uzun yıllar aynı tedarikçiyle çalıştıklarını anlatan Karacan, “Bir nakliye şirketinin en dikkat etmesi gereken konu servis sağlayıcısıdır. Çünkü tedarik zinciri bir bütündür ve riske edilemez” diyen Karacan, tedarikçi nakliyeci ilişkisine DKV örneğini veriyor:
“DKV nakliye sektörüne kalite katmak isteyen çözümler geliştiriyor. Yakıttaki KDV iadesinden otoban ödemelerine kadar full hizmet sunuyor.  Satış sorası hizmet kalitesi de çok iyi. Geçtiğimiz yıl aracımda Belçika sınırında elektrik arızası oldu, tamirci bulduk. Bana ödemeyi ne ile yapacağımı sordu. DKV partneri olduğumu söyledim, bir saat sonra aracım hazırdı, kimse ne para ne pul sordu. Bir firma DKV’nin müşterisiyse güvenilir firma gözüyle bakılıyor. Böyle tedarikçilerle çalıştığınızda firmanızın güvenilirliği artıyor.”