Hamburg’dan Londra’ya, Pekin’den Paris’e, metropoller şehir merkezlerindeki trafik ve hava kirliliği sorununu araçsız kentsel alan projeleriyle ve çevreci yaptırımlarla çözmeyi amaçlıyor. Hamburg şehir merkezi 20 yıl sonunda sadece bisiklet ve yayalara açık bir kentsel merkez oluyor.

Bir araştırmaya göre, yeşil amaçlar ve pazar doygunluğu sebebiyle küresel otomotiv sektörünün satışları 2035 yılına kadar her yıl 30 milyon azalacak. Yeşil enerji seçenekleri sunarak günün koşullarına ayak uydurabilen otomotiv üreticileri, doymamış pazarlarda kar elde etmeye çalışıyor.

Dünya gazetesinden Hilal Sarı'nın haberine göre, Yüksek sürat yapılan otobanları ve Mercedes, BMW gibi araç deyince akla gelen hayalleriyle nam salmış Almanya, otomobil ile ABD kadar derin bir bağı bulunan az sayıda ülkeden biri. Fakat ülkenin en büyük ikinci şehri 2034 itibariyle araçları şehirden tamamen çıkartabilmenin yollarını arıyor. Almanya Hamburg’daki araç sayısını önümüzdeki yirmi yıl içinde muazzam şekilde azaltmayı ve yerini binlerce bisikletçiye bırakmayı hedefleyerek çok önemli ideolojik bir değişimi temsil ediyor. IHS Automotive ve Groupe Futuribles’ın birlikte yaptığı bir araştırmaya göre 2035 yılında büyük şehirlerdeki trafik sorunu sebebiyle yıllık küresel araç satışı her yıl 30 milyon azalacak. Araçsız şehirler belki de enerji kaynaklarının kıtlaşması sebebiyle 21’inci yüzyılın sonunda bir norm haline gelmek zorunda kalacak. Daha sürdürülebilir olması sebebiyle araçsız şehirlerin gerekliliğini savunan birçok kuruluş değişim için hazırlıklı olmak gerektiğini belirtiliyor.

ARAÇ SATIŞI HER YIL 30 MİLYON AZALACAK

Dünyadaki bu gelişme ve önerilere kayıtsız kalmayan Hamburg yönetimi, ‘Green Network Plan’ adlı yeşil ağ planlaması kapsamında toplu taşımanın genişletileceğini, yayalar ve bisiklet kullanıcıları için yolların sayısının artırılacağını açıkladı. Planın en geleneksel olmayan kısmı ise, Hamburg şehir merkezinde yirmi yılın sonunda kalıcı olarak otomobil girişlerinin yasaklanacak olması. CNBC’de yer alan habere göre büyük şehirlerinde otomobil yasağını değerlendirecek tek ülke Almanya olmayabilir. Şehir planlamacıları dünya nüfusu büyük şehirlerde yoğunlaşmaya devam ettikçe, otomobillerin şehir içinde kullanımının azaltılmasını ya da tamamen yasaklanmasını gittikçe daha fazla değerlendiriyor. Özellikle Avrupa’da ve sanayileşen ülkelerde trafik ve hava kirliliği problemleriyle mücadelede araç yasakları sıkça değerlendirilen bir yöntem haline geliyor.

Özellikle Çin, Brezilya, Rusya ve Türkiye gibi ülkelerdeki büyük şehirlerde yaşanan tıkanıklık, küresel anlamda kullanılan araç sayısını da etkileyecek. IHS Automotive ve Groupe Futuribles’in birlikte yaptığı araştırmaya göre 2035 yılına kadar yıllık otomobil satışı her yıl 30 milyon azalacak. IHS Automotive yönetici direktörü Phillip Gott “Yarının şehirlerinin bugünün olgun pazarlarında bulunan kişi başı araç sayısını kaldırabilmesine imkan yok” diye konuştu. Rakamlar satışlarını önümüzdeki yirmi yıl boyunca gelişmekte olan pazarlarda artırmaya odaklanmış otomobil üreticileri için olumsuz sinyaller veriyor. Örneğin General Motors, artık ABD’de sattığından daha fazla aracı Çin’de satıyor. Şirketin yöneticileri 2005’ten 2012 yılına kadar 3.97 milyonluk araç pazarı 15.5 milyona ulaşan Çin’in önümüzdeki yıllarda sektörün lokomotifi olacağına inanıyor.

Çalışma, dünya üzerinde birçok metropolün trafik sorunuyla mücadele ettiğinin altını çiziyor. Kentsel merkezlerden araçları dışarı atmaya yönelik girişimler Avrupa ve ABD’nin bazı şehirlerinde daha yoğun ilerliyor. Fakat gelişmekte olan ülkeler de şimdilerde otomobillerin sebep olduğu sorunları ortadan kaldırmak için kafa yormaya başladı.

Çin, hem hava kirliliği hem de hükümetin şehir bazında kayıtlı araç konusundaki sınırlandırmaları sebebiyle üreticilerin en büyük endişesi oluyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisindeki büyüme hızı otomobil satışlarını da artırınca, şimdiden bazı şehirler hükümetin kayıtlı araç sınırına yaklaştı. Pekin’de hükümet toplam kayıtlı otomobil sayısına çok keskin bir sınır getirdi. Yasal otomobil sınırı 6 milyon olan Pekin’de şimdiden 5.4 milyon otomobil kayıtlı bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde ve Pekin’de bin kişi başına düşen araç sayısı halen ABD ve Avrupa şehirlerindekinden düşük olması ise, daha birçok Pekinlinin otomobil sahibi olmak isteyip olamayacağına işaret ediyor. Pekin’de kentsel bölgede bin kişi başına 130 otomobil düşerken, bu rakam ABD ve Avrupa şehirlerinde 400-500’e kadar çıkabiliyor.

ŞEHİR MERKEZİNDE SADECE BİSİKLET VE YAYALAR

Hamburg şehri resmi sözcülerinden Angelika Fritsch, the Guardian gazetesine verdiği röportajda “15 ila 20 yıla kadar, Hamburg şehrini sadece bisikletli ve yaya olarak gezme fırsatı bulabileceksiniz” diye konuştu. Londra da dahil birçok şehrin yeşil rotaları ve bölgeleri olduğunu belirten Fritsch, yeşil ağ planlamasının ilk kez bir şehrin dışlarından iç kısımlarına kadar geniş bir alanı kaplaması açısından tek olacağını ifade etti.

Dünya çapında sayıları az da olsa araçsız yaşamı destekleyen kuruluşlar bulunuyor. Fakat bu kuruluşlar çok küçük şehirlerde bulunuyor vegenelde zamanda nostalji yaşamak isteyen turist gruplarına yönelik faaliyetler gerçekleştiriyor. Michigan’ın bir adasında, İngiltere’de bir adada, en büyüğü ise Venedik’te bulunuyor.

Ekonomik açıdan incelendiğinde Green Network’ün yeşilleştirdiği kadar eleştirilen de bir proje olduğu ifade ediliyor. Bazı çevrelerce Green Network için ayrılacak alanın gayrimenkul ya da kalkınmada kullanabileceği savunuldu. Fakat Hamburg Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nden Dr. Sven Schulze, Hamburg’un yeşillenmesinin özellikle yüksek eğitimli ve ehil kişiler için şehri daha çekici hale getireceğini ifade etti.

MANHATTAN DENEYİP BAŞARAMAYANLARDAN

Öte yandan Paris, Londra ve New York gibi şehirler caddelerindeki araç sayısını azaltmanın – olmazsa yasaklamanın - bir yolunu arıyor. Londra 2003 yılında şehir merkezine giren araçlar için çok tartışılan bir trafik vergisini yürürlüğe soktu. Programın iki amacı vardı. Hem günlük trafiği azaltmak hem de şehrin toplu taşımasının genişletilmesini desteklemek. Londra’da şehrin merkezine girmek araç sahiplerine günlük 36 türk lirasına mal oluyor.

Birçok diğer şehir de benzer yaklaşımları adapte ettiler. Eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in benzer bir düzenlemeyi Manhattan’da gerçekleştirme teşebbüsü eyaletin kanun yapıcıları tarafından engellenmişti. Bununla beraber Manhattan’ın bazı bölgelerinde, tiyatro bölgesi civarında yayalar için bir alan yaratmak ve turist kitlelerini yönlendirebilmek için yaya geçitleri yapmak gibi bazı adımlar atıldı.

Birçok şehir planlayıcısı otomobilleri sokak yaşamını öldürmekle suçluyor. Bir zamanlar komşu olan bölgeler otoyollarla birbirinden ayrılıyor ve bölgede hava ve ses kirliliği yaratıyor. Otomobiller yaya ölüm ve yaralanmalarında da en önemli neden olmakla suçlanıyor. Uzun bir süredir şehirleşme konularında da danışmanlık yapan İngiliz mimar Lord Richard Rogers, geçtiğimiz yıl “Londra şu anki otomobil deryası halinden bir insan deryasına dönüşmesi gerekir” diyerek şehrin tamamen dönüşmesi gerektiğini önerdi.

HÜKÜMET VE OTOMOTİV SEKTÖRÜ ÇÖZÜM ARIYOR

Paris gibi bazı diğer şehirler de belirli tipte otomobilleri yasaklama fikrini değerlendiriyor. Yaklaşımlardan biri içten yanmalı motora sahip otomobillerin sınırlandırılmasını savunurken, elektrik ya da hidrojenle çalışan otomobillerin serbestisini mümkün kılıyor. Hatta elektrikli veya hidrojenli otomobillerin bazı trafik cezalarından muaf olduğu örneklerinin de bulunduğu belirtiliyor. Çin’de ise Pekin’de ve büyük sanayi şehirlerindeki artan hava kirliliği sebebiyle hükümet karbon emisyonuna sebep olmayacak yakıtlarla çalışan araçlara teşvik verme kararı almıştı. Otomobil endüstrisi ise artan kirlilik ve trafik sorunları sebebiyle kaçınılmaz olabilen bazı kısıtlamalara, daha fazla elektrikli ve hibrid model otomobil seçenekleri sunarak adapte olmaya çalışıyor. Porsche’un bir hibrit modelinde bulunan eklenti, şehrin içine ceza ödemeden giriş sağlamak istenildiğinde ise elektrik gücüyle otomobil kullanma seçeneği sunuyor.

YENİ ÇÖZÜM ARAÇ PAYLAŞIMI OLABİLİR

Trafik sıkışıklığı ve hava kirliliği dünyanın büyük şehirlerinin boğazını sıktıkça, şehirde yaşayan nüfusun araba paylaşma programlarına olan ilgisi de artıyor.
Araba paylaşım ve kiralama şirketi Zipcar, birçok ABD şehrindeki faaliyetinin arttığını ifade ediyor. İnsanların artık otomobile parası yetmediği, bir arabayı muhafaza edecek alanı olmadığı için bu yolu seçtikleri ifade ediliyor. Araba paylaşımı, birçok üretici nin farkında olduğu bir konu ve gelecekte daha da popüler olması muhtemel.

Ford Motor’un başkanı Bill Ford, iş dünyası ve liderleri şöyle uyarmıştı: Eğer hiçbir şey yapmazsak, zamanımızı, enerjimizi, kaynaklarımızı harcayan ve hatta ticaret ve sağlık hizmetlerinin akışına zarar veren küresel bir kavşak kördüğümüne doğru gidiyoruz.