Otokar’ın bünyesinde yaklaşık 700 ofis çalışanı ve 1600 saha çalışanı bulunuyor. Türk Otomotiv sanayinin en önemli markalarından biri olan Otokar’ın insan kaynağı politikalarını Otokar İnsan Kaynakları Direktörü Berent Ergin şöyle açıkladı: “Otokar İnsan Kaynakları olarak çalışma arkadaşlarımızdan aldığımız güçle, karşılıklı güven ve saygının hâkim olduğu, katılımın ve çeşitliliğin değer gördüğü bir şirket olma hedefini benimsiyoruz. İnsan Kaynakları Politikamızı, sahip olduğumuz nitelikli insan kaynağının sürekli gelişimini, motivasyonunu ve Otokar Ailesi’ne bağlılığını sağlamak şeklinde tanımlayabiliriz. Faaliyet gösterdiğimiz sektörler ülkemizin en hızlı değişen, ileri düzey teknolojik sistemlerin geliştirildiği ve kullanıldığı sektörlerdir. Bu dinamizm işe alım kriterlerimizi doğrudan şekillendiren en önemli unsurdur. Pozisyonlarımız için aradığımız niteliklerin başında adayların araştırmacı bir ruha sahip olmaları, “uygulayıcıdan” çok “yaratıcı” olabilmeleri ve faaliyet alanlarımıza tutkuyla bağlı olmaları gelmektedir. Bu genel niteliklerin yanı sıra adaylarımızın; pozisyon yetkinliklerine sahip, proaktif, kendini sürekli yenilemeyi ve geliştirmeyi hedeflemeleri ve İngilizce’ye hakim olmaları da son derece önemli. Bu özelliklerin dışında faaliyet gösterdiğimiz alanların bir sonucu olarak, adayların ilgili alana özel teknik bilgi ve deneyimlerinin önemli olduğu kritik pozisyonlarımız olabiliyor.”
 
Mühendislik eğitimi pratikle desteklenmeli
Türkiye’de nitelikli yeni mezun adaylara ulaşmada sıkıntı yaşamadıklarını dile getiren Ergin, ancak deneyimli mühendislere ulaşma konusunda Sakarya’da oluşlarının etkisini hissettiklerini söyledi. Türkiye’de mühendislik eğitiminin muhakkak nitelikli bir pratik ve uygulama dönemi ile desteklenmesi gerektiğine inandıklarını dile getiren Ergin, “Bu nedenle anlaşmalı olduğumuz üniversitelerde mühendislik eğitimi alan başarılı öğrencilere şirketimizde yıl içerisinde tam ve yarı zamanlı çalışma imkânı sağlamaktayız. Bu öğrencilerimizden mezuniyetten sonra birlikte çalışmaya devam ettiğimiz çok sayıda çalışma arkadaşımız da oldu.” şeklinde konuştu.
Saha çalışanlarında ise Tig-Gazaltı Kaynakçılığı, Oto Boyacılığı, Abkant-Punch Operatörlüğü gibi alanlarda istihdam konusunda sıkıntı yaşadıklarını ifade eden Ergin, açıklamasına şöyle devam etti: “Son dönemde mesleki eğitimde yasal düzenlemelerle birlikte piyasada çıraklıktan yetişmiş fakat yasal mevzuata göre istenen eğitim şartlarını karşılamayan çalışanların varlığı da bu sıkıntıyı arttıran bir faktör. Buradan hareketle Meslek Lisesi öğrencilerine de uzun dönemli staj imkânı sunmaktayız. Yani nitelikli çalışan istiyorsak işverenler olarak taşın altına elimizi koyup, gençlerin niteliklerini artıracak çalışmalara zaman ve kaynak ayırmamız gerekiyor.”
Rekabette olduğumuz ülkelere göre çok daha genç bir insan kaynağına sahip olduklarını dile getiren  Ergin, bunun gelecek yıllarda bize büyük bir enerji ve güç vereceğini söyledi. “Öte yandan, gerekli teknik donanım ve eğitim verilemediğinde bu gençlerin bu enerjisini iş dünyasına kazandıramıyoruz. Gençlerin yeni teknolojilere ayak uydurması ve teknik yeterliliklerini artırması her geçen gün daha önemli hale geliyor. Çok yakınımızda olan büyük değişimlere şimdiden hazırlık yapmak için gençlerin eğitimine çok daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini düşünüyoruz.” diyen Ergin, bu sektörde kariyer yapmak isteyenlere şu önerilerde bulundu:
 


Dünya 70-20-10 prensibine doğru yöneliyor

“Daha önce de değindiğimiz gibi, sektörün dinamik bir ruhu var. Bu dinamizme ayak uydurmak ve sektörde aranılan bir çalışan olmak için paylaşabileceğimiz en büyük öneri gelişim alanında olacaktır. Bu sektörde başarılı olmak isteyen gençler karşılarına çıkan her türlü gelişim fırsatını değerlendirmeliler. Gelişim fırsatı dediğimizde yalnızca alınan sınıf eğitimlerini ve okulu kastetmiyoruz. Online ve mobil eğitim dünyası her geçen gün büyüyor ve birçok önemli eğitime evden erişim imkânı sağlıyor.  Bunun yanında tüm dünya çalışan gelişiminde 70-20-10 prensibine doğru yöneliyor. Yani çalışan gelişiminin  yüzde 70’i birebir deneyimlerden (staj, yarı zamanlı çalışma, proje bazlı çalışma vb.), yüzde 20’si sosyal öğrenme ile (deneyimli çalışanlardan işi öğrenme, çıraklık vb.), yüzde 10’u ise sınıf eğitimlerinden oluşuyor.
Bu prensipten hareketle, uzun dönemli staj programları, üniversite sanayi iş birliği çerçevesinde gerçekleştirilen proje bazlı çalışmalar, gençlerin dahil olabilecekleri en önemli gelişim fırsatları. Çalışan ayağında da sürekli gelişim ve dönüşüm yine başarının temel taşı. Bunun yanında teknik bilgi ve yeterli yabancı dil seviyesine sahip olmak, sektörün aranan çalışanları arasında olmak için en önemli yetkinlikler. Bu sektöre girmek isteyen çalışanların bu alanlarda kendilerine yatırım yapmalarını önerebiliriz.”