Intermobil Genel Müdürü Rıfat Perahya, otomotiv sektöründe değişimin çok hızlandığını, gelişime ayak uydurmak ve süreçlerini daha verimli hale getirmek için SAP sistemine geçiş yaptıkları bilgisini verdi. Geçişin vizyonları doğrultusunda önemli bir adım olduğunu ifade eden Perahya, sistemin artılarını şöyle anlattı: “Çok daha şeffaf bir sisteme kavuştuk. İnsan dahiliyetini minimuma indireceğimiz bir süreç geliştirdik. 2009 yılından beri kullandığımız ERP sistemi büyüme ve çeşitliliğimize cevap veremiyordu. Her yeni iş koluna girdiğimizde yeni bir modüle ihtiyaç oluyordu. Sistemi kendinize göre dizayn etmeniz bir avantaj gibi gözükse de bir noktadan sonra içinden çıkılamaz bir ağ haline geliyor ve doğru olan tarafları da yara almaya başlıyor. Modüllerle geliştirebileceğimiz sistemden, kendi işleyişimizi adapte edeceğimiz kapsamlı bir sisteme geçtik. Nihayetinde biz bir hizmet şirketiyiz, müşterilerimizin çözüm ortağı olarak faaliyet gösteriyoruz. Amacımız sürekli daha verimli olabilmek ve müşterilerimizin hayatlarını kolaylaştırmak. SAP ile hedeflediğimiz verimliliği sağlaycağımıza inanıyorum.”
“Bugün çok başarılı olan, gözüken birçok iş kolunun ne kadarı 10 sene sonra geçerli olacak belli değil” diyen Perahya, insan odaklı şirketlerin ayakta kalacağını düşündüğünü bu sebeple sürekli gelişim sağlamak adına hem kendi ekiplerine hem de müşteri gruplarına eğitim organizasyonları yaptıklarını söyledi.
 
2017 daha bir yıl olacak
Treyler pazarını da değerlendiren Rıfat Perahya, 2016 yılında ihracat pazarlarının öne çıktığını, bu yılın geçen yıla göre daha iyi geçeceğini öngördü. Treyler sektöründe konsolidasyon sürecinin devam ettiğini belirten Perahya, “Ayda 1-5 adet üreten firmalar rekabet avantajlarını kaybediyor. İşini daha iyi yapan orta ve büyük ölçekli firmalar hayatta kalıyor. Şirketini, ürünlerini farklılaştıran, geleceğe hazırlanan firmalar güçleniyor. Babadan kalan işi yıllardır aynı şekilde devam ettiren firmalar ise artık zorlanıyor” şeklinde konuştu. Perahya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üründen şirket altyapısına, insan kaynağından üretim metodları ve kullandığı IT sistemlerine kadar birçok konu ön plana çıkıyor. Treyler üreticilerimiz sadece Türkiye pazarıyla yetinmemeliler, bütün yumurtalar aynı sepette olmamalı. Öngörülemeyen herhangi bir politik veya ekonomik gelişmede pazarda durgunluk oluyor, rekabet artıyor ve karlılıklar düşüyor. Türk üreticiler birbirleriyle rekabet edeceklerine doğru ürünler ve fiyat startejisiyle yabancı firmalara kafa tutmalılar. Bunu yapan firmalarımız da var. Karlılıkların olumsuz etkilenmesindeki bir başka etken de tüketiciler ve özellikle filoların bilinçleniyor olması. Kaliteden ödün vererek, malzemeden kısarak başarılı olmak eskidendi, artık mümkün değil.
Tükieticiler internet, medya ve sosyal medya vasıtasıyla her gelişmeden haberdar. Basit olması için futboldan örnek vereyim; birçok kanalda İngiltere, İspanya ligi maçlarını izledikten sonra Türkiye liginde oynanan futnboldan kimse keyif almıyor. Eskiden yabancı ligleri seyredemiyorduk farkında değildik, bizim takımlarımızın oynadığını futbol zannediyorduk. Artık kimse yemiyor, mücadele edeceksin, keyif vereceksin, sonuç alacaksın. Sektörümüz için de geçerli bu.”
 
İran’a ihracat yapılacak
Iran’daki ambargonun ‘kalkmasından’ sonra otomotiv sektörünün odağına İran’ı da aldığını aktaran Perahya, Hella, Hella Pagid, Behr Hella Service, Continental ve Valx markalarının Türkiye üzerinden İran’a satışına başlayacaklarını söyledi. Bunun için İran pazarında tecrübesi olan birini istihdam ettiklerini açıklayan Perahya, “Uzunca bir süredir hazırlığımızı yapıyorduk. Bildiğimiz bir pazar değil. İlk altı ay öğrenme sürecimiz olacak. Kısa vadeli kazanç peşinde değiliz o yüzden acele etmiyoruz ancak orta vade hedefimizi de yüskek koyuyoruz. Özellikle iyi ve kaliteli markalar için inanılmaz potansiyeli olan bir pazar.” 5 markanın İran sorumluluğunu da almalarının kendileri açısından en önemli artısının ihracat yapacak olmaları olduğunu açıklayan Perahya, “Bu dönemde önce ülkemiz sonra da şirketimiz için ihracat yapmamız çok önemli. Toplam iş hacmimiz arttıkça müşterilerimize sağlayacağımız artı değer de fazlalaşacak. Bu yıl ekibimize yatırım yapmaya devam edeceğiz ve yüzde 10’luk artışla 60 kişiye ulaşacağız.” “Belirsizliklerin çok olduğu bir süreçten geçiyor olsak da yatırım yapmaktan kaçmamamız lazım. Gelecek 10 yılda, son 10 yıldan çok daha hızlı bir değişim yaşanacak. Şimdiden 2025’e hazırlanmazsak yanarız!” diyen Perahya, otomotiv sektörünün önünün 7-8 yıl daha çok açık olduğunu söyledi. Perahya, Türkiye’de 7 kişiden birinin, AB’de ise 2-3 kişiden birinin araç sahibi olduğu düşünüldüğünde araç parkının gelişeceğinden ve gençleşeceğinden emin olduğunu ifade etti. Gündemi meşgul eden Varlık fonuyla ilgili ise olumlu düşünmek istediğini ve değerinin altında olan global markaların millileştirilmesi ve özel sektöre sunulması için bir fırsat olabileceğini belirten Perahya, “Örneğin zamanında Volvo için satın alma fırsatı doğmuştu. Bu tür markalar Türkiye’ye kazandırılabilir.”
 
Servis araçlarına takograf zorunlu olmalı
Dijital takografta geçiş sürecinin başladığını belirten Perahya, 5 yıllık süreçte trafikte 450 bin otobüs ve kamyonun dijital takograf takacağını söyledi. Yolcu taşımacılığında kullanılan daha küçük araçlara da takograf zorunluluğunun getirilmesi gerektiğini savunan Perahya, “Servis araçlarını, dolmuşları kullanan şoförlerin, dinlenme, çalışma saatleri gibi kurallara uyması çok önemli. Sonuçta insan hayatı taşıyorlar. Denetlendiklerini bilirlerse uymak zorunda olacaklardır.” dedi.