2014 yılı lojistik sektörü için oldukça zor bir yıl oldu. Batıda alışık olunan sorunlar devam ederken bunlara Doğu’da; Suriye, Irak, İran ve Ukrayna’da yaşanan sorunlar da eklendi. Yine yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri de sektörün zor bir yıl geçirmesine neden oldu. Transmedya’ya özel açıklamalarda bulunan UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, tüm bu zorluklara rağmen 2014 yılında sektörün önündeki en büyük sorununun rekabetçiliği destekleyecek ortamın oluşturulamaması olduğunu söylüyor ve “2014’te çok önemli değişimler yaşadık. Biz lojistikçiler olarak büyümek için yelkenlerimizi açtık ama bizi harekete geçirecek rüzgarı alamadık” diyor. Bunu 2014 yılında gerçekleşen iki seçime bağlayan Nuhoğlu, “Yani bireysel performanslar, şirketin performansları büyümek için önemlidir ama tek başına yeterli değildir. Bunun yanında uygun bir ortamında olması gerekir. Yürütülen politikalar, uluslararası ilişkiler ülkenin ve firmaların büyümesi için önemlidir” diyor.

Kişisel performansla ancak bir yere kadar gelinebilir

 Büyümek için hazır kıta bekleyen sektörler olduğunu ama bir türlü o ivmeyi yakalayamadıklarını söylediğimizde Nuhoğlu, şöyle konuşuyor: “O ivmenin yakalanamamasının nedeni de biraz önce söyledim. Türkiye’de lojistik altyapısı çok güçlü. Ama lojistiğin daha iyiye taşınabilmesi ve görevini yapabilmesi için muhakkak ki; hem siyasi hem ekonomik olarak uygun ortamın yaratılması gerekir. Bu yapılamıyorsa kişisel performansla ancak bir yere kadar gelinebilir.”

2014’te daha iyi olabilirdi


2014’ten büyük beklentilerinin olduğunu, bu beklentilerle kıyaslandığında kayıp bir yıl yaşadıklarını ifade eden Nuhoğlu, “2014’te sektör olarak büyüdük ama çok daha iyi şeyler yapabilirdik” diyor. 2015’te de seçim olduğunu söylediğimizde Nuhoğlu; “Umarız ki, 2015’teki seçim erkene alınır ve erken biter. Böylece yılın ikinci yarısını kurtarırız. O anlamda baktığımızda bir belirsizlik var diyebiliriz” diyor.

2018’e kadar yol haritası belli oldu

Geçtiğimiz yıl Türkiye tarihinde ilk defa lojistiğin 10. Kalkınma Planı’na girdiğini ve Taşımacılıktan Lojistiğe diye bir alan belirlendiğini kaydeden UND Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı Ekonomide Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı’nı içerisinde yer alan Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Eyle Planı’nın da meclisten geçerek kabul edilmesinin kendilerini sevindiren önemli bir gelişme olduğunu söylüyor. 2018 yılına kadar bütün yol haritasının ortaya konduğunu aktaran Nuhoğlu, Başbakanlık Genelgesi ile oluşturulacak Koordinasyon Kurulu’nun önemine vurgu yapıyor.

Peki bu Koordinasyon Kurulu’nda kimler olacak? “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Bilim, Sanayi ev Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve ilgili sivil toplum kuruluşları var. İlk defa bu koordinasyonda kamu var, TOBB ve UND’de var. Bazı konularda da UTİKAD var, LODER, KARİD, TND var. Sonuç olarak bu tanımlanmış sivil toplum kuruluşları var.”  

Lojistiğin dili bir oldu

Nuhoğlu, Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulmasının çok önemli olduğunun altını özellikle çiziyor ve şöyle devam ediyor: “Görevi ve sorumlulukları olarak baktığımızda önemi çok fazla.  Ama en önemlisi artık ortak bir dil oluşturulacak. Çünkü son 5-6 yılda şunu gördük: Özellikle de lojistik kavramların ön plana çıktığı dönemde; tedarik zinciri, değer akış haritaları, lojistik köyler… Tüm bunları konuşulduğu zaman bazı kavram kargaşası oluştu. Ortak bir dil oluşturulamadı. Ortak anlayış, ortak bakış açışı geliştirilemedi. Örneğin lojistik köyleri Ulaştırma Bakanlığı başka türlü yorumladı, Ekonomi Bakanlığı başka türlü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı başka türlü yorumladı. Sanayi Bakanlığı hatta Kalkınma Bakanlığı da başka türlü tarif etti. İşte bütün bunları ortadan kaldıracak bir yapı söz konusu. O da Lojistik Koordinasyon Kurulu’dur.”

Rekabetçilik artacak

2014’te rekabetçiliği artıracak ortamın oluşmadığını söyleyen Nuhoğlu ancak bu dönüşüm programının bunu sağlayacağını ifade ediyor: “ Sektörde faaliyet gösteren firmaların rekabet güçlerinin artırılması, orta proje yürütme işbirliklerinin ve birlikte yapabilmelerinin geliştirilmesi, Ar-Ge projelerinin desteklenmesi, yurtdışı lojistik merkez ihtiyaçlarının karşılanması, ülke ve sektör bazında yeni ihracat güzergahlarının oluşturulmasının Birinci Eylem Planı, ülke ve sektör bazındaki 2023 ihracat hedeflerinin karayolu taşımacılığı kotaları ile eşleştirildiği bir çalışma yapılacak.

Burada net olarak ortaya çıkacak tablo şu: Ben hangi ülkeye 2023’te ne ihraç edeceğim, bu ihraç edeceğim malı oraya getirecek olan kamyonların kotaları var mı yok mu? Geçiş belgeleri var mı, yok mu? Örneğin hangi sektör hangi miktarda İtalya’ya ihracat yapacak? Bugün 100 lira yapan 2018’te kaç liralık yapacak, 2023’te kaç liralık yapacak? Peki bunu kim taşıyacak? Bunu taşırken de İtalya belgesinin kaç olması lazım? İkili belgenin kaç olması lazım, İtalya üzerinden gidilecek ülkeler için transit belge kaç adet olacak?”

Lojistik performans hedefi çok önemli

UND Başkanı Nuhoğlu, ilk defa bir hükümetin meclis kararı ile Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi’nde hedef koyduğunu aktararak bunun önemine işaret etti. “Dünya Bankası’nın hazırladığı Lojistik Performans Endeksi’nde şu an 30. sıradayız. 2018 öncesi 15’in altına düşeceğiz. Bu zaten tek başına bizi hemen perhize sokacak, hemen vücudumuzu güçlendirecek, hem beyin hem de fiziksel kapasitemizi artıracak bir olay. Çünkü Lojistik Performans Endeksi’nin 6 tane kriteri var. Ama her birinin altında 100’e yakın eylem planları var” diyen Nuhoğlu, böylece uluslararası arenada bu hedeflerle Türkiye’nin kıyaslayabilir hale geleceğini söylüyor.  

Kamu performansını yükseltirse herkesinki yükselir

 “OECD 204 raporunda çok net bir şey var: Türk çalışanı eğer Türkiye’deki bir yabancı sermayede çalışıyorsa normal şirkete göre iki kat daha fazla katma değer sağlıyor. O zaman kişiyle bir problem yok. Ne ile problem var? Yönetim problemi var. Eğer sizin performansınızı belirlemede kamu etkin ise o zaman kamunun da performansını yükseltmesi lazım” diyen Nuhoğlu, karar alıcıların da bu konudaki bilgisini, yönetim kalitesini artırması gerektiğini savunuyor. Karar alma sürecinin nasıl olması gerektiğini de anlatan Nuhoğlu şunları söylüyor: “OECD raporlarında karar alıcıların ne tür segmentasyonla ne tür yöntemlerle karar aldıkları tanımlanmışır: Önce durum analizi yapılır, sonra ilgili kişilerden o konuda görüş alınır, sonra bunlar akademik dünyasında tartışılır, daha sonra bu alınacak karardan etkilenecek kesimle kamu yan yana gelir. Bunun sonucunda düzenleme yapılır.”

Kararlar tüm taraflarca alınmalı

 “Sabah kalkıp, ben karar aldım, ben bakanım, ben müsteşarım deyip karar aldığınız zaman hem uluslararası anlaşmalara ters düşersiniz çünkü Türkiye uluslararası anlaşmalara kendisini entegre etmişti” diyen Nuhoğlu, bunu şöyle açıyor: “ İmzalamadığımız en son ILO’nun bir çalışma konusu vardı, o da geçti. Yüzde 90-95 oranında hem AB kurallarına, hem malların serbest dolaşımına hem onların yaşam standartlarını belirleyen tüm mevzuata imza attık. Ama şimdi bakıyorsun ki, bunlardan uzaklaşıyorsun. Bu doğal olarak sizi geriye iter. Yani Türkiye rekabet endeksinde 55’inci ise 2023’te 10’uncu falan olamaz. Rekabetin temel kuralları bellidir. Bir kişisel rekabet edeceksiniz, iki kurumlarınızla rekabet edeceksiniz, üç kamunuzla rekabet edeceksiniz. Rekabet topyekündür. Bu sistem oluşturulmadan, farkında olunmadan, böyle bir şeye ihtiyacım varı oluşturmadan yapılacak hiçbir şey yok.”

Artık oyunu bir sisteme göre oynayacağız

 10. Kalkınma Planı’nın bu anlamda önemli bir sistem oluşturduğunu anlatan Nuhoğlu, “Tanımlanmış bir sistemdir. Bu sistemi sürdürecek ve bunu başarıya taşıyacak olan ise onun liderleridir. Liderlerin başarısı ve başarısızlığı ortaya çıkacak. Sistem olmadığında başarılı mıdır, başarısız mıdır ölçemiyorsun. Sistem yoksa değerlendiremiyorsun. Ölçemediğin şeyi de iyileştiremezsin. Her şeyi ölçmek zorundasınız. Herkes tanımlanmış kendi performansını ve diğerlerininkini görecek. Çünkü tanımlanmış hedefler var ortada” diyor.  

Mesele özel sektörün önünün açılmasıdır

 Nuhoğlu’na sivil toplum kuruluşlarının kuruldaki etkinliğinin ne olacağını soruyoruz. “Şimdi şu konuda uzlaşalım. Çok önemli bir şey söyleyeceğim. Etkinlik bilgi ile doğru orantılıdır. Muhakkak ki kanun koyucular kamudur ama bilgiyi toplayacak olan, sahada olan iş dünyasıdır. İş dünyasının tamamıdır. Yani patronundan, memuruna, şoförüne kadar hepsidir. Bu bilgi doğru ve bilgili kişiler tarafından analiz edilerek sunulması önemli. Beklenti zaten budur. Ama oradaki temel yapı, bu bilgilerin doğru toplanması ve doğru bilgiye ulaşılmasıdır. İşte o zaman bilginin liderliği söz konusu olur. 

Türkiye’de sivil toplum da kamu da yıllardır birbirini dinleyen ve birbirinden bilgi alan bu bilgi ile yeni stratejiler geliştiren ve düzenlemeler yapan durumdadır. Kalkınma Planları, Devlet Kalkınma Planlama Teşkilatı Bakanlık seviyesine çıkarılınca doğal olarak etkin bir bürokrasiyle de gerçekten özel sektörün önünü açacak bir yapı oluştu. Devlet Planlama Teşkilatı bakanlık seviyesine getirilince bu konudaki sorumlulukları daha iyi tanımlanınca Bakanlar Kurulu’nda da bu Başbakan ve diğer bakanlar tarafından sahiplenince doğal olarak ciddi bir kaynak oldu. Bir de bir başvuru, bir ölçülecek, takip edilecek bir yol haritası oldu. bu çok önemli.”

UND’nin DEİK’te olması özellikle istendi

 UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, TOBB’da Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclis Başkanı görevini  de yürütürken bu göreve DEİK Yönetim Kurulu Üyeliği de eklendi. Nuhoğlu’na bunun sektöre nasıl bir kazanım getireceğini soruyoruz. Nuhoğlu, DEİK’te hem Yönetim Kurulu hem de İcra Kurulu üyesi olduğunu belirterek “DEİK’e artık yeni görevler belirlendi. Özellikle iş dünyası ile dış dünyanın koordinasyonu konusunda yeni görevler verildi. Bu anlamda da dikkat ederseniz yönetim kurulunda gerçekten bu ülkede başarılı olmuş, ülkesi için hep daha iyi şeyler yapmak isteyen önemli iş adamlarımız var. Böyle baktığınız zamanda hepimizin saatleri ve görevleri önemli. Bu da şunu gösteriyor: Beklenti fazla. Hükümetin DEİK’ten bir beklentisi var. Çünkü DEİK’te bir tarafta TİM var, öbür taraf da İKV var, diğer taraf da YASED var, TÜSİAD var, MÜSİAD var, TOBB var. DEİK bütün güçleri bir yere topladı ve bir yerden hareket eden bir yapı oluşturuldu. Bölünerek mücadele değil, bütün gruplar bir yerde toplanarak bir yerden mücadele edeceği bir yapı oluşturuldu. Bakan özellikle UND’nin DEİK Yönetim Kurulu’nda olmasını beyan etmiştir. Çünkü ihracatın temeli sadece malların satışı değildir. Onların taşınması da önemlidir. Taşınma işinde de UND’nin önemli görevi vardır. Taşıma olmadığı sürece malların satılması tek başına bir şey ifade etmiyor” diye konuşuyor.

Yabancı araç sorunu hala en büyük sorunumuz

UND Başkanı yabancı araç sorunun hala sektörün en büyük sorunu olduğunu söylüyor. Nuhoğlu, “Çünkü birincisi yabancı araçların sahip olduğu bazı yetkinliklere sahip değiliz. İkincisi de son zamana kadar yönetmelikler de bu sorunun çözümünü desteklemiyordu. Ama bu konuyla ilgili iki önemli düzenleme yapıldı. Ama hala özellikle zaman açısından rekabetçi değiliz” diyor ve ekliyor:  “Yani ben bir Bulgar nakliyeciyle rekabet edeceksem hem onun aynı maliyetini ödemem lazım bu süre içinde, hem de aynı sürede gitmem lazım. Temel sorunumuz budur. Avusturya’da trene binmemiz zamanın önündeki en büyük sorun.”

Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının desteğe ihtiyacı var

UND’nin 2014 yılında büyük destek verdiği Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasını da soruyoruz. Nuhoğlu bu sorumuza şöyle cevap veriyor: “Gümrük ve Ticaret eski Bakanımız Hayati Yazıcı bu konuya çok önem veriyordu. Biz ona söz verdik. Bu yıl sonuna kadar en az 20 tane yetkilendirilmiş taşıyıcı olacak dedik. O da mevzuattaki bazı iyileşmeleri yapacaktı. O da farkındaydı ama bu sürece başlansın devam edilsin oradaki hem parasal yükümlülükleri düşüreceğim hem de genişleteceğim diye anlaşmıştık. Yeni bakana da bu konuyu arz edeceğiz.”

Firmalarla şoförler arasındaki dava sayısı 2 bine ulaştı

UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, şoförler tarafından firmalara açılan dava sayısının 2 bine ulaştığını belirterek, bunun nedenini yasadaki anlamsızlığa bağlıyor: “Şoför sorunu, Türkiye’nin çok önemli bir sorunudur. Daha doğrusu Türkiye’deki çalışanlar sorunu önemli bir  sorundur. Bütün sektörlerde bir tarafta kaliteli insan sorunu var, diğer tarafta ise işsizlik var. Bir tarafta yetkin insan aranırken diğer tarafta ise yetkin olmayan insanlar var. Bugün Suriyelilere sarılanlar var. Çalışan insan bulamadım diyen var. Türkiye’de birçok sektör çalışanlarla kavgalı. Sadece uluslararası taşımacılar değil; oteller, diğer hizmet sektörleri hatta kuaförler bile… Çünkü çok anlamsız bir yasa var ortada. Bu yasa tanımlanmamış. Bugün siz, işten ayrıldım diyorsunuz, tüm haklarımı aldım diye ibra ediyorsunuz sonra tam 9 yıl 11 ay sonra dava açabiliyorsunuz. Bu TCK’ya da aykırı. Kandırılmışsanız 1 yıl içinde dava açabilirsiniz.”

Şoförlük çok çileli bir iş

Nuhoğlu, şoförlüğün çok çileli bir işe dönüştüğünü söylüyor. “Her gün köprüden gidip geleceğinizi düşünün. Aynı şekilde Halkalı’yı düşünün. Halkalı’da ortalama 12-15 saat bekliyorsunuz. Cuma, Cumartesi, Pazar Kapıkule’de üç gün bekliyorsunuz. İran'da 10 gün bekliyorsunuz. Bu beklemeler insanın normal yaşam kalitesini sürdürmesine engel oluyor. O kadar düşük yaşam seviyesinde neden insanlar çalışsınlar ki?” En önemli gider kalemimiz yakıttır. Ondan sonra da şoför giderleridir. Şoför ücretlerini arttırdığınız zaman bu sefer de rekabetçiliğiniz ortadan kalkmış olur. Bizim Avrupa’ya taşıdığımız maliyetlerin yüksek olması, sürelerimizin ve insanın ihtiyacı olan minimum konfor seviyesinde bir iş sunamamamız, beklemeler, stres, gümrüklerde yaşananlar, yurt dışında polislerle muhatap olunması gibi bütün bu nedenlerden dolayı şoför o işi yapmaktan kaçınıyor.”

Hazar Ro-Ro mutlaka olacak

İran’a karşı geliştirilen Hazar’dan Ro-Ro geçişi ile ilgili son durumu da soruyoruz. Nuhoğlu, “O güzergah bizim için önemli. Var gücümüzle çalışıyoruz. Hazar Ro-Ro mutlaka olacak. Ama o süreç o kadar basit değil. Türkmenistan Cumhurbaşkanı ve bizim cumhurbaşkanımız bizzat söylediler. Bu hatta sadece bir konu yok. Azerbaycan var, Türkmenistan var, Kazakistan var. Oradaki yol var. Bunların çok iyi planlanması lazım.”