Konferansın 2. Gününde gerçekleşen oturumda; Solmaz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Barlın, Damco Genel Müdürü Okyay Öztuğran, Omsan Deniz Ticaret Müdürü Umur Uğurlu, UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, Pegasus Uçuş İşletme Müdürü Aydın Yumrutaş, UPS Türkiye Genel Müdürü Ufku Akaltan kara, hava ve denizcilik taşımacılığındaki mesleki tecrübelerini paylaştı.

Oturumdan önce bir konuşma yapan Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, konferans için 4 ay önce görüştüklerini daha önce özel üniversitelerle konferans yaptıklarını söyleyerek İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü’nden etkilendiğini anlattı. Öğrencilere sektörün önemli isimleriyle tanışma önerisinde bulunarak, öğrencileri İngilizce bilmeleri gerektiği konusunda uyardı. Alpa, “Rakipleriniz İngilizce bilenler olacak. İngilizceyi öğrenmezseniz benim diplomam var işim elimde diye düşünmeyin. Verdiğim derslerde bütün öğrencilerime aynı şeyi söyledim. Burada önemli olan eğitim, yabancı dil ve hırs olacak. Lojistik zor bir iş, stres sevmeyene başka mesleği öneriyorum. Ama zevkli tarafları da var” dedi.

Damco Doğu Akdeniz Bölgesi CEO’su Okyay Öztuğran daha önce Ekol Lojistik ve Almanya’da üst düzey yöneticilik ve yine P&G’de çalıştığını belirterek Boğaziçi Üniversitesi mezunu olduğunu ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde yüksek lisans yaptığını belirtti. Damco hakkında bilgi veren Öztuğran, şirketlerinin özellikle deniz yolu konteyner taşımacılığında faaliyet gösterdiğini, havayolu taşımacılığında da hizmet verdiklerini söyledi. İstanbul’da Ambarlı Limanı’na yakın bir depolama alanlarının bulunduğunu, askılı ve paletli ürünleri hizmet verdiklerini anlattı.   

ÜRETİCİLER ÜRÜNLERLE DEĞİL TEDARİK ZİNCİRİYLE FARK YARATIYORLAR

Nike, Adidas, H&M gibi büyük markalara hizmet verdiklerinin üzerinde duran Öztuğran daha sonra perakende sektöründe global trendleri anlattı.  Türkiye’nin perakende alanında iyi bir oyuncu olduğunu anlatan Öztuğran, “Dışarıdan aldığımız ürünler dünyanın farklı bölgelerinden geliyor. Çok hızlı moda değişimeri var. Çok daha sık değiştirilen modeller piyasaya girdi. Tchibo fanlar buna örnekter. Haftalık değişimlerle tedarik zincirlerini yönetiyorlar. Bu oldukça kompleks hale geliyor. Mallar hangi döngülerden geçtiğini anlamak için stratejiye bakmak gerekiyor. Ürünler tatillerden çok etkileniyor. Hem üretim anlamında hem lojistik anlamında doğru yönetiliyor olması gerekiyor. Yeni tedarik coğrafyaları oluştu. Çin en büyük üretimi oluşturuyor ancak Çin’in payı azalırken yeni ülkeler ortaya çıkıyor. Üretim maliyetleri dünyanın hemen hemen her yerinde aynı farkı yaratan tedarik zinciri oluyor. Bunu en iyi yöneten öne geçebiliyor.  Lojistiği iyi yapan firmalar rakiplerinin önüne geçiyor. Lojistikte esneklik maliyet ve hızlılık çok önemli. Değişkenlik ve güvenilirlik çok önemli. Örneğin Nike’ın bir konteyner malı kaybolmuşsa bu hem mali kayıp hem güvenilirlik kaybına yol açıyor. Niş ve Özgün olmak önemli. Şirket içi hedeflerde de buna uygun yapının olması gerekiyor. İş ortaklarına güven çok önemli. Perakendeci lojistikçiye maliyet kalmi olarak değil de iş ortağı olarak baktığında lojistikçiyle birlikte düşünme  beceresi sağlayabiliyor.

“Perakende sektöründeki trenlerde öncelik işbirliğidir” diyen Öztuğran Nike’ın ne kadar üretim yapacağını önceden öngörebildiklerini ve bunun iyi yönetim kabileti getirdiğini anlattı. Omni-Channel kavramı üzerinde duran Öztuğran, artık e-ticaretin ve iletişim teknolojilerinin öne çıktığını anlattı. Müşterinin beğenilerinin ortaya çıkarıldığı sistemlerini Omni-Chanel olarak tabir edildiğini belirtti. Yine teknojinin önemli olduğunu ürünün izlenebilirliği ve takibinin önemine değindi. Güvenliğin diğer bir trend olduğundan bahzeden Öztuğran, diğer bir trendin de markanın kendi marke trendi olduğunu anlattı. Segmentasyon ve esneklik üzerinde duran Öztuğran çevre ve sürdürülebilirlik üzerinde durdu. Bu bilincin giderek arttığını çevreye duyarlı ürünlerin üretildiği bir dünyanın bizi beklediğini ifade etti.

TÜRKİYE HIZLI MODA’NIN ÜRETİM MERKEZİ OLUYOR

Sourcing üzerinde özellikle duran Öztuğran, üretim merkezi olan Çin’deki üretimin yavaşladığını ve işçi maliyetlerinin çok hızlı arttığını bu nedenle rekabet avantajını kaybetmeye başladıklarını söyledi. Bunun Türkiye’ye avantaj getirdiğini belirten Öztuğran “Eskiden tekstilde Türkiye önemli bir pazardı. Üretim  Çin’e kayınca Türkiye markalaşmaya gitti.  Zaman içinde büyük markalar Türkiye’yi üretim merkezi olarak seçtiler. Hızlı moda olan parça değişim hızı daha fazla olan malları Çin değil türkiye üretiyor. Türkiye Avrupa’ya yakın Pazar. Üretimi 6-7 günde teslim edebiliyorsunuz. Bunu Çin 29 günde yapabiliyor. Tabi maliyetleri artıyor. O sebeple Türkiye Hızlı moda üretim merkezi haline geldi. Damco olarak bu potansiyeli görebiliyoruz” diye konuştu.


LOJİSTİK REKABETİN ANA UNSURU OLDU

UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin konuşma öncesi  Aydın Alpa’nın bu sektörde eğitime verdiği önemde hem Türkiye hem dünyada çok tanındığını söyleyerek teşekkürlerini iletti. Dünyanın lojistiğe bakış açısının özellikle son 5-6 yıldır değiştiğini belirten Erkeskin artık rekabetin en büyük unsurunun lojistik olduğunun anlaşıldığından bahsetti. Lojistiğin bir hizmet ihracatı olduğunu anlatan Erkeskin “Sektör zor bir sektör. Stresli bir sekter. Çünkü müşteriler artık zamana çok duyarlılar. Örneğin siz internetten  bir ürünü aldığınızda eline geçmediğinde sahiplik duygusu olmuyor. Amazon kendi lojistik şirketini kurmaya başladı. 20 tane uçak alıyor. Çünkü daha hızlı olmak istiyor. Bu da stres yaratıyor” dedi.

“Bizim işimiz uluslararası bir iş. Bu işi yapabilmek için İngilizce bilmeniz gerekiyor. İngilizce olmadan ilerlemeniz mümkün olmayacak” diyen Erkeskin, öğrencilere donanımları olmaları gerektiğini söyledi. Lojistiğin hayatın her alanında olduğunu aktaran Erkeskin, lojistiğin geleceği hakkında da bilgiler paylaştı. Lojistiğin bir yönetim mekanizması olduğunu belirten Erkeskin, fiziki bir ürüne sahip olmadan iyi bir organizyon becerisiyle bu hizmetin en iyi şekilde verilebileceğini anlattı.

Lojistiğin besleyici 3 ana unsunu olduğunu anlatan Erkeskin şunları anlattı: “Birincisi büyük bir nüfus ve coğrafya, ikincisi  dış  ticaret üçüncüsü ise gezergahlar. Türkiye bu anlamda avantajı bir ülke.  Çin kaybettiği avantajı geri kazanmak için ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ diyerek hızlı ulaşımının yollarını arıyor. Bunun 3 temel koridoru var bunlardın biri Kuzey koridoru; Çin’den Kalkan bir tren Almnya’ya 14 günde gidiyor. Bunu 9 güne indirmeye çalışıyorlar. Bu transit süreye ulaşıldığında sadece denizyoluyla rekabet etmeyecek. Havayoluyla da rekabet etmeye başlayacak. Şu anda üzerinde çalışılan kona Kafkaslar Üzerinden gelip Türkiye’ye girmek. Yada Güney Koridor dediğimiz Türkmenistan İran üzerinden Türkiye’ye girmek. Biz bu koridorları kurup işletebildiğimizde, Türkiye’yi aktarma merkezi haline getirebilirsek üçüncü ülke taşımaların merkezi ülkesi haline gelebiliriz.”

DEMİRYOLU TÜRKİYE’DE İSTENMİYOR MU?

“Çin’den başlayıp Türkiye üzerinden Avrupa ve İngiltere’ye ulaşmak mümkün” diyen Erkeskin, “Bu hayal projenin aksayan tek kısmı bizim bulunduğumuz bölge. Azerbaycan ve Türkmenistan kısmı tamamlandı. Sadece Türkiye kısmı kaldı. Akla şu geliyor. Ya Türkiye olarak demiryolunu istenmiyoruz ya da verimli bir proje değil. Demiryolu en önemli projemiz deniliyor ama bunu uygulamada görmüyoruz. Eğer bu hattı yapamazsak biz bypas edileceğiz” dedi.