UND ve Logistic Alliance Germany Ortak Paneli bugün gerçekleşti. “Türkiye ve Almanya Arasında Lojistikte Mevcut Potansiyel ve Zorluklar” başlıklı panele UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nohoğlu, UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Alman Ulaştırma İmar ve Kentsel Gelişim Bakanlığı Heyet Başkanı Birgitta Worringen, Logistic Alliance Germany Direktörü Stefan Schröder, Ekol Lojistik Direktörü Eşber Horosan, Kombiverkehr İşletme Müdürü Peter Dannewitz katıldı.

“Türkiye'de 4 bin 400’den fazla Alman şirketi faaliyet göstermekte olup, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 34 milyar euro düzeyini aşmış bulunmaktadır” diyen Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin önemine vurgu yaparak konuşmasına başlayan UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye’deki yabancı sermayeli firmalara bakıldığında Almanya’nın yüzde 32 payla ilk sırada yer aldığını kaydetti. Türkiye’nin ihracat performansında Alman firmalarının büyük katkısı olduğunu aktaran UND Başkanı, 2023 yılına yönelik 500 milyar dolarlık ihracat ve 700 milyar dolarlık ithalat hedefinde yine Almanya’nın önemli bir yer tutacağını ifade etti.

Nuhoğlu,  Alman lojistik firmalarının Türkiye’nin uluslararası lojistik merkez konumunu keşfettiğinin üzerinde durarak Türk lojistik firmalarının Almanya’da yaptıkları yatırımlara da değindi. “Omsan Lojistik, Gökbora, Barsan Global Lojistik, Ekol, Turkon, Nalçacılar gibi firmalarımızın da Almanya’da yatırımları ve işbirlikleri bulunmaktadır. Öte yandan, Münih merkezli Avrupa- Türk Taşımacılık ve Lojistik İşletmeleri Birliğine (UNT) bağlı yaklaşık 25’e yakın Türk menşeli üye firma da bulunmaktadır. Almanya’da yatırım yapan ve işbirliğine giden Türk firma sayısının daha da artırılması önemli olacaktır. Almanya merkez Avrupa için lojistik üs haline gelmiştir. Aynı durum Güneydoğu Avrupa ve Ortadoğu’ya ulaşımında Türkiye için de geçerlidir” diyen Nuhoğlu, iki ülke arasındaki işbirliğinin önemine işaret etti.

Kotaları kaldırın

UND Başkanı iş adamları ve sürücülere uygulanan vize ile Türk araçlarına yönelik uygulanan geçiş belgesinin iki ülke arasındaki sorunların başında geldiğini hatırlattı. Almanya’nın 170 bin adetle Türkiye’ye en fazla geçiş belgesi tahsis eden ülke olduğunu da ifade eden Nuhoğlu, “İki ülke ekonomisi bu kadar birbirine tamamlarken, İngiltere ile olduğu gibi, Almanya ile karşılıklı kotaların kalkması çok isabetli olacaktır” dedi.

Ro-La engelli ihracatçının önünü kesiyor

Çetin Nuhoğlu Avusturya’yı nakliyecilerin 3 farklı güzergahtaki Ro-La hattı ile geçtiklerini Szeged-Wels ro-la hattının 2012 yılının sonunda kaldırılması sonucu buradaki 25 bin aracın diğer hatlara yönlendirildiğini ve sorunlar yaşandığını anlatarak “Avusturya’nın transit rolü Türkiye ve Almanya dış ticareti için bir tehdit oluşturmaya başlamıştır” dedi. Nuhoğlu şöyle devam etti: “Türk taşımacılık ve lojistik sektörü olarak bu noktada tezimiz, karayolu taşımacılığına uygulanan kotaların ve Ro-La benzeri mod kısıtlamalarının “eş etkili vergi” ve “miktar kısıtlaması ile eş etkili önlem” olduğudur. Türk araçlarının geçişinin engellerle kısıtlanması, Türkiye’de üretilen sanayi ürünlerinin AB ülkelerine ihracatını daha pahalı hale getirmesi, bir eş etkili vergi sorunu yaratmaktadır. Bu kapsama taşıma maliyetlerini artıran her türlü uygulamayı koymak, Avusturya örneğinde olduğu şekli ile zorla daha pahalı ve daha yavaş olan trene bindirilme, birlik üyesi olan ülkeleri çevre kaygısı duymadan bu uygulamadan muaf tutma haksız rekabete de sebep olmaktadır.”

Maliyet artarsa bu para sizin de bizim de cebimizden çıkar

Taşımacılıkta maliyetlerin artmasının herkese yansıyacağına işaret eden Nuhoğlu, “Taşımacılık maliyetlerinin artması sadece taşımacının cebinden çıkmamakta, fatura malı üretene kesilerek, malın pazara sürümü noktasında maliyet artırıcı bir neden olduğundan tüm bu maliyetlerin ürüne ve tüketiciye yansıması kaçınılmazdır. Bu tür engeller ile Alman ve Türk tüketicisi daha pahalı mallar almakta taşınan ara mamulü üretimde kullanan sanayiciler için pahalı girdi kullanımı ve gereksiz maliyetler oluşmaktadır.  Türk taşımacısı kota nedeniyle piyasadan çekilmek zorunda kaldığı ölçüde, arz talep dengesine bağlı olarak taşımacılık hizmeti daha pahalılaşacağından, arz talep koşulları ile oynayarak bir tür gümrük vergisi ile eş etkili vergi yaratılmaktadır” diye konuştu.  

Ro-La Alman sanayicisine de engel

Türk TIR’larının geçişinin engellenmesinin sadece Türk sanayicileri için değil Türkiye’de üretim yapan Alman ve Avrupalı sanayiciler için de engel olduğunu söyleyen UND Başkanı,Ro- La bir eş etkili vergi ve miktar kısıtlamasıdır. Bu zorlama derhal kaldırılmalı, uygun maliyetli alternatif olarak sunulmalıdır. Bu zorunluluğun kaldırılması konusunda başta Alman Ulaştırma Bakanlığının ve ticaret erbabını destek vermesi büyük önem arz etmektedir” dedi.

3 ülkeyi geçiyoruz Avusturya’da takılıp kalıyoruz

“Yüzde 52 oranında EURO 5 normlarına haiz araç filosuna sahip olan Türk taşımacıların 3 AB ülkesini kat ettikten sonra ulaştığı Avusturya’da 260 km karayolu geçişi için 2-4 güne varan tren beklemelerine maruz kalmaları bu araçların Almanya ve diğer AB ülkelerinde çevresel gereklilikleri sağladıkları dikkate alındığında, Bu dayatmanın asıl amacının verimsiz ve kalitesiz bir demiryolu operasyonunun Türk taşımacılarına sübvanse ettirilmesinden başka bir şey olmadığı açıktır” diyen UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, şöyle devam etti:  “Almanya ile dış ticaretimizin 3 katına çıkacağı varsayımıyla güzergâh üzerindeki taşımanın hızlı ve kaliteli olabilmesi üzerinden geçilen ülkelerde sorunsuz ve sağlıklı bir rekabet altyapısı ile ancak mümkün olabilecektir. Bu vesileyle, çözüm konusunda aksaklıkların bedelini ödeyen Türk ve Alman dış ticaret ve taşımacılık kuruluşlarının işbirliği ve kamunun desteği büyük önem arz etmektedir. Destek alabileceğimiz diğer bir husus da lojistik merkez uygulamaları ve buna bağlı olarak Lojistik Master Planların oluşturulmasıdır.”

Worringen: “Türkiye’yi ana kanal olarak görüyoruz”

Alman Ulaştırma İmar ve Kentsel Gelişim Bakanlığı Heyet Başkanı Birgitta Worringen ise yaptığı konuşmada, lojistiğin önemine değinirken lojistiğin Almanya’da otomotiv endüstrisinden sonra ikinci sırada yer aldığını ve 2 milyon 800 bin kişinin bu sektörden beslendiğini söyledi. Lojistiğin Almanya’da kamu ve özel sektör işbirliği ile geliştirildiğinin altını çizen Worringen “Burada anlatılan sorunları ileteceğiz. Yaşanan sorunların ortadan kaldırılması için her türlü desteği vereceğiz” dedi.

 “Türkiye’yi; Akdeniz Bölgesi, Süveyş Bölgesi, Orta Asya’ya ve Uzak Doğu’ya bağlantıları açısından bir hub olarak düşündüğümüzde coğrafi konumu açısından ne kadar önemli olduğu görülüyor” diyen Worringen şunları söyledi: “Biz Almanya’da bütün tarafları ilgilendiren bazı yasalar gerçekleştirdik. Türkiye’de aynı şeyi yaptı. Türkiye’nin de Almanya gibi bazı normlara dahil olarak Euro 5 gibi taşımacılık yapması gayet güzel. Trafiğin artması ile çevreye de zarar vermek istemiyoruz. Lojistikte çok değişik ulaştırma modları vardır. Bizim hedefimiz Türkiye ile Almanya arasındaki ulaştırma ağını geliştirmek ve bunu başka ülkeler arasında da kullanarak bir ana kanal durumu yaratmaktır. Önemli olan Türkiye ve Almanya arasındaki  lojistikte var olan dostane ilişkileri geleceğe dönük çok daha geliştirilmesidir.”

Schröder: “20 feetlik konteyner internetten de büyük devrimdir”

Logistic Alliance Germany Direktörü Stefan Schröder ise konuşmasında globalleşmenin her alana yayıldığını ve bunun bitmeyeceğini belirterek bunun için gelişmiş lojistik merkezlere ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Almanya’nın neden lojistiğe bu kadar çok eğildiğini aktaran Schröder “Pazarlar nerede? Biz bu pazarlarla nasıl bağlantı kurabiliriz? Bu noktada lojistik hublar öne çıkıyor” dedi. Almanya’nın dünyanın en yaşlı 4. ülkesi  olduğunu bu sebeple birlikte çalışmaya ihtiyaçları olduğunu kaydeden Schöder taşımacılık ve lojistikte  hem alt yapının sürekli iyileştirilmesi gerektiğini hem de akışı sürekli tutmak gerektiğini anlattı. 20 feetlik konteynerin internetten de önemli bir buluş olduğunu savunan Schröder dünyanın bu sayede değiştiğini aktardı. Schröder “Lojistik akışın ve lojistik süreçlerin standart hale gelmesi internetten de büyük devrimdir” dedi.

2 ülke de geniş pazarların merkezinde

Almanya’nın ihracatta çok güçlü olduğunu ve ithalatı artırmak istediğini anlatan Schröder, “Bizim ithalatımızı artırmamız demek Türkiye’nin ihracatını artırması demektir. Ürünlerin yanında hizmetleri de karşılıklı artırmamız lazım. Almanya Avrupa’nın tam ortasında yer alıyor. 24 saat içerisinde 250 milyon tüketiciye ulaşılabiliyor. Aynı şey Türkiye için geçerli. Türkiye’den yola çıkarsak aynı şekilde 250 milyon adetlik başka bir pazar var. Önemli bir karşılıklılık söz konusu” dedi.

Lojistiğin artık bir endüstri dolduğunun altını çizen Schröder, Almanya’da lojistiğin otomotiv endüstrisinden sonra ikinci sırada olduğunu ve 228 milyar cirosu bulunduğunu aktardı. Avrupa lojistik pazarının 4’te 3’ünün Almanya’da olduğunu söyleyen Schröder, “Bizim misyonumuz;  var olan potansiyelimi kullanmak ve bunu dünya ölçeğinde satabilmektir. Almanya’nın bir açılış kapısı olmasını sağlamaktır. Aynı zamanda dünya lojistik endüstrisinin Almanya’da yoğunlaşmasını sağlamaktır” dedi.

Güçlerimizi birleştirmeliyiz

Schröder, Almanya ve Türkiye’nin bir hub olduğunu ve fonksiyonların bir araya getirilmesi gerektiğinin de altını çizdi. 

Fatih Şener: Sorunun büyüğü Almanların
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ise Türk nakliyecisinin engellendiğine dikkat çeken bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmacıların Batı Avrupa’nın lojistik üssü konumundaki Almanya ile bölgesinin lojistik üssü konumundaki Türkiye arasındaki bağlantının önemine dair yaptıkları  açıklamalara itafen bu yolun sorunlarla dolu olduğuna işaret etti.  

Şener  Türkiye’nin Avrupa’ya taşıma yapan batı kapılarından çıkan 21 bin aracı olduğunu, ancak Avrupa’nın en büyük 10 filosunun Türkiye’yi 5’e katladığını vurgulayarak “260 kilometrelik Avusturya’yı ayda 1,5 defa geçiyoruz Avrupa içerisindeki aynı özellikteki TIR’lar ise sürekli hareket halinde. Bu ayrımcılıktır” diye konuştu.  Türkiye’nin bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini  anlatan Şener, “Ancak bunun karşılığı olan Avrupa yollarında serbestçe dolaşma hakkını elde edemiyoruz” dedi.

Almanya ve Türkiye Ulaştırma Bakanlarının Avusturya Ulaştırma Bakanı ile konuşacağını ifade eden Fatih Şener, “Hangi kriterlere göre Avusturya otobanlarında Türk TIR’larına bu ayrımcılık uygulanıyor diye soralım. Bizi ikna edecek makul bir cevap vermeleri halinde bu bizim kaderimizdir deyip kendi içimize dönelim” dedi.

Sıkıntının yüzde 60’ının Almanların sorunu olduğunu ifade eden Fatih Şener, “Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı karayolu ihracatının yüzde 20’si Almanların, Almanya’dan gelen malların hepsinin Alman ürünü olduğunu düşünürseniz bu sorunun yüzde 60’ı Almanların sorunudur. Bugün İtalya’dan Fransa’dan bir ürün 3-4 günde geliyor. Ancak Almanya’dan 7-8 günü bulabiliyor. Yaptığımız hesaba göre biraz performansı yüksek bir bisiklet bizim TIR’larımızdan daha hızlı hareket ediyor. Bu Almanya için de çok büyük bir dezavantaj.”

Ro-La’nın diyetini Türk nakliyeciler ödüyor

Fatih Şener verimsiz bir Ro-La hattının diyetinin sektöre ödetilmesinden madur olduklarını belirterek sürücülerin bile artık sefer sayılarının azalmasından dolayı gelirlerinin düştüğünü söyledi. Şener yapılan taşımalarda birçok sorun olduğunu ancak böylesini köklü bir sorun varken diğer sorunlara uğraşmanın gereksiz olduğunu söyledi.