Gelişme potansiyeli, siyasi gelişmeler, teknolojik ilerlemeler artısı eksisiyle lojistik pazarını benzersiz kılıyor. 2016 yılındaki belirsizlikler de buna eklenince pazarın geleceği hakkındaki yorumlar, her zamankinden daha önemli hale geliyor. Transmedya Dergisi olarak dünya lojistiğine yön veren UPS’in Türkiye Genel Müdürü Ufku Akaltan’ın değerlendirmelerine ve yorumlarına yer verdik.

Ufku Akaltan, UPS Türkiye’nin de içinde yer aldığı Avrupa pazarı için 2 milyar dolar yatırım kararı alındığını belirterek Türkiye’nin  Avrupa’daki en büyük pazarlarından biri olduğunu ve yatırımlardan da pay alacağını vurguluyor.  

Çin’in küçülmesi ekonominin seyrini etkileyecek

Dünyanın kritik bir dönemden geçtiğini ifade eden Akaltan, Çin’in yüzde 8 büyüme oranlarından yüzde 6’lara gerilemesi ve bu düşüşün her yıl yüzde 0,5 oranında gerçekleşecek olması ekonomik konjonktürü değiştireceğini savunuyor.  Global seyrin gelecekte nasıl gelişeceğini değerlendiren Akaltan, şunları söylüyor: “Çin’de, orta gelire sahip tabaka büyüyor ve makine teçhizat üreticisinden tüketici bir topluma dönüşmesi eğilimi kuvvet kazanıyor. Dünyadaki emtianın yüzde 40-60’ını arzı emen bir ekonomiden bahsediyoruz. Bizim coğrafyamızın etrafında da demir çelik, petrol gibi temel emtiaları sağlayan ülkeler var. Ortadoğu’nun tamamı ve Rusya emtia düşüşünden yoğun bir şekilde etkileniyor. İhracatın dağılımına baktığınızda yüzde 40 ile 50 arasında Avrupa bağlantılı olduğunu görüsünüz. AB, kendi krizi yaşadı ve resesyonu halen aşmış değil. AB Merkez Bankası’nın para genişleme politikası var ancak AB henüz ABD’nin büyümesini yakalamış değil.”

Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin iki seçimli bir yıla göre büyümeyi başardığını belirten Ufku Akaltan, yüzde 5 büyüme ile işsizliğin de azalacağını dolaysıyla büyüme konusunda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini kaydediyor.

Mega trendlere yönelik çözümler

Geçen yıllarda euro dolar paritesinin dolar lehine gelişmesinin ardından ihracat yapan firmaların da dolar ülkelerine yöneldiklerini anlatan Akaltan, bu noktada UPS’in devreye girdiğini ve ülkeler ile ürün portföyünün öne çıktığı değerlendirmesini yapıyor. Özellikle mega trendlerden biri olarak adlandırılan işten işe gönderi anlayışının hızla artmasıyla birlikte UPS’e daha çok ihtiyaç duyulduğunu anlatan Akaltan, “İhracatçılarımıza danışmanlık yapıyoruz. 220 ülkede çalışmanın verdiği avantajlarımızı onlara yansıtıyoruz. Müşterimiz lojistikle ilgili olan kısmı için kafası rahat. ‘UPS ile istediğim yere gönderirim.’ Ona bu huzuru da yaşatıyoruz. Odaklanması gereken noktalara yöneliyorlar. Özellikle elektronik ticaret gümrük beyannamesine yönelik geliştirdiğimiz ‘hızlı ihracat’ ürünümüz KOBİ’lerimizin ihtiyacını tam olarak karşılıyor” açıklamasını yapıyor.  

Almanya’ya 700 kg’lık paleti ertesi sabah 9’da teslim etmeyi sağlayan güçlü bir ağımız var

Akaltan, pazarda müşterilerine değer yaratarak büyümeyi planladıklarına değiniyor ve “Müşterinin tedarik zincirini anlıyoruz. Analiz, yapıyoruz. Bilişim sistemlerini, altyapılarını kendimizle uyumlu hale getiriyoruz. Faturaların yönetiminden, siparişlere kadar olan süreci birlikte yürütüyoruz. Lojistik, sadece A’dan Z’ye taşıma işine kalırsa en ucuz firma tercih edilir. Ancak tedarik zinciri haritalaması yapılırsa, müşteriler işini farklı görmeye başlar. Endüstriyel üretim yapan bir firmanın ekspres teslimatının yanı sıra Almanya’ya 700 kg’lık paleti ertesi  sabah 9’da teslim edilmesini sağlıyoruz. İşte bu bizi bir adım öne çıkarıyor” diyerek tedarik zinciri yönetiminin önemine vurgu yapıyor.

Ekonomiyi KOBİ’ler sırtlıyor

Ufku Akaltan, KOBİ’lerin ülke ekonomisinde çok önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, KOBİ’lerin; ihracatın yüzde 56’sını, istihdamın da yüzde 74’ünü sırtladığını belirtiyor. KOBİ’lerin yüzde 90’ının sanayi sektöründe olduğunun altını çizen Akaltan, KOBİ’lerin bu kadar önemli olmasına karşın risk planlaması yapmadıklarına dikkat çekiyor: “KOBİ’lerin yüzde 64’ü planlamaya inanmıyor. Yüzde 49’u krizden sonra ayağa kalkamıyor. Ayağa kalkanların yüzde 29’u 2 yıl içinde kapanıyor. Türkiye’nin hem ekonomik hem de doğal afetlere hazırlıklı olması gerekiyor; ne kadar risk içindeyim, su baskını olsa müşteri datalarımı ne kadar güvenli tutuyorum, ekonomik bir kriz yaşandığında nakit envanterimin durumu nasıl, bankam ile nasıl bir anlaşmam var gibi farklı senaryolara hazırlıklı olmamız gerekiyor.”


IT şirketi gibi teknolojiye yatırım yapıyoruz

E-ticaretin gelişiminin ana etmeninin lojistiğin gelişmesi olduğunu ifade eden Akaltan, “Esasında e-ticaret lojistiğin ta kendisi. Amazon bir lojistik firması haline geldi. E ticaret işten işe alanında büyüme gösteriyor. Gönderiler daha çok o alanda” şekilde konuşuyor.

Her sene bir milyar doların üzerinde IT yatırımı yaptıklarını ifade eden Akaltan, UPS’in lojistik hizmet üreten bir IT firması gibi teknolojiye yatırım yaptıklarını kaydediyor. E-ticaret lojistiğinde müşterilerin farklı arayışları olduğunu anlatan Akaltan, “Avrupa’da yapılan anketlerde müşterilerin; yüzde 30-40’ı arasında evinin dışında ürünü teslim alacağı noktalar aradığını ortaya çıkardı. 4 sene önce Belçika’lı bir firma aldık. Bu şirket sayesinde herhangi bir dükkânı bizim şube ve ağımıza katarak müşterilerimizin gönderilerini oraya otomatik olarak yönlendirmelerini, gönderilerini oradan almalarını sağlayabiliyoruz.

Şu anda Avrupa’da 20 bine yakın dükkanı anlaşmalı olarak E-ticaret gönderilerini kendilerine yakın lokasyonlardan alsınlar diye yönlendirebiliyoruz. Müşterilerin esnekliğe ihtiyacı var. Türkiye için de bu modeli değerlendiriyoruz.” dedi.

Türkiye’nin lojistik verimliliği yeterli değil

Türkiye ekonomisinin sıçrama yapması için Almanya gibi yüksek mühendislik gereken ürünlere yönelmesi gerektiğini ve Türk mallarının aranılır hale gelmesi gerektiğini savunan Akaltan, lojistik süreçlerinde iyileştirilmesi gerektiğini savunuyor: “AB ve ABD’de lojistiğin GSMH’den aldığı pay yüzde 10 ile 11 arasında. Türkiye’de bu oran yüzde 14. Biz daha az verimli çalışıyoruz. Türkiye’de konsolidasyon henüz yaşanmadı. Lojistik köyler ve bağlantılı demiryolu olduğu zaman maliyetler daha azalacak. Türkiye’nin önü açılacak. Bu anlamda kamunun koyduğu vizyon çok güzel. Türkiye LPE (Lojistik performans Endeksi) 30. sırada. Bu, günümüzün ekonomik büyüklüğünü karşılamıyor. Lojistik Master Plan ile bu süreler iyileştirecek. Lojistik yatırımlar, hızlı ve düşük maliyetli servis sağlayıcılar sağlayacak. Yollar, hava limanı, köprü Türkiye’nin gücünü artıracak.”

“Biz sürdürülebilirliği yönetiyoruz”

“Sürdürülebilirlik kavramı içinde çevre yönetiminin yanı sıra ağınızı akıllı ve etkin; süreçlerinizi de verimli bir şekilde yönetmek gerekiyor” diyen Ufku Akaltan, “Biz bütün olarak sürdürülebilirliği yönetiyoruz. İş yaptığımız toplumların iyiye gitmesine katkı sağlıyoruz. Geçen yıl gönüllülük saatini yüzde 37 oranında arttırdık. UPS için de kenetlenmiş bir vücut gibi oluyoruz. Gönüllülük olunca bu performans da artıyor. Hem toplum hem biz mutlu oluyoruz” diyor.

“Verimlilik için yüksek mühendislik yapıyoruz”

UPS olarak mevcut ağlarını ve özmallarını yönetmek için yüksek mühendislik metodları kullandıklarını anlatan Akaltan konuyla ilgili şu örneklemleri aktarıyor: “Kuryemizin yapacağı yoldan, müşteri ile harcanan zamana kadar farklı hesapları oluşturuyoruz. Bu bize minimum zaman efor ve maksimumum kazanç olarak dönüyor. Kurye elemanımızın aracını kapatırken anahtarı hangi elinde tutacağı daha bellidir. Rotası önceden belirlenir. Burada inanılmaz verimlilik sonuçları elde ettik. Alternatif yakıtlı ve ileri teknoljiye sahip 5 bin 800 aracımız var. 2013 yılında 563 milyon kilometre yaparken, bunu 2016 yılında 1.6 milyar kilometreye çıkaracağız.”