1996 yılında 100 yerli sermaye ile kurulan MNG Havayolları, 1997’de orta menzilli Airbus A300 ile Hahn (Almanya) ve Stansted (İngiltere) tarifeli kargo seferleri ile hizmet vermeye başladı. Bugün altı Airbus A300-600, ve bir A330-200 F uçağından oluşan filosuyla operasyonlarına devam eden MNG Havayolları, Türkiye’deki hava kargo kapasitesinin önemli kısmını elinde bulunduruyor. Hâlihazırda tarifeli seferler (Luton, Köln, Leipzig, Paris, Amsterdam, Doha etc...2) ve charter seferler bulunuyor. Bunların yanı sıra uzun dönem ACMI anlaşmaları ile uluslararası lojistik hizmet veren hava kargo acentaları, broker firmaları ile hızlı kargo taşımacılığı yapan firmaların taşımacılık işlerinde gerek uçak gerekse kapasite sağlayarak önemli bir çözüm ortağı olan MNG Airlenies, taşımacılık hizmetlerimizin yanı sıra kendi uçaklarına kargo elleçleme ve ramp hizmetleri, ihracat geçici depolama, ithalat antrepo hizmetleri (İstanbul, Ankara, İzmir), yurt içi gümrüklü aktarma hizmetleri, uluslararası karayolu transit taşımacılığı vs..hizmetleri  de sunuyor.

MNG Havayolları Yer İşletme Başkanı Serkan Eren, tüm uçakların zamanında operasyonları gerçekleştirme performansının şu an yaklaşık (on time performance) yüzde 98 civarına ulaştığını söyledi. “Her geçen yıl çalışanlarımız, servis sağlayıcılarımız ile ortak, ulaşılabilir hedeflere koşarak operasyonel mükemmelliğimizi sürekli mercek altında tutup, performansımızı arttırarak bugünlere ulaştık” diyen Eren, gösterdikleri bu üstün gayret ve başarı sayesinde Airbus firması tarafından dördüncü kez ‘A300/A310 Kargo Filosu Operasyonel Mükemmellik Ödülü’ne layık görüldüklerini belirtti.

Kilo bazında satıyoruz, hizmet satıyoruz

MNG Havayolları’nı piyasadaki rakiplerinden ayıran en önemli özelliğinin de çözüm odaklı çalışma isteği olarak açıklayan Eren, sözlerine şöyle devam etti: “Her konuya proje olarak bakıp ona göre çözümler sunuyoruz. Biz uçak pazarlıyoruz, uçağın yarısını pazarlıyoruz, kilo bazında satıyoruz, hizmet satıyoruz. Gelebilecek her türlü talebe esnek çözümler sağlıyoruz. Hem mali hem de operasyonel olarak avantajlarımızı bilip ona uygun şartlarda çözüm üretebilme kabiliyetimiz var. Çalışanlarımız, müşterilerimiz, piyasa koşulları, imkânlarımızın hepsini tek bir potada harmanlayarak krizleri aşmaya çalışıyoruz.”

Türkiye’nin dünya havayolu kargo taşımacılığı piyasasında yaklaşık 19’uncu sırada yer aldığı bilgisini veren Serkan Eren, Türkiye’de, taşıma modları arasında havayolunun payının hâlâ diğer ülkelere oranla daha az olduğunu buna rağmen bu alandaki büyüme hızının dünya genelindeki artıştan daha yüksek olduğu görüldüğünü söyledi. Türkiye hava kargo pazarındaki bu yükseliş trendinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini düşündüğünü ifade eden Eren, “Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (International Air Transport Association - IATA) açıkladığı istatistiklere baktığımızda 2016 yılına kadar Türkiye’nin hava kargo trafiğinde yıllık yüzde 5 oranında artış öngörülüyor. Türkiye ekonomisinin dikkat çeken büyüme rakamları ve istikrarlı bir yapı sergilemesinin yanı sıra dünya ticaretindeki olası artış ile Doğu’nun Batı’ya ulaşımında avantajlı coğrafi konuma sahip olması bu beklentileri artırıyor. Türkiye, 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefi olan iddialı bir ekonomiye sahip bir ülke. Ülkemiz gerek coğrafi konumunun avantajı ile gerekse ekonomide yakaladığı büyümeyle dünyanın hâlihazırda yükselen pazarlarından biri olmayı başardı. Bu hedef ve mevcut büyüme trendini dünya ekonomisinde makro sorunlara rağmen koruyacağını düşünüyorum. Dol dayısıyla, Türk kargo pazarının da dünyadaki örneklerine göre daha canlı ve şanslı olduğu kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.

Türkiye dünyada tek

Türkiye’nin dünya hava kargo sektöründe nasıl bir rol üstlendiğini de değerlendiren Eren, Türkiye, ciddi bir lojistik üs olma özelliğine sahip bir ülke olduğunu söyledi. Türkiye gibi, Avrupa Birliği’nin (AB) yanında Gümrük Birliği’ne tabi çok uygun olanakları ile Avrupa ülkelerine servis yapabilecek ama AB regülasyonlarının tamamına tabi olmayan (çevre koşulları, insanların yaşam tarzı ve benzeri etkenler) dünya üstünde başka bir ülke olmadığına dikkat çeken Eren, “Yolu kısaltmanın bir yöntemi Türkiye’yi ara geçiş noktası yapmak. Türkiye ciddi anlamda “multimodal taşımacılık” ve “kombine lojistik” çözümlerle Uzak Doğu’dan Avrupa, Afrika ve Rusya bölgelerine taşınan yükün çok büyük bir kısmını kendi üssüne döndürebilir. Bu yolcu taşımacılığında yapılmış olanın bir benzerinin kargo taşımacılığı için de yapılması anlamına geliyor. Böylece Türkiye’de havacılık sektöründeki ikinci devrim kargo taşımasından gelebilir. Önemli olan hava kargonun sadece taşımacılığı değil, taşınan malın elleçlenmesi, depolanması, istenilen zamanda müşterinin siparişine göre gününde Avrupa’ya, Afrika’ya, Rusya’ya ve Orta Doğu gibi yakın bölgelere dağıtımının sağlanması gerekiyor. Bölgede Türkiye’den daha güvenli, bu anlamda daha gelişkin, iş gücü kabiliyeti olan başka bir ülke yok. Gümrük mevzuatlarının kolaylaştırılması, transit rejim uygulamalarına basit usuller getirerek hız kazandırılması, kargo elleçleme alanlarının ve kargo tesislerinin hava kargo sektörünün büyüyen trendine karşılık verebilecek şekilde düzenlenmesi önemli adımlar olacak. Belirtilen gerekli altyapı ve düzenlemelerle, Türkiye’nin kargo üssü haline gelmemesi için hiçbir sebep yok.” dedi.

Türkiye’nin ciddi bir lojistik bir üs olduğunu söyleyen Seren Eren, bunun ne kadarının kullanıldığının önemli olduğunu dile getirdi. Türkiye gibi Avrupa Birliği’nin (AB) yanında Gümrük Birliği’ne tabi çok uygun olanakları ile Avrupa ülkelerine servis yapabilecek ama AB regülasyonlarının tamamına tabii olmayan (çevre koşulları, insanların yaşam tarz ve benzeri etkenler) bir ülke olduğunun vurgusunu yapan Eren, yolu kısaltmanın yönteminin Türkiye’yi ara nokta yapak olduğunu söyledi. “Türkiye çok ciddi anlamda ‘multimodal taşımacılık’, ‘kombine lojistik’ çözümlerle Uzakdoğu’dan Avrupa, Afrika, Rusya bölgelerine  taşınan yükün çok büyük bir kısmını kendi üstüne döndürebilir. Bu yolcu taşımacılığında yapılmış olanın  benzerinin kargo için de yapılmasıdır.” diyen Eren, Türkiye’deki havacılık  sektöründe ikinci devrimi  kargo taşımasından gelebileceğini söyledi. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önemli olan hava kargonun sadece taşımacılığı değil, elleçlenmesi, depolanması, istendiği zaman müşterinin siparişine göre gününde Avrupa’ya, Afrika’ya, Rusya’ya ve Ortadoğu’da bize yakın bölgelerde dağıtımının sağlanmasıdır. Bölgede Türkiye’den daha güvenli, bu anlamda daha gelişkin, iş gücü kabiliyeti olan başka bir ülke yok.”

Serkan Eren, yapılacakları şöyle sıraladı: “Gümrük mevzuatlarının kolaylaştırılması, transit rejim uygulamalarına basit usuller getirerek hız kazandırılması,kargo elleçleme alanlarının ve kargo tesislerinin hava kargo sektörünün büyüyen trendine karşılık verebilecek şekilde düzenlenmesi önemli adımlar olacaktır. Belirtilen gerekli altyapı ve  düzenlemelerle Türkiye’yi kargo üssü haline  getirmemek için hiçbir sebep yok.”

Türkiye kargo üssü haline gelebilir

Serkan Eren, kargo elleçleme alanlarının ve kargo tesislerinin hava kargo sektörümüzün ve transit kargo sektörünün büyüyen trendine karşılık verebilecek şekilde düzenlenmesi gerektiğine işaret ederek, 2023 vizyon hedefi olan 500 milyar dolar ihracat hedefi koymuş iddialı bir ekonominin, global hava kargo ticaretinden daha büyük pay alabilmek için hızlı ve kalıcı adımlar atılması gerektiğini söyledi.  “Ortak hedefe koşmamız gereken 2023 vizyonu çerçevesinde ve yeni yapılanma kapsamında, özellikle Avrupa’nın bu işe soyunmuş gelişmekte olan ülkeleri ile rekabet koşullarını azaltmayacak şekilde gerekli miktarda alanın Hava Kargo ve Lojistik sektörüne tahsisi büyük önem taşımaktadır.” diyen Eren, sözlerini şöyle bitirdi: “Gerekli altyapı yatırımlar ve düzenlemelerle Türkiye’yi kargo üssü haline  getirmemek için hiçbir sebep yok.”