Türk lojistik firmalarına yabancıların gösterdiği ilgiyi hep konuşuyoruz. Evet son dönemde yabancı firmaların direkt olarak Türk lojistik sektörüne girdiklerini, ortaklıklar yaptıklarını ve firma satın almaları yaptıklarını görüyoruz. Doğası gereği sektör küresel hizmet vermek zorunda ve bu işbirliklerinin önümüzdeki dönemde de devam etmesi kaçınılmaz bir durum. Türk firmalarının bundan korkması ve sektör elden gidiyor diye düşünmeleri elbette anlaşılabilir bir durum. Ancak rekabetin artık global hale gelmesi nedeniyle bu duruma kendilerini hazırlamaları ve yapılarını ona göre oluşturmaları gerekiyor. 

Bu sayımızda Türk firmalarının yurtdışı yatırımlarını araştırdık ve açılımın farklı bir boyutunu sizlere aktarmaya çalıştık. DEİK Yurtdışı Yatırımlar İş Konseyi her yıl Türk firmalarının yurtdışı yatırımları ile ilgili çok önemli bir rapor yayınlıyor. Bu raporda öne çıkan bölgeler ve avantajlı ülkelere de yer veriliyor. 2014 raporu bu anlamda firmalar için önemli ipuçları veriyor. Geçtiğimiz yıl yurtdışına yaptığımız yatırımların yüzde 40’ını hizmet sektörü oluşturmuş ve bunun içerisinde ulaştırma önemli bir yer tutuyor. Depo ve lojistik yatırımları da artan bir eğilim gösteriyor. 

2008’de patlak veren krizin ardından Türk lojistik firmaları farklı ülke ve bölgelere yönelmişlerdi. Özellikle Afrika bu dönemde Türk firmalarının en gözde bölgesi olmuştu. Fas, Tunus, Cezayir, hatta Afrika içlerine kadar giden firmalarımız bu bölgede kalıcı olmak için de farklı yatırımlara imza atmışlar ve özel hizmetlerini duyurmuşlardı. Ancak krizin izlerinin silinmesiyle birlikte, bölge arayışları da zayıflamaya başladı. Yine ticaretin yoğun olarak işlediği ülkeler ve bölgeler hedef olarak görülmeye başlandı. Yine Avrupa’nın en büyük yatırım çeken bölge olduğunu görüyoruz. Ancak bölgesel güç olma iddiasında bulunan firmalarımız Avrupa’nın yanına başka bölgeleri de eklemek istiyorlar. Çoğunun stratejisinde de bu açıkça görülüyor.

Tabi yatırımların nasıl gerçekleştiği de önemli. Türk firmalarının farklı hizmet anlayışı ve özel çözümlerle kendilerine pazar yaratma gayretinde olduklarını görüyoruz. Bunun en güzel örneğini de Ekol, Mars ve Omsan gösteriyor. Bu firmaların demiryolu ağırlıklı yapılanmaları, sürdürülebilir bir plan çerçevesinde ilerlediklerini gösteriyor. Verdikleri hizmet kalitesi ile de bunu sağlam bir temele oturtuyorlar. 



Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…