2010 yılında Türkiye’de faaliyetlerine başlayan dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan, Türkiye’de hazırladığı başta enerji, otomotiv, savunma ve sağlık olmak üzere çeşitli sektörlerde uzun vadeli pazar öngörülerini de kapsayan raporlarıyla uluslararası şirketlerin ve yatırım fonlarının Türkiye’deki faaliyetlerine yardımcı olmanın yanı sıra farklı sektörlerde birçok Türk firmasına özel araştırma ve danışmanlık hizmetleri vererek iç ve dış pazarlarda büyümelerine yardımcı olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Frost & Sullivan, hibrib ve elektrikli kamyon ve otobüs üretimi kapsamında Türkiye ticari araç üreticilerini de yakından ilgilendiren küresel pazarlar arasındaki rekabeti ve işbirliğini mercek altına alıyor.   Frost & Sullivan'ın analizine göre Avrupa, küresel ölçekte hibrid ve elektrikli orta-ağır kamyon ve otobüs segmentinde en rekabetçi bölgesel pazar haline gelecek. Bu durum özellikle orijinal ekipman üreticileri (OEM) ile tedarikçi kısmında rakiplerin artmasının beklendiği transit otobüs segmenti için geçerli olacak.   Şartlar hibrid ve elektrikli ticari araçları gerektiriyor Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'yı kapsayan "Orta-Ağır Hibrid ve Elektrikli Ticari Araç Pazarının Stratejik Analizi" başlıklı çalışmada Frost & Sullivan, 2020 yılında küresel olarak üretilen tüm orta-ağır ticari araçların yaklaşık yüzde 7’sinin hibrit/elektrikli güç aktarım sistemlerine sahip olacağını ileri sürüyor.   Enerji fiyatlarının dalgalanması, enerji bağımsızlığı, tüketicilerin yeşil teknolojilere gitgide artan talebi, OEM ve tedarikçilerin hibrit/elektrikli ticari araç geliştirme yönündeki faaliyetlerinin sürdürülebilir büyüme ve gelişmeye zemin hazırladığını ifade eden Frost & Sullivan Endüstri Analisti Bharani Lakshminarasimhan, tüm alternatif güç aktarım teknolojileri arasında hibrid teknolojinin mevcut altyapıya en az baskıyı uygulayan teknoloji olduğunu belirtiyor.   Analiz kapsamında, hibrid ve elektrikli orta-ağır kamyon ve otobüs üretiminin 2020 yılına kadar Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’da 45,000’i bulması bekleniyor. Bu zaman zarfında, hibridlerin, ticari olarak üretilen tüm orta-ağır hibrid ve elektrikli ticari araçların yarısına karşılık geleceği tahmin ediliyor.   Lakshminarasimhan, bu araçlarla ilgili olarak halihazırda çoğu potansiyel müşteri tarafından engel olarak kabul edilen başlangıç maliyetleri ve kullanım ömrü maliyetlerini azaltacak yenilikçi ürün, teknoloji ve tedarik zincirleri geliştirme ihtiyacının altını çiziyor. Nitekim OEM’ler ve tedarikçiler, hızla değişen pazardaki büyüme ivmesini desteklemek için hem bağımsız olarak hem de işbirliği içerisinde dikey ve sanal entegrasyon kombinasyonu çerçevesinde çalışmalar yürütüyor.   Sektörün önünde duran engeller hakkında ise Lakshminarasimhan şunları söylüyor: "Şu an pazarda en büyük zorluk, teknolojinin yüksek başlangıç maliyeti ve hibrid/elektrikli araçların başta uzun mesafe nakliye hareketi olmak üzere çok çeşitli ticari araç hizmet döngülerini destekleyememesidir. Yeni oluşan pil teknolojisi ve sıvılaştırılmış petrol gazı ve basınçlı doğal gazla (LPG/CNG) çalışan ticari araçlar gibi gelişmekte olan teknolojilerin yarattığı rekabet, hibrid ve elektrikli ticari araçların pazara daha hızlı girmesini engelliyor."   Pazarın gelişmesi için dikey entegrasyon öngörülüyor Frost & Sullivan'ın araştırmasına göre yakın gelecekte modül tedarikçilerin marjları daralacak. Hacimler artmaya başlayıp OEM’ler ücretlendirme baskılarını artırdıkça, aynı durum parça tedarikçileri için de geçerli olacak. Şu anki hibridlerin görev döngüsü kısıtlaması, hedeflenen belli mesleklerde ve görev döngülerinde en yüksek verimliliği sağlayan araç ve ürünleri geliştirmeyi amaçlayan uyumlu stratejilere olan ihtiyaca işaret ediyor. OEM’lerin görev döngüsü odaklı ürün platformları geliştirmelerinin şart olduğunu belirten Lakshminarasimhan, sürdürülebilir bir pazar büyümesi ve gelişimi sağlamak için tedarikçilerin dikey entegrasyona odaklanmaları gerektiğinin altını çiziyor.